Investigation of "Consumption Society" Concept with Positive, Critical, Interpretative Approaches (original) (raw)

“Tüketi̇m Toplumu” Kavraminin Pozi̇ti̇vi̇st, Eleşti̇rel, Yorumsamaci Yaklaşimlarla İrdelenmesi̇

ASYA STUDIES, 2020

Öz Bu çalışmada, tüketim toplumu kavramı üzerinden hareketle pozitivist, eleştirel ve yorumsamacı yaklaşımlar ela alındı. Bu yaklaşımlardan pozitivizmin 20. ve 21. yüzyılda ne tür sorunsalın ortaya çıkmasına sebep olduğu hususları irdelendi. Kapitalizmin pozitif bir akılla sosyal olguyu analiz ederek yanlış ve eksik teşhis ve tedaviler uyguladığı realitesine açıklık getirilmiştir. İnsanın bir deney tüpü olmadığı, deneysel yöntemle toplumsal yapının anlaşılamayacı sorunsalı açıklığa kavuşturulmuştur. Pozitif bir yaklaşımla veya gözlemle sosyal sistem çözümlenmeye kalkışıldığında toplumsal hastalıkların baş göstereceği vurgulanmıştır. 18.ve 19. yüzyılda sosyal belirlenimlerin analizinde önemli bir yer teşkil eden materyalist yaklaşımın, gözün ve aklın göremediği insan eylemlerini göz ardı ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sosyal analizlerde yorumlamacı ve eleşitirel metodolojinin öne alınması toplumsal hayatın anlaşılmasında sağlıklı yöntem nazarıyla bakılmaktadır. Aklı göze indirerek ampirik yöntemlerle insan davranışlarının anlaşılmaya çalışılması teşhis ve tedavilerin eksik ve yanlış olarak uygulandığı bir imaj ortaya çıkabilir. Bu nedenle görünenin altında görünmeyen sosyolojik eylemlerin anlaşılması önem arz etmektedir. Aksi taktirde toplum, pozitivist nazariyenin kurbanı olan tüketim çılgınlığı, cinsel haz, anomi vb. semptomlar gösteren bir görüntüyle karşı karşıya kalabilir. Sonuç olarak sadece maddeci, pozitivist anlayışa sahip olan kapitalizm, yorumsamacı ve eleştirel yaklaşımların rehberliğinde de yol alması gerekmektedir. İnsan sadece göz ve cesedi beslenerek yol alınabilecek bir varlık olmadığından, ideoloji bağlamında değerlerin de beşer hayatında var olması gerçeği gözler önüne serildi. Böylelikle hem aklın rehberliği hem de toplumun kültürünü önemseyen değerler çerçevesinde yol alan ideolojiler sosyal yapıda yol gösterici olduğu görülmektedir.

Cultural Industry Consumption Society and Consumption

INTERNATIONAL REFEREED JOURNAL OF RESEARCH ON ECONOMICS MANAGEMENT, 2017

Öz: Kültür Endüstrisi ya da kültürün endüstriyel bir ürün haline dönüşmesi, sıradan bir değişimin değil; gerçeğin gerçek olmayan, gerçek olmayanın da gerçek olan olarak algılanmasının bir diğer adıdır. Dolayısıyla, bu değişimin doğru anlaşılması ve karşı uygulamaların ortaya konması gereklidir. Bu yapılmadıkça-ki bugüne kadar yapılmadı-bugün gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bu kültürel yok olmanın ve yanılsamanın çok geçmeden gelişmiş ülkelerde de yaşanması kaçınılmazdır. Kültür endüstrisi, doğal olarak, insanoğlunun metalaşmasını sağlayan tüketimin ve tüketim toplumunun oluşmasını sağlamıştır. Kültür endüstrisiyle tüketim içinde yer alan bireylerin, tüketmekten başka bir şey yapmaları adeta imkansız hale gelmiştir. Bu ise insanoğlunun yaratılış gayesiyle örtüşmeyen bir durumdur. Tüketim sisteminin nasıl çalıştığını bilmek tüketimin elinde bir nesne olmayı önleyecektir.

Tüketim, Tüketim Toplumu ve Tüketim Kültürü: Karşılaştırmalı Bir Analiz - Consumption, Consumption Society And Consumption Culture: A Comparative Analysis

Özet: Bu makale, tüketim, tüketim toplumu ve tüketim kültürü kavramlarına odaklanmaktadır. Bu kavramların literatürde nasıl tanımlandığına değinerek, karşılaştırmalı bir analizini sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca bu makalede tüketim olgusu başta olmak üzere, tüketim toplumu ve tüketim kültürünün günümüzde ne ifade ettiğine odaklanılmaktadır. Bu bağlamda ihtiyaçların manipülasyonu tezi, gösteri toplumu kuramı, reklamın bir tüketim propagandası olduğu yönündeki iddia ve tüketimin fazla ürüne sahip olmayla herhangi bir bağlantısının olmadığını ileri süren düşünce ele alınmaktadır. Tüketim olgusunun iktisadi, sosyal ve kültürel olmak üzere çeşitli boyutlarını ele alan literatürün karşılaştırmalı bir analizi üzerine kurulan bu çalışmada, sadece bir şeyler satın almanın insanları tüketici yapmadığına, insanın ihti-yacına tekabül eden nesneleri tüketmesinin onu tüketiciye dönüştürmediğine değinilmektedir. Tüketim toplumunda, tüketimin artık ihtiyaçtan dolayı gerçekleşmediğine aksine bizzat tüketi-min kendisinin bir ihtiyaç haline geldiğine odaklanılmaktadır. Böyle olduğu için de insanların artık kültür yaratmadıklarına " tüketim kültürü " nün nesnelerine eklemlenerek kendilerini var ettiklerine dikkat çekilmektedir. Bu doğrultuda genel olarak çağımızın artık tüketim kültürü-nün hüküm sürdüğü bir çağ olduğu iddia edilmektedir. Bireyin artık tüketimle, kültürüne dair bir ifade biçimi ortaya koymadığı tam tersine artık tüketim nesnesinin kendisinin birey için bir imaj ve mesaj iletimi halini almış olduğu tartışılmaktadır. Bu anlamda tüketim kültürünün, kendi kültürünü her yere sirayet ettirmiş olduğu gösterilmektedir. Abstract: This paper centres on the notions of consumption, consumption society and consumption culture. It seeks to present a comparative analysis by addressing the ways these notions have been defined in the literature. The paper moreover focuses on the contemporary meanings of these notions, with a prior focus on the consumption phenomenon. In this context, the manipulation of needs thesis, the society of spectacle theory, the claim that advertisement is a means to boost consumption and the notion that consumption is not related to the amount of purchased goods are tackled in this work. Based upon a comparative analysis, which addresses the social, cultural and economic dimensions of the consumption phenomenon, it touches upon the notion that the mere purchase of goods and their mere consumption in proportion to a person’s needs does not automatically qualify people as consumers. It focuses on the point that in consumption society consumption does not accrue out of a need anymore; instead consumption itself becomes the need in consumption society. Consequently, people realize themselves not anymore by producing culture, but by being merely added to the very objects of “consumption culture”. As such, this paper argues that our age largely corresponds to an age dominated by consumption culture. Through consumption, the individual ceases to produce expressions relating to its culture. On the contrary, the commodity of consumption itself becomes the image and communication vehicle of the individual. The study thereby seeks to demonstrate the extent to which consumption culture has spread its very own culture into all areas of life.

Postmodern Perspektifte Tüketimin Toplumsal Anlamına Sosyolojik Bir Yaklaşım (A Sociological Approach on the Social Meaning of Consumption in a Postmodern Perspective)

In this study that investigates a postmodern perspective of phenomenon of consumption has been focused to social meaning of consumption. Consumption plays a central role in the construction of social life in the postmodern period. In the postmodern approach ascribes to consumption a different meaning rather than an element of culture and it becomes a culture. Although the effectiveness and the prevalence of consumer culture is possible to specify that it has some contradictions. Postmodernism are used in a broad context until literature, art, economy, political ideologies. Postmodernism is usually focused on indicators of postmodernism rather than what it means. Consumer culture is one of the main indicators of postmodernism. Consumer culture uses consumer tools such as mass media tools, advertising, shopping malls and credit cards. In general, study has been adressed in two dimensions as the contradictions of consumer culture and consumer culture. It has been argues that come across as a culture of consumption from postmodern perspective and consumer culture has the contradictions of consumer culture.

Tüketim Olgusunun Değişimi ve Sosyal/Change of Consumption Concept and Its Effect on Social Relations

Sosyolojik Bağlam Dergisi, 2023

OZ Bu çalışmanın amacı tüketim olgusunun sosyal yönlerinden hareketle, tarihsel süreçteki değişimini, geleneksel toplumsal yapılar ve modern olarak adlandırılan kapitalist toplum yapılarındaki tüketim ilişkileri, değişim süreçleri ve toplumsal ilişkiler üzerindeki etkisini incelemektir. Tüketim insanlık ile ortaya çıkan bir kavramdır. Bu nedenle toplumsal ilişkilerin şekillenmesinde ve değişiminde önemli etkileri vardır. Nitekim tarihsel süreçte, avcı ve toplayıcı olarak adlandırılan ilkel toplumlardan günümüz kapitalist toplumlarına kadar geçen sürede, tüketim düşüncesi ve araçlarının sürekli değiştiği/geliştiği görülmektedir. Benzer şekilde, toplumsal ilişkiler de tüketim ilişkileri karmaşıklaştıkça daha karmaşık toplumsal yapı ve düşün biçimlerine doğru evrilmektedir. Nitekim kapitalist sistem ile birlikte önceki dönemlerde olumsuz olarak algılanan tüketim kavramı yeni anlamlar kazanmaya başlamıştır. Tüketim ilişkileri hiç olmadığı kadar görünür ve sosyal ilişkilerin şekillenmesinde etkili olmaya başlamıştır. Böylece, daha önceki dönemlerde göz ardı edilen tüketim kültürü çerçevesinde şekillenen tüketim toplumu kavramı tartışılmaya başlanmıştır. Nitekim tüketim toplumu olarak karşımıza çıkan bu düşün biçiminde, tüketim kültür araçları ve onu kutsayan ideolojik aygıtlarıyla birlikte bireylerin zihinlerine soyut zincirler dolamış ve tüketim için yaşayan, buna göre hayatını şekillendiren, özgürlüğü tüketimde bulan yeni bir kölelik tipi ortaya çıkarmıştır. ABSTRACT The aim of this study is to examine the change in the historical process, the effects of traditional social structures and the consumption relations, change processes and social relations in capitalist society structures called modern, starting from the social aspects of the consumption phenomenon. Consumption is a concept that emerged with humanity. For this reason, it has important effects on the shaping and changing of social relations. As a matter of fact, in the historical process, from primitive societies called hunters and gatherers to today's capitalist societies, it is seen that the thought and means of consumption have been constantly changed and developed. Similarly, as consumption relations become more complex, social relations have been evolved into more complex social structures and forms of thought. However, consumption concept, which was perceived as negative in the previous periods, has started to gain new meanings with the capitalist system. Consumption relations have been more visible than ever before, and have begun to be effective. Thus, the concept of consumer society, which was shaped within the framework of the consumption culture that was ignored in the previous periods, has been started to be discussed. As a matter of fact, in this form of thought, which appears as a consumer society, consumption has wrapped abstract chains in the minds of individuals with its cultural tools and ideological apparatus that sanctify it, and has created a new type of slavery that lives for consumption, shapes their lives accordingly, and finds freedom in consumption.

Tüketi̇m Toplumu Üzeri̇ne Eleşti̇rel Bi̇r Değerlendi̇rme

2018

Tuketim olgusu her donem butun toplumlarda onemli bir yere sahip olmustur. Bu noktada toplumsal yapilarda ortaya cikan ekonomik ve sosyal gelismelere paralel tuketim olgusunun da islevlerinde degisiklikler ortaya cikmistir. Ozellikle kapitalist ekonomik sureclerin toplumsal yapilar uzerinde hâkim hale gelmesiyle birlikte bu donemlerden itibaren toplumlarin “tuketim toplumu” olarak tasvir edildigi ve nitelendigi bir surec ortaya cikmistir. Bu donemlerden itibaren gerek bireylerin gerekse de toplumlarin uretici yonlerinin ve potansiyellerinin koreltildigi; tuketici yon ve egilimlerinin on plana ciktigi ve tesvik edildigi bir donem ortaya cikmistir. Sonuc olarak insanoglunun tarih sahnesine ciktigi donemlerden gunumuze onemli bir olgu niteligi tasiyan tuketim kavrami bu donemler icerisinde anlam ve islev degisikliklerine ugramis ve bu sureclerde belirleyici ve etkin bir rolde olmustur.

The Meaning of Consumption in the Perspectives of Economics, Sociology and Anthropology

İzmir İktisat Dergisi

Tüketim, daha çok ekonomi biliminin inceleme konusu olarak algılanan bir insan eylemidir. Dolayısıyla fiyat ve gelir gibi ekonomik değişkenlerle açıklanmaktadır. Toplum bilimi (sosyoloji) ve insan bilimi (antropoloji) açısından ise tüketimi, insanın sosyalliğini inşa eden değerler, gelenekler, alışkanlıklar, duygular biçimlendirmektedir. Bu sosyal bilimler, tüketimi bu yönde değerlendirirken, insana özgü öğeleri ‘ceteris paribus’ varsayımıyla dışladığı için ekonomi bilimini de eleştirmektedir. Bu doğrultuda homo oeconomicus, insanın gerçekliğine yönelik olmaktan uzaktır. Yapılması gereken; ekonomi biliminin kuram ve politikalarında insanı soyutlanmış bir birey olarak değil, sosyal bir varlık olarak görmektir.

Pazarlama ve Tüketim Toplumuna Eleştirel Bir Bakış: Tüketim Karşıtlığına İlişkin Nitel Bir Model

Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015

Yakın zaman içinde meydana gelen birçok protesto, demokratikliği ve etikselliği sorgulanan sistemlere karşı çıkan toplulukların varolduğunu tekrar göstermiştir. Bu topluluklar, kimi zaman AVM inşaatı için ağaçların kesilmesine karşı çıkmakta, kimi zaman toplu taşıma fiyatlarının artışını protesto etmekte, bazen de kapitalist dünyanın hükümdarları olduğu düşünülen %1’lik kaymak kesimin alanlarını işgal etmektedir. Bu hareketlerin önemli bir bölümünü ise tüketici hareketi oluşturmaktadır. İşte bu çalışma; tüketimin, zararlı, yok eden, küçük düşürücü ve ayrıştıran yönüne karşı çıkan özgün bir grubu—tüketim karşıtlarını—inceleme yoluyla toplumsal/sürdürülebilir Pazarlama nosyonuna katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Temellendirilmiş Kuram isimli nitel metodolojiden faydalanılarak yürütülen araştırma, Türkiye’de farklı illerde yaşayan ve farklı jenerasyon ve altyapılara sahip tüketim karşıtlarının, baskın pazarlama ve tüketim sisteminin özelliklerinin farkında olan bireyler olduğunu ve bu bireylerin tüketime benzer şekilde baktıklarını ortaya koymaktadır. Araştırma sonucunda beliren model, tüketim karşıtlarının dönüşüm, amaç ve davranışlarını tüm yönleriyle açığa vurmaktadır. Araştırma sürecinin işletme ve pazarlama yönetimine sağladığı yol haritası, üretilen ürünlerin, fonksiyonalite, rasyonel değer, verimlilik ve etik değer ölçüleri gözetilerek geliştirilmesi ve fiyatlandırılmasına işaret etmektedir. Bu yol haritasına göre etik olmayan imaj inşası ve etik olmayan tutundurma faaliyetleri de pazarlama tarafından artık bir kenara bırakılmalıdır. Tüketim karşıtlarının nitelikli insan kaynağı özellikleri taşıdıkları görülmekte, farkındalığı yüksek ve etik değerler ile hareket ettiği düşünülen bu bireylerin toplumsal gelişme yolunda kilit oyuncu rolleri üstlenebileceği anlaşılmaktadır.

Tüketim Toplumunun Dinamiklerine Bir Bakış

Erciyes Sanat, 2014

Consumption society includes lots of dynamics. Nowadays, shopping centers, art and media play a significant role in these dynamics. In the age we live it seems likely that we are inside of an intense consumption that we can not perceive. But the time is running fast and human being is hardly keep up with this dynamics. This text intends to find out different directions of how consumption is going in life. Beside this, art is not only trying make in connection with consumption, but also seeks for answers to questions

Tüketim Toplumlarında Kentsel Dönüşüm Projelerinin ve Çevre-Toplum Anlayışının Sosyolojik Analizi / A Sociological Analysis of the Urban Transformation Projects and the Perception of the Environment and Society in the Consumption Societies

Journal of History Culture and Art Research, 2013

İnsanoğlu var olduğundan bu yana sürekli olarak doğal çevre ile etkileşim içerisinde olmuştur. İlk dönemlerde insanlar çevrenin bir parçası olan insan, daha sonra onu kirletir hale gelmiştir. Son zamanlarda çevreyle ilgili artan sorunları giderebilmek için sürdürülebilir kalkınma/gelişme adı altında birçok proje geliştirilmesine rağmen, çalışmaların yetersiz kaldığı gözlenmektedir. Bunun en önemli nedeni ise insan-doğa ilişkilerinin pazar mekanizması içerisinde düzenlenmesi, arazi kullanmada verimlilik-sosyal adalet-çevre korunması üçlüsündeki bilinen çelişkiyi doğurmasıdır. Örneğin, Türkiye’de kentsel alanları şekillendiren 3194 sayılı imar kanunu ile ortak amaçları olan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda, belediyelerin kentsel fiziki kalitenin yüksek değerlerde olmasına yönelik çalışmalar yapması gerektiği vurgulanmıştır. Bu kapsamda günümüzde yoğun gündem konusu olan kentsel dönüşümün vadettiği kentsel çevre ile mevcut olan sosyal-kültürel değişim karşılaştırılmalı olarak ele alınmı...