Inspection of Separability of Normal and Migraine fNIRS Data using LDA and PCA (original) (raw)

Evaluation of Non-specific Cerebral White Matter Lesions and Related Factors in Patients with Migraine with Aura

Medical Bulletin of Haseki, 2020

Öz Amaç: Migren hastalarında serebral ak madde lezyonlarına (AML) rastlanabildiği iyi bilinmekle birlikte, auralı migren (MWA) hastalarında AML'nın varlığı üzerine yoğunlaşmış sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmada amacımız MWA hastalarında nonspesifik AML'nın sıklığı ve ilişkili demografik ve çevresel faktörlerin araştırılmasıdır. Yöntemler: Uluslararası Baş ağrısı Topluluğu kriterlerine (ICHD-3) göre migren tanısı almış toplam 112 hasta çalışmaya dahil edildi. Detaylı sistemik ve nörolojik muayeneleri, kan basıncı, kilo, boy ölçümleri, hipertansiyon ve sigara kullanımları, klinik ve demografik bilgileri, görsel analog skala (VAS), allodini semptom kontrol anketi (ASK) ve migren dizabilite ölçeği (MIDAS) skorları kaydedildi. Auralı ve aurasız migren grupları istatistiksel olarak karşılaştırıldı. AML oluşumuna etki edebilen bağımsız risk faktörlerinin analizi için ek olarak lojistik regresyon analizi uygulandı. Bulgular: Supratentoryal ve periventriküler nonspesifik AML, MWA grubunda aurasız migren (MWoA) grubuna kıyasla daha sıktı (p=0,008). Aura varlığı ve uzamış hastalık süresi AML oluşumunda bağımsız risk faktörleri olarak anlamlı bulundu (p=0,0020 ve p=0,019). Migren atak sıklığı, allodini varlığı ve ASK skorları MWA grubunda anlamlı düzeyde daha yüksekti (sırasıyla p=0,005, p=0,015 ve p<0,001). Sonuç: Sonuçlarımız MWA hastalarında nonspesifik AML'nın aurasız gruba kıyasla daha sık olduğunu göstermektedir. Hastalık süresinin uzun olması ve aura varlığı bu lezyonların oluşumuna yatkınlık yaratmaktadır. Bulgularımızın ileride daha geniş hasta sayıları ile planlanacak çalışmalar ile desteklenmesi gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: Auralı migren, aurasız migren, manyetik rezonans, serebral ak madde, periventriküler Aim: Cerebral white matter hyperintensities (WMLs) are wellknown to be observed in migraine patients but there are a handful of studies focused WMLs in migraine with aura (MWA). In this study, we aimed to investigate the frequency, the demographic and enviromental factors regarding the presence of WMLs in MWA. Methods: A total of 112 patients diagnosed as migraine were enrolled. Detailed systemic and neurological examinations, blood pressure, weight, height measurements, presence of hypertension and smoking, clinical and demographical data, visual analog scale (VAS), allodynia symptom checklist (ASC) and migraine disability assessment scale (MIDAS) scores were recorded. The migraine groups with and without aura were compared statistically. A logistic regression analysis was performed to analyse the risk factors on the development of WMLs. Results: Supratentorial and periventricular WMLs were more frequent in MWA (p=0.008). Presence of aura and longer disease duration were independent risk factors for the development of WMLs (p=0.0020 and p=0.019). Migraine attack frequency, presence of allodynia and ASC scores were higher in patients with MWA (p=0.005, p=0.015 and p<0.001 respectively). Conclusion: Our results show a significant increase in nonspecific WMLs in patients with MWA. A longer disease duration and presence of aura are significant risk factors to develop these lesions. Our findings warrant further research to validate our results

Determination of disability, anxiety and depression rates of migraine patients admitted to emergency department

Turkish Journal of Clinics and Laboratory, 2020

Amaç: Çalışmamızın amacını acil servise başvuran migren hastaları ile sağlıklı kontrol grubu arasındaki anksiyete, depresyon ve özürlülük oranlarının belirti düzeylerinin karşılaştırılması ve bu düzeylerin hastalık süresi ve atak sıklığı ile ilişkisinin incelenmesi olarak belirledik. Gereç ve Yöntemler: Migren tipi baş ağrısı olan hastalara Hastane anksiyete ve depresyon ölçeği (HAD) ve Migren Özürlülük Değerlendirme Ölçeği (MIDAS) kullanılarak hazırlanmış olan form dolduruldu. Kontrol grubuna ise Hastane anksiyete ve depresyon ölçeği dolduruldu. Daha sonrasında bu hastaların ve kontrol grubunun anksiyete, depresyon ve özürlülük oranları tespit edilip demografik verilerle beraber karşılaştırmalar yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda cinsiyet ve atak sıklığı ile midas skorları arasında anlamlı pozitif bir ilişki bulunmuştur. Deney ve kontrol grubunda, anksiyete ile depresyon açısından anlamlı bir farklılık olup olmadığına bakılmış olup, analiz sonucunda, 0.00 anlamlılık seviyesinde, bağım...

Migraine headache: Diagnostic and management approaches

Dicle Tıp Dergisi, 2008

Baş ağrısı, genel hasta poliklinikleri ve nöroloji polikliniklerine başvuran hastaların en yoğun şikayetidir. Tanıda, iyi bir öykü alma, nörolojik muayene ve gerekirse görüntüleme yöntemleri kullanılarak, baş ağrısının primer mi yoksa sekonder mi olduğunun saptanması temel esastır. Baş ağrılarının % 90'ı primer tiptir ve bunun çoğunda gerilim tipi baş ağrısı mevcuttur. Ağrı şiddeti, hayat kalitesine etkisi, kişisel ve ülke ekonomisine etkisine bakıldığında, migren, bilinmesi gereken en önemli konudur ki, dünyada yaklaşık 700 milyon migren hastası vardır. Erken ve doğru tanının, iyi bir tedavinin önemi buradan da anlaşılmaktadır. Migren tedavisi ilaç dışı önleyici yöntem ve ilaçlarla atak tedavisini içermektedir. Bu makalede, migren tanı ve tedavisi ile ilgili geçerli bilgilerin derlenmesi amaçlanmıştır.

Effects of Migraine Trigger Number on Migraine Characteristics

Journal of Ankara University Faculty of Medicine

Amaç: Migren, genellikle epizodik ve zonklayıcı baş ağrısı ile seyreden kronik bir nörovasküler hastalıktır. Migren ataklarının başlaması birçok içsel ve dışsal tetikleyicinin varlığı ile ilişkilendirilmiştir. Çalışmamızın amacı ilk olarak en sık bildirilen on tetikleyicinin migren karakteristikleri üzerindeki etkisini ve ikinci olarak da çok sayıda tetikleyiciye sahip olmanın migren karakteristiklerini değiştirip değiştirmediğini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 315 (%89,5) kadın ve 37 (%10,5) erkek olmak üzere toplam 352 migren hastası dahil edildi. Hastaların migren karakteristikleri sorgulandı. Hastalar migren ataklarını başlatan tetikçi sayısına bağlı olarak dört ve daha az tetikleyici olanlar (Grup 1), beş veya altı tetikleyiciye sahip olanlar (Grup 2) ve altıdan fazla tetikleyiciye sahip olanlar (Grup 3) olmak üzere üç gruba ayrıldı. Bulgular: Grup 3'te migren sıklığı Grup 2 ve Grup 1'den anlamlı olarak yüksekti (p=0,002 ve p=0,001). Atak süresi açısından gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,219). Grup 3'te baş ağrısı şiddeti Grup 2 ve Grup 1'den anlamlı olarak yüksekti (p=0,001 ve p=0,001). Grup 3'te çift taraflı baş ağrısı sıklığı Grup 2 ve Grup 1'den anlamlı derecede yüksekti (p=0,038 ve p=0,018). Stres, yiyecekler, parlak ışık, soğuk, sıcak ve koku tetikleyicileri tek başlarına tetikleyici olarak baş ağrısı şiddetinde artmaya neden olur iken (p=0,023, p=0,029, p=0,010, p=0,002, p=0,022 ve p=0,001), yüksek sese maruziyet ise migren sıklığında anlamlı artışa neden oldu (p=0,001). Sonuç: Biz çalışmamızda migren tetikleyici sayısının artmasının migren sıklığında ve baş ağrısı şiddetinde artmaya neden olduğunu gösterdik. Çoklu tetikleyici varlığında migrenin etkin tedavisinde sağlığa zararlı tetikleyiciler için kaçınma yöntemi ve diğer tetikleyiciler için ise tetikleyici ile mücadele etmenin öğrenilmesi yöntemi beraber uygulanmalıdır.

Migren Tanısında Öz Bağlanımlı BURG ve Alt Uzay Temelli MUSIC Yöntemlerin Destek Vektör Makineleri ile Karşılaştırılması Comparison of Sub-Space Based MUSIC and AR BURG Methods in Diagnosis of Migraine By Support Vector Machines

zetçe Migren henüz tam olarak sebebi bilinmeyen zonklayıcı ve ağrılı bir beyin hastalığıdır. Migren hastalığının biyomedikal cihazlarla teşhisine dair son zamanlarda önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda genelde hastalığı tetikleyici bir etken olan flaş ışığı uyartısı sıkça kullanılıp bu ışık uyartısı sonucu hastalardaki EEG sinyallerinin değişimi izlenmiştir. Işık uyartısı ile elde edilen bu sonuçlardan en önemlisi ise ışık uyartısı altında migren hastalarının 13-30Hz frekans aralığındaki sinyallerinde genlik artışının görülmesidir. Bu çalışmada ise ışık uyartısı ile tetiklenmiş migren hastalarından alınan EEG işaretlerinin frekansa göre genlik artışını belirlemede kullanılabilecek frekans-genlik analizi metotları incelenmiştir. Çalışmamızda sağlıklı ve migren hastalarından alınan EEG işaretleri Öz bağlanımlı metot olan (AR) Burg metodu ve Alt Uzay temelli metot olan MUSIC metodu ile frekans eksenine dönüştürülmüştür. Elde edilen sonuçlar güç spektral yoğunluk grafikleri i...

Evaluation of Platelet Serotonin Levels in Migraine without Aura

Ağrı - The Journal of The Turkish Society of Algology, 2012

Objectives: The relation between migraine and serotonin levels is not clear. Plasma serotonin levels in migraineurs were investigated in previous studies. However, in the current literature, it is stated that measurement of serotonin level in platelets is more reliable. Methods: Thirty female migraine without aura patients who were diagnosed according to the criteria of the International Headache Society and 20 healthy controls were enrolled in the study. The Hamilton depression scale (HAM-D) was applied to all subjects and those scoring 10 and above were not considered. Fasting venous blood samples were taken from subjects in the morning. Platelet rich and poor plasma were prepared. The samples were measured with high performance liquid chromatography and platelet serotonin concentration was calculated. Results: Our results suggest that migraineurs have significantly low platelet serotonin concentration compared to controls. The ratio of family history of migraine in the patient group was clearly higher than in controls. HAM-D scores were significantly higher in migraineurs than in the control group. Although there was a weak correlation between low serotonin levels and attack duration and number, there was no statistical significance. Conclusion: Our results suggest the role of heredity and low serotonin levels in the migraine pathogenesis. Even though all subjects enrolled in the study had scores under the depression level, HAM-D scores were higher in migraineurs than controls. This may indicate the presence of subclinical depression associated with low serotonin levels in migraineurs. Extensive studies including both serotonin and other markers during pain and pain-free periods are needed.

Migraine and pupillary dysfunction, the presentation of episodic anisocoria in a patient with migraine headache / Migren ve pupil disfonksiyonu, epizodik anizokori ile prezante olan bir baş ağrısı olgusu

Dusunen Adam: The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 2012

Migren ve pupil disfonksiyonu, epizodik anizokori ile prezante olan bir baş ağrısı olgusu Anizokori, her iki gözbebeğinin (pupilla) birbirine eşit olmadığı bir durumdur. Patolojik anizokoriye yol açan nedenler, genellikle sempatik veya parasempatik inervasyonu ilgilendiren durumlardır. Unilateral midriyazis nedenleri arasında; parasempatik denervasyon (III. sinir felci), travmatik midriyazis, farmakolojik midriyazis, Adie'nin tonik pupillası ve akut glokom krizi bulunmaktadır. Unilateral miyozise yol açan durumlar arasında ise; sempatik denervasyon (Horner sendromu), farmakolojik miyozis ve iridosiklit bulunmaktadır. Bazı durumlarda, anizokori prezentasyonunda hangi pupillanın normal, hangisinin patolojik olduğunu anlamak güç olabilir. Anizokori ile başvuran hastalarda altta yatan patolojik süreci değerlendirmek için dikkatli bir nörolojik ve nörooftalmolojik muayene yapmak önemlidir. Biz, bu yazı ile, migren tipi baş ağrısına ek olarak epizodik anizokori şikâyeti ile başvuran bir olguyu sunmak ve altta yatan olası patofizyolojik süreci tartışmak istiyoruz.