Ergenlerin Atılganlık ve Sürekli Kaygı Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
Lise Öğrencilerinin Atılganlık Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
2013
Aim: This study has been carried out to determine the assertiveness levels of high school students in relation to certain variablesMethod: The sample of descriptive study included 949 students studying in secondary schools subordinate to Istanbul National Education Directorate. A questionnaire prepared by the researchers and Rathus Assertiveness Inventory were used for data collection.Results: Demographic characteristics and Rathus Assertiveness Inventory scores of the students were compared. Rathus Assertiveness Inventory scores of the females, being born in Istanbul, having high incomes, participating in decisions at home and describing themselves as assertive and agressive were found to be high. In contrast, having health problems, success situation, failing in exams, family type, situation of parents being alive, numbers of siblings and birth order of attendants in their families had no effect on Rathus Assertiveness Inventory scoresConclusion: Being female, having high income a...
The aim of this research is to analyse the anxiety states of primary school students regarding to different factors. This factors are taking transporting services because of farness from school or not, gender, wealth levels, parents’education level, parents’ relationship status, number of siblings, house ownership status, parents’ life status, students and families health conditions. The research group has been established by 67 second-grade primary school students. The data has been created by Spielberg’s trait anxiety scala and 15-question survey form for measuring students’ demographic characteristics. In the analysis of data, independent t-test and one-way variance analysis has been applied. According to research, students were seen in the anxiety level is low. As a result of statistical analysis of the data, between trait anxiety scores and factors was not found any relationships. Parents’ life status isn’t an independent variable which causes meaningful difference. But it’s re...
Ergenlerin Sosyal Kaygı Düzeyleri ile Güvengenlik ve Özsaygıları arasındaki İlişki
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Bireyler ihtiyaçlarını karşılarken sürekli iletişim ve etkileşim halindedir. Sağlıklı sosyal ilişkiler oluşturmanın önünde ciddi bir engel olan sosyal kaygı ise en basit şekilde bireyin olumsuz değerlendirilme korkusundan dolayı toplumsal ilişkilerinde sıkıntı yaşamasıdır. Sosyal kaygı özellikle ergenlik döneminin özelliklerinden dolayı ergenler arasında daha yaygın olabilmektedir. Güvengen ergenler kendilerini daha rahat ifade edebilirken çekingen olan ergenler kendilerini ifade edebilme konusunda sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bu çalışmanın amacı ergenlerin sosyal kaygı düzeyleri ile güvengenlik ve öz-saygıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu yaşları 14 ile 18 arasında değişen 229 kadın (%62) ve 140 erkek (%38) olmak üzere toplam 369 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Ergenler için Sosyal Kaygı Ölçeği, Kendini Belirleme (Güvengenlik) Ölçeği ve Coopersmith Öz-Saygı Envanteri ile elde edilmiştir. Araştırmanın yordanan değişkeni sosyal kaygı ve yordayan değişkenleri güvengenlik ve öz-saygı olarak belirlenmiştir. Elde edilen verilerin analizi için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon tekniği ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Güvengenlik ve öz-saygı ergenlerin sosyal kaygılarının toplam varyansının %42'ini açıklamaktadır. Araştırma sonuçları incelendiğinde çekingenliğin ergenlerin sosyal kaygı düzeylerini pozitif yönde anlamlı düzeyde yordadığı ve öz-saygının ise ergenlerin sosyal kaygı düzeylerini negatif düzeyde anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Bununla birlikte güvengenlik ergenlerin sosyal kaygılarını anlamlı düzeyde yordamamaktadır.
2015
Bu calismada, yazari ve istinsah tarihi belli olmayan, dil ozellikleri incelendiginde Eski Anadolu Bu calismanin amaci, Bartin ve Zonguldak illerinde gorev yapan beden egitimi ve spor ogretmenlerinin atilganlik duzeylerinin incelenmesidir. Arastirma grubu 27 kadin, 43 erkek toplam 70 (Xyas=30.12±5.36) beden egitimi ogretmeninden olusmaktadir. Calismada demografik bilgi formunun yaninda "Rathus Atilganlik Envanteri'' veri toplama araci olarak kullanilmistir. Arastirma bulgulari gostermektedir ki, Bartin ve Zonguldak illerindeki beden egitimi ogretmenlerinin atilganlik duzeyleri puan ortalamalari arasinda istatistiksel olarak farkin olup olmadigini ortaya koymak icin yapilan bagimsiz orneklem t testinde, Bartin ilindeki ogretmenlerin ortalamasi ile Zonguldak ilindeki beden egitimi ogretmenlerinin puan ortalamasi arasinda anlamli bir fark bulunamamistir [T(158)= -0.668 p > 0.05]. Ayrica Bartin ilindeki beden egitimi ve spor ogretmenlerinin, Zonguldak ilindeki beden egit...
Sürekli̇ Kaygi, Umutsuzluk Ve Benli̇k Saygisinin Ergenleri̇n Ri̇skli̇ Davranişlarini Yordama Gücü
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
Bu araştırmanın amacı cinsiyet, yaş, başarı, sürekli kaygı, umutsuzluk ve benlik saygısının ergenlerin riskli davranışlarını yordama gücünü belirlemektir. Araştırma, 2011-2012 Öğretim Yılı bahar döneminde Ankara'da altı farklı liseye devam eden toplam 519 (291 kız, 228 erkek) lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Riskli Davranışlar Ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri'nin Sürekli Kaygı Alt Ölçeği, Back Umutsuzluk Envanteri, Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri'nin Kısa Formu ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Veri analizinde çoklu regresyon tekniği kullanılmıştır. Bulgulara göre cinsiyet, yaş, akademik başarı, sürekli kaygı, umutsuzluk ve benlik saygısı değişkenleri birlikte ergenlerde riskli davranış varyansının %21'ini açıklamaktadır. Cinsiyet, yaş, sürekli kaygı ve umutsuzluk lise öğrencilerinin riskli davranışlarını anlamlı olarak yordamaktadır. Erkek öğrenciler kız öğrencilerden daha yüksek riskli davranış puanlarına sahiptir. Yaş, sürekli kaygı ve umutsuzluk değişkenlerine ilişkin puanlar arttıkça riskli davranışlar da artmaktadır. Diğer yandan akademik başarı ve benlik saygısı ergenlerin riskli davranışlarını anlamlı olarak yordamamaktadır. Sonuçlar, araştırmanın sınırlıkları ve doğurguları tartışılmış, psikolojik danışman ve araştırmacılar için önerilerde bulunulmuştur.
Çalışmada, Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören öğretmen adaylarının atılganlık düzeylerini belirlemek ve bazı değişkenler açısından aralarında anlamlı farklılığın olup olmadığını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Çalışmaya 2009-2010 Eğitim Öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı'nda öğrenim gören öğrenciler dâhil edilmiştir. Araştırmada okul öncesi öğretmen adaylarının atılganlık düzeylerini bazı değişkenlere göre incelemek için Voltan (1980) tarafından Türkçeye uyarlanan Dinçyürek ve arkadaşları (2010) tarafından yeniden yapılandırılan, orijinal ismi "Rathus Assertiveness Schedule" olan " Rathus Atılganlık Envanteri (RAE)" kullanılmıştır. Bu envanterin tercih sebebi; kısa ve değerlendirilmesinin kolaylığı, farklı kültürlere daha iyi uyarlanabilirliği ve Türkçe'ye uyarlanıp geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının Türkiye'de yapılmış olmasıdır. Envanter ergenlere ve yetişkinlere yönelik olup otuz maddeden oluşmaktadır. Araştırmada, envanter gönüllü okul öncesi öğretmenliği bölümü öğretmen adayları tarafından cevaplandırılmıştır. Nicel araştırmaya uygun olarak veriler toplanmış ve tarama modeli kullanılmıştır. Elde edilen bulgular tartışılarak yorumlanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre okul öncesi öğretmen adaylarının atılganlık envanterine verdikleri cevaplar ile cinsiyetleri, yaşları, sınıf düzeyleri, yetiştikleri yer, aile tipleri, babalarının eğitim durumları ve ailelerinin aylık gelir düzeyleri arasında anlamlı farklılık görülmüştür. Bu sonuç değerlendirildiğinde, okul öncesi öğretmen adaylarının gerek öğretmenlik mesleğini etkili yürütebilmeleri gerekse kişisel gelişimleri açısından atılganlıklarının desteklenmesinde bu değişkenlerin önemli olacağı belirtilmektedir. academic year were included in the study. In order to find out the pre-service preschool teachers' assertiveness levels, "Rathus Assertiveness Schedule (RAS)" which was adapted to Turkish by and then restructured by Dinçyurek et al. (2010) was administered to the participants. The main reasons for selecting this schedule was that it was short and easy to evaluate while it was also adaptive to different cultures and the fact that its reliability and validity studies were conducted in Turkey after its adaptation. The schedule consisted of thirty items all of which were intended for adults. During the administration of the schedule, preservice preschool teachers who volunteered to participate responded to the schedule. Data were collected in a manner complying with the quantitative research method and survey design was utilized. The findings were then discussed and interpreted. According to the findings, significant differences were present between the scores and some variables which are as follows: gender, age, year of study, hometown, family type, educational level of father and economic status of the family. According to such a conclusion, the above mentioned variables should be born in mind when fostering the assertiveness of pre-service preschool teachers to help them in terms of effective teaching and personal development.
Çocukların Kaygı Düzeylerinde-Tam metin
Bu araştırmada çocukların kaygı düzeyleri ve yılmazlıkları arasındaki ilişkinin ve çocukların kaygı düzeyleri üzerinde yılmazlığın etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 5-6 yaş arası çocuğu olan 447 ebeveyn katılmış, çevrimiçi olarak Çocuk Kaygıları Ölçeği ve Ego Sağlamlığı Ölçeğini doldurmuşlardır. Bulgulara göre, çocukların kaygı düzeyleri ve yılmazlıkları cinsiyet ve yaşa göre anlamlı bir fark göstermezken, kaygı düzeyleri ebeveynlerin eğitim düzeyine göre farklılık göstermiştir. Daha düşük eğitim seviyesine sahip ebeveynlerin çocuklarında daha yüksek kaygı düzeyleri gözlemlenmiştir. Ayrıca, yılmazlık ve kaygı düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuş, yani yılmazlık düzeyi yüksek olan çocukların kaygı düzeyleri düşük çıkmıştır. Yapılan regresyon analizi, çocukların yılmazlık düzeylerinin kaygı düzeylerini önemli ölçüde etkilediğini ve kaygı düzeylerindeki değişimin %5'ini açıkladığını göstermiştir. Bu bulgular, erken çocukluk döneminde kaygıyı azaltıcı ve koruyucu çalışmaların önemini vurgulamaktadır.
Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2014
Atılganlık; 'girişken olmak', 'kendini açık olarak ortaya koymak', 'etkin davranmak', anlamlarına gelmektedir. Kişiler arası bir ilişki biçimi olan atılganlık, başkalarını küçük görmeden, haklarını yadsımadan kişinin kendi haklarını korumasını içermektedir. Atılganlık eğitimi ise öğrencilerin çeşitli becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada atılganlık eğitiminin üniversite öğrencilerinin kişilerarası problem çözme ve algılanan sosyal destek üzerine etkileri incelenmiştir. Araştırma ön test-son test deney ve kontrol gruplu desen olarak düzenlenmiştir. Böylece 25'i kontrol, 25'ide deney grubu olmak üzere 50 öğrenciye 9 hafta boyunca atılganlık eğitimi verilmiştir. Verilerin toplanmasında Rathus tarafından 1973'de geliştirilen ve Voltan-Acar tarafından (1980a) Türkçeye uyarlanan Rathus Atılganlık Envanteri uygulanmıştır (Akt. Voltan-Acar,1980b); Ayrıca Çam ve Tümkaya'nın (2007) geliştirdiği Kişiler Arası Problem Çözme Envanteri ile Zimet, Dahlem, Zimet (1988)'in geliştirdiği, Eker, Arkar ve Yaldız'ın (2001) Türkçeye uyarladığı Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmada verilen atılganlık eğitimi sonrasında, deney grubu öğrencilerinin puan ortalamalarının anlamlı düzeyde arttığı görülmüştür. Kontrol grubunda ise anlamlı düzeyde bir artış bulunmamıştır. Böylece atılganlık eğitiminin üniversite öğrencilerinin atılganlık, kişilerarası problem çözme ve algılanan sosyal destek üzerinde olumlu etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Halaç, Öznur, Öğretir-Özçelik, Ayşe Dilek ve Yilgen, Adnan (2016). “Yatılı Okulda ve Ailesinin Yanında Kalan Kız Ergenlerin (13-18 Yaş) Benlik Algısı ve Umutsuzluk Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, 25. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi: Eğitim Bilimlerinde Yenilikler ve Nitelik Arayışı”, 21-24 Nisan 2016, Antalya, Poster Bildiri No: 0409, Ankara: Pegem, 2016, ss. 180-181.
Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi (The Journal of Social Sciences Research), 2009
Kaygı, insanoğlunun temel problemlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Uygarlığın gelişimi, kaygıyı azaltmak yerine onu her gün yenilenen biçimlere sokarak insanlığa yeniden sunmaktadır. Sürekli kaygı, geleceğe yönelik olarak hissedilen ve bireyin kaygı yaşantısına olan yatkınlığıdır. Bu çalışmanın evrenini Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde öğrenim gören tüm öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi ise Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün tüm öğrencileridir. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin Durumluk-Sürekli Kaygı Düzeyleri ve kaygı düzeylerine etki eden bazı etmenler bu çalışmada incelenmiştir. Veriler Spielberg ve arkadaşları (1970) tarafından geliştirilen, Necla Öner ve Ayhan Le Compte tarafından Türkçeye uyarlanan Durumluk Sürekli Kaygı Ölçeği esas alınarak yapılmıştır. Öğrencilerin kaygı düzeyleri sınıf, bölüm, cinsiyet, medeni durum ve başarı durumu açısından incelenmiştir. Çalışmada öğrencilerin cinsiyetleri, medeni durumları, ekonomik düzeyleri, bir işte çalışıp çalışmamaları açısından kaygı düzeyleri arasında farklar olup olmadığına bakıldı. Verilerin varsayımlarının sağlandığı durumlarda ortamlar arasındaki farka yönelik “t testi”; parametrik test varsayımlarının sağlanamadığı durumlarda ise “Mann Whitney U” testi kullanıldı. Elde edilen verilere göre sonuçlar yorumlandı.