Yaşamboyu Öğrenme Bakiş Açisindan Toplumsal Ci̇nsi̇yet Eşi̇tli̇ği̇ Ve Sosyal Adalet (original) (raw)
Related papers
Sosyal Bi̇lgi̇ler Öğretmenleri̇nden Di̇n Okuryazarliğina Bi̇r Bakiş
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Sosyal bilgiler dersi içerisinde din okuryazarlığı önemli bir rol oynar. Özellikle günümüzde yaşanan güncel olaylar nedeniyle din okuryazarlığı uluslar tarafından göz ardı edilmemesi gereken bir olgudur. Din okuryazarlığı uluslara küresel vatandaşlar yetiştirme konusunda yardımcı olur. Küreselleşen dünya toplumlarında bireyler sadece kendi dinlerinin temel inançlarını, ritüellerini ve tarihini değil, diğer dinlerin esaslarını bilmeleri ve anlamaları gruplar arası çatışma yerine pozitif bir sosyal grubun oluşmasına ve bireylerde kültürel duyarlılığın gelişmesini sağlar. Bu çalışmanın amacı sosyal bilgiler öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda sosyal bilgiler dersi içinde din okuryazarlığının etkisi ve verimliliği ile ilgili uygulamaya dönük fikirler elde etmektir. Çalışma grubu, Kastamonu il ve ilçe merkezinde görev yapan 20 sosyal bilgiler öğretmenidir. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeli ile gerçekleşmiştir. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu i...
Journal of International Social Research, 2019
Öz Ülkelerin gelişmişliği hangi düzeyde olursa olsun toplumsal cinsiyet eşitsizliği her ülkede farklı şekillerde rastlanabilen bir durumdur. Her ülke kendi içinde ya da uluslararası katılımlarda bu eşitsizliği önemine vurgu yapmakta ve giderilmesi için önlemlerin ve çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak çoğu ülke uygulamada bu konu ile ilgili yetersiz kaldıkları görülmektedir. Temelinde insan hakları ve sosyal adalet bileşenlerine sahip olan sosyal hizmet disiplinine sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için önemli roller düşmektedir. Toplumsal cinsiyet yaşamın birçok alanında kadın ve erkek cinsiyetine yüklenen roller bütünüdür. Bireyler bu rollerden ötürü yaşamlarında cinsiyete bağlı olarak eşitsizlikler ile karşı karşıya kalabilmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele eden birincil meslek gruplarından biri olan sosyal hizmetin sürdürülebilir kalkınma hedefleri yolunda önemi göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, bu çalışmada sosyal hizmet bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilir kalkınma ele alınacaktır.
TÜRKİYE'DE Açik Öğreti̇m Si̇stemi̇ni̇n Toplumsal Ci̇nsi̇yet Açisindan İncelenmesi̇
DergiPark (Istanbul University), 2006
Bu çalışma Türkiye'de yüksek öğrenim görme olanağına sahip ol(a)mayanlar açısından çok defa ikinci bir şans olarak görülen açık öğretim sisteminde yer alan kadın ve erkek öğrencileri sosyolojik açıdan incelerneyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Türkiye'de uzaktan eğitim yoluyla yüksek öğrenim sunan Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Sistemine kadın ve erkek öğrencilerin katılım oranları, sosyal ve ekonomik kökenleri, uzaktan-yüksek öğrenimi neden tercih ettikleri, daha çok hangi programlarda öğrenim gördükleri ve mesleki yönelimlerinde ne tür farklılıklar olduğu toplumsal cinsiyet eksenli bir bakış açısıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Çalışma ayrıca toplumsal cinsiyet eşitliğinde uzaktan eğitimin rolünü, özellikle bu alanda sayıları her geçen gün artan çalışan kadınlar açısından e1eşti.rel olarak değerlendirmeyi de amaçlamaktadır.
Toplumsal Ci̇nsi̇yet Eşi̇tli̇ği̇ Ve Bakim Emeği̇
DergiPark (Istanbul University), 2018
In this paper, reproduction of gender inequality is discussed on the basis of relations between women's waged labor in labor market and non-waged care labor in private sphere. Participation of women in production processes in developing and underdeveloped countries is addressed within the framework of Women and Development approaches, which have provided a critical commentary on the mainstream development literature since the 1970s. Among these approaches, the "Gender and Development (GAD)" perspective, which focuses on the empowerment of women, has expanded the focus of gender inequality not only to the presence of women in the public sphere and the labor market, but also to include "reproduction" processes that create inequality in the private sphere. In this context, women's participation in the production process is considered as one of the most important conditions of their empowerment, conceptualized as acquiring "the ability to make strategic choices" about their own lives. However, the strong resistance to change of the gender division of labor in the reproduction processes, with the emphasis on care giving within the household, leads women to choose not to exist in the labor market at all, or to tend towards flexible, precarious and low-wage forms of work. The perception of care labor as a natural extension of the tasks that women undertake in the household is reinforced both by resistance to the sharing of related chores by men; and not adequately tackling as an important social policy issue by the state. In this context in order to ensure gender equality through participation to the labor market, the state and/or local governments should deliver institutionalized care services (for children, elderly, disabled etc.), which are-safe, free or low-cost-and accessible by women from every socio economical status.
Akademi̇k Ve Sosyal Yaşama Bi̇r Bakiş: Anne Araştirma Görevli̇leri̇ni̇n Düşünceleri̇
The Journal of Academic Social Science Studies, 2019
Bu çalışmanın amacı, anne araştırma görevlilerinin akademik ve sosyal yaşama ilişkin görüşlerini incelemektir. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim desenine göre yürütülmüştür. Çalışma grubunda ölçüt örnekleme ile belirlenen 11 anne araştırma görevlisi yer almaktadır. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmış ve betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Ulaşılan bulgulardan bazıları şu şekildedir: Katılımcılar akademik çalışma yapmalarının evlilik yaşını geciktirmediğini ancak çocuk sahibi olma konusunda mesleki hayatlarını dikkate alarak planlama yaptıklarını belirtmişlerdir. Katılımcılar ev sorumlulukları konusunda eşlerinden yardım alsalar da asıl sorumluluk ve yükün kendilerinde olduğunu ifade etmişlerdir. Bakıcı arama, bulma ve doğru kişiye karar verme sürecinin çok zor olduğu, çalışma hayatlarında anne oldukları için herhangi bir pozitif ayrımcılık görmedikleri katılımcılar tarafından dile getirilen diğer bulgulardandır. Anne araştırma görevlilerinin akademik ve sosyal hayatta; evde ders çalışamama, akademik çalışmaların yavaş ilerlemesi, bilimsel kongre, konferans vs. etkinliklere katılamama, kendilerine ve ailelerine yeterli zaman ayıramama gibi çeşitli sorunlar yaşadıkları görülmektedir. Katılımcılar, erkek araştırma görevlilerinin akademik çalışmalarını daha hızlı ve rahat yürüttükle-Ayşe Kazancı Tınmaz & Nagihan Tepe rini düşünmektedirler. Araştırma görevlisi olmanın çocukla ilişkiye ve onun eğitimine genel olarak olumlu etkisi olduğu belirtilmiştir. Mesleklerini "idealleri" olduğu için seçen katılımcılar mesleklerine yönelik olumlu bir tutuma sahiptirler. Katılımcılar annelikten dolayı bazı zorluklar yaşasalar da mesleklerini severek yapmaktadırlar. Ayrıca anne araştırma görevlileri, mesleklerinin saygın ancak kadro sıkıntısının olduğu stresli bir meslek olduğunu belirtmişlerdir.
Hayat Boyu Öğrenme Ve Yeti̇şki̇n Eği̇ti̇mi̇ne Genel Bi̇r Bakiş
Çukurova Araştırmaları Dergisi, 2020
Hayat boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi ile ilgili literatür incelendiğinde, hayat boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi teriminin tanımı, yetişkinlerin neyi nasıl öğrendikleri, yetişkinlerle çalışırken uygun öğretim yöntemlerinin neler olduğu ve yetişkinler için eğitim etkinliklerinin nasıl tasarlanması ve organize edilmesi gerektiği üzerine odaklanılmıştır. Yetişkin eğitimi terimi, özellikle yetişkinler için tasarlanmış tüm eğitim etkinliklerini belirlemek için kullanılmaktadır. Hayat boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi, kimlik yaratmanın temel bir yoludur ve üretim dinamikleri tarafından yönetilen bir toplumda kullanılabilecek bir lüks değil, her bireye dokunan hayati bir ihtiyaçtır. Literatür çalışmalarının araştırmacılar için önemi inkâr edilemez. Yapılacak araştırmanın, kim tarafından ne ölçüde çalışıldığını belirlemenin, araştırma sürecini kolaylaştıran en önemli adımlardan biri olduğu düşünülmektedir ve bilgiye en doğru ve en kısa şekilde nasıl gidileceği konusunda önemli bir yol göstericidir. Bu bilgiler ışığında, araştırmanın amacı hayat boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi kavramına genel bir bakış sağlanırken aynı zamanda hayat boyu gelişme, yetişkin öğrenmesi, androgoji terimi, yetişkin öğrenme teorileri ve temel becerilerin incelenmesidir. Bu amaca ulaşabilmek için bu araştırmada, literatür (kaynak) taraması yöntemi kullanılmıştır. Hayat boyu öğrenme ve yetişkin 1 Bu araştırmada ''2020 TR Dizin Dergi Değerlendirme Kriterleri"nin 8. maddesinde belirtilen araştırma ve yayın etiğine uyulmuştur.
Toplumsal Ci̇nsi̇yet Eşi̇tli̇ği̇ Açisindan Öğreti̇m Programlarinin İncelenmesi̇
İstanbul üniversitesi kadın araştırmaları dergisi, 2018
Bu çalıĢmanın amacı, 2017 ve 2018 yıllarında güncellenen ilk ve ortaokul eğitim düzeylerine ait zorunlu derslerin öğretim programlarının içerdiği toplumsal cinsiyete yönelik kavramları ortaya çıkarmaktır. ÇalıĢmada betimsel araĢtırma tekniklerinden doküman inceleme kullanılmıĢtır. AraĢtırma kapsamında ortaokul düzeyinde verilen iki ders hariç (Rehberlik ve Kariyer Planlama Dersi ve Ġngilizce Dersi) 16 zorunlu derse ait öğretim programları incelenmiĢtir. Programların hedef, içerik, öğrenme-öğretme durumları ile ölçme-değerlendirme öğelerine ait içeriklerin analizi yapılmıĢ ve toplumsal cinsiyetle iliĢkilendirilen kavramlar taranmıĢtır. ÇalıĢmada ele alınan ifadeler pedagojik çerçevede değerlendirilerek öğretim programlarında cinsiyetlerin ele alınıĢ biçimleri ortaya çıkarılmıĢtır. AraĢtırmada elde edilen bulgular 2017 yılında güncellenen öğretim programlarında yer bulan toplumsal cinsiyete yönelik kavramların 2018 yılında yeniden düzenlenen öğretim programlarında bulunan kavramlardan sayıca daha fazla olduğunu göstermiĢtir. Ayrıca, 2017 programlarında en çok cinsiyetçi kavram içeren iki dersten biri olan Beden Eğitimi ve Spor dersinden cinsiyet yanlılığına yönelik kavramlar tamamen çıkarılırken Matematik dersindeki bu kavramların sayısı güncellenmiĢ programda daha da arttığı ortaya çıkarılmıĢtır. Böylece, 2018 yılında yapılan güncellemeler ile öğretim programlarının toplumsal cinsiyet eĢitsizliğine vurgu yapan kavramlardan arındırılmasında önemli bir adım atılmasına rağmen çalıĢmaların toplumsal eĢitliğin örneklerini sunmada yetersiz kaldığı açıktır.
Journal of International Scientific Researches, 2018
Araştırmanın temel amacı okul öncesi öğretmen adaylarının toplumsal cinsiyet eşitliğine ve Türk eğitim sistemindeki yerine ilişkin bakış açılarını ortaya koymak ve bu konuda okullarda yaşadıkları deneyimleri betimlemektir. Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara'daki bir devlet üniversitesinde okul öncesi öğretmenliği bölümünde okuyan 16 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak görüşme yöntemi kullanılmıştır. Bunun için yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmış ve uygulanmıştır. Veriler içerik analizi tekniğine göre çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda beş tema belirlenmiştir. Bunlar, 'toplumsal cinsiyet eşitliğinin anlamı', 'toplumsal cinsiyet eşitliğine ve uygulanabilirliğine dair inançlar', 'okul öncesi eğitim kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği/eşitsizliği ile ilgili karşılaşılan durumlar', 'Türk eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet eşitliğinin yeri' ve 'toplumsal cinsiyet eşitliği/eşitsizliği ile ilgili sorunlar için çözüm önerileri' temalarıdır. Okul öncesi öğretmen adayları Türkiye'de toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam olarak uygulanamayacağını belirtmekle beraber toplumsal cinsiyet eşitliğine inandıklarını ifade etmişlerdir. Ancak öğretmen adaylarının toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili kalıp yargılarının olduğunu işaret eden söylemlerinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca üç erkek öğretmen adayından yalnızca birisinin, toplumsal cinsiyet eşitliğine gerçekten inandığı ortaya çıkmıştır. Okul öncesi öğretmenliği lisans programında toplumsal cinsiyet eşitliğine dair zorunlu bir dersin olmaması bir eksiklik olarak ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili kalıp yargılarının yıkılması; eğitim verecekleri çocukların toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik inançlarını olumlu yönde etkileyebilmeleri adına öğretmen yetiştirme programlarına bununla ilgili dersler eklenmesi ve öğretmenlere bu konuda hizmet içi eğitimlerin zorunlu hale getirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.
Hukuka Gerçekçi̇ Eleşti̇rel Bakiş: Hukuk Sosyoloji̇si̇
2008
Positive law or a legal system as a closed logical system has its own inner coherence and this characteristic is a very important element of a system. It is important because the logical structure of norms which lead concepts and conceptions, at least in theory, is the guarantee of objectiveness or impartiality (thus ‘rule of law') of a legal system. In the second part of the nineteenth century and the first decade of the twentieth century however, legal theory was dominated by a kind of reductionism. It reduced the legal system to logical coherence. Exaggerating the logical element, it neglected other aspects of law – namely social reality and ethics. The first reactions were important but they depended completely on temporary social or judicial needs and were unsystematic. The second phase was not only a reaction but also gave birth to a new science, the sociology of law. So sociology of law has to have two opposite aspects: first, in order to prevent legal systems being withd...