EVDE BAKIM HİZMETİ ALAN YAŞLI BİREYLERİN VE BAKIM VERENLERİNİN KARŞILAŞTIKLARI SOSYAL SORUNLAR ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA: OLTU ÖRNEĞİ (original) (raw)

YAŞLI BAKIM HİZMETLERİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIM: KURUMSAL BAKIM YERİNE EVDE BAKIM HİZMETLERİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

Özet Bu çalışma; bakım hizmetlerinde daha çağdaş ve etkin bir model olan evde bakım modelinin gerçekleştirilmesi ve uygulanmasına yönelik teknik, mesleki ve yasal güçlendirmeyi kapsamaktadır. Yaşlı nüfus oranının her geçen gün arttığı Türkiye'de engellilerde olduğu gibi yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin önemi giderek artmaktadır. Aile bağlarının zayıflaması ve demografik yapıdaki değişimler, bakım hizmetlerinin güçlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bakım hizmetleri kurum bakımı ve evde bakım olmak üzere ikiye ayrılır. Kurum bakım hizmetlerini gündüzlü-yatılı, süreli-süresiz, özel-kamu olarak ayırmak mümkündür. Kısaca bireylerin bakım ihtiyaçlarının ev ortamında karşılanması olarak tanımlanan evde bakım hizmeti, bakıma muhtaç kişilerin yakınları ve profesyonel bakım elemanları tarafından verilmektedir. Bakım hizmetinin evde bakım hizmeti olarak verilmesi, bireylerin rutin yaşam tarzlarını sürdürülebilmelerini ve kendi sosyal ortamlarında bakım alabilmelerini mümkün kılan, daha çağdaş ve daha insani bir yaklaşımdır. Bakım hizmeti; tıbbi, sosyal ve manevi bakım modellerinin ekip ruhuyla bir arada uygulanmasıyla başarılı olabilir. Sosyal refah devleti anlayışına göre bakım hizmetine erişimi sağlamak amacıyla çağdaş bakım sigortasının zorunlu hale getirilmesi ve giderlerin bu kalemden karşılanması gerekmektedir.

YAŞLI AYRIMCILIĞININ ÖNLENMESİNDE SOSYAL HİZMET UZMANININ ROLÜ

Bireylerin ırk, dil, din, etnik köken ve cinsiyetlerine bağlı olarak haksız bir ayrım yapmak ya da onları birbirinden farklı görmek ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır. Yaşlı ayrımcılığı ise bireylerin yaşlarına göre genellemelerden kaynaklanan bir ayrımcılık türüdür. Bu ayrımcılık türü yaşlanma süreci ve dolayısıyla yaşlı bireyleri işe yaramaz olarak tanımlamakta, üretkenlik konusunda yetersiz olarak görmektedir. Yaşlı bireylerin " tecrübe ve bilgelik " gibi olumlu özellikleri önemsenmemekte ve en önemlisi yaşlı bireyler toplum tarafından sosyal dışlanmaya maruz bırakılmaktadır. Temelinde insan hakları ve sosyal adalet bileşenlerinin olduğu sosyal hizmet disiplininde, toplumda bireylere yönelik baskı, önyargı, ayrımcı tutum, ötekileştirme gibi durumlarda sosyal hizmet uzmanının rol ve sorumlulukları önemlidir. Bu çalışmada yaşlı ayrımcılığı kavramı incelenerek bu bağlamda sosyal hizmet uzmanının rol ve sorumlulukları değerlendirilmiştir. Yaşlı ayrımcılığı bağlamında sosyal hizmet alanına katkı sağlayacak bu çalışmanın uygulama sürecinde sosyal hizmet uzmanlarına ve multi-disipliner çalışmalarda profesyonellere rehberlik etmesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.

SOSYAL HİZMET ÖĞRENCİLERİNİN ETİK PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ: KONYA ÖRNEĞİ

Tıbbi Sosyal Hizmet, 2021

Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin etik problem çözme becerilerini ölçmek amaçlanmış ve Konya'da bulunan üç üniversitenin dört farklı sosyal hizmet bölümünden 147 dördüncü sınıf öğrencisine ulaşılmıştır. Öğrencilere sosyodemografik soruların yanı sıra etik dersine ilişkin sorular sorulmuş ve Nathanson ve Giffords Sosyal Hizmet Etik Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonuçları; kadınların erkeklere oranla istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek etik problem çözme becerisine sahip olduklarını, ders işleyişinde ödev yönteminin kullanılmasının puanları anlamlı bir şekilde yükselttiğini ve mesleki yaşantısında meslektaşının etik olmayan davranışını bildirmekte zorlanacağını düşünen katılımcıların diğer etik ikilem alanlarında zorlanacağını düşünen katılımcılara kıyasla anlamlı olarak daha yüksek puan aldıklarını göstermektedir. Katılımcıların en çok kişisel ve mesleki değerlerinin çatışacağı etik ikilemlerde zorlanacaklarını ve etik dersinin kazanımlarının mesleki yaşantılarında yeterli olmayacağını düşünmeleri araştırmanın önemli sonuçlarındandır. Bu doğrultuda genel olarak sosyal hizmet eğitiminde özel olarak ise etik dersinde uygulama pratiklerinin artırılması, etik araştırmalarında vakaların içerilmesi ve çözümlemesine yönelik daha fazla çalışma yapılması temel öneriler olmuştur.

SOSYAL OLANIN TASFİYESİ YA DA KADINLARIN MAĞDUR ÖZNELEŞTİRİLME HALLERİ-EVDE BAKIM UYGULAMASI ÖRNEĞİ

II. Sosyal Insan Hakları Uluslararası Sempozyumu, 2015

It’s possible to protect human rights, only if social services are defined at the extent of civil rights. Despite this ideal social services have been reduced to social aids in the scope of last year’s neoliberal-conservative policy climate. Public benefits based on rights have been replaced by financial aids based responsibility and benevolence. This means that social services loose their “social” and “service” contents, and transform into favors. In these circumstances women have to play the roles determined by male dominance, not by their own subjectivities. Therefore creating the condition in which women can develop their human potentials needs to manifest current social policies and services, and to construct new social policies, which will accept women as existences on their own. In this paper, home care practice will be scrutinized from the perspectives of women. Firstly, on the basis of field research, it will be discussed whether the caregiver women define the policy as a social aid or not. Secondly, it will be argued how the policy effects the conditions of caregiver women. Finally, it will be showed that home care practice doesn’t help women for developing their human potentials, contrary, intensifies their unequal positions and annihilates the human potentials. Sosyal politikanın temel alanlarından birini oluşturan sosyal hizmetlerin, yurttaş olmaları dolayısıyla kişilere tanınan haklar kapsamında tanımlanması, insan haklarının herkes için korunmasını mümkün kılacaktır. Ancak bu idealin karşısında, son yılların neoliberal-muhafazakar politika konjonktüründe sosyal yardımlara indirgenen ve giderek tırpanlanan sosyal hizmetler bulunmaktadır. Hak temelli sosyal yardımların yerini, sorumluluk-hayırseverlik koşutluğunda oluşturulan nakdi yardımların alması ise sosyal hizmetlerin, hem hizmet hem de sosyal olma niteliklerini ortadan kaldırarak, birer lütfa dönüşmesine neden olmaktadır. Eşitsiz güç ilişkileriyle harmanlanan bu koşullarda belirli nüfus gruplarının payına, sosyal adaletsizlik düşmektedir. Süreç kadınlar açısından değerlendirildiğinde, kadınların kendi öznelliklerinin değil, eril tahakkümce biçilen rollerinin yerine getirilmesinin talep edildiği görülmektedir. Bu nedenle kadınların insansal olanaklarını geliştirebilmeleri için gereken koşulları yaratmak, mevcut sosyal politika ve hizmetlerin ifşasını ve kadınları kendinde bir varolan olarak konumlayacak yeni sosyal politikaların inşasını gerektirmektedir. Bu savdan hareketle çalışmada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen evde bakım uygulaması, uygulama kapsamında bakım veren kadınlar açısından irdelenmektedir. Yapılan alan araştırmasına dayanarak öncelikle, uygulamanın bakım veren kadınlar tarafından bir sosyal hizmet olarak tanımlanıp tanımlanmadığı tartışılmaktadır. Ardından uygulamanın bakım veren kadınların koşulları üzerinde yarattığı etkiler paylaşılmaktadır. Bu koşullardan yola çıkılarak evde bakım uygulamasının, kadınların insansal olanaklarının geliştirilmesine değil, eşitsiz konumlanışlarını pekiştirerek söz konusu olanakların ortadan kaldırılmasına hizmet ettiği ileri sürülmektedir.

TÜRKİYE’DE HİZMET ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİNE YÖNELİK ALGILARI ÜZERİNE BİR İNCELEME

ÖZET Bu çalışmanın amacı, hizmet öncesi ilköğretim sınıf öğretmenlerinin ve hizmet öncesi fen bilgisi öğretmenlerinin problem çözme yeterliklerine yönelik algıları açısından aralarında anlamlı bir fark olup olmadığını incelemektir. Araştırmanın örneklemini 2001-2002 öğretim yılında Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği (n= 61) ve Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında okuyan (n= 61) 3. sınıf öğrencilerinden oluşan toplam 122 kişilik öğrenci grubu oluşturmaktadır.

TÜRKİYE'DE GEÇİCİ KORUMA ALTINDAKİ SURİYELİ BİREYLERİN MESLEKİ EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI: TOPLUMLA SOSYAL HİZMET SAHA ÖRNEĞİ

ÖZ Sosyal hizmet, birey, grup ve toplulukların refahını arttırmak ve sosyal adaleti ilerletmek için çaba gösteren bir disiplin ve meslektir. Destekleyici, koruyucu, önleyici, tedavi edici ve geliştirici işlevleri bulunan sosyal hizmet birey, grup ve toplumların iyilik hallerinin mümkün olan en yüksek düzeye gelmesi için temel değerler çerçevesinde çalışır. Bu makalede, sosyal hizmet disiplini açısından göç eden Suriyeli bireylerin mesleki eğitimleri ve istihdamları yasal ve sosyal boyutları ile ele alınmıştır. Göç edenler açısından mesleki eğitim ve istihdam olanaklarıa ilişkin güncel durum ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, İzmir ilinde gerçekleştirilen Suriyeli bireylerin mesleki eğitimi ve istihdamı konulu bir proje sosyal hizmet saha örneği boyutu olması nedeniyle ele alınmıştır. Bu proje toplumla sosyal hizmet perspektifinde ele alınmış, proje süreci ve sonuçlarına yer verilmiş ve projeye toplum incelemesi, toplumla ilişkiler, planlama, örgütleme, eşgüdüm ve eğitim başlıkları çerçevesinde ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

AİLE İŞLETMELERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ ETKİLEYEN BAŞARI VE BAŞARISIZ DİNAMİKLERİ ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI: ISPARTA VE BURDUR ÖRNEĞİ

Oğuzhan Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

Aile işletmeleri, milli gelire sağladığı katkı ve oluşturduğu istihdam olanakları ile dünya çapında her ülkede önemini artırmaktadır. Bu nedenle aile işletmelerinin ekonomik performansının yüksek olması ve sürdürülebilirliği tüm dünya ekonomileri için kritik bir rol oynamaktadır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi, beceri ve tecrübe ile mülkiyet varlığı sayesinde sürdürülebilirliğini sağlayan aile işletmelerinin kurucusundan itibaren gelecek nesillere devredilme oranları gittikçe azalmaktadır. Bu kapsamda, aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini etkileyen faktörlerin araştırılması önemli bir gereklilik olarak görülmektedir. Bahsedilen bu gereklilikten yola çıkarak hazırlanan bu çalışmanın temel amacı, aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini etkiyen başarı ve başarısızlık dinamiklerini ortaya koyarak dinamikler arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını belirlemektir. Araştırma nitel bir çalışma olarak tasarlanmış, araştırma modeli olarak karşılaştırmalı örnek olay, araştırma deseni olarak ise iç içe geçmiş çoklu durum deseni seçilmiştir. Bu kapsamda on işletme incelemeye alınmış olup bu işletmelerin yönetimindeki aile üyeleri arasından on dört kişiyle derinlemesine mülakat yapılmıştır. Yapılan araştırmada, aile ve iş sisteminin ayrımı, aile sermayesinin korunması ve yönetimi, kurumsallaşma ile yenilik ve inovasyon sürdürülebilirlik için en önemli dinamikler olarak tespit edilmiştir.

AİLE MAHKEMELERİNDE SOSYAL HİZMET UYGULAMALARI

Doç. Dr. Şener Koçyıldırım'a Armağan: Sosyal Hizmet ve Toplumla Çalışma, 2014

Aile mahkemeleri, Dünya’nın çeşitli ülkelerinde 100 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmektedir. Türkiye’de, 2003 yılında yürürlüğe giren 4787 Sayılı Kanunla kurulan aile mahkemeleri ise yaklaşık 11 yıldır faaliyet göstermektedir. Sosyal hizmet uygulamalarında aile mahkemeleri, aile ve çocuk odağı açısından önemli bir yere sahiptir. Aile, sosyal hizmetlerin temel odağıdır. Güçlü, sağlıklı ve ideal bir toplum düşüncesi, bireylerin sosyalizasyonunun sağlandığı güçlü bir aile kurumuyla gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu çalışmada, aile mahkemelerinin yurtdışında yer alan bazı ülke örneklerine yer verilecek ve Türkiye’deki aile mahkemelerinde yer alan sosyal hizmet uygulamalarından bahsedilecektir.

TÜRKİYE'DE YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL YARDIM VE HİZMETLER KURUMSAL YAPI VE MEVZUAT BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME

Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla Yaşlılık, 2021

Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının hukuki zemini ve kurumsal anlamda gelişim süreci ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet kavramı mevcut literatür göz önünde bulundurularak ele alınmış, ardından dünyada ve Türkiye’deki gelişim sürecine değinilmiştir. Daha sonra ise Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal yardım ve hizmet uygulamalarının yasal mevzuat (anayasa, yasalar, yönetmelikler) dahilindeki dayanakları incelenmiş ve kurumsal yapılanma sürecine değinilmiştir.