P4c’de Ebeveyn İle İşbirliği: “Zihinsel Bağışıklık” Temalı İçerik Önerisi (original) (raw)

Biyoetik Tartışmalar Bağlamında “Ebeveyn” ve Çocuk Olmak

Beytulhikme : An International Journal of Philosophy, 2022

In the 21st century, under the influence of technology, changing nature and human understandings, and transforming historical and cultural codes, it becomes necessary to rethink and question the concepts of family, parenthood and child. Particularly, discussions about who and what a child is, who has been made an object of industrial production and consumption in different dimensions, come first. In addition to this, the discussions in terms of cultural, historical, religious, physical, legal and economic dimensions and responsibilities of being a parent are progressing in relation to each other. The pre-and postnatal physical processes of the child-parent relationship, basic education and parental attitudes within the family, etc. are discussed in terms of autonomy-freedom, human dignity and self-consciousness. In this paper, we will analyze the problems that arise or are likely to arise in the context of deontological ethical arguments and new bioethical discussions.

Etkileşimli Bir Dijital Anlatı Okuması: İçboşluk Üzerine Şizofrenik Bir Arzu Üre

Journal of Turkish Studies, 2017

In this article in which an interactive digital narrative is analyzed deeply, schizoanalysis is used as the method of analyzing. However, it is not used as a method of interpreting, limiting, classifying, reading a text or guiding the reader but as an effort to produce an escape line between all delimiting layers through the agency of an interactive digital narrative production experience that is realized on a digital narrative macrostructure. In other words, it is used as a schizophrenic desire production. In the study, firstly the characteristics of the interactive digital narrative and the schizoanalysis are explained and then schizoanalysis is applied to an interactive digital narrative, İçboşluk. In depth-analysis parts of the study, it is tried to show how the elements of literariness such as author, reader, text and supporting mechanism are transformed and how a new radical digital literariness is produced. In this context, it is tried to explain briefly how interactive digital literature products produced within the scope of digital literary studies are interrogated on concrete experimental works. Thus, the basics of digital literature starting both the development process of digital writing facilities and the broadening process of the boundaries of classical literature are tried to be outline. In the study, it is seen that this artwork produced by computer technologies is created to overcome all limitations and classifications of classical literariness. So, to analyze these digital artwork, a new analyzing methods different from classical ones is a necessity. Schizoanalysis is applied to an artwork having multimedia and many kinds of semiotics systems in this study. Using this method, an interactive digital narrative, İçboşluk is analyzed in five parts; connections, heterogeneity, multiplicity, asignifying rupture and cartography. So, it is aimed to show the new form of the new interactive narrative supported with the new elements from digital area. At the end of the study it is tried to reveal how any kind of fixing, binding, restrictive, reductive, hierarchy constructing discourses are deconstructed on an interactive digital narrative.

Ebeveyn-Çocuk İlişkisi Konulu Makaleler: Tematik İçerik Analizi Çalışması

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Türkiye'de yapılan ebeveyn-çocuk ilişkisini inceleyen çalışmalara ait bir tematik içerik analizi yapılmıştır. 2003-2017 yılları arasında Türkiye'de gerçekleştirilen 31 dergiden 50 makale, betimsel istatistik temelli yöntem kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmada, Türk araştırmacıların son yıllarda yaptıkları ebeveynçocuk ilişkisine dayalı araştırma eğilimlerine ait bir analiz yapılmıştır. Bu amaçla yapılan araştırmada, Türkiye'de bu alanda çalışılan konular ve başvurulan araştırma yöntemlerinde ki eğilimler (yayın yılları ve dillerine göre değişimleri, nitel araştırma konularında ne tür araştırma problemlerine odaklanıldığı, akademik başarıyı etkileyen değişkenler, hangi araştırma yöntemleri kullanıldığı, veri toplama araçları, örneklem veya çalışma grubu, veri analiz yöntemleri) belirlenerek araştırmacılara yol gösterilmeye çalışılmıştır. Türkiye'de ebeveyn-çocuk ilişkisini araştırmaya yönelik yapılan çalışmalarda, genelde çocuklar yerine ebeveylerin ele alındığı çalışmalara ağırlık verildiğini göstermektedir.

Youtube Platformunda Katılımcı Kültür Bağlamında Babalık Temsilleri

Istanbul University - DergiPark, 2022

Bu çalışma babalık kavramının tarihsel dönüşümünü ve değişimini göz önünde bulundurarak son dönemde yeni medyadaki babalık temsillerini katılımcı kültür ürünleri aracılığıyla incelemeye çalışmaktadır. Çalışma, Youtube platformundaki katılımcı kültür içeriklerinde babalık temsillerini incelerken karşılaştığı temsilleri Ruth Wodak'ın (2007) söylem tarihsel eleştirel analiz yaklaşımı temelinde dört söylem kategorisi (kurucu, idame ettirici, dönüştürücü, yıkıcı) çerçevesinde tartışmaktadır. Babalık çeşitlerinden "ilgili babalık" türünün yeni medyadaki görünürlüğünü tespit etmek isteyen bu çalışma "Yeni Medyada Hayran ve Katılımcı Kültür Bağlamında Babalık Temsilleri" adlı doktora tezinden üretilmiştir. Doktora tezinin örneklemi, etiketleme yöntemi sonucunda ulaşılan babalık ile ilgili profesyonel olmayan kullanıcıların ürettiği 241 Youtube içeriğinden oluşmaktadır. Bu çalışma ise tez çalışması sırasında incelenen bu içeriklerden yalnızca "ilgili babalık" davranışı sergilediği gözlemlenen 13 kanalın içeriklerinin oluşturduğu söyleme odaklanmaktadır. Wodak'ın söylem tarihsel eleştirel yaklaşımına göre dönüştürücü ve yıkıcı söylemlerin gözlemlendiği bu içeriklerde, Türkiye'deki babalık türleri içinde ilgili babalık tutum ve davranışını benimseyenlerin ataerkil ideolojinin toplumsal cinsiyet rol dağıtımında babaya atfettiği kurucu söylemi dönüştürecek nitelikte söylemler üretildiği görülmektedir. Babalık temsilleri iletişim çalışmalarında daha çok ele alınan bir konu olduğunda karşılaşılan ilgili baba profilinin artacağı ve daha görünür kılınacağı düşünülmektedir.

Çocukla İnanç Esasları Üzerine Konuşmanın İmkânına Dair Bir İçerik Analizi

Çocukla İnanç Esasları Üzerine Konuşmanın İmkânına Dair Bir İçerik Analizi, 2021

Doğan her çocuk onun varlığını önemseyen, gelişiminin tüm aşamalarının sağlıklı doğrultuda tamamlamasından sorumlu bir sosyal çevreyi hak eder. İnanç gelişimi de başta ebeveyn olmak üzere, bu sosyal çevreyi oluşturan diğer yetişkinler tarafından tıpkı fiziksel, zihinsel, kişilik ve ahlak gelişimi alanları gibi gerekli esas ve usullerle takip edilmelidir. Bu araştırmada İslam Kelam ve Akaidinin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnetten seçilen iki pasaj, sözlü ya da yazılı iletişime konu olan olayların iletişimsel değerini analizde kullanılan bir yöntem olan, içerik analizine tabi tutulmaya çalışılmıştır. İçerik analizine tabi tutulacak metinlerin seçiminde etkili olan birincil faktör, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’in, İslam akaidinin temel kaynakları olmasıdır. İkincil faktör ise, gerek Kur’an-ı Kerim’den gerekse Sünnetten seçilen örneklerde yer alan olayın taraflarından bir tanesinin çocuklar olması ve olay örgüsünün çocukla onun yakın çevresinden bir yetişkin arasında, İslam inanç esasları etrafında şekillenmesidir. İçerik analizi görsel ya da yazılı hale getirilen iletişimi konu edinir. Dille inşa edilen her türlü sözlü veya yazılı iletişim, içerik analizine konu edilebilir. Edebi ve ilahi metinler de bunlar arasında yer almaktadır. İçerik analizine konu olan her iki örnek olayda da taraflardan bir tanesinin çocuklar, bir diğerininse yakın çevresinden yetişkinler olması bu seçimde etkili olmuştur. Alan literatürden verilere de başvurularak yapılan içerik analizleri sonucunda, çocuk inanç esasları hakkında soru sorsun ya da sormasın, onunla inançlar hakkında konuşmanın gerekliği, bu konuşmanın tutarlılığı için çocuğu kuşatan kültürel ortamın önemli bir ögesi olan dilin doğru kullanımının önemi vb. çocukla inançlar üzerine doğru ve tutarlı konuşmanın imkânı üzerine elde edilen bulgular sıralanmaya çalışılmıştır.

Seküler ve Muhafazakâr Kimlik Bağlamında “Kızılcık Şerbeti” Dizisinin Alımlanmasına Yönelik Bir Çalışma

Türkiye’de seküler ve muhafazakâr birey arasında var olan ama çoğu zaman görmezden gelinen kimi çatışmalar, ilk defa bir televizyon dizisinde, konu olarak işlenmektedir. Ulusal yayın yapan Show TV’de yayımlanan “Kızılcık Şerbeti” isimli dizi, seküler ve muhafazakâr bireyler arasında yaşanan çatışmaları izleyiciyle buluşmuştur. Bu anlamda iki farklı kesim arasında var olan tartışmalar, televizyonlar aracılığıyla popüler bir ortama taşınmış ve birçok kesimin bu sorunları tartışmasına neden olmuştur. Alımlama analizinin kullanıldığı bu çalışmada, Kızılcık Şerbeti dizisinde izleyiciye iletilen mesajların farklı demografik özelliklere sahip bireyler tarafından nasıl okunduğu incelenmektedir. Özellikle kadınlar üzerinden tartışılan bir dizi olması nedeniyle görüşme kadın katılımcılarla sınırlı tutulmuştur. Stuart Hall’ın üzerinde durduğu “Kodlama, Kodaçımlama modeli” göz önünde bulundurularak birtakım sonuçlara ulaşılmıştır. Çalışma kapsamında katılımcılar toplumda laik/dindar bireyler arasında bir çatışmanın olduğunu belirterek Hall’un ortaya koyduğu yaklaşıma uygun olarak egemen, tartışmacı ve muhalif okumalar gerçekleştirmiştir. Anahtar Kelimeler: Televizyon Dizileri, Kızılcık Şerbeti, İzleyici, Alımlama Analizi, Seküler, Muhafazakâr It is seen that the conflicts between secular and conservative individuals in Türkiye, which exist but are sometimes ignored, are covered in detail in a series of films, which can be considered as the first outside of digital platforms. In the series titled “Kızılcık Şerbeti”, which was broadcasted on Show TV, a national broadcasting channel, the conflicts between secular and conservative individuals were brought together with the audience. In this sense, the discussions between two different groups of people have been taken to a popular level through televisions and caused many groups to discuss these problems. This study aims to reveal how the messages conveyed to the audience in the series Kızılcık Şerbeti are read by individuals with different demographic characteristics by using the reception analysis method. The interview was limited to female participants due to the fact that it is a series that is discussed especially through women. Some results were reached by taking into consideration the "Coding, Codification model" emphasized by Stuart Hall. Within the scope of the study, the participants stated that there is a conflict between secular/religious individuals in the society and carried out dominant, argumentative and oppositional readings in accordance with the approach put forward by Hall. Keywords: Television Series, Kızılcık Şerbeti, Audience, Reception Analysis, Secular, Conservative

Türkiye’de Covid-19’a yönelik ilk psikososyal tepkiler: Bir içerik analizi

Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care

Türkiye'de ilk bir aylık süreçte toplumun COVID-19'a yönelik akut psikososyal tepkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Nitel araştırma desenine göre, Türkiye'de tirajı yüksek beş gazetenin web site arşivlerindeki 11 Mart-11 Nisan 2020 tarihleri arasındaki COVID-19'a yönelik psikososyal tepkileri içeren 179 gazete haberi içerik analiziyle çözümlenmiştir. Web sitelerinde haber içerikleri taranırken kullanılan anahtar kelimeler Türkiye, COVID-19, koronavirüs, pandemi, sağlık, hastalık, karantina, önlem, koruma, müdahale, tepki ve uyum'dur. Bulgular: Araştırmada temalar; salgına karşı oluşan duygusal tepkiler, işlevsel ve işlevsel olmayan baş etme biçimleri olarak sıralanmaktadır. Her bir temanın alt temaları da bulunmaktadır. Salgının akut döneminde toplumda oluşan duygular korku, tedirginlik ve paniktir. Salgına yönelik işlevsel olmayan psikososyal baş etme şekilleri olarak kendi sağlıklarını umursarken başkalarının sağlıklarını umursamama, salgından aşırı korktukları için veya salgın önlemleri sonucunda oluşan kısıtlamalar nedeniyle intihar olguları saptanmıştır. Karantinadakilerin izolasyonlarından kaynaklı öfkelerinin şiddete dönüşmesiyle diğerlerinin hastalığa yakalanması şeklinde isteklerinin olduğu ve COVID-19'u bulaştırmaya yönelik davranışlar sergiledikleri anlaşılmıştır. Salgına yönelik alınan önlem kurallarına uyulması yönündeki ikazlar sonrasında ve örselenebilir grupların kendilerine yönelik stigmatik davranışlara verdikleri bir tepki olarak şiddet davranışları gözlenmiştir. Aşırı korumacı davranışlar sergileyenlerse kendi izolasyonlarını kendileri gerçekleştirmiştir. Salgına yönelik işlevsel psikososyal baş etme şekilleri ise kentten köye göç veya tatil yörelerine gitme, tamamlayıcı tıp uygulamalarına başvurma, karantina kurallarına uymayanları polise ihbar etme, psikolojik destek hizmetleri oluşturma, spiritüel uygulamalara başvurma, salgının kontrol, tedavi ve bakımında etkin çalışanlar için dayanışma ve paylaşma eğilimi gösterme olduğu anlaşılmıştır. Sonuç: Pandeminin akut döneminde çok sayıda birey korku, tedirginlik ve panik yaşamış bu duygularla işlevsel ve işlevsel olmayan baş etme şekillerine başvurmuştur. Bu nedenle pandemilerde toplumun psikososyal tepkilerinin tanımlanması ve ruh sağlığının korunması ve iyileştirilmesi önemli konular haline gelmiştir.

Hafızlık Eğitiminde Bilişsel Hazırbulunuşluk

Erciyes Akademi

Hafızlık eğitimi ülkemizde nicelikçe giderek gelişmektedir. Bu süreçte örgün eğitimle birlikte hafızlık gibi farklı modeller de denenmektedir. Özellikle ortaokul düzeyinde, örgün eğitimle birlikte hafızlık uygulamasının yaygınlık kazandığı görülmektedir. Hazırlık, ezberleme ve pekiştirme şeklinde üç aşamadan oluşan hafızlık eğitiminde hazırlık süreci, hafızlık eğitimi için gerekli bilişsel donanımın kazandırıldığı, ön öğrenme ve hazırbulunuşluk düzeyinin yapılandırıldığı bir aşamadır. Ezberleme, hatırlama, dikkat, ilgi, motivasyon gibi yapısal unsurlar içeren bilişsel hazırbulunuşluk, okul öncesinden itibaren gelişen zihinsel örüntünün öğrenme ortamına aktarılmış halidir. Bilişsel hazırbulunuşluk bir öğrenme faaliyetine girerken gerekli olan temel bilgilerin yanında temel zihinsel becerileri de içermektedir. Bilişsel hazırbulunuşluk yeterli olunduğunda öğrenmelerin niteliği artmaktadır. Bilişsel hazırbulunuşluğun yetersiz olması öğrenme sürecinde ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır....

Web 3.0’da Çocukların Sanal Mahremiyetine Adli Bir Bakış

2020

With the social media era considering as a turning point for communication age sharing has become unlimited. Many families have being chosen technological devices rather than a safe play area for their children. It has been considered that children is hang by a thread regarding easily accessibility and personal info via YouTube which is considered the biggest video sharing platform and another recent micro-film applications which is popular with under 18 years old children. It is necessary that children and adolescents to get connect with their peers. The children and adolescents who are lurking in online world without any guidance may join social media movements so called “trends”. The other thread which children and adolescents could face is the video-sharing sites which turned into trading sector. While children are online, their parents who have an urge to get goods from those sites give their children a chief part in those videos. In some videos, children are forced to behave u...