Sağlik Kurumlari İşletmeci̇li̇ği̇ Programi Öğrenci̇leri̇ni̇n Umutsuzluk Ve Kaygi Düzeyleri̇ni̇n Beli̇rlenmesi̇ (original) (raw)
Related papers
Öğretmenleri̇n Umutsuzluk Düzeyleri̇
Journal of International Social Research
Bu araştırmanın amacı ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan öğretmenlerin umutsuzluk düzeylerini incelenmek ve bazı demografik özellikler açısından anlamlı farklılık olup olmadığını tespit etmektir. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini Küçükçekmece, Bağcılar, Avcılar ve Esenyurt ilçelerinde görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise Küçükçekmece, Bağcılar, Avcılar ve Esenyurt ilçelerinde görev yapan uygun/kazara örnekleme metoduyla seçilen 297 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan "Kişisel Bilgi Formu" ve "Beck Umutsuzluk Ölçeği(BUÖ)"kullanılmıştır. Veri analizi sonuçlarına göre öğretmenlerin genel umutsuzluklarında hafif düzeyde umutsuzluk olduğu; "Beck Umutsuzluk Ölçeği"nin gelecek ile ilgili duygular ve beklentiler alt boyutunda, motivasyon kaybı altboyutunda ve umut alt boyutunda umutsuzluğun tamamen olmadığı görülmüştür. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri "Beck Umutsuzluk Ölçeği"nin umut alt boyutunda eğitim kademesi değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Bu anlamlı farklılık ilkokulda görev yapan sınıf öğretmenleri ile lisede görev yapan öğretmenler arasında ilkokulda görev yapan sınıf öğretmenleri lehinedir. İlkokulda görev yapan sınıf öğretmenlerinin lisede görev yapan öğretmenlere göre daha umutlu oldukları söylenebilir. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri cinsiyet, eğitim durumu, yaş, mesleki kıdem, görev yaptığı okuldaki kıdem, branş değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir.
2014
Mesleki ve teknik egitim, yetistirdigi insan gucunun nitelikleri ile ulkenin endustriyel ve ekonomik kalkinmasini buyuk olcude etkileme gucune sahiptir. Bu egitimin verilmekte oldugu kurumlardan birisi de meslek yuksekokullaridir. Buyumekte olan endustrimizin ihtiyac duydugu teknik is gucunun yetistirilmesinde ve ulkemizin kalkinmasinda oldukca onemli yere sahiptir. Bu nedenle meslek yuksekokullarinda ogrenim gormekte olan ogrencilerimizin gelecege yonelik bakis acilari, kaygilari ve umut duzeylerinin bilinmesi cok onemlidir. Bu arastirma; Devlet universitesi olarak Marmara Universitesi ve Vakif universitesi olarak Arel Universitesi Meslek Yuksekokulu Bilgisayar Teknolojileri Bolumunde ogrenim goren universite ogrencilerinin umutsuzluk duzeyleri ve umutsuzluk duzeyine etki eden faktorleri arastirmak amaciyla yapilmistir. Arastirmanin verileri anket uygulamasi yapilarak toplanmistir. Arastirmada kullanilan anket formu iki bolumden olusmaktadir. Anket formunun birinci bolumunde ogrenc...
Spor Yapan Ve Yapmayan Üni̇versi̇te Öğrenci̇leri̇ni̇n Umutsuzluk Düzeyleri̇ni̇n Beli̇rlenmesi̇
Journal of International Social Research, 2018
Oz Bu araştırma; spor yapan ve spor yapmayan üniversite öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Araştırma grubunu Karamanoğlu Mehmetbey üniversitesinde öğrenim gören 400 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya katılanların umutsuzluk düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, Beck ve arkadaşları tarafından geliştirilen "Umutsuzluk Ölçeği" ile katılımcıların kendileri ve aileleri hakkındaki ilgili bilgilerin alınması amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Kişisel Bilgi Formu" kullanılmıştır. Ölçümlerin, normal dağılıma uygun olup olamadığını belirlemek için tek örneklem Kolmogorov Smirnov Testi uygulanmıştır. Normal dağılım göstermediği için verilerin çözüm ve yorumlanmasında, Kruskal Wallis-H testi ve Mann Whitney-U testi kullanılarak anlamlılık P<0,05 alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical Package for Social Sciences) paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya katılan katılımcıların umutsuzluk toplam puan ortalamalası (Ort.=9,52) orta düzeyde, umutsuzluk düzeyi alt boyutlarından gelecekle ilgili duygular puan ortalaması (Ort.=1,56) ve gelecekten beklentiler puan ortalaması (Ort.=2,69) ile yüksek düzeyde olduğu ve motivasyon kaybı puan ortalaması (Ort.=4,60) hafif düzeyde olduğu söylenebilir. Kişisel özelliklere göre ise katılımcıların umutsuzluk düzeylerinden; cinsiyet, öğrenim gördüğü bölüm, boş zamanlarını değerlendirme ve yeterli boş zaman durumu değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık bulunurken, yaş, sınıf, baba eğitim, anne eğitim, aile birey sayısı, gelir durumu değişkenlerine göre ise anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2021
Bu araştırmanın amacı; hemşirelik öğrencilerinde umutsuzluk ve depresif belirti düzeyinin belirlenmesi ve sosyodemografik değişkenlerle ilişkilerinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı araştırmanın örneklemini 204 hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmanın verilerini toplamak için Kişisel Bilgi Formu, Beck Depresyon Envanteri, Beck Umutsuzluk Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin Beck Depresyon Envanteri puan ortalaması 12.725±5.885; Beck Umutsuzluk Ölçeği puan ortalaması 4.833±4.180 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik öğrencilerinin cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme durumu ve arkadaşlarıyla sorun yaşama durumu özelliklerine göre Beck Depresyon Envanteri puan ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Katılımcıların cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme durumu ve aileyle ilişki durumu özelliklerine göre Beck Umutsuzluk Ölçeği puan ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Beck Depresyon Envanteri puanları ile Beck Umutsuzluk Ölçeği puanları arasında orta düzeyde pozitif yönlü ilişki saptanmıştır (p<0.05). Sonuçlar: Öğrencilerinin cinsiyet, ders başarı algısı, kendini yalnız hissetme, kişiler arası ilişki durumu özellikleri açısından umutsuzluk ve depresyon düzeyleri arasında farklılık olduğu ve öğrencilerin depresyon ve umutsuzluk düzeyleri arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Bu çalışma; öğrencilerin ileride sağlıklı birey ve kaliteli bakım yapabilen hemşireler olabilmeleri için hemşirelik eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi açısından önemlidir.
COVID-19 Pandemi̇ Dönemi̇nde Sağlik Yöneti̇mi̇ Öğrenci̇leri̇ni̇n İş Bulma Stres Ve Gelecek Kaygisi
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2022
Bu çalışmada, sağlık yönetimi eğitimi alan lisans öğrencilerinin COVID-19 pandemi döneminde işsizlik kaygısı ve tutumlarını, kariyer stresi ve umutsuzluk düzeylerini belirlemek ve bu değişkenlerin birbirleri üzerinde etkilerini tespit etmek amaçlanmıştır. Yöntem: Kesitsel tasarımda olan çalışmanın evrenini bir kamu üniversitesindeki sağlık yönetimi lisans öğrencileri oluşturmaktadır. 210 öğrencinin (K=152, E=58) katıldığı çalışmada Beck Umutsuzluk Ölçeği, İşsizlik Tutumu Ölçeği, İşsizlik Kaygısı Ölçeği, COVID-19 Korkusu Ölçeği ve Kariyer Stresi Ölçeği kullanılmıştır. Tanımlayıcı istatistikler, korelasyon analizi ve bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkisini tespit etmek için çoklu doğrusal regresyon kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların işsizlik kaygısı skorları yüksek bulunmuştur. İstihdam zorlukları, sosyal çevreden gelen iş bulma baskısı, karamsarlığın ve umutsuzluğun işsizlik kaygısını arttırdığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin karamsar ve düşük başarma arzusu ile birlikte çözüm arayışından uzak ve iyimser olamadıkları görülmüştür. Özellikle yüksek derecede çevresel ve sosyal baskı, bilgi ve beceri eksikliği ve istihdam zorlukları gibi faktörler ile yüksek COVID-19 korkusu, yüksek kariyer belirsizliği ve dışsal çatışmanın iş bulma baskısını birlikte etkilediği tespit edilmiştir. Sonuç: Sağlık yönetimi öğrencilerinin umutsuzluk içinde iş bulma kaygısı yaşadıkları ve bu iş bulma kaygılarının da kariyer streslerini arttırdığı görülmüştür. Öğrencilerin problemlerini çözebilmesi için önemli olan çözüm arayışı skorunun çok düşük çıkmış olması bu konuda gerekli kariyer danışmanlıklarını önemli kılmaktadır. COVID-19 sürecinde yaşanan psikolojik ve sosyal değişimler ve istihdam zorlukları, belirsizlik ve kaygıyı arttırmış ve bu durumun da öğrencilerin gelecek beklentilerini olumsuz etkilemiştir. Anahtar kelimeler: Sağlık yönetimi öğrencisi, sağlık bilimleri, COVID-19 pandemi, iş bulma stresi, gelecek kaygısı.
Üni̇versi̇te Öğrenci̇leri̇ni̇n Sağlik Kaygi Düzeyleri̇ni̇ Beli̇rlemeye Yöneli̇k Bi̇r Çalişma
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2019
Sağlık kaygısı kavramı ilk kez Salkovskis ve Warwick (1986) tarafından tanımlanan, kiĢinin somatik belirtilerini yanlıĢ yorumlamasına bağlı olarak ciddi bir hastalığı olduğuna ya da olacağına iliĢkin bir inancının olması ve sağlıkla ilgili aĢırı kaygı duymasıdır. Sağlık kaygısı temelinde iki yapıdan oluĢmaktadır. Bunlardan birincisi hastalık inancı diğeri hastalık fobisidir. Hastalık inancı, bireyin hâlihazırda bir hastalığı olduğu ya da gelecekte bir hastalığa yakalanacağı konusundaki sık sık ve güçlü bir Ģekilde gelen inancın bireyi alıkoymasıdır. Hastalık fobisi de, Ģu anda bir hastalığa yakalanma korkusu olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, bir hastalığa yakalanma durumundan korkma ya da daha genel bir ifadeyle yalnızca fiziksel olarak hasta olma korkusunu içermektedir. Bu çalıĢma; bir devlet üniversitesi öğrencilerinin sağlık kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla hazırlanmıĢtır. Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencilerinin sağlık kaygı düzeylerini ölçmeye iliĢkin Salkovskis ve arkadaĢları (2002) tarafından geliĢtirilen ve Aydemir ile arkadaĢları (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan Sağlık Anksiyete Ölçeği'nden yararlanılmıĢtır. ÇalıĢma, bir devlet üniversitesinde öğrenci olan 353 katılımcı üzerinde gerçekleĢmiĢtir. Öğrencilerin yaĢı, aylık geliri, barınma durumu, babalarının meslek durumu, bulunduğu bölüm ve sınıf ile sağlık kaygı düzeyleri arasında anlamlı bir iliĢki bulunamamıĢtır. Sağlık kaygı düzeyi ile öğrencilerin kendilerine verdikleri genel sağlık durumu puanlaması, babalarının eğitim durumu, annelerinin meslek ve eğitim durumu arasında anlamlı bir iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca, kadınların sağlık kaygı düzeylerinin erkeklerin sağlık kaygı düzeylerine göre yüksek olduğu görülmüĢtür. AraĢtırma sonuçları doğrultusunda; öğrencilerin %53,8'nin sağlık kaygı düzeyleri düĢük ve %47,2'sinin sağlık kaygı düzeyleri yüksek olarak tespit edilmiĢtir.
2008
Bu araştırma bir üniversitedeki Sağlık Yüksekokulu ve Teknik Eğitim Fakültesi 2. ve 3. sınıf öğrencilerinde depresif belirtilerin görülme oranı ve bunu etkileyen faktörlerin karşılaştırmalı olarak incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı ve karşılaştırmalı tipte bir araştırma olup, 15-30 Mayıs 2003 tarihleri arasında Sağlık Yüksekokulu ve Teknik Eğitim Fakültesi 2. ve 3. sınıf öğrencilerinden ulaşılabilen 214 öğrenciyle yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından 18 sorudan oluşan kişisel bilgi formu ve 10 parametreden oluşan DSM IV Major Depresif Epizod Tanı Ölçütleri kullanılarak, yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 21±0.98 olup, Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin %56.8'i, Teknik Eğitim Fakültesi öğrencilerinin %26.2'si kızdır ve öğrencilerin çoğunluğu arkadaşlarıyla birlikte evde kalmaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %34.1'inde depresif belirtilerin olduğu saptanmıştır. Cinsiyete göre bakıldığında, kızların %37.8'inin, erkeklerinde %31.5'inin depresif belirtilere sahip olduğu saptanmış, Okullara göre depresif belirtilerin görülme durumları incelendiğinde, Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin %30.6'sında, Teknik Eğitim Fakültesi öğrencilerinin ise %37.9'unda depresif belirtilerin olduğu saptanmıştır. Sınıflara göre öğrencilerin depresif belirti durumları incelendiğinde ise, 2. sınıf öğrencilerinin %41.2'sinde, 3. sınıf öğrencilerinin %27.7'sinde depresif belirtilerin olduğu saptanmıştır. Depresif belirtilerin görülme durumu ile sınıflar arası yapılan incelemede farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda öğrencilerin üçte birinin depresif belirtilere sahip olduğu belirlenmiş ve bunun yüksek bir oran olduğu düşünülmektedir. Üniversite öğrencileri arasında yapılan diğer epidemiyolojik çalışmalarda da bu grubu tehdit eden en önemli ruhsal bozukluğun depresyon olduğu belirtilmektedir.
Sınıf Öğretmenleri ve Diğer Branş Öğretmenlerinin Umutsuzluk Düzeylerinin İncelenmesi
Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenleri ile diğer branş öğretmenlerinin umutsuzluk düzeylerinin incelenmesidir. Bu temel amaca bağlı olarak belirlenen alt amaçlar şu şekildedir: 1.Sınıf öğretmenlerinin umutsuzluk düzeyleriile diğer branş öğretmenlerinin umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı bir fark var mıdır? 2.Öğretmenlerin umutsuzluk düzeylerine düzeydedir? 3.Öğretmenlerin umutsuzluk düzeylericinsiyete göre farklılaşmakta mıdır? 4. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri eğitim durumuna göre farklılaşmakta mıdır? 5. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri yaşa göre farklılaşmakta mıdır? 6. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri mesleki kıdeme göre farklılaşmakta mıdır? 7. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri görev yaptığı okuldaki kıdemine göre farklılaşmakta mıdır? 8. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri görev yaptığı branşına göre farklılaşmakta mıdır? 9. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri görev yaptığı eğitim kademesine göre farklılaşmakta mıdır? Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Küçükçekmece, Bağcılar, Avcılar ve Esenyurt ilçelerindegörev yapan sınıf öğretmenleri ve diğer branş öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise Küçükçekmece, Bağcılar, Avcılar ve Esenyurt ilçelerinde görev yapan uygun/kazara örnekleme metoduyla seçilen 141 sınıf öğretmeni ve 156 diğer branş öğretmenleri olmak üzere toplam 297 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ve“Beck Umutsuzluk Ölçeği(BUÖ)”kullanılmıştır. BUÖ Beck, Lester ve Trexler (1974) tarafından bireyin geleceğe dair olumsuz beklenti seviyesini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçeğin Türkçeye çevirisi Seber (1991) tarafından yapılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 23 programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalama ve standart sapma hesaplanmış, iki gözenekli değişkenlerde bağımsız grup T testi, üç ve daha fazla gözenekli değişkenlerde tek faktörlü varyans analizi (ANOVA) yapılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular şöyledir: Öğretmenlerin genel umutsuzluklarında hafif düzeyde umutsuzluk olduğu; “Beck Umutsuzluk Ölçeği”nin gelecek ile ilgili duygular ve beklentiler alt boyutunda, motivasyon kaybı altboyutunda ve umut alt boyutunda umutsuzluğun tamamen olmadığı görülmüştür.Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri“Beck Umutsuzluk Ölçeği”nin umut alt boyutunda eğitim kademesi değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Bu anlamlı farklılık ilkokulda görev yapan sınıf öğretmenleri ile lisede görev yapan öğretmenler arasında ilkokulda görev yapan sınıf öğretmenleri lehinedir.İlkokulda görev yapan sınıf öğretmenlerinin lisede görev yapan öğretmenlere göre daha umutlu oldukları söylenebilir. Öğretmenlerin umutsuzluk düzeyleri cinsiyet, eğitim durumu, yaş, mesleki kıdem, görev yaptığı okuldaki kıdem, branş değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir.