Elderly, Depression, and Nursing (original) (raw)
Related papers
Pain and Depression Risk Among Elderly People Living in a Nursing Home
geriatri.dergisi.org
Materials and Method: This investigation was performed in a nursing home that is linked to Social Services and Society for the Protection of Children between the dates October the 5th 2007 - December the 29th 2007 in Istanbul. The sample included 95 elderly who agreed to ...
A Common Psychiatric Syndrome in the Elderly: Apathy and Nursing Management
Turkiye Klinikleri Journal of Nursing Sciences, 2019
pati, nöropsikiyatrik bozukluğu olan yaşlı bireylerde en sık görülen davranışsal değişikliklerden biridir. 1 Özellikle demans hastaları arasında oldukça yaygındır ve demanslı bireylerin %48-92'sinde görülebilmektedir. 1,2 Demansın erken evrelerinde başlayıp, genel olarak hastalık
Journal of Clinical and Analytical Medicine
Amaç: Yaşlanma ile bedensel hastalıkların yanı sıra, depresyon gibi ruhsal hastalıklarada görülebilmektedir. Bu araştırma, huzurevinde kalan geriatrik populasyondaki depresif belirti düzeylerini saptamak ve depresif belirti gelişimine katkıda bulunan risk faktörlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu tanımlayıcı çalışmada, İstanbul'daki Maltepe ve Göztepe huzurevlerinde yaşayan 60 yaş üzeri 251 kişi incelenmiştir. Sosyodemoğrafik bilgileri alınmış ve araştırma verileri, Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ) ile yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Bulgular: Depresif belirti düzeyleri, huzurevinde kalan yaşlı bireylerde yüksek bulunmuştur. Eğitim düzeyi ve huzurevinde kalma süresi ile depresif belirti düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Huzurevinde kalan yaşlılarada depresif belirti düzeyleri yüksek olup, ilişkili risk etkenleri saptanmıştır. Bu risk etkenlerine yönelik sosyal düzenlemeler yapılması ve toplumsal destek sağlanması depresyonun önlenmesinde önemli rol oynayabilir.
Ageism and reflections of nursing care
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2016
Yaşlı ayrımcılığı, bir kişiye yalnızca yaşı nedeniyle gösterilen farklı tavır, önyargı, davranış ve eylemleri içinde barındıran çok boyutlu bir terim olarak tanımlanmaktadır. Yaşlı ayrımcılığı olumlu ve olumsuz tutumları içermektedir. Yaşlıların bilgili, tecrübe sahibi ve sevecen olarak görülmesi olumlu tutumlar ve bağımlı ve çirkin olarak görülmesi ise olumsuz tutumlar arasında yer almaktadır. Toplumda yaşlı ayrımcılığının gelişmesinde ölüme karşı duyulan korku; gençliğe, bedensel güzelliğe, cinselliğe, ekonomik verimliliğe ve üreticiliğe verilen önem rol oynamaktadır. Toplumda yaşlı ayrımcılığına ilişkin tutumlar, en sık çalışma ve aile yaşamında, sosyal ve cinsel yaşamda ve sağlık hizmetlerinde görülmektedir. Sağlık hizmetleri verilirken yaşlı bireylerin en fazla etkileşimde bulunduğu sağlık personeli hemşirelerdir. Bu nedenle de hemşirelerin yaşlı ayrımcılığına ilişkin tutumları, hasta bakımına yön veren ve bakım kalitesini etkileyen önemli bir etmeni oluşturmaktadır.
Thoughts and Attitudes of Clinical Nurses on Elderly People
Ankara Medical Journal
Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum ve Çocuk EAH Öz Amaç: Araştırma, hemşirelerin, yaşlılara ilişkin tutumlarını ve bu tutumlarını etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Materyal ve Metot: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan hemşireler ile yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden 100 hemşire oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında, hemşirelerin demografik özelliklerini ve yaşlılara ilişkin düşüncelerini belirleyen bilgi toplama formu ve Kogan Yaşlılara Karşı Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin yaş ortalaması ise 36,76 ± 3,53'tü. Kogan Yaşlılığa Karşı Tutum Ölçeği puan ortalaması ise 91,10 ± 8,60 olarak bulundu. Hemşirelerin çalışma alanlarında yaşlılara bakım verdiği, bakım gören yaşlılara karşı daha pozitif bir tutum içerisinde oldukları bulundu. Araştırmada hemşirelerin tanıtıcı özellikleri ile, yaşlılara karşı tutumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmadı. Sonuç: Araştırmamızda kullandığımız Kogan Yaşlılara Yönelik Tutum Ölçeği' nden elde edilen tutum puanlarının, hemşirelerin yaşlılarla paylaştıkları deneyimlere göre şekillendiğini söyleyebiliriz. Hemşirelerin yaşlılara karşı tutumlarının pozitif olması, yaşlı bakımının kalitesinin yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir.
Examining Death Anxiety and Depression Level Related to Death of the Elderly Living in Nursing Home
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Bu çalışmanın amacı huzurevinde kalan yaşlı bireylerde ölüm kaygısı ve ölüme ilişkin depresyon düzeylerinin bazı sosyodemografik değişkenler açısından incelenmesidir.Çalışmaya Darülaceze Başkanlığına bağlı Huzurevi Yaşlı Bakım Rehabilitasyon Merkezinde kalmakta olan 290 yaşlı (140 kadın, 150 erkek) katılmıştır. Çalışmaya katılan yaşlılara kişisel bilgi formu ve ölüm kaygısı ölçeği ile ölüme ilişkin depresyon ölçeği uygulanmıştır. Ölüm kaygısı ölçeği ile ölüme ilişkin depresyon ölçeği arasında pozitif yönlü orta derecede bir ilişki saptanmıştır. Sosyodemografik değişkenlerle ölçekler arasındaki korelasyonlar değerlendirildiğinde ölüm kaygısı ölçeği ve ölüme ilişkin depresyon ölçeği ile huzurevinde kalma süresi arasında negatif, çocuk sayısı ve yaş açısından pozitif korelasyon saptanmıştır. Cinsiyet, kronik sağlık sorunu ve eğitim durumu ile ölüm kaygısı ölçeği ve ölüme ilişkin depresyon ölçeği puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanmamışken ibadet etme sıklığı ...
Elderly and Preventive Medicine
Gerofam, 2011
Yaşlı nüfusun oranı hemen hemen tüm ülkelerde artmaktadır. 2050 yılına kadar tüm dünyada yaşlı nüfusun oranının daha da artacağı beklenmektedir. Son 50-100 yılda sağlık hizmeti ve teknolojisinde olan gelişmeler sonucunda birçok önlenebilir hastalıklar kontrol altına alınmış ve yüksek doğurganlık hızı azalmıştır. Bu değişimlere paralel olarak insan ömrü uzamış, toplumlar yaşlanmaya başlamıştır. Sonuç olarak yaşlıların sağlık ve sosyal sorunları, kronik ve dejeneratif hastalıklar artmaya başlamıştır. Artan oranda birçok kişi kronik hastalıklar olan kardiyovasküler hastalıklardan, serebrovasküler hastalıklardan, solunum yolları hastalıklarından ve kanserden ölmektedir. Bu hastalıklara ek olarak düşme ve denge kaybı yaşlı nüfusun karşılaştığı ciddi kronik problemler arasındadır. Kaza ve yaralanmalar yaşlı grubun kardiyovasküler hastalıklardan, serebrovasküler hastalıklardan, solunum yolları hastalıklarından ve kanserden sonra beşinci ölüm nedenidir. Sağlık gelişimi kişilerin kendi sağlıklarını korumaları için sorumluluk almalarıdır. Sağlıklı yaşam biçimlerinin benimsenmesi, kişilerin kendi bakımlarına aktif katılımları önemlidir. Hastalığın önlenmesi, yeti yitimi risklerinin azaltılmasına katkıda bulunan "birincil" korunma (örneğin yaşlıların infl uenzaya karşı aşılanması), "ikincil" korunma (kronik hastalıkların erken tanınması), "üçüncül" korunmayı (hastalıkların uygun klinik yönetimi) içerir.
DergiPark (Istanbul University), 2001
Thanatas Yunan mitolojisinde ölüm tanr›s›-d›r. Gece'nin o¤lu ve uyku tanr›s› Hypnos'un kardeflidir. Kardefli ile birlikte Hades'in Ölüler Diyar›'nda yaflar.
A Review on Nursing and Being Able to Talk About Death
Turkiye Klinikleri Journal of Nursing Sciences, 2021
Anah tar Ke li me ler: Ölüm; hemşire; iletişim; iletişim güçlükleri ABS TRACT Death is the most just universal truth shared by all living organisms. It is very difficult to discuss the nature of death and to control the feeling of sadness and deprivation. Nurses play an important role in addressing the fear of death of the individuals approaching death and their family, preparing for death and accepting death. It is the responsibility of the nurse to help by understanding and empathizing both the individual's and the family's feelings of sadness and deprivation. The most difficult is to achieve this. In the studies, it was determined that nurses felt insufficient to support their relatives after death, they were afraid to give care to the patient as death gets closer, they avoided communicating about death, they cope with the phenomenon of death by crying and they concentrated on bad thoughts about death when they were alone. It can be said accordingly that nurses avoid talking about death with the individual and their relatives during the death process, that they do not speak the death adequately and that the care they provided may be affected negatively. It can be said that it is an appropriate communication for the nurse, who does not know what to say, to listen to the patient only. Investigation of factors such as meaning of death, experience and burnout level attributed to death by nurses caring for individuals in terminal period, providing personal awareness of nurses' own perceptions of death, and increasing skills in dying patient and relative's communication with in-service training programs may prevent nurses from escaping death.