Hastalarin Kendi̇leri̇ni̇ Bakim Veren Yakinlarina Yük Olarak Hi̇ssetme Durumlari (original) (raw)

Hastalar Kendi̇leri̇ne Bakim Verenleri̇n Ci̇nsi̇yeti̇ Konusunda Ne Düşünüyorlar?

DergiPark (Istanbul University), 2010

Hemşirelik tarih buyunca cefakar, fedakar ve anne sıfatları ile anzlan. sadece bir kadın mcsleği olarak kabul edilmiş ve erkekler için yaygm bir meslek olamamıştır. Sadece kadın hemşire/er tarafindan bakılan hasta grubunun, hemşirelerin cins~vetine yönelik düşüncelerinin ne olduğu konusu fazla araştırılmamıştır. Araştırmamız b1l surunun yanıtını aramak için planlanmış bir çalışmadır. Araştırma; 1 Ocak 2000 / 30 Mayıs 2000 tarihleri arasında yapı/mıştır. Araştırmanın gender. 44% ofpatients (n = 194) said they would nut aecept a male nurse and 44.6% (n'~195) said they would not aeeept a malc nurse. There is no carrelation between patiem ege or gentier but there is a correlation pafients level of edueation and marrital status and acceptanee olmale nurses.

Alzhei̇mer Hastalarina Pri̇mer Bakim Veren Ai̇le Üyeleri̇ni̇n Bakim Yükünü Etki̇leyen

The Journal of Academic Social Science Studies, 2018

vermekten doğrudan sorumlu olan 108 hasta yakını oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında Novak ve Guest tarafından 1989 yılında geliştirilen ve Türk toplumu için geçerlilik ve güvenirliği 2004 yılında Küçükgüçlü tarafından yapılan ‚Bakımveren Yükü En-vanteri‛ kullanılmıştır. Araştırma sonucunda: Bakım verenlerin çoğunluğunun kadın (%74,1), evli (81,5), 45-64 yaş grubunda (%64,8) ve hastanın kızı (%43,5) olduğu, bakım verenlerin %50 sinin ‚ailevi sorumluluk‛ duygusu ile bakım verdiği, %67,6'sının ‚refakat‛ konusunda yardıma ihtiyaç duyduğu, %49,1'inin bakım vermeden kaynaklı sağlık sorununun olduğu, sağlık sorunu olduğunu söyleyenlerin %43,5'inin ise psikiyatrik hastalığı olduğu bulunmuştur. Bakım verenlerin medeni durumu, çocuk sayısı, aile yapısı, hastası ile yakınlık derecesi ve evde bakım ücreti alma durumu ile bakım yükü ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı; bakım verenin yaşı, cinsiyeti, çalışma durumu, gelir durumu, hastalık süresi ve günlük bakım süresi (saat) ile bakım yükü ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır.

Hastanede Yatan Hastalarin Kendi̇leri̇ne Bakim Veren Hemşi̇releri̇n Ci̇nsi̇yetleri̇ne Göre Bakimdan Memnuni̇yet Düzeyleri̇ni̇n Beli̇rlenmesi̇

2019

Bu calisma hastanede uzun sureli yatan hastalarin kendilerine bakim veren hemsirelerin cinsiyetlerine gore memnuniyet duzeylerinin belirlenmesi amaciyla yapilmistir. Tanimlayici ve kesitsel nitelikteki calismanin evrenini 20 Kasim 2015-20 Şubat 2016 tarihleri arasinda bir universite hastanesinin Beyin ve Sinir Cerrahi, Ortopedi ve Travmatoloji, Gogus Hastaliklari, Hematoloji ve Gastroenteroloji servislerinde en az yedi gun sure ile tedavisi devam eden hastalar olusturmustur. Calisma verilerinin toplanmasinda; Kisisel Bilgi Formu, Newcastle Hemsirelik Bakimi Memnuniyet Olcegi kullanilmistir. Veriler SPSS 22.0 paket programina yuklenmis ve istatistiksel analizde Kruskal Wallis, Ki-Kare, Mann-Whitney U testleri kullanilmistir. Katilimcilarin genel olarak hem erkek ( 86,72±15,02) hem de kadin ( 91,26±12,60) hemsirelerden yuksek duzeyde memnun olduklari ve bakima iliskin memnuniyetlerini hemsire cinsiyetinin etkilemedigi saptanmistir. Calismamizda 19-34 yas grubunda ki hastalarin kadin h...

Kanserli̇ Hastalara Bakim Veren Ai̇le Üyeleri̇ni̇n Bakim Verme Yükü Ve Tükenmi̇şli̇k Düzeyleri̇

the Journal of Academic Social Sciences, 2022

Bulgular: Katılımcıların %66,7'si kadın, %60'ı evli, %60'nin geliri giderine eşittir. Katılımcılardan %53,3'ü birinci derece yakınına bakım vermektedir ve %86,7'sine hasta bakımda yardım eden başka kişilerde vardır. Katılımcıların Zarit Bakım Yükü Ölçeği puan ortalamaları 49,19±16,82 olarak belirlenmiştir. Tükenmişlik ölçeğinde; duygusal tükenme puanı 19,53±9,02 duyarsızlaşma puanı 8,73±5,36 ve kişisel başarı puanı 29,73±5,95 olarak saptanmıştır. Gelir düzeyi düşük olan aile üyelerinin bakım yükü algısı ve tükenmişliklerinin diğerlerine göre daha yüksek olduğu, hastanın ikinci derece yakını olan aile üyelerinin bakım yükü ve tükenmişliklerinin diğerlerine göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak kanser hastalarının aile üyelerinin ağır bakım yükü algıladıkları belirlenmiştir. Kanser hastalarının aile üyelerinin bakım yüklerini azaltmaya yönelik evde bakım hizmetlerinin arttrılması ve aile üyelerine yönelik eğitim programları düzenlenmesi önerilmektedir. Kanser hastalıklarıyla ilgili derneklerin/kuruluşların aile üyelerinin bakım yükü ve tükenmişliğini azaltmayı hedefleyen sosyal destek programları ve etkinlikler düzenlemesinin hasta ve aile üyesi için faydalı olacağı düşünülmektedir.

Hasta Yakinlarinin Hastanin Düşmesi̇ni̇ Önlemedeki̇ Etki̇si̇

2017

Bu calisma, hasta yakinlarinin hastalarinin dusmesini onlemek uzerindeki etkilerini belirlemek amaciyla gerceklestirilmistir. Tanimlayici nitelikte olan bu calisma, Trakya Universitesi Saglik Arastirma ve Uygulama Merkezi genel cerrahi bolumunde yatan hastalarin yakinlarinin katilimiyla Nisan-Mayis 2015 tarihleri arasinda gerceklestirildi. Veriler, calismaya katilmaya gonullu olan 59 hasta yakinindan elde edildi. Anket formu, literaturden yararlanilarak arastirmacilar tarafindan hazirlandi ve uygulandi. Toplanan veriler SPSS 20,0 paket programi ile frekans ve yuzde kullanilarak analiz edildi. Hasta yakinlarinin %47,5’i hasta dusmelerini onlemek adina alinabilecek onlemler hakkinda bilgilendirilmis olmasina ragmen bazi basit uygulamalar (yardimci arac kullanimini destekleme) konusunda gerekli ozeni gostermedigi belirlenmistir. Hasta yakinlarinin hasta dusmelerini engellemek adina alinan onlemler hakkinda yeterli bilgi sahibi olmadiklari ve cabalarinin orta duzeyde oldugu saptandi. He...

Sağlik Çalişani İle Hasta Ve Yakinlari Arasinda Yaşanan Şi̇ddeti̇n Nedenleri̇nden "İleti̇şi̇m" Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018

Sağlık çalışanları mesleklerinin gereği olarak sosyo kültürel özellikleri birbirinden farklı hasta ve yakınları ile sürekli iletişim kurmaktadır. Bu iletişim sürecinin her iki taraf için başarılı geçmesi tedavi sürecini, hastaların memnuniyetini, sağlık çalışanının işinde tatmin olmasını, hastanenin itibar ve imajını etkilemektedir. Bu yüzden sağlık hizmetlerinde önemli bir konuma sahip olan iletişimin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanının kendisini anlamadığını, kendisiyle ya da yakınıyla ilgilenmediğinden şikayet eden hasta ve yakını bazen şiddete başvurarak çözüm bulmaya çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının tıp eğitimi sırasında sağlık iletişimi, çatışma ve öfke yönetimi, hasta ve yakınlarıyla nasıl iletişim kurulur, hastaya kötü haber nasıl verilir, saldırgan hastalarla nasıl iletişim kurulur gibi konularda eğitim almaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanı ile hasta ve yakınları arasında yaşanan şiddetin nedenlerinden biri olarak görülen "iletişim" yönü üzerinden inceleme, tartışma ve değerlendirme yapılmıştır. Sağlık hizmet sektöründe çalışanların iletişim becerilerini geliştirmeleri ve bu yönde eğitim almaları hasta ve yakınları ile kurdukları iletişimde kolaylık sağlayacaktır.

Dahi̇li̇ Ve Cerrahi̇ Kli̇ni̇klerde Yatan Hastalarin Yakinlarinin Bakim Yükleri̇ İle Yaşam Kali̇teleri̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇

Kocatepe Tıp Dergisi, 2021

Araştırma, dahiliye ve cerrahi kliniklerinde yatarak tedavi gören hastaların yakınlarının bakım yükleri ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla planlandı. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu araştırma Manisa ilindeki bir devlet hastanesinin dahili ve cerrahi kliniklerinde 14 Ocak-6 Nisan 2019 tarihleri arasında yatan 300 hastanın yakını ile yapılan tanımlayıcı ilişki arayıcı tipte bir araştırmadır. Veriler, Refakatçi Tanıtım Formu, Hasta Tanıtım Formu, Cheltenham'ın Hasta Sınıflama Ölçeği, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Bakım Verme Yükü Ölçeği kullanılarak elde edildi. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS (Statistical Package For Social Science) 15.0 programında sayı, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma gibi tanımlayıcı istatistik yöntemleri ve Kruskal Wallis testi, Spearman Korelasyon Analizi kullanılarak değerlendirildi. BULGULAR: Bakım verenlerin yaş ortalamasının 46,87±15,22 yıl, %74,7'sinin kadın ve %78,7'sinin evli olduğu belirlendi. Bakım verenlerin bakım verme yükü ölçeği toplam puan ortalaması 15,82±12,86'dır. SF-36 yaşam kalitesi ölçekleri puan ortalamaları dağılımı incelendiğinde; fiziksel sağlık durumu alt boyutu için 62,44±24,89, mental sağlık durumu alt boyutu için 56,95±22,42, genel yaşam kalitesi alt boyutu için 59,69±22,62 puan olduğu saptandı. Bakım verme yükü ile fiziksel sağlık durumu, mental sağlık durumu ve genel yaşam kalitesi arasında negatif ve zayıf ilişki bulundu (sırasıyla, rs:-0,327; rs:-0,264; rs:-0,315). SONUÇ: Bakım verenlerin bakım verme yükü ile genel yaşam kalitesi, fiziksel ve mental sağlık durumu arasında negatif yönde, zayıf ilişki olduğu; bakım verme yükünün artması durumunda, genel yaşam kalitesi ve alt boyutlarında azalma olduğu saptandı.

Kroni̇k Ruhsal Bozukluğu Olan Hasta Yakinlarinin Sti̇gmaya İli̇şki̇n Görüşleri̇

Amaç: Bu çalışmada kronik ruhsal bozukluğu olan hasta yakınlarının odak grup yöntemi ile stigma ve stigmatize olmaya ilişkin görüşleri ve bunu etkileyen faktörlerin niteliksel olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma 10 Mart-10 Nisan 2009 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Fakültesi Hastanesi psikiyatri kliniğinde yatmakta olan kronik ruhsal bozukluğu olan 19 hasta yakını ile yapıldı. Çalışmada veriler; niteliksel araştırmalarda kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak odak grup görüşmesi yöntemi ile elde edildi. Araştırmada nitel görüşme tekniği kullanılarak, hasta yakınları ile yapılan görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedildi. Verilerin değerlendirilmesinde kişisel bilgiler için yüzdelik dağılım, derinlemesine görüşme soruları için ise NVİVO8 programı kullanıldı. Bulgular: Hastaların tanılarının dağılımı; şizofreni (%26.3), bipolar bozukluk (%26.3), ve alkol-madde bağımlısı (%26.3), depresyon (%21.1) olarak bulunmuştur. Hasta yakınları gerek aile gerekse komşuları tarafından damgalandıklarını ve bunu çok yoğun yaşadıklarını, bu nedenle yaşamlarında pek çok değişiklik yapmak zorunda kaldıklarını, damgalanmaya bağlı olarak korku, dışlanma, iş kaybı, rol performanslarında düşüklük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Yine çok yoğun yaşadıkları duygular arasında çaresizlik, yalnızlık, üzüntü olduğunu ve bu duygular ile nasıl baş edeceklerini bilemediklerini kendilerinin de hastaları gibi pek çok desteğe gereksinimleri olduğunu belirtmişlerdir. Hasta yakınları bu hastalığın tedavisi için ilaç tedavisinin yeterli olmadığını, sadece hastaların değil yakınlarının da klinik tarafından ele alınması gerektiğini ve pek çok konuda yardıma ihtiyaçlarının olduğunu ifade etmişlerdir. Sonuç: Kronik ruhsal bozukluğu olan hasta yakınları duygusal olarak kendilerini çaresiz, tükenmiş, yalnız ve dışlanmış olarak hissetmektedirler. Konuyla ilgili olarak hemşirelerin bakım verdikleri hasta yakınlarını da ele almaları ve onların yaşam kalitesini yükseltebilecek becerilerinin geliştirilebilmesine yönelik planlanmalar yapmaları önerilmektedir.