Sosyalizm ve Ekososyalizm (original) (raw)

Sosyalizmin 'Eko'su mu 'Apo'su mu

Venezuela ilk kez Ekososyalist Enternasyonal Konferansına ev sahipliği yaptı. Konferansta ekososyalizmin geleceği tartışıldı; önemli kararlara ulaşıldı. Mezopotamya Ekoloji Hareketi adına bu konferansa katılan Ercan Ayboğa izlenimlerini yazdı.

Ekolojik Marksizm ve Ekososyalizm Yaklaşımları

Polen Ekoloji , 2021

Ekolojik Marksizmin temel problemi, çıkış noktası şu: Ekoloji ile Marksizm arasındaki köprüler nasıl inşa edilecek? Ekolojik Marksizm böyle bir diyalog arayışında. Marx’ta ve Marksizm’deki birtakım kavramlar, bu diyaloğu inşa etmede işlevsel hale geliyor.

Ekolojik krize çözüm olarak ekososyalizm

ÖZET 1960'li yıllardan itibaren kimi öncü bilimsel çalışmalar aracılığıyla varlığı kanıtlanan ve ardından 1970'li yıllarla birlikte verimli bir düşünsel tartışma konusu haline gelen ekolojik kriz, günümüz siyasal düşüncesinin yeniden yapılandırılmasını gerektirecek çapta hararetli tartışmalara konu olmaktadır. Marksist gelenek bünyesinde değerlendirebileceğimiz çeşitli düşünsel yaklaşımlar, ekolojik krizin aciliyetini dikkate alan yeni bir siyasal söylem oluşturma ve buna uygun olarak bir kavram dağarcığı geliştirme gayreti içindedirler. Bu yaklaşımlardan biri olan ekososyalizm, ekolojik krizin aşılıp toplumsal yaşamın yeniden düzenlemesi söz konusu olduğunda en önemli alternatiflerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmamızda, öncelikle politik ekolojinin temel kavramlarını tartışmaya açacak, ardından da bu kavramsal temel üzerine ekolojik krizin tarihsel nedenlerini tespit etmeye çalışacağız. Son olarak ise, ekolojik krizin aşılmasında bir çözüm alternatifi olarak ekososyalizmin sunduğu toplumsal projeyi alanın temel referanslarını kullanarak inceleyeceğiz.

Neoliberalizm ve Ekokıyım

IX. Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı, 2020

İnsan ve doğa ilişkisi her ne kadar bağımlılık temelinde ortaya çıkmış ve insanlık tarihinin neredeyse %98’i bu şekilde devam etmişse de günümüzde bu tür bir ilişki şeklinin devam ettiğini söylemek mümkün değildir. İnsan ve doğa arasında meydana gelen bu ayrımın kökenleri geçmiş ve geçmişin üretim ilişkilerinde aranabilirse de belirginleşme aşamasının kapitalizm ile başladığı ve neoliberalizm ile tarihin en keskin hatlarına sahip olduğu görülmektedir.

Marksizm ve Ekoloji

M arksizm, öncelikle klasik liberalizmin ve özel mülkiyeti ön planda tutan ve özgür teşebbüs iradesine dayanan kapitalizmi ve onun felsefi dayanak ve tutumlarını reddeden temelde iktisadi olarak kabul edilmesine rağmen hem iktisadi hem de sosyal bir akım ve ideolojiler dizisi ve sistemidir.

Ekososyalizm: Bugüne ve geleceğe dair siyasi bir tahayyül

Ayrıntı Dergi, 2015

1970’li yıllardan itibaren kendini iyiden iyiye belli eden küresel ekolojik kriz yalnızca güncel hayatta toplumsal mücadelelerin değil, kurucu siyasal ideolojilerin de odak noktası oldu. Hızlı sanayileşme ve tarımın petro-kimyasallaşmasına dair zararların ex-post olarak nasıl ortadan kaldırılabileceğinin ötesinde sistemik sorunları giderme ihtiyacıyla mevcut ideolojiler de yeşil bir pencereden yeniden ele alınmaya başlandı. Sanayi süreçleri sonucunda çıkan kalıcı organik/inorganik atıklar, nükleer-termik-hidroelektrik santraller, yeşil devrim (Shiva, 2006), sınai hayvancılık, yoksulluk, iklim değişikliği, kentsel dönüşüm derken gözler ister istemez modernizmin getirdiği toplum-doğa ayrımı (Castree, 2001) fikrini sorgulamaya çevrildi. Kapitalist üretim-tüketim ilişkileri içerisinde 1980’lerle birlikte anaakımlaşan sürdürülebilir kalkınma mantrasını toplum- çevre-ekonomi üçlüsünün kesişim kümesine yerleştiren görüştense, radikal sol muhalefetin toplumu ekonomiyi içeren ve çevrenin içinde (ve parçası olarak) yer alan bir birim olarak analiz etme yolundaki kavramsallaştırmasına dönüş yaşandı. Bugüne ve geleceğe dair siyasi bir tahayyül olarak ekososyalizmi öne süren bu çalışma, eş zamanlı ve etkileşen doğa-emek sömürüsüne karşı dipten gelen bir dalga olarak ekososyalizmi barbarlığın yegâne alternatifi olarak konumlandırmakta ve ekososyalist ufuğun imkânlarını tartışmaktadır.

Ekososyalist Bir Bulmaca: Sosyalizmin Rengi İdeal(izm) mi?

Kriz ve Türkiye, Aşınan Teoriler - (ed.) Hale Balseven, Fuat Ercan, Phoenix Yayınları, 2013

Ekosistemlerin yanında ekolojik yıkımın en büyük sorumlusu olan kapitalizm, kırmızı alarm veriyor. Bu yıkımı önlemeye yönelik çözüm arayışları ise rengarenk. Bu arayışlardan al ve yeşili birleştirmeye çalışan düşünce akımlarından birisi de ekososyalist düşüncedir. Ekososyalist düşünce temelde kendisini kapitalizm ile reel sosyalizm arasında konumlandırdığı için ekolojide üçüncü yol olarak da değerlendirilmektedir. Ekososyalistlerin temel problemleri de kapitalizm ile reel sosyalizm arasındaki bu konumlarıyla ilişkili olarak, bir taraftan kapitalist sömürünün eleştirisini yaparken diğer taraftan da Marx’ın sosyalizmini, değer kuramı, sanayileşme, ilerleme, nüfus artışı çerçevesinde tartışmak ya da çoğunlukla eleştirmektir. Ekososyalistler arasında da bu tartışmalar henüz bir sonuç vermiş değildir. Bu nedenle, ekososyalizm değerlendirmesinde hem ekososyalist düşüncenin ortaya konulması sürecine öncülük eden hem de ekososyalistler arasındaki tartışmaları derinleştiren düşünürlerin ekososyalist topluma dair yöntem ve kurgularını incelemek anlamlıdır. Birinci bölümde, insan-doğa ilişkisinin tarihsel materyalist bir perspektiften ele alınması ve insanın doğadan yabancılaşmasının incelenmesi, kapitalizmin emek ve doğa sömürüsünü ortaya koymanın yanında, makalenin hedefinde yer alan ekososyalistlerin sosyalist topluma dair kurgularının ütopik ve nihai olarak idealist olduğu konusundaki iddiamızın temel argümanlarını sunacaktır. İkinci bölümde, ekososyalistlerin sosyalist bir topluma dair kurgularının, Marx’ın değer kuramı, sanayileşme, ilerleme, nüfus artışı çerçevesinde ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve eleştirilmesi hedeflenmiştir.

Ekoloji̇k Düzeni̇ Okumada İki̇ Yanliş: Sosyal Darvi̇ni̇zm Ve Öjeni̇k

2011

Gunumuzde artan cevre sorunlari, insan-doga iliskilerini yeniden ele almayi gerektirmektir. Bu konuda karsimiza cikan temel bir hata, dogal olanin beseri alana aktarilmasi, insani kimi degerlerin goz ardi edilmesidir. Bunun tipik ornegi, sosyal darvinizm ve ojenik harekettir. Sosyal darvinizm, materyalist evrim teorisinin topluma aktarilmasidir. Sosyal darvinizme gore farkli evrim asamalarinda bulunan irklarin karismasi onlenmelidir. Ayrica ustun irk yararina diger irklarin yok edilmesi de dogaldir. Ojenik ise sosyal darvinizmin ileri bir safhasi ve uygulamasidir. Ojenik hareket toplumda zayif, yasli ve zihinsel ozurlulerin yok edilmesi; guclu ve saglikli bireylerin cogalmasi icin ortam hazirlanmasi gerektigini savunur. Sosyal darvinizm ve ojenik, “dogal olan” ile “beseri olan” arasindaki farkliligi goz ardi etmistir. nsani cesitli ayirtedici ozellikleriyle bir butun olarak tanimlamak yerine, onu varliginin bir boyutuna indirgemistir.