Osmanli Arşi̇v Belgeleri̇ne Göre Çanakkale Savaşi’Nda İngi̇ltere’Ni̇n Hukuka Aykiri Savaşma Örnekleri̇ Ve Buna Karşi Osmanli İmparatorluğu’Nun Tepki̇si̇ (original) (raw)

İngi̇ltere’De Kurulan Dardanel Komi̇syon’Un Çanakkale Savaşi İle İlgi̇li̇ Sorularina Osmanli İmparatorluğu’Nun Verdi̇ği̇ Cevaplar

Belgi Dergisi, 2020

1916 tarihli “Özel Komisyonlar Yasası”na dayanarak Çanakkale Cephesi’ndeki başarısızlık nedenlerini araştırmak üzere İngiltere’de “Dardanelles Commission” kurulmuştu. Bu komisyon, Kraliyet Soruşturma Komisyonları’ndan biri idi. 10 kişiden oluşan bu komisyonunun başkanlığına 75 yaşındaki Evelyn Baring atanmıştı; ancak Baring 29 Ocak 1917 tarihinde ölünce komisyonun başkanlığına Yüksek Mahkeme Hâkimi William Pickford getirildi. Henüz Birinci Dünya Savaşı bitmeden kurulan bu komisyon, tahliye ile neticelenen “Gelibolu Harekatı”ndaki kayıpların nedenlerini ve sonuçlarını araştıracaktı. Mahkeme gerekli görürse tanık ifadelerine de başvurabilirdi. Bu amaçla 1916 yılı ağustos ayından 1917 yılının eylül ayına kadar 168 tanığın ifadesi mahkemede dinlendi. Çanakkale Komisyonu, 1917 yılının şubat ayında ve aralık ayında iki ayrı rapor yayınlamıştı. Komisyonun kuruluş amacı, büyük oranda Hamilton ile Winston Churchill’in harekâttaki ihmallerini sorgulama hedefine matuf iken ortaya çıkan tablo, ...

Osmanli Arşi̇v Belgeleri̇ Işiğinda Devletler Hukuku Açisindan 19. Yüzyilda Osmanli’Ya Siğinan Lehi̇stan Ve Macar Mülteci̇leri̇ Hakkinda Bazi Düşünceler

2019

In modern historiography, it is known and evaluated by experts that French Revolution and 1830/1848 revolutions, that affect 1848 Refugees Matter directly, always have special interest and importance. On the eve of the revolution, the harvest between 1845-1847 in Austria, brought economic crisis to the country. A great number of bankruptcy occurred. Due to the increase in food prices, in such period, people were affected by the news which was about the revolution starting in France. On May 3rd, 1848, early requests for reform made in Vienna and in consequence of protests, which continued for ten days, armed uprising started in the capital of the empire. Historians, who did research on Avustrian revolution, made this comment: “the anger of that day was very bad; it looked like as if life did not have a value for the rebellions“. The power which forced the researchers to make such a comment was the participation of the students, who constitude academic legion, in the process actually ...

Çanakkale Savaşında Hukuk İhlalleri

Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, 2009

Gallipoli fronts during the First World War to be considered important because of straits' military and strategic position by under the leadership of Russia, the Allies and especially England.To be left aside of Gallipoli is guarantee for providing the sea trafic of straits, therefore England and France can be possible to support Russia. A joint England and France operation was mounted tu capture the Ottoman capital of Istanbul,and secure a sea route to Russia.The attempt failed, with heavy casualties on both sides. This article aim to emphasize international outlaw behaviours of the Allies on Gallipoli wars which is an important war for Turkey and world history.

Otto Di̇x’İn “Savaş” Adli Poli̇pti̇ği̇ İle Mehmet Ruhi̇ Arel’İn “Çanakkale Savaşi” Adli Tri̇pti̇ği̇ni̇n Karşilaştirilmasi Ve Anali̇zleri̇

HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2017

The great historical events have been influencing social, economic and cultural characteristics of human communities for centuries. These events changing the life styles of people have also affected and formed the progression of art. Therefore, the works of art that represent the social, economic and cultural characteristics of society reflect the traces of the historical events as well. The First World War, which affected the whole Europe like other important historical events, was adopted as a theme in war paintings in many countries. The artists handled the theme of war in various approaches considering the social and cultural differences. The German artist Otto Dix, who experienced the First World War, exhibited this theme in many of his paintings. The two works that are analysed in this study are Otto Dix's polyptych painting called "War" and an Ottoman artist Mehmet RuhiArel's triptych "The Battle of Çanakkale". The differences will be exposed after both works are compared and analysed structurally and contextually. The aim of this study is to reveal how different cultures and artists embody the traumas of war in different contextual and structural perspectives.

Ahmet Özel, İslâm Devletler Hukukunda Savaş Esi̇rleri̇, Türki̇ye Di̇yanet Vakfi Yayinlari, 2014

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD), 2021

Bu calismada Islam hukuku alaninda Turkiye'de uzman kisilerden biri olan Prof. Dr. Ahmet OZEL'IN "Islam Devletler Hukukunda Savas Esirleri" isimli eserinin degerlendirilmesine yer verilmektedir. Calisma, eserin fiziki ozellikleri, icerigi, dil ve uslubu, eserde uygulanan metodolojisi ve kaynaklarinin degerlendirilmesi uzerine kurulmustur. Hacim olarak cok buyuk eser, Islam Devletler Hukuku ve Savas Esirleri konularinda yazar tarafindan mutevazi bir giris olarak nitelendirilse de bu alanda buyuk bosluk dolduracak mahiyettedir.

Çanakkale Savaşlarinin Türk Hi̇kâyesi̇ne Yansimalari

Türklük Bilimi Araştırmaları

Çanakkale Cephesi ve Savaşları, I. Dünya Savaşı içinde yer alan cephelerden ve savaşlardan sadece biri olmasına rağmen diğer cephelerdeki savaşlara oranla Türk kültür ve tarihinde çok daha önemli izler bırakmıştır. Modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Gelibolu'daki başarılarıyla tanınmış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri Çanakkale cephesinde atılmıştır. Çanakkale Savaşları Türk edebiyatını da yakından etkileyerek piyesler, tiyatro eserleri, romanlar ve şiirler yazılmış, Türk edebiyatında zengin bir Çanakkale külliyâtı oluşmuştur. Bu eserler içinde empati yoluyla okurların kendilerinden bir şeyler bulmaları ve kolay okunmaları açısından hikâyelerin yeri ayrıdır. Nitekim Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay'ın bu türü müstakil bir yazarlık alanı haline getirmeleri sonucunda I. Dünya Savaşı yıllarında yazılan ve yayımlanan hikâyelerin sayısı hızla artmıştır. Bu bildiride Türk edebiyatındaki üç hikâye ustasının (Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ömer Seyfettin ve Ercüment Ekrem Talu) dönemin çeşitli dergilerinde yayımladıkları ve bugüne değin Çanakkale konusu açısından ortak bir zeminde birleştirilip karşılaştırılmalı bir biçimde değerlendirilmeyen hikâyeleri kurgusal metinleri inceleme metotlarıyla ele alınarak Çanakkale Savaşları edebî perspektiften dikkatlere sunulacaktır.

Osmanli Devleti̇’Ni̇n Avusturyali Savaş Esi̇rleri̇ne Karşi Tutum Ve Poli̇ti̇kasi (1788-1793)

Tarih ve Günce, 2021

This article deals with Austrian prisoners who fell into the hands of the Ottomans during the Ottoman-Austrian, Russian War of 1788-1792 and examines the Ottomans' attitude towards the prisoners and the policy arising from this attitude. With the captivity that began with the war, thousands of Austrian prisoners were gathered in Ruse, which can be considered as the center of the Balkans, and distributed to Rumeli, Aegean islands, Istanbul and Anatolia. The prisoners were given slaves status to both Mus-lim and non-Muslim individuals and were also detained in places such as the Arsenal and dungeons. Of course, it is very difficult to determine exactly how thousands of prisoners are treated, and some inferences can be made only based on the Ottoman archive records we have. With the conclusion of the peace treaty, the Austrian state naturally pursued the captive citizens in the hands of the Ottoman Empire and the process of extradition began. With the attempted extradition through the ambassadors, there will have been a long diplomacy work. here are two important issues that stand out here: The first is the difficulty in collecting prisoners during the extradition process due to the distribution of the prisoners in many different regions and cities; the second is the crisis between the Ottomans and Aust-ria due to the Austrians, who are Muslims in captivity. The article, while examining the attitude of the Ottoman Empire and especially its rulers against the Austrian prisoners, through the records written by the administrators of the period, inevitably points to the behavioral tendencies of the state on this issue and the existence of a general policy by looking at these tendencies.

Kızılay Arşivi Belgelerinde Savaşlar

Kızılay Arşivi Belgelerinde Savaşlar, 2019

Kızılay, 11 Haziran 1868 yılında “Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti” ismiyle ilk kurulduğunda savaş alanında yaralanan askerlere yardım etmek arzusundan doğmuştu. Başka bir ifadeyle Kızılay, savaş alanında yaralı ve esir düşen askerlere cephe gerisinde sıhhiye hizmeti sağlayan bir teşkilat olarak tarih sahnesine çıktı. Daha sonra Hilal-i Ahmer ismiyle faaliyet gösteren Kızılayımız, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi esnasında önemli görevler üstlendi. “Hilal-i Ahmer” isim ve amblemi altında ilk faaliyetlerini bu savaş esnasında gösterdi. Trablusgarp ve Balkan Savaşları ise Hilal-i Ahmer’in yine aktif bir şekilde sahada olduğu savaşlar oldu. Kısaca Kızılay, 1876 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar geçen sürede, Türkiye’nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ve hastalanan on binlerce Mehmetçik’in yardımına koştu.

Osmanli Hukukunda İsti̇dane İzni̇ Ve Günümüz Hukukuna Yansimalari

2018

Baskasi adina borclanma manasina gelen istidane kurumu, Osmanli doneminde yogun bir sekilde uygulanmistir. Bu kurum, sosyal guvenligin gunumuzdeki kadar kurumsallasmadigi donemlerde, insanlara sosyal guvence saglamistir. Ancak gunumuzde bu kurumun icerigi, kapsami ve sartlari uzerinde pek fazla durulmamistir. Bu nedenle calismamiz istidane kurumunu genel olarak aciklamayi amaclamaktadir. Calismamizda, bu kurumun kapsamini belirlemek icin temel fikih eserlerinden, Osmanli mahkeme kayitlarindan ve konuyla ilgili yazilmis eserlerden faydalanilmistir. Gunumuz hukuku acisindan da velayet, vesayet, vakiflarin yonetimi ve evlilik birliginin temsiline iliskin konularda istidane kurumuna ornekler bulmak mumkundur. Ancak sayilari Osmanli donemi ile mukayese edildigi zaman oldukca sinirlidir. Gunumuzde de ozellikle ozel hukuk alaninda ihtiyac halinde bu kurumun uygulanmasi, uyusmazliklara cozum olabilecektir.