Azerbaycan’In Bağimsizliğina Kavuşmasi İçi̇n Gi̇zli̇ Müsavat’In Verdi̇ği̇ Mücadele Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma (1920–1926) a Research on the Struggle of the Secret Musavat Underground for Azerbaijan’s Independence (1920–1926) (original) (raw)
Related papers
İstanbul Aydın Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Azerbaycan devletinin bağımsızlığının restorasyonu için gizli Müsavat partisinin verdiği mücadeleden bahsedilmektedir. Bu bağlamda öncelikle söz konusu gizli örgütün kurulması, aydınlanma faaliyetleri, siyasi mühacir olan örgüt üyeleri ile bağlantıları konusunda genel çerçevede bilgi verilmektedir. Bu husustaki araştırma, tutuklanmış örgüt üyelerinin soruşturma dosyaları temel alınarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, araştırma süresince diğer önemli kaynaklara da ulaşılmıştır. Araştırmada takip edilen yöntem hikâye etme yöntemidir. Çalışmanın bilimsel yeniliği, bu çalışmanın ilk kez yapılmasıdır. Ana sonuç Müsavat'ın, Bolşevik Rusya'nın ordusu tarafından ülkenin işgalinden hemen sonra Azerbaycan halkının devlet bağımsızlığını yeniden tesis etme mücadelesinin temelini attığı ve ulusal öz farkındalığın artmasında istisnai bir rol oynadığıdır.
Sovyet Resmi Tarihçiliğinde Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'ne Yaklaşım
Turkish History Education Journal, 2019
1960’lı yılların başlarından itibaren Sovyet resmi tarihçiliğinin ve yine aynı dönemde Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarının 20. yüzyıl Azerbaycan milli tarihinde önemli bir yere sahip olan Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne yaklaşımını ortaya koymayı amaçlayan bu araştırmada “genel tarama modeli” ve “doküman analizi” tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada yayınlandığı yıldan, SSCB’nin yıkılışına kadar geçen dönemde Sovyet resmi bakışını yansıtan bir eser olma özelliği taşıyan ve Azerbaycan SSC İlimler Akademisi tarafından yayınlanan üç ciltlik “Azerbaycan Tarihi” isimli eser ve 1960-1980 yılları arasında Azerbaycan’da okutulan tarih ders kitaplarından oluşturulan bir örneklem üzerinde çalışılmıştır. Araştırma sonunda Sovyet resmi tarihçiliğinin Azerbaycan’ın 1917-1920 yılları arasındaki tarihsel olay ve süreçlere genel olarak Bolşeviklerle yabancı emperyalistler arasındaki mücadeleler şeklinde yaklaştığı anlaşılmıştır. Böylece söz konusu dönemde Bolşeviklerin gücü ve Azerbaycan tarihinde oynadıkları rol olduğundan daha büyük gösterilirken, Azerbaycan milli hareketinin temsilcisi Müsavat Partisi’nin rolü ise Azerbaycan halkının özgürlük hareketini engellemeye çalışan yabancı işgalcilerin işbirlikçisi konumuna indirgenerek tarihsel rolü ve önemi gözden kaçırılmakta ve değersizleştirilmektedir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti de burjuva ve büyük toprak sahiplerinin hükümeti olarak nitelendirilmekte, uyguladığı politikalar ise irtica, karşıdevrim ve Osmanlılaştırma hareketleri olarak görülmekte ve eleştirilmektedir. Sovyet tarihçiliğinin Müsavatçılara ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşımı SSCB’de okutulan tarih ders kitaplarına da aynen yansıtılmıştır.
2018
Dogu Turkistan, Buyuk Turkistan’in sinirlari icinde yer alan bir toprak parcasidir. Buyuk Turkistan ifadesi ile Bati ve Dogu Turkistan birligi kast edilmektedir. Buyuk Turkistan’da 100 milyonu askin Turk nufusu yasamaktadir. Bu bolge, Turk Milletinin anayurdu olmasinin yani sira eski bir kultur ve medeniyet merkezi olarak da karsimiza cikmaktadir. Dogu Turkistan isminin 19. yuzyil baslarindan itibaren kullanilmaya baslandigi gorulmektedir. Bu donemde Buyuk Turkistan’in batisini Rusya ve dogusunu da Cin’in isgal etmistir. Bununla birlikte Dogu Turkistan her zaman Rusya’nin ilgisini cekmeye devam etmistir. Ayni zamanda Dogu Turkistan’daki gelismeler Turk-Sovyet iliskilerinde de onemli bir rol oynamistir. Rusya’nin etkisiyle her ne kadar Turk basini konuyu yakindan takip etse de fazlaca yoruma yer verilmemistir. Hatta, Yas Turkistan Dergisi’nin ulkeye girisi yasaklanmistir. Calismamizda konu ile ilgili olaylari kendi kosullari icinde ve oldugu gibi tanimlamaya calisan tarama modeli kul...
Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 2019
Deniz GÜNER 2 ÖZ Sanayi devriminden sonra gelişen sömürgecilik uzun vadede global bir savaşın yaşanmasına neden olmuştu. Birinci Dünya Savaşı sonrası dünya haritası değişmiş bu değişiklik pek çok yeni sorunu beraberinde getirmişti. Bu durumdan etkilenen coğrafyalardan biri de Türk Dünyasıydı. Savaş sonrası Anadolu'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştu. Kuzeyde kalan diğer Türk Yurtları ise Bolşevik İhtilali sonrası kendi bağımsızlık mücadelesini vermeye çalışıyordu. Özellikle Azerbaycan, kendi davasını konu alan yayınlar ile oldukça dikkat çekiyordu… Bu çalışmanın amacı Sovyet hâkimiyeti altındaki Türk yurtlarının bağımsızlık davasını aktaran yayınlara Türkiye'nin nasıl bir tutum sergilediğini ortaya koymaktır.
Azerbaycan matbuatında dil, din, eğitim ve kadının toplumdaki yeri gibi konular Çarlık dönemi ve sonrası dönemlerde ele alınmış ciddi problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle ana dil ile okumak, yazmak ve konuşmak; milli kimliğin kazanılmasında temel etkenler olarak görüldüğü için Azerbaycan matbuatında önemli meseleler olarak kabul edilmişlerdir. Milli kimliğin farkına varılması noktasında büyük mücadele veren Hasan Bey Zerdabi, Ali Bey Hüseyinzade, Hacı Zeynal Abidin Tağıyev, Ahmet Ağaoğlu, Celal ve Seyid Kardeşler, Celil Memmedguluzade gibi Azerbaycanlı aydınlar her fırsatta güncelliğini yitirmeyen bu konular üzerine yoğunlaşmışlardır. Çarlık dönemi gazete ve dergileri olan Ekinçi, Ziya, Ziyay-yı Kafkasya, Keşkül, Şark-î Rus, Hayat, İrşad, Füyuzat, Davet -Koç, Taze Hayat, İttifak, Terakki ve Seda gibi yayın organlarında, söz konusu bu aydınlar seslerini duyurarak, Azerbaycan toplumu, edebiyatı ve basını üzerinde büyük tesir bırakmışlardır.
Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 2021
Toplumsal düşünüşün en çarpıcı biçimlerinden birisi olan mizah, kendine has dili, üslubu ve çizgisiyle Türkiye'nin Milli Mücadele yıllarının tanıkları arasındadır. Bütün ezilen ve sömürülen milletlere ilham veren bir zaferle taçlandırılan Milli Mücadele'nin önemli bir cephesini mizah basını ve onun özel bir biçimi olan karikatürler savunmuştur. Savaşın olumsuz atmosferinin dağıtılması, halkın zafere inandırılması ve hazırlanmasında karikatürler ve mizah basını özgün bir etki ortaya koymuştur. Toplumun en sıkıntılı döneminde, baskının, umutsuzluğun arttığı zamanlarda, güldürüye dayalı mizah ve karikatürler sıra dışı direnme ve muhalif tavır işlevi görmüştür. Umutsuzluğa kapılan, ezilen, horlanan, baskı altında tutulan ya da hürriyetinden yoksun bırakılmak istenen toplumun en çaresiz anlarında, mizah ve karikatür susmak yerine sesini yükseltmeye öncülük etmiştir. Cumhuriyetle birlikte yaşanan yeni inşa sürecinde ise mizah basını kamuoyu adına denetim işlevini yerine getirmede önemli rol üstlenmiştir. Millet egemenliğinin tesis edilmesinde ve sosyokültürel hayatın dönüştürülmesinde yaşanan aksaklıkları, kusurları ve kavgaları yansıtmayı başarmıştır. Bu çalışmada; Milli Mücadele, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki egemenlik ve bağımsızlık temalarının alternatif veri kaynakları karikatürler üzerinden sunumu incelenmektedir. Çoğunlukla simgelerin ve sembollerin üzerine inşa edilen karikatürlerin ilettiği mesajların ve taşıdığı örtülü anlamların çözümlenmesinde göstergebilimsel yöntem kullanılmıştır.
Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu / Erzincan-9-11 Ekim , 2022
1920’de Sovyet işgaline uğrayan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin Cumhur reisi Mehmet Emin Resulzâde Azerbaycan’ın bağımsızlık davası için yurt dışında mücadeleye devam etmiştir. Bir süre çalışmalarına devam ettiği Türkiye’den dönemin siyasi şartları gereği 1931’de ayrılmak zorunda kalmış ve Berlin’de Azerbaycan Müsavat Fırkası’nın yayın organı olarak “İstiklal” (1932-1934) gazetesini çıkarmıştır. Resulzâde’nin “İnsanlara hürriyet! Milletlere istiklâl!” düsturu ile başmuharrirliğini yaptığı bu gazete Azerbaycan’ın istiklal davasına hizmet etmiş, Millî Azerbaycan davasının ivme kazanmasında ve dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol oynamıştır. Gazetede Resulzâde başta olmak üzere muhtelif yazarlar tarafından Azerbaycan’daki millî gelişmeler, muhaceretteki aydınların faaliyetleri, Sovyet yönetiminin Azerbaycan’da uyguladığı baskı ve zulümler ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye, Türk Dünyası, Rusya, İran, Asya, Avrupa ve ABD olmak üzere dünyadaki siyasi, askeri, sosyal ve kültürel hadiseler gazete tarafından yakın bir şekilde takip edilmiş ve millî duygu ve düşünceler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Avrupa’da Azerbaycan muhaceret neşriyatının önemli bir parçasını teşkil eden “İstiklâl” gazetesi Resulzâde’nin Türkiye’den ayrıldıktan sonra yayınladığı ilk yayın organı olması nedeniyle de dikkate değerdir. Çalışma münasebetiyle 1932-34 yılları arasında toplam 63 sayı neşredilen “İstiklâl” gazetesi incelenmiş ve söz konusu neşriyatın Azerbaycan’ın istiklal davası hususunda oynadığı rol ve yarattığı etki ilmi bir surette değerlendirilmiştir. Arz ettiği öneme binaen gazetenin bugüne kadar hususi bir çalışma kapsamında ele alınmamış olması nedeniyle bu bildiri muhaceretteki Azerbaycan münevverleri ve neşriyatı hususunda önemli bir bilgi boşluğunu dolduracak niteliktedir.
Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Sovyetler Birliği’ndeki Türk halklarının çeşitli unsurlarla bir araya gelmemeleri amacıyla uygulanan politikalar, zaman zaman şiddet eylemlerine dönüşmüştür. Özellikle Azerbaycan’ın nispeten diğer halklara göre daha güçlü görünmesi birbirine olan bağlılığı ve Türkiye ile yakın ilişkileri, Sovyet yönetiminin Azerbaycan Türklerine uyguladığı yaptırımların çeşitliliğini artırmıştır. Sosyal yaptırımların en üst seviyede olduğu dönem içerisinde Azerbaycan basını kontrol altına alınmış ve fikir, düşünce ve ifade özgürlüğü engellenmiştir. Sovyet yönetimi, sosyal ve tarım sisteminin bir parçası olan Kolhoz sisteminde önemli rol oynayan Azerbaycan Türkleri ve diğer azınlık için Kollektifleşme adı altında sürgün politikaları uygulamıştır. Azerbaycan Türkçesi’nin kullanımının yasaklanmasıyla birlikte Azerbaycan Türkleri’nin haberleşme kanalı da engellenmeye çalışılmış, devlet güdümündeki gazetelerle sosyal değerlere saldırılar başlatılmıştır. Ayrıca radyo ve sinema da Sovyet idaresi tarafından baskı ve denetim altında tutulularak propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Hedef gösterilen kişiler devlet tarafından tutuklanmış, bir çatışma ortamı oluşturulmuş ve kişiler arası iletişim cepheleşmeye dönüşmüştür. Ekonomik durumu kötüye giden, toplumsallaşamayan ve dışlanan Azerbaycan halkı, giderek yalnızlaştırılmaya çalışılmıştır. Uygulanan Repressiya politikası ile Rus şovenizmi yükselirken, Ermeniler de Ruslardan aldıkları destek ile başta Azerbaycan halkı olmak üzere diğer azınlıklara karşı saldırılarda bulunmuşlardır. Kapatılan, basılan ve çoğunlukla saldırı ve sansüre maruz kalan Azerbaycan basını da kısıtlı imkânlar karşısında bireysel aydınların çalışmalarına muhtaç hale gelmiştir.
Azerbaycan milli bağımsızlık hareketinde siyasi muhaceretin rolü (1920-1950)
Azerbaycan milli bağımsızlık hareketinde siyasi muhaceretin rolü (1920-1950), 2023
1918’de kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti, 1920’de Bolşevik işgali ile yıkıldıktan sonra Azerbaycan’da milli bağımsızlık hareketi başladı. Bu dönemde Sovyetler tarafından sıkı baskılara ve takiplere maruz kalan milli hükümet üyeleri, milliyetçi aydınlar ve milli ordu mensupları, mücadeleyi sürdürebilmek için yurtdışına çıkmak zorunda kaldılar. Bu süreçte, siyasi muhacirler hem Azerbaycan’da başlayan bağımsızlık hareketlerini yönlendirmek hem de uluslararası düzeyde Azerbaycan’ın bağımsızlığını kabul etmelerini sağlamak, Sovyet politikalarının gerçek yüzünü ve amaçlarını, Azerbaycan’ın tarihini ve kültürünü dünyaya tanıtmak amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulundular. Türkiye, İran, Almanya, Fransa, Polonya ve diğer ülkelerde yerleşen muhacirler, kendi teşkilatlarına, basın ve yayın organlarına sahip olarak Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesini sürdürdüler. Siyasi muhacirler, Kafkas Konfederasyon Komitesi, Promete örgütü gibi kuruluşlar aracılığıyla komünizmin yıkılması ve Sovyet işgali altındaki diğer milletlerin de bağımsızlıklarını kazanmaları için birlikte mücadele ettiler. Bu çalışmanın amacı 1920-1950 yılları arasında siyasi muhacirlerin faaliyetlerini Azerbaycan milli bağımsızlık hareketinin bir parçası olarak incelemektir. Araştırma kapsamında muhacirlerin uluslararası düzeydeki faaliyetleri, antikomünist grupların oluşma süreçleri ve faaliyetleri ele alınmış, ayrıca dergi, gazete ve kitap yayınları incelenmiştir. Muhacirler arasındaki iç muhalefetin yanı sıra mücadelenin siyasi ve ideolojik boyutları da detaylı bir şekilde araştırılmıştır.
DergiPark (Istanbul University), 2019
Meltem TEKEREK * ÖZ 1919 yılında Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasıyla Anadolu'da bir direniş hareketi başlamıştır. Bu direniş hareketinin amacına ulaşması için yüklü miktarda maddi desteğe ihtiyacı vardır. Bu desteği sağlayabilecek iki ülke; Sovyet Rusya ve Azerbaycan'dır. Uluslararası ilişkilerde hassas bir konumda olan Azerbaycan topraklarında İngiltere ve Rusya söz sahibi olmak istemektedir. Bu anlamda Osmanlı'nın desteğine ihtiyacı olan Azerbaycan bir yandan da Anadolu Hareketi'ni izlemektedir. İstanbul Hükümeti ile Anadolu'da yürütülen Milli Mücadele hareketi arasında birtakım ayrılıklar yaşandığı gibi Milli Mücadele Hareketi içinde de ayrılıklar söz konusudur. Azerbaycan'da da halk, meclis ve hükümet içinde anlaşmazlıklar yaşanmaktadır. Bakü'de ve Moskova'da yürütülen yardım görüşmeleri, çeşitli engellerle karşılaşmış, Azerbaycan 'ın Kızıl Ordu tarafından işgalinin hemen öncesinde sonuç vermeye yüz tutmuştur. Yaklaşık iki yıllık ömrü olan Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bu dönemde; Milli Mücadele hareketine yapılacak yardım konusu ve