Mi̇mari̇ Tasarimda Esnekli̇k Yaklaşimlarina Kuramsal Bi̇r Bakiş (original) (raw)

Esnekli̇k Kavraminda Kullanici Katiliminin Önemi̇ Ve Güncel Yaklaşimlar

Beykent Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 2015

In this study, the problems of users regarding "flexibility" and "being and staying flexible" will be examined in case of house productions which has developed very rapidly after the industrial revolution. Along with the innovations in solution strategies produced in the last century, new flexibility opportunities within the new methodologies also be examined by taking into consideration the case projects designed or applied successfully from 1990's until now, with reference to the article title "current". The common concepts and parameters are the keys in order to understand the role of participants in those current methodologies are the main domain for further expectations and predictions.

MİMARİ TASARIM SÜRECİNDE TOPLUMSALLIK BAĞLAMINDA ALTERNATİF AÇILIMLAR

master's thesis, 2017

The main intention of this study is to question the societal relationships of architecture through design, find possible alternative production methods that go beyond repetition of convenient approaches. The search centers around the term "societal"; which emphasizes the connection between architecture and its inevitable relations with notions of power, production, society, institutions, daily life and its inadequacy in creating a comprehensive link within these fields. Conventionality in this sense is defined in a sequence that begins with architects, people who are depicted as individuals who hold godlike powers and get to develop a response to a safe and secure design problem on a singular building scale and create a product that is isolated from its societal context, which is driven by physical and geometrical solutions. Conventionality in architectural design understanding is limited in its approach and actors, and is interwoven within this process. Contrarily, it is argued that "societal" is an ontological problem of architecture and praxis of architecture inevitably interferes with societal relationships, therefore practicing architecture equals producing a vision for society and its future. This study focuses and develops around on how the notion of architecture defines "societal" as a problem and what kind of proposals does it suggest within its own dynamics. The study aims to question the possibility of an alternative societal architecture through questioning its traces on architectural design thinking. However, it is suggested that limiting this approach to only cover the domain of architecture would produce deficient results. Therefore the first chapter begins by reviewing other disciplines besides architecture and their approaches towards societal space. The goal is to evaluate architecture and its relationship with societal through an epistemological point of view, and point out the contradictions between architecturally dominant and societal spaces. It is suggested that analyzing these contradictions can produce new points within architectural design and its relationship with societal way of thinking. Consequently, Lefebvre's "Production of Space" reading serves as a critical reference point to this study due to its evaluation of space in terms of architecture and society while it also harbors valuable criticisms towards architecture in this sense. The second chapter continues with reviews of attempts within dynamics of architecture and society as well as alternative approaches. The purpose in this chapter is to question the role of architecture and its capacity on a societal level. In this context, architecture is evaluated in a historical sense; how it got affected by societal conditions and how it reacted to them is investigated while the discussion is based on several architectural notions and relevant fragments. This is done to understand how architecture operates on theoretical and practice levels to respond to societal changes. From industrial revolution to modernism as well as post-modernism, architecture is analyzed to understand its relationship with societal and how it adapted itself throughout time. Inferences, which are hoped to produce a perspective on today's architecture - societal relationship, were made using the data obtained. The final chapter attempts to provide alternatives to how architectural design process can be related with societal context, and aims to make this tangible through different conceptual approaches. Readings gathered from other fields and notions that harbor possibility of different solutions are emphasized in hopes to establish an alternative societal architectural approach. An initiative is brought forward using notions like openness, multitude, daily life, criticism; and their equivalents in architectural design process are questioned. This initiative does not aim to create a recipe or a hegemonic discourse for an architectural design process with 'correct' societal relationships; instead it criticizes conventional architectural approach and searches for alternative possibilities in architectural thinking. To expand the research and not to limit it within theoretical boundaries, several tangible architectural products and their design processes were evaluated to enrich the study. In conclusion, the goal of this study is to display the possibility of an alternative societal architecture to conventional thinking, to bring notion of alternative. Çalışmanın içerdiği temel niyet en genel anlamıyla, toplumsallıkla ilişkisi bağlamında mimarlığın; statükonun, hâkim üretim ve iktidar ilişkilerinin yeniden üretilmesinden öte ne tür alternatif olanaklara sahip olduğunun mimari tasarım süreci kanalından sorgulanmasıdır. Bu sorgulama ‘’toplumsallık’’ kavramı odağında temellenir. Bu kavramla kastedilen mimarlığın güç ilişkileri, üretim ilişkileri, toplumsal ilişkiler, kurumlar, gündelik yaşam gibi olgularla kaçınılmaz olarak bağlantı halinde olan yapısına dair vurgudur. Bu düşüncenin arka planında yatan ve sezgisel olarak savunulan düşünce ise konvansiyonel mimarlık anlayışının bu yapısallığa dair kavrayışının yetersiz olduğudur. Bahsi geçen konvansiyonel anlayış; gizli veya üstü örtük şekilde tanrı vergisi melekelere sahip ayrıcalıklı kişiler olarak kabul görmüş mimar tanımından; tanımlı ve güvenli bir problem alanı içerisinde, tekil yapı ölçeğinde, toplumsal bağlamından yalıtılmış biçimde, salt nesne üzerine odaklanan ‘’mimarlık ürünü’’ ne dek uzanan mimarlık edimi ve bununla iç içe geçmiş mimari tasarım anlayışıdır. Bu anlayıştan farklı olarak savunulan düşünce ise toplumsallığın, mimarlığın ontolojik bir problemi olduğu savıdır. Bu sava göre mimarlık edimi kaçınılmaz bir biçimde, bahsedilen toplumsal ilişkiler evrenine müdahil olur. Bu bağlamda mimarlık yapmak demek aynı zamanda, toplumsal yaşama ve geleceğe dair bilgi ve öngörü inşa etmek demektir. Bu inşa sürecinde mimari tasarım düşüncesinin önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu eksende, çalışmanın odaklandığı sorunsal, bir varlık alanı olarak mimarlığın toplumsallık kavrayışını nasıl problemleştirdiği, bu problemin nasıl bir oluş içerisinde olduğu, kendi iç dinamikleriyle bu sorunsala dair ne tür önermeler getirmeye çalıştığı gibi sorgulamalar etrafında gelişmiştir. Bu bağlamla tezle beraber amaçlanan konvansiyonel mimarlık anlayışı dışında olası bir alternatif toplumsal mimarlığın izlerini mimari tasarım düşüncesi ekseninde sorgulamaktır. Ancak, böyle bir sorgulamanın salt mimarlığın özerk olduğu varsayılan bilgi alanından yapılmasının eksik bir kavrayış olacağı düşünülmektedir. Bu yüzden ilk bölümde, özellikle toplumsal mekân kavramı odağında mimarlık disiplini dışından çeşitli yaklaşımlar ele alınıp, bu yaklaşımların mimarlıkla ilişkisi eleştirel olarak incelenmeye çalışılmıştır. Buradaki niyet, mimarlığın toplumsallıkla ilişkisini epistemolojik olarak yeniden değerlendirilmeye çalışılmak, mimarlığa ait hâkim mekân anlayışıyla, toplumsal mekân yaklaşımı arasındaki çelişkilere odaklanmaktır. Bu çelişkilerin çözümlenmesinin mimari tasarımın toplumsal olanla ilişkisinde yeni temas aralıkları sağlayabileceği öngörülmüştür. Bu bağlamda özellikle Lefebvre’in ‘’Mekânın Üretimi’’ okuması; mekânın, mimari ve toplumsal olarak ele alınışına dair bir arakesit sunduğundan ve bu eksende mimarlığa yöneltilmiş eleştirel yaklaşımlar içerdiğinden merkezi bir yer işgal etmektedir. Bu incelemeyi mimarlığın iç dinamikleri ile (mimarlık kuramı ve bilgisi dahilindeki) toplumsal yaklaşımlar takip etmiş ve bu alandaki alternatif yaklaşımlar, çeşitli fragmanlar hâlinde incelenmeye çalışılmıştır. Bu bölümdeki amaç, mimarlığıntoplumsal rolünün ve kapasitesinin sorgulanmasıdır. Bu bağlamda, tarihsel oluş içerisinde mimarlığın içinde bulunduğu toplumsal koşullardan nasıl etkilendiği, ona karşı ne tür tepkiler verdiğine dair bir arayışa girilmiştir. Bu arayış mimari tasarım kuramlarıyla da bağlantılı olarak çeşitli fragmanlar üzerinden tartışılmıştır. Buradaki temel niyet mimarlığın toplumsal bir proje olarak tahayyüllerini, teorik ve pratik arayışlarını anlamaya ve çözümlemeye çalışmaktır. Özellikle Endüstri Devrimi ve Modernizm’den başlayarak, akabinde Postmodern yaklaşımlarla beraber, mimarlığın toplumsallıkla olan ilişkisinin nasıl farklılaştığına bakılmış ve günümüzdeki duruma dair kestirimler yapılmıştır. Bu kestirimlerin bugünün mimarlık-toplum ilişkisine dair bir perspektif oluşturulabileceği düşünülmektedir. Son bölümde ise, mimari tasarım sürecinin, çalışmanın genel niyeti ekseninde toplumsal bağlamla nasıl ilişkilenebileceğine dair alternatif olasılıklar, farklı kavramsal açılımlarla somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, farklı bilgi alalarından çeşitli okumalar ekseninde alternatif toplumsal bir mimarlığın tahayyülüne yardımcı olabileceği, farklı bakış açılarına olanak sağlayabileceği düşünülen bir takım kavramsal odaklar öne çıkarılmıştır. Açıklık, çokluk, gündelik hayat, eleştiri kavramlarıyla bir açılım geliştirilmeye çalışılmış ve bu kavramların mimari tasarım sürecindeki karşılıkları sorgulanmıştır. Bu kavramsal açılımla amaçlanan, toplumsallıkla ilişkisi ‘doğru’ yapılandırılmış bir mimari tasarıma ve sürecine dair hegemonik bir söylem kurgulamak, bir formül ya da reçete oluşturmak değil; konvansiyonel mimarlık düşüncesine eleştirel bir yaklaşımla, başka türlü bir mimari tasarıma dair alternatif olanakları sorgulamaktır. Ancak bu arayışın salt kuramsal düzlemde kalmaması için kavramsal açılımlarla beraber çeşitli somut mimari tasarım ürünleri ve bu ürünlerin tasarım süreçleri de ele alınmıştır. Çalışma ile ön görülen sonuç, konvansiyonel mimarlık pratikleri dışında olası bir alternatif toplumsal mimarlığın olanaklılığını, başka türlü bir mimarlığı ve bu eksende bir mimari tasarımı tartışmaya açabilmek, bu eksendeki diğer arayışlara eleştirel ve teorik bir kaynak oluşturabilmektir.

Surdurulebilir Ve Esnek Mimari Yaklaşimlarina Tarihsel Sureçte Kuramsal Bir Bakiş

Sürdürülebilir Mühendislik Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Dergisi

Günümüzde insanların istek/gereksinimlerinin farklılaşması, sürdürülebilir kalkınmanın gerekliliğinin artması sonucunda sürdürülebilir mimari ve esnek mimari yaklaşımları hızla önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, insanların istek/gereksinimlerine cevap verebilmek ve dünyanın geleceğini korumak amacıyla, sürdürülebilir mimari ve esnek mimari yaklaşımları genel bir çerçeve içerisinde ele alınmıştır. Sürdürülebilir mimari ve esnek mimari, tarihsel süreci içerisinde incelenmiştir. Sürdürülebilirlik ile ilgili düzenlenen konferans ve toplantılara değinilmiştir. Çalışma ile hedeflenen, sürdürülebilir mimarinin ve esnek mimarinin sürdürülebilirlik için önemli bir bileşen olduklarını vurgulamaktır. Bu anlamda, “gelecek nesiller için çevre ve insan istek / gereksinimlerine cevap verebilme” anlayışı içerisinde literatüre katkı sağlamak hedeflenmiştir.

Esnek Yapili Deyimler Uzerine

Sözvarlığında kavramları renkli bir şekilde ifade eden deyimler, söz dizimi ve anlam yönünden sınırlandırılmış birlikteliklerdir. Barındırdığı sözcükler arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Fakat dilde bazı deyimlerde bu sıkı ilişki aynı ölçüde değildir. Özellikle kullanımları sırasında bazı deyimler, sözcük ve sözcüklerin dizimi yönünden farklı görünümler sergilemekte ve esnek yapılı deyimler olarak adlandırılmaktadır. Idioms that express the concepts in a colourful way, are expressions whose meanings cannot be inferred from the meanings of their parts in vocabulary and they are restricted combinations syntagmatically and semantically. There are strict connections between words in idioms. This property is not valid for all idioms. In the sentences, some idioms can be appear in different ways lexically and syntagmatically, which is called flexible idioms.

Fi̇rma Çevresi̇nde Beli̇rsi̇zli̇k Ve Strateji̇k Esnekli̇k

2020

Cevresel belirsizlik ile stratejik esneklik arasindaki iliskinin ve sonuclarinin firma uzerindeki etkilerinin arastirildigi bu calismada kucuk elektrikli ev aletleri sektorunde faaliyet gosteren Istanbul merkezli dort firma uzerinde genel mudur, uretim, pazarlama ve insan kaynaklari departmanlarini kapsayan ic ice gecmis coklu durum calismasi yapilmistir. Veriler yari yapilandirilmis gorusme yontemi ile elde edilmistir. Verilerin analizinde betimsel analiz yontemi kullanilmistir. Bu cercevede firma yoneticilerinin cevresel belirsizlik algilari ve belirsizlige yanit olarak firmalarin sergiledikleri stratejik esneklik duzeyi, uretim, pazarlama ve insan kaynaklari departmanlari dâhilinde, surec, kaynaklar ve stratejik secenekler unsurlari acisindan incelenmistir. Arastirma sonucunda kucuk elektrikli ev aletleri sektorunde cevresel belirsizlik algisinin yuksek oldugu belirlenmistir. Bulgular, makro cevreye iliskin belirsizlik algisinin mikro cevreye iliskin belirsizlik algisina kiyasla ...

İç Mi̇marlik Eği̇ti̇mi̇nde Esnekli̇k Odakli Bi̇r Çalişma

DergiPark (Istanbul University), 2022

Mekanlar çoğunlukla belirli kullanıcı gruplarının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlanmaktadır. Ancak mekanın tasarlanma ve üretim süreci sonrasında zaman içerisinde kullanıcı profilinin değişebilme ihtimali, mevcut kullanıcının yaşam döngüsünde doğal olarak ihtiyaçlarının değişmesi-dönüşmesi tasarımda esnekliği önemli ve güncel kılmaktadır. Yaşanan değişimlere mekanın uyum sağlayabilmesi mekanın esneklik kapasitesine bağlıdır. Esneklik, belirli mekânsal ve yapısal stratejiler doğrultusunda, yaşanan değişimlere mekanın cevap verebilmesini mümkün kılan bir tasarım yaklaşımıdır. Dolayısıyla tasarım eğitiminde bu yaklaşım önemlidir. Bu çalışma tasarım eğitiminde esneklik yaklaşımlarının öğrencilere kazandırılması üzerine yapılmış bir uygulama çalışmasıdır. Çalışmanın amacı, dünyada giderek azalan kaynaklar ve buna bağlı artan sorunlara karşı duyarlı, çözüm geliştirme becerisi gösterebilen tasarımcılar yetiştirebilmek için öğrencilerin esnek tasarım becerilerini fikir projesi düzeyinde geliştirmektir. Ayrıca bu bakış açısına sahip tasarım eğitimi için bir altlık oluşturmaktır. Bu bağlamda, Hacettepe Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde Tasarımda Esneklik dersi kapsamında öğrencilerle esneklik odaklı tasarım çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmada öğrencilerin çıkardığı sonuç ürünler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.

Bi̇lgi̇sayar Destekli̇ Tasarimda Parametri̇k Di̇şli̇ Çark Uygulamalari

2010

Bu calismada, disli cark ve disli cark ciftlerinin BDT (Bilgisayar Destekli Tasarim) ortaminda parametrik olarak cizimi ve modellenmesi icin bir yazilim gelistirilmistir. Yazilim gelistirmede, yaygin bir kullanim alanina sahip ve diger programlama dillerine gore oldukca basit olan Visual BASIC ve AutoLISP programlama dillerinin etkilesimli olarak kullanildigi karma bir programlama yapisi tercih edilmistir. Sistemde, modul, dis sayisi, iletim orani vb. gibi parametreler kullanici tarafindan girilerek, disli cark veya disli cark ciftleri boyutlandirilmakta ve daha sonra BDT ortaminda disli carklarin cizimi veya modellenmesi otomatik olarak yapilabilmektedir. Bu calisma, disli cark cizimi ve modellenmesi icin tasarimciya hizli ve islevsel bir yardimci program alternatifi sunmaktadir.

Sağlik Harcamalarinin Geli̇r Esnekli̇ği̇ Açisindan Değerlendi̇ri̇lmesi̇: Si̇stemati̇k Bi̇r Derleme

2020

Ozet Amac: Dunya genelinde de, ulkeler ozelinde de saglik harcamalari artmaya devam etmektedir. Bu sistematik derleme calismasinin amaci; saglik harcamalarinin onemli belirleyicilerinden biri olan gelir ile saglik harcamasi iliskisini, OECD ulkeleri acisindan gelir esnekligi bulgulari uzerinden degerlendirmektir. Bu cercevede ilk olarak, OECD uyesi ulkelerin saglik harcamasi duzeyleri ve yillara gore gerceklesen degisimler incelenmistir. Sonrasinda saglik harcamalari ve gelir esnekligi iliskisi tanimlanmistir. Yontem: Calismanin devaminda amac dogrultusunda 2008-2018 yillari arasinda yayimlanmis olan ve belirli olcutler ile secilmis 16 adet bilimsel calisma, saglik harcamalari ve gelir arasindaki iliski acisindan sistematik bir sekilde derlenmis ve yayinlardaki gelir esnekligi bulgulari gruplandirilarak karsilastirilabilir hale getirilmistir. Bulgular: Gruplar arasinda gozlemlenebilir farkliliklar olmakla birlikte, saglik harcamalarinin gelir esnekligi degerlerinin cogunlukla 0-1 de...