İbn Yemîn’İn Bi̇r Gazeli̇nden Hareketle Sevgi̇li̇ Tasvi̇ri̇ (original) (raw)

İbn Yemîn’in Gazellerinde Çiçekler, Ağaçlar ve Meyveler

İlahiyat Tetkikleri Dergisi, 2017

Fars edebiyatının önemli şairlerinden olan İbn Yemîn, Beyhak' a bağlı Feryûmed köyünde dünyaya gelmiştir. Küçük yaştan itibaren şiir söyleyen şair, dönemin ileri gelenlerinin meclislerinde bulunmuş ve onlara methiyeler söylemiştir. İbn Yemin, şiirlerini akıcı, sade ve anlaşılır bir dille söylemiş; anlaşılmaz kelime ve tamlamalardan kaçınmıştır. Horasan üslubunu kullanan İbn Yemîn kaside, gazel ve rubai gibi farklı nazım türlerinde başarılı olmasına karşın sosyal ve ahlakî konuları içeren kıtalarıyla şöhret bulmuştur. Söz konusu çalışmada İbn Yemîn'in Dîvân'ında yer alan gazelleri Farsçadan Türkçeye çevrilerek incelenmiştir. Gazellerde geçen gül, nergis, yasemin, lale, nilüfer, menekşe vb. çiçekler; servi, söğüt, çınar vb. ağaçlar; elma, ayva vb. meyveler tespit edilerek bunlar hakkında genel bilgiler verilmiş; bu çiçek, ağaç ve meyvelerle yapılan tamlamalar, ifade ettikleri anlamlar ve bunlarla çeşitli unsurlar arasında kurulan ilgiler örnekleriyle dikkate sunulmuştur.

İBN YEMÎN-İ FERYÛMEDÎ ’NİN DȊVȂN’INDA VEZİN TÜRLERİ

Bu çalışmada, Hüseyin Alî-i Bâstânîrâd tarafından 1344 (hş.) yılında Tahran'da neşredilen İbn Yemîn-i Feryûmedî'nin divanındaki manzumelerin bahirleri ve vezinleri ele alınmıştır. Divanda mevcut manzumelerden rubai kalıplarının dışında hepsinin taktii yapılarak, bahri ve vezni bulunmuştur. Bahirler, divandaki sıralarına göre incelenmiş ve her bahirdeki vezinlerin sayısı yüzdelik oranla belirtilmiştir.

Bi̇r Fi̇lm (Nacer Khemi̇r - Güverci̇ni̇n Kaybolan Gerdanliği), Bi̇r Pi̇yes (Abdülhak Hâmi̇d - Târik): Endülüs İmgesi̇ni̇n Yansitilmasinda Aşkin İşlevselli̇ği̇

2020

Endulus, Islam medeniyetinin ulastigi bir zirve olarak gorulmesi dolayisiyla hem edebiyatin hem de sinemanin ilgi alanina girmistir. Belirtilen bu ozelligiyle Endulus, bir mekân olarak degerlendirilmenin otesinde bir ideal olarak kurgulanir. Turk edebiyatinda ise Endulus’e yonelik ilgi 19. yuzyilin ikinci yarisinda kendini gosterir. Bu donem, Osmanli Imparatorlugu’nun guc kaybetmeye devam ettigi ve Imparatorlugun ayakta tutulmasi icin careler uretilmeye calisilan bir donemdir. Abdulhak Hâmid’in 1879 tarihli Târik yahut Endulus’un Fethi adli piyesi, tam da hilafet gibi onemli bir unvani elinde bulunduran Osmanli Imparatorlugu’nun gucunu yeniden bulmaya calisma surecinde, Endulus imgesi uzerinden fetih ve kahramanlik gibi kavramlari one cikarmasi dolayisiyla tarihi bir anlati olarak anlam kazanir. Ancak Hâmid bu eserde, idealize edilen Endulus imgesi ile fetih ve kahramanlik temalarini beseri bir ask temasiyla birlikte harmanlamistir. Boylelikle ask kavrami, Endulus’un idealize edilme...

İbn Kemmûne’nin Evren Tasavvuru

Erdem, 2019

Not: Bu makale İbn Kemmûne ve Felsefesi adlı doktora tezinin evrenle ilgili bazı verilerine dayanarak geliştirilmiş ve yeniden düzenlenmiş halidir. Makalenin oluşum aşamasında metni gözden geçiren ve yönlendirici bilgileriyle destek veren Prof. Dr. Yavuz Unat'a teşekkürlerimi sunmak isterim.

İbn Teymiyye ve İmanda Sevgi

Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2009

İman ve sevgi geniş bir alanda incelenmeye müsait bir konudur. Ancak meseleyi sınırlandırmak için İslâm düşüncesi içinde farklı duruşuyla dikkati çeken İbn Teymiyye'nin bakış açısına müracaat edilecektir. Yine konunun netlik kazanması için Kur'ân-ı Kerîm'in iman ve sevgi konusundaki tutumunun nasıl olduğu, İbn Teymiyye öncesinde meselenin nasıl ele alındığı da incelenecek hususlar arasında yer almaktadır. Somut bir iman teorisi ortaya koyan İbn Teymiyye, iman amel arasındaki bağı sevginin yer aldığı kalbin amelleriyle temin etmektedir. Onun konuyu ele alışı yanında özellikle tasdiki imanın aslı kabul edip ameli, imanın dışında bırakan Ebû Hanife'nin iman teorisiyle ilgili açıklamalarına da yer verilecektir. Sonuçta iki iman teorisi mukayese edildikten sonra fonksiyonel yönleri dikkate alınarak neticeye varılacaktır.<br><br><b>Ibn Taymiyya and Love Within Faith</b><br>The issue, faith and love, is a matter, which can be analyzed within a ...

Gasset ve Fuzûlî’deki Sevgiler Üstüne

The love that exists in human nature is the name of a universal phenomenon. Love, the name of extreme love that takes the will of man, and thoughts about love differs from society to society. Love is blessed in some societies, while in others it is excluded. But in many cultures and literatures of nations, thought of love merges with religious and mystical elements and creates colorful and vibrant paintings. Gasset, one of the most important Spanish thinkers of the 20th century, in his book translated into Turkish by the name of Sevgi Üstüne, explored the concepts of affection and love in various ways and found important and interesting findings. Among determinations about love and affection In Gasset's Sevgi Üstüne and love thought expressed in love-oriented classical Turkish poetry, striking similarities and relations are attract the attention. For this reason, Gasset's determinations about love and the comprehension of love thought expressed in classical Turkish poetry are important. In this scope of work, intersection points of thought of love that Gasset expressed in Sevgi Üstüne and conception of love in Fuzûlî (Dîvân and Leylâ vü Mecnûn) with a system of mystical thought will be emphasized. Özet İnsanın fıtratında var olan aşk, evrensel bir olgunun adıdır. İnsanın iradesini elinden alan aşırı sevginin adı olan aşk ve aşka dair düşünceler, toplumdan topluma farklılık arz eder. Bazı toplumlarda âdeta kutsanan aşkın bazı toplumlarda dışlandığı görülür. Fakat pek çok milletin kültür ve edebiyatında aşk düşüncesi, dinî ve mistik unsurlarla birleşip renkli ve canlı tablolar oluşturur. XX. yüzyılın önemli İspanyol düşünürlerinden Jose O.Y. Gasset, Türkçeye Sevgi Üstüne adıyla çevrilen eserinde, sevgi ve aşk kavramlarını çeşitli yönleriyle irdelemiş, önemli ve ilginç tespitlerde bulunmuştur. Gasset'in Sevgi Üstüne adlı eserindeki sevgi ve aşka dair tespitlerle aşk eksenli klasik Türk şiirinde dile getirilen aşk düşüncesi arasında çarpıcı benzerlik ve ilgiler göze çarpmaktadır. Bu sebeple Gasset'in aşka dair tespitleriyle İslam kültüründe ve klasik Türk şiirinde dile getirilen aşk anlayışının mukayesesi önem arz etmektedir. Bu çalışma kapsamında Gasset'in Sevgi Üstüne'de dile getirdiği aşk düşüncesi ile tasavvufi düşünce sisteminde ve âşıkane şiirin önemli temsilcisi Fuzûlî'deki (Dîvân ve Leylâ vü Mecnûn) aşk anlayışının kesiştiği noktalar üzerinde durulacaktır.

Şeyh Galib’in Gazellerinde “Vâsûht” Tarzı Aşkın İzleri

DergiPark (Istanbul University), 2010

Divan şiirinde, âşığın maşûka tamamen mahkûm ve mecbur olduğu klâsik aşk anlayışı, XVII ve XVIII. yüzyıllardan itibaren önemli bir kırılmaya maruz kalmıştır. Bu kırılmada ilk safhalardan birinin, Farsça şiirde "Vâsûht" adı verilen şiir tarzının Türk şiirindeki yansımaları olduğunu düşünmekteyiz. Vâsûht tarzının ana temaları, sevgiliden yüz çevirme, onun cefasından usanma ve onu terk etmektir. Vâsûht tarzı, söz konusu yüzyıllardan itibaren bazı divan şairlerinin şiirlerinde görülür. Ancak Şeyh Gālib'in gazellerinde, kendisinden önceki şairlere nispetle daha belirgin bir şekil alır. Vâsûht, XVIII. yüzyılda bazı Batılı ıslahatların şiire yansımalarının aksine, Doğu kaynaklı bir etkiyi temsil eder. Ancak divan şiirinde sıklık ve süreklilik kazanamayan bu tarz, bağımsız bir üslûp ya da ekol halini alamamıştır.

Âşik-Sevgi̇li̇ Tasvi̇rleri̇ne İli̇şki̇n Karşitliklarin Gazellerdeki̇ Yansimalari

International journal of filologia, 2021

Öz Klasik Türk şiirinde duygu ve hayaller estetize edilerek ele alındığı için anlam, üslup kadar önemsenir. Bu şiirin anlam dünyasını belirleyen mihver duygu aşktır. Özellikle gazel nazım şekli ile yazılan şiirlerde âşık ve sevgili tasviri yapılırken ilgili kavramlar, derin tedailer yansıtacak şekilde teşbih ve tasavvurlara konu edilir. Klasik Türk şiiriyle alakalı yapılan okumalarda âşık ve sevgiliye dair teşbih ve tasavvurların paradoksal yaklaşımlarla ele alınması, dikkate şayeste bir durum olarak değerlendirilmiş ve bu durum çalışmanın hazırlanma gerekçesini oluşturmuştur. Çalışma hazırlanırken klasik Türk şiiriyle özdeşleşen nazım şekillerinden gazel ile iktifa edilmiştir. Bu sınırlandırmanın temelinde, gazelin ana temasının aşk olması ve âşık-sevgili tasvirlerinin gazellerdeki yansımalarının daha belirgin olması düşüncesi etkili olmuştur. Âşık ve sevgili tasviri yapılırken şiir geleneğinin oluşturduğu sınırlılıklar hasebiyle sevgilinin umumiyetle yüceltildiği, âşığın ise değersizleştirildiği görülmüştür. Bu bağlamda sevgili; hekim, Müslüman, avcı, sultan, Süleyman vb. olarak düşünülürken, bu kavramlara mukabil olarak âşık; hasta, kâfir, av, dilenci, karınca olarak tasavvur edilmiştir. Âşık ve/ya sevgili, karşıt kavramların (köle-hür, dert-derman) yanı sıra metnin bağlamına göre karşıtlık ifade eden vasıflarla (hasta-hekim, şal-ipek) da tasvir edilmiştir. Tematik olan bu çalışma, anlama dayalı edebî sanatlardan "tezat sanatı"na dair birçok örnek ihtiva etmektedir. Çalışma tanzim edilirken âşık ve sevgiliyi doğrudan karşılayan karşıt kavramlar ile onlara ait hâl ve unsurları karşılayan karşıt kavramlar alfabetik sıraya göre kategorize edilerek şerh edilmiştir.