Pediyatrik Konjenital Hastaliklari (original) (raw)

Pediyatrik hastada Migren

2015

Baş ağrısı; pediatrik hastalarda acil servise başvuruların %1'ini oluşturmaktadır. Bu hastaların %40'ı primer başağrısı tanısı almaktadır ve bunların %75'i ise migrendir (1). Migren sık gözüken, kronik seyirli, ciddi başağrısı atakları ile karakterize bir nörovasküler hastalıktır(2). Bazı hastalarda nörolojik semptomlar (aura) mevcuttur. Migren altta genetik faktörlerin rol oynadığı bir primer baş ağrısı sebebidir (2). Eskiden migrenin sadece vasküler sebeplerden kaynaklanan bir durum olduğu düşünülürdü. Ancak vasküler mekanizmalar; migren ataklarını tamamen aydınlatmada yetersiz kalmaktadır. Beyin sapının ve inen ve çıkan yollarının da dahil olduğu kompleks nörolojik mekanizmaların rol oynadığı düşünülmektedir. Bu yüzden artık migren; nörovasküler bir hastalık olarak kabul edilmektedir (2). Migren; sık gözüken (%80)aurasız tip ve daha nadir gözüken (%20) spesifik, reversibl nörolojik semptomlarla ve auralarla karakterize klasik tip olmak üzere 2'ye ayrılmaktadır. Au...

KÖPEKLERDE DENEYSELAKUT PANKREATiTisDE KLiNiK, HEMATOLOJiK, BiYOKiMYASAL, ULTRASONO GRAFiK, PATOLOJiK BULGULAR VE SAGALTIM

and pathological findings and therapy in experimental acute pancreatitis in dogs. Summary: Clinical, haematological, biochemical, ultrasonographic and pathological findings and therapy including halanced-electorlyte solution, vitamin B complexes, antiemetic, antihiotic and dexamethasone, were ohserved in oleic acid induced-experimental acute pancreatitis in dogs. Lethargary, ahdominal pain, dehydration, vomitiOlI, diarrhea or constipation, aryhtmia, increment in body temperature, re5piration and pulsation rates were thi first clinical jİndings in acute pancreatits. Haematocrite value and leucocyte count increased within first 2 days of acute pancreatilis. In dogs given therapy without dexamethasone serum amylase and lipase levels increased 7.1-25.5 and 1.7-8.8 fo Id respectively. These enzymes increased 9.0-19.4 and 0.3-4.9 fold re.\pectively in dogs given therapy with dexamethasone troughout the trail. Af ter the five days starvation and the theraphy dogs seemed clinically normaL. In ultrasonograpic investigation of the pancreas; hypoechogenic appearence (pancreatic oedema) at the 24 the hour aJter that hyperechogenic mixed hypoechongenic appearence were obsenıed. Pancreatic necrose, interlohuler fihrasis, haemorrhagic lymphadenilis and necrotic periphepatits were detected in the necropsy. Özet: Oleik asit kullalillarak köpeklerde olu~çturulan deneysel akut pankreatitisde, klinik, hematolojik, hiyokimyasal, ultrasonografik ve patolojik hulgular incelendi ve dengeli elektrolil solusyanu, B vitamini kompleksi, antiemetik, antibiyotik ve deksametazondan oluşan sağaltım uygulandı. Akut pankreatilisde ilk klinik bulguların durgunluk, karın ağrısı, diehidrasyon, kusma, is/wl veya kOllstipasyon, aritmi, heden derecesi, solunum ve nabız sayılarında artış olduğu belirlendi. . Akut pankreatilisin ilk iki günü içinde hematokrit değer ve lökosit sayısı yükseldi. Sağaltımlarına deksametazon ilave edilmeyen köpeklerde serum analiz ve lipaz düzeyleri deneme öncesi değerlere göre sırası ile 7.1-25.5 ve 10.7-8.8 katı, sağaltımlaruıa deksametazon ilave edilen köpeklerde ise hu enzim düzeyle-

Kitle ve Karın Ağrısı ile Kendisini Gösteren Mezenterik Pannikülit

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, 2014

Mezenterik pannikülit, etyolojisi bilinmeyen, benign ve nadir bir durumdur. Kronik inflamatuar bir süreç olup mezenterik ya dokusunu etkiler. yi tan mlanm 2 tipi vard r. Birincisi akut ve subakut formu mezenterik pannikülit olarak ve ikincisi ise kronik formu retraktil veya sklerozan mezenterit olarak bilinir. Mezenterik pannikülit spesifik klinik bulgu ve tipik semptomlar olmad için, yanl tan konulmas ve gözden kaçmas çok kolayd r. Do ru tan s eksploratif laparatomi ve patolojik incelemeyle konur. Literatürde preoperatif olarak tan konulabilen çok az say da olgu bildirilmi tir. Biz preoperatif olarak bilgisayarl tomografi (BT) tetkiki ile radyolojik tan s n koydu umuz üç mezenterik pannikülit olgusunun radyolojik bulgular n ve klinik önemini sunuyoruz. Anahtar Sözcükler: Mezenterik Pannikülit, Bilgisayarl Tomografi, Ultrasonografi Mesenteric panniculitis; which etiology is unknown, is a rare and benign condition. Being a chronic inflammatory process, it affects the mesenteric adipose tissue. There are two well defined types of mesenteric panniculitis. First one is known as acute and subacute form of mesenteric panniculitis and second one is known as chronic retractile form or sclerosing mesenteritis. Since mesenteric panniculitis does not have specific clinical outcome or typical symptoms, it is extremely easy to fail to notice or to lead to a misdiagnosis. The true diagnosis of mesenteric panniculitis is established by explorative laparotomy and pathological examination. There are very few stated cases which can be diagnosed in literature. We; preoperatively, present the significance of three mesenteric panniculitis cases radiological symptoms and clinical importance which we have radiologically diagnosed preoperatively with the computed tomography examination.

Köpeklerde Peri̇odontal Hastaliklar

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2016

ÖZET Ülkemizde, hayvan sahiplerinin köpeklerinin aşı ve beslenme konularında hassas oldukları derecede ağız sağlığı ve hijyenine önem vermedikleri ve bu durumla ilgili veteriner hekim kontrollerine gitmedikleri dikkati çekmektedir. Ayrıca; köpeklerinin periodontal problemlerini ve kötü nefes kokularını normal olarak kabul ettikleri ve acil müdahale gerekmedikçe diş sağlığı konusunda veteriner hekime başvurmadıkları görülmektedir. Bu derlemede; köpeklerde görülen periodontal hastalıkların nedenleri, klinik görünümleri, tanı yöntemleri, sağaltımı ve hastalığa karşı alınabilecek koruyucu önlemler hakkında bilgi verilmesi amaçlandı.

Pedi̇atri̇k Zi̇gomati̇ko - Orbi̇tal Bölge Kiriklari: Kli̇ni̇k Deneyi̇mleri̇mi̇z

2006

Cocukluk cagi yuz kemik kiriklariyla, eriskinlerle karsilastirildiginda daha az siklikta karsilasilmaktadir. Bununla birlikte, zigomatiko-orbital kiriklar, alt cene kiriklarindan sonra cocuklarda ikinci siklikla gorulen kiriklaridir. Bu calismada, zigomatiko-orbital kirik nedeni ile tedavi ettigimiz 7 cocuk yas grubundaki hastanin yas, cinsiyet, kirik sekilleri ve tedavi yontemleri retrospektif olarak incelendi. Hastalarin hepsi kiz idi ve yaslari 3 ile 10 arasinda degismekteydi. Zigomatiko-orbital kirigin sebebi bir hasta haricinde tum hastalarda trafik kazasiydi. Yer degistirmis kirigi olan 3 hastada acik reduksiyon ve rijit tespit yapildi. Bu hastalardan birisinde bilateral zigoma kirigi vardi. Bu hastada mini ve mikroplaklarla uc noktadan tespit uygulandi. Bu gruptaki kalan iki hastada mikroplakla tek noktadan tespit saglandi. Bu hastalardan birisinde rimdeki kiriga orbita tabani cokme kirigi eslik etmekteydi ve bu hastaya 0.85 mm kalinlikta poroz polietilen implant ile orbita t...

Kurkumi̇n Ve Gastroi̇ntesti̇nal Si̇stem Hastaliklari

JOURNAL OF BIOTECHNOLOGY AND STRATEGIC HEALTH RESEARCH, 2020

Zerdeçalın başlıca kimyasal bileşenlerinden biri olan kurkumin [1,7-bis (4-hidroksi-3-metoksifenil)-1,6-heptadien-3,5-dion], Curcuma longa bitkisinin rizomundan kaynatma, kurutma gibi işlemler ile üretilir. Kurkumin farmakolojik olarak, Çin ve Hindistan tıbbında yaklaşık 6000 yıldır geleneksel bir tıbbi ajan olarak kullanılmaktadır. Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) kurkumini "genellikle güvenli olarak tanınan" bir bileşik olarak onaylanmıştır. Çalışmalar ile kurkuminin bağırsak mikrobiyotası üzerine etki ederek yarar sağlayabileceği öngörülmektedir. Bazı çalışmalar kurkuminin, in amasyonu baskılaması başta olmak üzere, çeşitli mekanizmalar aracılığıyla, in amatuvar bağırsak hastalıkları, kolorektal kanser ve hepatik broz dahil olmak üzere H.pylori, pankreatit ve gut permeabilitesini sağlamada yararlı etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Besin-ilaç etkileşimleri ve gebe, laktasyon ve çocuklarda kurkumin kullanımındaki belirsizlikler ve çalışma sonuçlarındaki farklılıklar da göz önüne alındığında, gastointestinal hastalıklarda kurkuminin etkisini açıklamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar Kelimeler Kurkum n, gastro ntest nal hastalıklar, zerdeçal.

Total Protez Olgularinda Si̇stemi̇k Hastaliklarin Önemi̇

Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2015

Dentists are at risk in terms of pain, because of The elderly population continues to increase in the world, especially in developed and developing countries. Today, noninfectious diseases are becoming the leading cause of injuries and deaths. In the next decade, the people who now direct the health and social policies will be confronted with major problems due to systemic diseases rapidly increasing with age. Systemic diseases and their oral manifestations are important. This review provides information on systemic diseases that have significance in prosthodontics and points to be considered while making dentures in individuals with these diseases.

Konjenital duodenal obstrüksiyonlarına klinik yaklaşım

Turkish Journal of Pediatric Disease

Yenidoğan dönemindeki intestinal obstruksiyonların çoğunluğunu konjenital duodenal obstrüksiyonlar oluşturur. Preoperatif ve postoperatif yenidoğan yoğun bakım uygulamaları ve uygun nutrisyonel tedaviler sayesinde morbidite ve mortalite önemli derecede azalmasına rağmen, literatürde duodenal obstrüksiyonlara zaman içerisinde yapılan müdahaleleri kıyaslayan çalışmaların yapılmadığı görülmektedir. Çalışmamızda, kliniğimizdeki konjenital duodenal obstruksiyonlu olguların klinik bilgilerini, literatürde sunulan klinik bilgiler ile karşılaştırarak, konjenital duodenal obstruksiyonların tedavisinin zaman içindeki sürecini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: 2006-2016 yıllarında kliniğimizde tedavi edilen konjenital duodenal obstruksiyon tanılı 16 olgu gestasyonel yaşı, cinsiyeti, doğum ağrılığı, başvuru günü, şikayeti, ek anomalileri, ameliyat zamanı, yapılan ameliyat, beslenme zamanı, yatış süresi ve takip açısından retrospektif olarak incelenip literatürdeki benzer çalışmalar ile karşılaştırılarak, günümüzdeki konjenital duodenal obstruksiyonların tedavisinin durumu tartışılmıştır. Bulgular: Dokuz olgu erkek, 7 olgu kız olmak üzere, %69 olgu prematüreydi. Ortalama gestasyonel yaş 34.8 (29-40) haftaydı. Klinik şikayetler 11 olguda kusma, 4 olguda batın distansiyonu ve bir olguda ise genel durum bozukluğutu. Konjenital kalp hastalığı sekiz olguda, Down Sendromu beş olguda ve iki olguda malrotasyon tespit edildi. Cerrahi yöntem olarak en sık olarak 12 olguya Diamond-Shape duodenoduodenostomi uygulandı. Ortalama total parental nutrisyon (TPN) alma süresi 8.4 gün ve ortalama yatış süreleri 17.56 gündü. Olguların tümünde cerrahi komplikasyon görülmeyerek, tam iyileşme ile taburcu edildi. Sonuç: Literatür değerlendirmemizde cerrahi süreçlerin kesitsel olarak verildiği ancak hastalığın bütünsel incelemesinin daha az yapıldığını görüldü. Yapılan karşılaştırmalarda, zaman içerisinde mortalitenin anlamlı şekilde azalma gösterdiği ancak cerrahi tekniklerde ve beslenmeye başlama günü ortalamalarında değişme olmadığı görüldü. Dikkat çekici olarak, sepsis oranlarında artış gözlendi. Literatürdeki olguların çoğunluğunun prematür bebekler olması, hastanede uzun kalış süreleri ve bu olguların göreceli olarak düşük immünitelerinin olması, sepsis oranlarındaki artışı açıklayabilir. Bu durumda, servis şartlarının daha iyi belirlenmesi ve postoperatif enteral ve parenteral beslenme ile mortalite ve morbidite arasında daha detaylı korelasyon çalışmalarının yapılması gerektiğini önermekteyiz.

The Pleural Hydatid Cyst Patient Admitted to Cardiology Department with Angina Pectoris. Angina Pektoris ile Karışan Plevral Kist Hidatik :Olgu sunumu

Echinococcosis, which is often referred to as hydatid cyst disease is a parasitic disease caused by the cestod Echinococus Granulosus. This disease occurs commonly in areas of heavy livestock farming where it is currently an important health concern. The most commonly involved organ is the liver, although cysts can involve many other organs including the lungs. We present a patient who was admitted to the cardiology service for evaluation of atypical chest pain and subsequently was diagnosed with hydatid cyst disease of the lungs. Hidatik kistin etkeni bir sestod olan Echinococcus Granulosus'dur. Hastalık hayvancılığın yaygın olduğu toplumlarda önemli sağlık sorunu oluşturmaktadır. Kist hidatik en sık karaciğere yerleşmekle birlikte çocuklarda akciğer tutulumu daha sıktır. Primer kist hidatik hastalığının en sık görüldüğü yer karaciğer olmasına rağmen diğer organlar da tutulabilir. Bu organlar tutulum sırasına göre, akciğerler, kas dokusu, yumuşak dokular, Abstract Echinococcosi...