Eğitim Bilimleri Üzerine Bir Derkenar: Toplumsal Bütünleşme ve Eğitim Ontolojisi (original) (raw)
Dünü ve Bugünüyle Eğitime Sosyolojik Bir Bakış
Bu araştırmanın amacı Türk toplumunda eğitime dönük algıdaki değişimi belirlemektir. Araştırma betimsel tarama modelinde yürütülmüş nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu dokuz farklı ilin kırsalında yaşayan 231 birey oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen bir açık uçlu sorunun yer aldığı görüş toplama formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan nitel veriler üzerinde doküman incelemesi yöntemi uygulanmış ve şu sonuçlara erişilmiştir: Bireyler açısından illere göre fikirlerin yoğunlaştığı temalar farklılık gösterse de genel itibarıyla eski ve yeni diye adlandırdıkları eğitim sistemini hayata bakış açılarıyla karşılaştırmışlardır. ‘Önceden okul sayısı azdı, öğretmen bulmak zordu, kız çocukları okutulmuyordu, defter kitap almak zordu, okumak şimdiki kadar kolay değildi ama günümüzde öğretmenler, okullar ve öğrenciler çoğaldı ve veliler artık kız-erkek çocuklarını okula gönderiyorlar.’ İmkânların genişlemesi ve teknolojinin ilerlemesiyle günümüzde nitelik ve nicelik bakımından eğitimde ciddi bir farkın ortaya çıktığı görülmektedir. Köyde yaşayan bireylerin yaşlarının otuz ve üzeri olması kendi zamanlarında aldıkları eğitimi ve imkânları, günümüzdeki eğitim imkânlarıyla karşılaştırmayı sağlamıştır. Bunun yanında, eskiye nazaran olumsuzluklar olarak, öğrencilerin saygı konusunda problemler yaşadığı, günümüzde insanların birbirleriyle iletişim içinde olmadığını, sosyalliğin azaldığını ve eğitimin seviyesinin eskiye göre düştüğünün belirtildiği de görülmektedir. Anahtar kelimeler: toplum, eğitim, eğitimde değişim, eğitim algısı
Eğitim Sosyolojisi, Eğitim ve Toplumsal Sorunlar
Eğitim Sosyolojisi, 2021
İçindekiler Giriş: Eğitim Sosyolojisinin Anlamı, Önemi ve Amacı....................................7 Bölüm 1 Eğitim Sosyolojisinde Temel Kavramlar ve Konular..................13 Bölüm 2 Eğitim ve İdeoloji..................................................................................29 Bölüm 3 Türkiye’de Eğitim Sosyolojisi............................................................46 Bölüm 4 Eğitim ve Eğitimciler............................................................................59 Bölüm 5 Aile ve Eğitim.........................................................................................70 Bölüm 6 Eğitim, Kadın ve Cinsiyet...................................................................81 Bölüm 7 Eğitim, Etik ve Ahlak...........................................................................92 Bölüm 8 Eğitim ve Din........................................................................................103 Bölüm 9 Eğitim ve Göç.......................................................................................114 Bölüm 10 Yurt Dışı Eğitim ve Beyin Göçü...................................................124 Bölüm 11 Eğitim ve Eşitlik................................................................................135 Bölüm 12 Engelli Eğitimi, Özel Eğitim ve Toplum.....................................146 Bölüm 13 Eğitimde Ölçme Değerlendirmeye Sosyolojik Bakış..............158 Bölüm 14 Eğitim, Başarı ve Başarısızlık........................................................167 Bölüm 15 Eğitim, Çevre ve Doğal Afetler.....................................................179 Bölüm 16 Eğitim, Şehirleşme, Kent ve Okul Mimarisi..............................189 Bölüm 17 Eğitim, Medya ve Teknoloji...........................................................199 Bölüm 18 Eğitim ve Güvenlik...........................................................................211 Bölüm 19 Eğitim ve Meslek Seçimi.................................................................222 Bölüm 20 Eğitim ve Sivil Toplum....................................................................234 Bölüm 21 Eğitim, Yoksulluk ve Ekonomi......................................................245 Bölüm 22 Eğitim, Beslenme, Sağlık ve Salgın Hastalıklar.......................256 Bölüm 23 Eğitim, Kimlik, Yabancılaşma ve Uyum.....................................268 Bölüm 24 Eğitimde Disiplin, Zorunlu Eğitim ve Okula Devam.............280 Kaynakça.....................................................................................................................293
Toplum Bilimleri Dergisi, 2017
öz Bu çalışma, "modern okul"un, hem evrensel değerlerin hem de her kültürün kendine ve inancına özgü kabul ettiği değerlerin eğitim alanını sınırlandırarak, değerlerin büyük oranda okullarda formel bir eğitim yöntemi içerisinde aktarıl-masını ön görmesi ve bu eğitim kurumlarında eğitici olan öğretmenlerin büyük ölçüde değerleri anlatan ve aktaran bir konumda olmaları yeni değerler eğitimi modelinin eleştirisi açısından bir tartışma alanı açmayı amaçlamaktadır. Ayrıca değer aktarımın daha genişletilebilir bir eğitim alanı çerçevesinde değerler eği-timine vurgu yapılacaktır. Batı'da yeni bir insan modelini üretecek eğitimin hedeflenmesi, buna uygun bir öğretim programının benimsenmesi, bu bağlamda modern merkezi devletlerin gelişimi ve eğitimin dönüştürücü rolünün yönetici seçkinlerce fark edilmesi be-raberinde yeni bir süreç inşa etmiştir. Bu süreç, Batı dünyasında 18. y.y.'ın ikinci yarısından itibaren süregelen dünyevileşme ve laikleşme sürecinin sonucudur. Başka bir ifadeyle vahiy kaynaklı egemenlik anlayışının dünyevileşme ve bazen de devletin laikleşmesi sonucu yönetici seçkinlerin ihtiyaç duyduğu insan mo-deline devredilmesi ile ilgilidir. 16. y.y.'dan itibaren ilkokulun hedefleri arasında okuma-yazma-sayma ve ahlak ve din öğretiminin yanı sıra toplumsal yaşamda muteber kabul edilen kişisel davranış kurallarına alıştırmalar da eklenmektedir. Aynı zamanda Batı'da, 19.y.y.'ın başından itibaren ortaya çıkan "modern okul", gençleri toplumsallaştırmada geçmişte bu vazifeyi yerine getiren kurumlar olan kilise, lonca ve ailenin yerini aldığı bir zaman kesitidir. 19. y.y.'ın ikinci yarısından © Toplum Bilimleri • Ocak-Haziran • 9 (17) : 297-320
ÖNSÖZ Eğitim, hedefleri ve etkileri açısından bakıldığında toplumsal bir olgu, toplumsal bir kurumdur. Onun toplumsal bir olgu olması, diğer toplumsal olgularla zorunlu bir etkileşim içinde olduğunu gösterir. Toplumsal bir kurum olarak eğitim ise bir taraftan toplumun sürekliliğinin sağlanması işlevini yerine getirirken diğer taraftan toplumun istendik bir istikamette değiştirilme, dönüştürülme, olgunlaştırılma veya ilerletilme işlevlerini karşılar. Bu yönüyle eğitim sosyal ve siyasal erk sahiplerinin (geleneksel toplumlarda daha çok dinin, modern toplumlarda ise daha çok devletin, post-modern toplumlarda ise dinin, devletin ve kültür topluluklarının) amaçları doğrultusunda yapılandırılır. Eğitim müfredatı erk sahiplerinin amaçlarına göre statik veya dinamik bir içeriğe sahip olur. Ne var ki uygulamaya konulan müfredatın başarısı, büyük ölçüde bu müfredatın toplumun kültürel kodlarıyla uyumuna bağlıdır. Eğitim kurumu olan okulun amaçlı ve planlı eğitim sürecinin yanı sıra, kültür de plansız ve amaçsız biçimde yeni kuşakları bir eğitim sürecinden geçirir. Bu durum bize, eğitimi bir toplumsal değişim/dönüşüm aracı olarak kullanmanın en önemli koşulunun eğitimin uygulamaya konulduğu toplumların/toplulukların kültürel kodlarını bilmek olduğunu gösterir. Eğitimsizlik birçok sosyal sorunun nedeni olduğu gibi, yanlış planlanmış veya yanlış uygulamaya konulmuş eğitim sistemleri de sosyal sorunlar üreten bir mekanizma olabilir. Madde bağımlısı, suça eğilimli, diplomalı işsiz, insanî ve sosyal duyarlılığı zayıf, üretmeyen veya üretimi/işi hayatın tek gayesi gibi gören, eyleminin (davranışlarının/ürettiklerinin/tükettiklerinin) kendine, başka insanlara, çevreye ve eşyaya vereceği zararları öngöremeyen kuşaklar yetiştiren bir eğitim sistemi okullaşma süresi ve oranı ne kadar yüksek olursa olsun başarısızdır. Eğitim sosyolojisi, zaman ve mekân içinde eğitim alanındaki süreklilik ve farklılıkları nedenleriyle birlikte ortaya koyan bir disiplindir. Toplumlar arası karşılaştırma yapmak, bir toplumun belli dönemleri arasında karşılaştırma yapmak, farklı toplum tipleri arasında karşılaştırma yapmak ve farklı kültür topluluklarında eğitimin özel biçimini kavramak, bu yapılarda eğitime verilen önceliklerdeki değişimi kavramak eğitim sosyolojisinin odağında yer alır. Bununla birlikte bu disiplin sadece eğitim olgusunun betimlenmesini yapmakla kalmaz, olumlu ve olumsuz olguları tespit ederek bunların nedensel analizini yapar. Eğitim politikasının belirleyici ve uygulayıcılarının bu analizden yararlanmaları beklenir. Bu kitap, eğitim kurumunun son birkaç yüzyılda geçirdiği dönüşümü anlama çabasının bir ürünüdür. E. Gellner’in ulus-devletin “meşru eğitim tekeline sahip” olduğu tespiti ile E. Durkheim’ın devlet “ahlâkî disiplinin en kusursuz organıdır” tespiti modern toplumlarda devletin eğitim aracılığıyla değer belirlemede başat konumda olduğunu gösteriyor. Modernitede devletin bu başat konumunu dikkate alarak, modernleşme, post-modernleşme ve küreselleşme olguları gibi büyük dönüşümler bağlamında “siyasal sosyalleşme”, “vatandaşlık eğitimi” ve “değerler eğitimi”nin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarmaya ve bu özelliklerin Türkiye’de ve dünyada XXI. yüzyılda hangi yönde değişim eğilimi gösterdiğini nedenleriyle birlikte anlamaya çalışıyoruz. Bu yönüyle kitap, eğitim olgusunun ve eğitim kurumunun bir resmini ortaya koymanın ötesinde, eğitim üzerine bir düşünme etkinliği olma özelliğine sahiptir ve okuyucuyu bu düşünme etkinliğine ortak olmaya davet etmektedir. Örneğin küreselleşme olgusu dünya ölçeğinde işbirliği, dayanışma, bilgi paylaşımı imkânını ortaya çıkararak toplumsallığın alanını genişletmiştir. Toplumsallığın alanının dünya ölçeğinde genişlemesi toplumsal çatışmaların alanının da genişlemesi anlamına gelmektedir. Göç, kültürel melezleşme, terör, ayrımcılık, ötekileştirme, yabancı düşmanlığı, popüler kültür, kültür emperyalizmi, toplumsal tabakalaşma küreselleşme sürecinde yeni görünümler almaktadır. Artık birey olarak davranışlarımız dünyadaki herhangi bir başka bireyi olumlu ya da olumsuz bir biçimde etkileyebilmektedir. Dünya küçülerek bir köye ya da bir mahalleye dönüşmüştür. Bu durum bireyin tüm insanlığa karşı sorumluluğunu soyut bir fikir olmaktan çıkartıp somut bir ödeve dönüştürmektedir. Küçülen dünyada insanlık yeni bir medeniyet sınavı ile karşı karşıyadır. Dünya ölçeğinde toplumsal ilişki kurmak, “dünya toplum” ifadesini bir metafor olmaktan çıkartıp gerçekliğe dönüştürmektedir. Bireylerin dünya toplum içinde insanca varolmaları öncelikle bir kavrayış ve kontrol sorunu, yani etik değerler sorunudur. Eğitim kurumlarında evrensel etik değerler ekseninde gerçekleştirilecek bir sosyalleşme dünyayı daha barışçıl daha paylaşımcı ve dayanışmacı hâle getirebilir. Küresel sosyalleşme geleceğin eğitiminde tek sosyalleşme biçimi olmamalıdır. Geleceğin eğitimi yerelliği, ulusallığı ve evrenselliği uzlaştıracak değerler temelinde inşa edilmelidir. 1990’lı yıllar Batılı sosyologların “farklılıklar”la (A. Touraine) ve “öteki”yle (J. Habermas) bir arada yaşama formülü arayışlarına tanıklık etmiştir. Batılı sosyologlar, bu arayışta günümüzde o kadar azimli veya umutlu görünmemekte. Bu tespit bizi karamsarlığa sürüklememeli; dünya hepimizin olduğu için ya da hepimiz aynı dünyada yaşadığımız için hepimiz geleceğin değerlerinin ortaya çıkartılmasında, içselleştirilmesinde ve kuşaklara aktarılmasında aynı ölçüde sorumlu olmalıyız.
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017
Bu araştırma yaklaşık olarak elli yıllık bir zamana yayılan epistemoloji alanındaki çalışmaların eleştirel bir derlemesidir. Kişisel epistemoloji, bireylerin öğrenme-öğretme inançları ve davranışları üzerinde etkili olan temel inançlarını içermektedir. Epistemolojik inançların öğrenme-öğretme açısından merkezi konumda olması eğitim alanında yapılan ilişkilendirme çalışmalarına önemli bir ivme kazandırmıştır. Ancak ülkemizde bireysel epistemoloji alanındaki perspektifleri ve modelleri, epistemolojik çalışmalarının neden önemli olduğunu ve gelecekte bu alanda ne gibi çalışmalar yapılabileceğine yönelik eğilimleri eleştirel bakış açısı ile derleyen bir çalışmayla karşılaşılmamıştır. Böyle bir çalışmanın özellikle bilimsel arenaya yeni katılan araştırmacılara bu alandaki temel kavramları kıyaslamalar yaparak tanıtmasının gelecekte ülkemizde epistemoloji bağlamında yapılacak bilimsel araştırmalara katkısı olacağı düşünülmüştür.
Eğitimde ‘yeterlik’ söylemi ve toplumsal eylemlilik ile eleştirel yurttaşlık mücadelesi
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2015
Bu makale eğitimde 'yeterlikler' üzerinde yoğunlaşan baskın söyleme ve bu söylemin yöneldiği eğilim türüne dair eleştirel bir bakış sunar. Aynı zamanda bu bağlamda daha bütüncül bir yaklaşımı göz önünde bulundurarak John Dewey, Lorenzo Milani, Barbiana Okulu, Paulo Freire ve Dünya Sosyal Forumu'ndan doğan düşüncelere atıfla eleştirel okuryazarlık ve toplumsal hareket örgütlenmesi meselelerini dikkate alan alternatif bir söylem önerir.
Felsefi Antropoloji Bağlamında Eğitim-Dünya Barışı İlişkisinin Yeniden Düşünülmesi
Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018
Yapılan bu çalışmada, felsefi antropoloji bağlamında eğitim-dünya barışı ilişkisinin günümüzde aydınlanmacı eğitim ve insan hakları çerçevesinde değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Yapılan çalışma üç temel başlık çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çalışmanın birinci bölümünde; eğitim-dünya barışı ilişkisi bağlamında eğiten-eğitilebilen bir varlık olarak insanın eğitim-barış ilişkisine katkısı, kültürün rolü, Kant’ın Aydınlanmacı eğitim ve dünya barışı düşüncesi ile “Başka Sevgisi” ve “barış eğitimi” argümanları ele alınmıştır. İkinci bölümde felsefi antropolojinin temel kavramları ve eğitim düşüncesi, insanın varoluş koşullarının metafizik, biyolojik, semantik bütünlüğü ile eğitim-varoluş koşulları bağıntısı, değerler eğitimi ve değerlendirme ilişkisi ile tarihsellik ve eğitim bağlamı irdelenmiştir. Üçüncü bölümde ise çağdaş eğitim sorunları karşısında insan hakları düşüncesi ve dünya barışıyla beraber insan hakları eğitimi, felsefe eğitiminin yaygınlaştırılması ve dünya barışının gerçekleştirilmesiyle Türkiye’de eğitim devrimleri, Köy Enstitüleri konuları günümüz açısından değerlendirilmiştir. Sonuç kısmında ise, bütün bu konuların gerek bireysel gerek toplumsal düşün hayatını etkileyen problemler alanı olarak insanın somut varlık yapısı felsefi antropoloji bağlamında gösterilmeye çalışılmıştır.