Bilişsel Davranışçı Grupla Psikolojik Danışmanın Otomatik Düşünceler ve Fonksiyonel Olmayan Tutumlara Etkisi (original) (raw)

Panik Bozukluğun Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisinin Etkililiği: Sistematik Bir Gözden Geçirme

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2016

Bu çalışmada panik bozukluğun tedavisinde uygulanan bilişsel davranışçı grup terapisi programlarının etkililiğini değerlendirmek için yapılmış ampirik çalışmaların gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Belirtilen ulusal ve uluslararası veritabanlarında ve belirtilen anahtar kelimelerle 2000-2015 (Şubat) yılları arasında yayınlanan İngilizce ve Türkçe makaleler taranmıştır. Tarama sonucunda ulaşılan makalelerden terapi etkililik çalışması olmayan ve bilişsel davranışçı temelli grup tedavisi olmayanlar çıkarılmıştır. Ölçütleri karşılayan 19 çalışmanın yöntem ve terapi özellikleri karşılaştırılarak sunulmuştur. Sonuç olarak panik bozukluk tedavisinde kullanılan bilişsel davranışçı grup tedavisinin bozukluğa ilişkin belirtileri (panik atak sayısı, agorafobi düzeyi vb.) ve bozukluğa eşlik eden sorunları (depresyon, anksiyete duyarlılığı) azaltmada bireysel terapilerle eşit düzeyde etkili ancak daha az maliyetli olduğu anlaşılmıştır.

İşlevsel Olmayan Öfkenin Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisi Etkililiği: Sistematik Bir gözden Geçirme

Bu çalışmanın amacı işlevsel olmayan öfkenin tedavisinde uygulanan bilişsel davranışçı grup terapisi programlarının etkililiğini değerlendirmek için yapılmış ampirik çalışmaların gözden geçirilmesidir. Belirtilen ulusal ve uluslararası veri tabanlarında ve belirtilen anahtar kelimelerle 2000-2015 (Mart) yılları arasında yayımlanan İngilizce ve Türkçe makaleler taranmıştır. Dışlama ve dahil etme ölçütlerini karşılayan 17 makale bu çalışmada gözden geçirilmiştir. Bu makaleler terapi özellikleri, araştırma yöntemleri ve çalışma sonuçları bakımından sunulmuştur. Sonuçlar farklı örneklemlerde öfke problemini azaltmada ve öfke kontrolünü artırmada bilişsel davranışçı grup terapisinin etkili olduğunu göstermiştir.

İşlevsel Olmayan Öfkenin Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisinin Etkililiği: Sistematik Bir Gözden Geçirme

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2016

Bu çalışmanın amacı işlevsel olmayan öfkenin tedavisinde uygulanan bilişsel davranışçı grup terapisi programlarının etkililiğini değerlendirmek için yapılmış ampirik çalışmaların gözden geçirilmesidir. Belirtilen ulusal ve uluslararası veri tabanlarında ve belirtilen anahtar kelimelerle 2000-2015 (Mart) yılları arasında yayımlanan İngilizce ve Türkçe makaleler taranmıştır. Dışlama ve dahil etme ölçütlerini karşılayan 17 makale bu çalışmada gözden geçirilmiştir. Bu makaleler terapi özellikleri, araştırma yöntemleri ve çalışma sonuçları bakımından sunulmuştur. Sonuçlar farklı örneklemlerde öfke problemini azaltmada ve öfke kontrolünü artırmada bilişsel davranışçı grup terapisinin etkili olduğunu göstermiştir.

Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grup Rehberliğinin Dil Öğrenimine İlişkin İnançlar Üzerindeki Etkisi

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2013

Bu araştırmanın amacı, Bilişsel Davranışçı yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen bir grup rehberliği programının, üniversite öğrencilerinin dil öğrenimine ilişkin inançları üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaçla 264 Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı öğrencisine Dil Öğrenimine İlişkin İnançlar Envanteri (Horwitz, 1988; Kunt, 1997) uygulanmıştır. Envanter sonuçları doğrultusunda olumsuz inanca sahip olduğu belirlenen 80 öğrenci içerisinden gönüllülük esasına bağlı olarak deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Daha sonra deney grubuna seçilen öğrencilere Bilişsel Davranışçı yaklaşıma dayalı grup rehberliği programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir işlem yapılmamıştır. Araştırma sonucunda, deney grubuna ait son-test puanlarının kontrol grubundakilerden anlamlı düzeyde yüksek olduğu, deney grubuna ait son-test puanlarının ön-test puanlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Elde edilen bulgular, uygulanan grup rehberliği programının dil öğrenimine ilişkin inançlar üzerinde etkili olabileceğine dair kanıtlar sunmaktadır. Araştırmanın, yeni araştırmalarla desteklenerek, ülkemizde sayısı her geçen gün artan üniversite yabancı dil hazırlık okullarında, öğrencilerin dil öğrenimine ilişkin yaşadıkları olumsuz yargılar ve inançlarla başa çıkmalarında kullanılabilecek yapılandırılmış programlar oluşturulmasına destek olabileceği düşünülmektedir.

Bilişsel davranışçı yaklaşıma dayalı grupla psikolojik danışmanın sosyal anksiyete, reddedilme duyarlılığı ve kişilerarası duyarlılık üzerine etkisi

2011

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü TEZlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu çalışma, klinik tanı almamakla birlikte, sosyal anksiyete belirtileri gösteren üniversite öğrencilerinin sosyal ortamlarda yaşadıkları anksiyeteyle başaçıkmalarına yardımcı olmak amacıyla, bilişsel davranışçı yaklaşıma dayalı bir grupla psikolojik danışma programının hazırlanmasını, uygulanmasını ve işlevselliğinin sınanmasını kapsamaktadır. Araştırmanın temel amacı, bilişsel-davranışçı yaklaşıma dayalı grupla psikolojik danışma uygulamasının, üniversite öğrencilerinin yaşadığı sosyal anksiyeteyi ve sosyal anksiyetenin alt boyutlarından olan sosyal korku ve sosyal kaçınmayı azaltmadaki etkililiğini belirlemektir. Ayrıca, uygulanan müdahalenin sosyal an...

Yetişkinlerde Fonksiyonel Olmayan Tutumların ve Olumsuz Otomatik Düşüncelerin Depresyonla İlişkisinin İncelenmesi

Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi, 2023

Investigation of the Relationship of Dysfunctional Attitudes and Negative Automatic Thoughts with Depression in Adults Abs: This study aimed to determine the relationship between functional/dysfunctional attitudes and negative automatic thoughts on depression in adults A total of 200 people, 147 women and 53 men over 18 participated in the study, which was conducted using the relational survey model. The data were collected by convenient sampling. In the study, the Negative Automatic Thought Scale (NATs), the Beck Depression Inventory (BDI), and the Shortened Turkish Version of the Dysfunctional Attitudes Scale (DAS-R-TR) were used. Differences between demographic variables were analyzed using Mann-Whitney U and Kruskal-Wallis H tests, while the relationships between variables were analyzed using Spearman correlation analysis. According to the findings, no significant differences was found between depression, dysfunctional attitudes, and negative automatic thoughts according to gender and age variables. A significant difference was found between depression and negative automatic thoughts according to a family history of mental illness. According to the relational analysis results, a positive and significant relationship was found between depression, negative automatic thoughts, and dysfunctional attitudes. According to this result, negative automatic thoughts and dysfunctional attitudes were found to be associated with depression in adults.

Grupla Psikolojşk Danışmanın Üniversite Öğrencilerinin Obsesif Kompulsif Belirti Düzeyleri Üzerine Etkisi

Bu çalışmanın amacı, grupla psikolojik danışma uygulamasının üniversite öğrencilerinin Obsesif Kompulsif belirti düzeyleri üzerine etkisini araştırmaktır. Araştırmanın deney ve kontrol gruplarında 18 öğrenci bulunmaktadır. bu araştormada kontrol gruplu öntest ve sontest modeli kullanılmıştır. Deney ve kontrol gruplarına Maudsley Obsesif Kompulsif Soru Listesi ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Grupla psikolojik danışma oturumlarına katılan öğrencilerini danışma oturumlarına katılmayan öğrencilere göre daha düşük obsesif-kompulsif belirti düzeyine sahip oldukları görülmüştür.

Madde ile İlişkili Bozuklukların Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisi Etkililiği Sistematik Bir Gözden Geçirme

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2016

Bu calismada madde ile iliskili bozukluklarin tedavisinde uygulanan bilissel davranisci grup terapisi programlarinin etkililigini degerlendirmek amaciyla yapilmis ampirik calismalarin gozden gecirilmesi amaclanmistir. Belirtilen veri tabanlarinda belirtilen anahtar kelimeler ile 2000-2015 (Ocak) yillari arasinda yayinlanan Ingilizce ve Turkce makaleler taranmistir. Tarama sonucunda ulasilan calismalardan bilissel davranisci temelli grup tedavisi temelli olmayan ve orneklemi nikotin bagimlilarindan olusan calismalar calismadan cikarilmistir. Olcutleri karsilayan 36 calismanin yontem ve terapi ozellikleri, tedavi oncesi/ sonrasi ve izlem degerlendirmeleri karsilastirilarak sunulmustur. Sonuc olarak, madde ile iliskili bozukluklarin tedavisinde standart tedaviye ek olarak ya da tek basina uygulanan bilissel davranisci grup terapilerinin; bozukluga iliskin belirtileri, nuksu ve/veya bozukluga eslik eden sorunlari (anksiyete, depresyon vb.) azaltmada etkili oldugu gorulmustur.

Major Depresif Bozukluk Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisinin Uzun Dönemdeki Etkililiği: Sistematik Bir Gözden Geçirme

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2016

Bu çalışmada major depresif bozukluğun tedavisinde kullanılan bilişsel davranışçı grup terapisinin uzun dönemdeki etkililiğini değerlendirmek için yapılan izlem değerlendirmeli çalışmaların gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Belirlenen veri tabanlarında 2000-2015 (Ocak) yılları arasında yayınlanan İngilizce ve Türkçe makaleler belirlenen anahtar sözcüklerle taranmıştır. Tarama sonucunda ulaşılan makalelerden izlem değerlendirmesi olmayanlar çalışmadan çıkarılmıştır. Çalışmanın temel amacı bilişsel davranışçı grup terapisinin uzun dönemdeki etkililiğini değerlendirmek olmasına rağmen, gözden geçirilen çalışmalar araştırma yöntemi, terapi özellikleri, son test bulguları gibi değişkenler açısından da incelenmiştir. Sonuçlar bilişsel davranışçı grup terapisinin major depresif bozukluğu olan bireylerin tedavisinde etkili bir terapi yöntemi olduğunu ve bunun yanı sıra terapi sonrası edinilen kazanımların uzun süre korunduğunu göstermiştir.