Hatâyî Divanı’nda Zâhid (original) (raw)
2023, Ordu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Zâhid, Klasik Türk edebiyatında özellikle de klasik şiirde yer etmiş önemli tiplerden biridir. Şairlerin çoğu, divanlarında bilhassa aşkın ön planda olduğu gazellerinde zâhid tipine muhakkak yer vermişlerdir. Bu çalışmada 16.yüzyıl Klasik Türk şiiri şairlerinden önemli bir isim olan Şah İsmail Hatâyî’nin divanında zâhid tipinin nasıl işlendiği ele alınmaktadır. Klasik şiirde şair, kendisini âşık tipiyle özdeşleştirerek zâhidin karşısında yer almaktadır. Zâhid tipi aşka ve âşıklara karşı katı tavrı ve şiddetli düşmanlığıyla şiirlerde yer almaktadır. Çalışma Hatâyî Divanı’nda mezkûr çatışmaların hangi yönleriyle ele alındığını ve zahidin olumsuz niteliklerinin neler olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla zâhidin aşka ve aşığa bakışının nasıl olduğu sorusundan hareket ederek çalışmanın çerçevesi oluşturulmuştur. Hatâyî Divanı’nın dört nüshası incelenerek zâhid ve âşık dikotomisinin yer aldığı beyitler derinlemesine tetkik edilerek analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda zâhid tipinin Hatâyî Divanı’nda da Klasik Türk edebiyatındaki yaygın kullanımına paralel bir şekilde ele alındığı görülmektedir.
Related papers
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
Hayatı hakkında çok az bilginin bulunduğu, hatta hangi asırda yaşadığı bile tam olarak tespit edilemeyen Hoca Dehhânî’nin 1 kaside ve 7 gazelden başka elde şiirleri bulunmamaktaydı. Hayatı ve edebî şahsiyeti hakkında verilen bilgi ve varılan kanaatlerin bir kısmı bu az sayıdaki şiire dayanıyordu. 2017 yılının yaz aylarında neşredilip okuyucular ve araştırmacıların istifadesine sunulan Hoca Dehhânî Divanı, Kütahya Dumlupınar Üniversitesinden Doç. Dr. Ersen ERSOY ve Marmara Üniversitesinden Doç. Dr. Ümran AY’ın ortak çalışması.Neşrini merakla beklediğimiz divan hakkında araştırmacılar Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi’nin 15. sayısında (2015) Hoca Dehhânî Hakkında Yeni Bilgiler adıyla bir makale yayımlamışlardı.
Bu tezin konusu XVI. yüzyıl Osmanlı şairlerinden Bahârî'nin Dîvân'ıdır. Çalışmanın esas amacı, Bahârî Dîvânı'nı doğru bir biçimde tespit etmek, şairin hayatı ve sanat anlayışı hakkında bilgiler vermek, sonrasında metin üzerinde biçim ve içerik açısından bir inceleme yapmaktır. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak Dîvân'ın Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar no.6950/2'de mevcut tek nüshası üzerinden transkripsiyonlu metni ortaya çıkarıldı. Çeşitli kaynaklardan Bahârî'ye ait olduğu tespit edilen şiirler bu metne eklendi. Şairin hayatı, eserleri ve sanat anlayışı ele alındıktan sonra, metinle ilgili inceleme aşamasına geçildi. İçerik incelemesinde öncelikle dinî ve tasavvufî özellikler başlığı altında dîvânda sözü edilen sureler, peygamberler ve melekler gibi dinî unsurlar ile şairin tasavvufî görüşlerine yer verildi. Daha sonra sosyal hayatın şiire yansımalarına bakıldı. Son aşamada şiirlerde geçen sevgili ve âşık motifleri incelendi. Sonuç kısmından sonra nüsha tasnifi yapılıp metin tespitinde izlenen yol aktarıldıktan sonra metnin okunmasında gözden kaçırılan noktalar olabileceği düşünülerek diğer araştırmacıların önerilerinden yararlanabilmek amacıyla çalışmanın sonuna metnin bir nüshası eklendi.
Dil ve Edebiyat Araştırmaları | Journal of Language and Literature Studies, 2024
Yaradılış olarak insanın en temel özelliklerinden bir tanesi merak duygusudur. Bu özellik insanlığı günümüzde bulunduğumuz noktaya getiren temel dürtüdür. Ruhsal ve fi ziksel ihtiyaçlarla birleşen merak duygusu bugün insanlığa yapay zekânın rehberlik edeceği yeni bir kapıyı açmak üzeredir. İnsanın yaradılıştan sonra kendi varlığını idrak ettiği ve in sanlığın toplum hayatına geçtiği dönemlerden itibaren gökyüzü belki de en çok ilgi duydu ğu tabiat unsurudur. Gökyüzünde parlayan, ısı ve ışık kaynağı olan Güneş, gece olduğunda ortaya çıkıp yolunu aydınlatan Ay ve yıldızlar belli dönemlerde tapındıkları ilahlar olmuş ken kimi zaman da kendilerine gelecekten haber verdiklerine inandıkları mistik unsurlar haline gelmişlerdir. İnsanla ilişkili her unsur gibi kozmik âlem de insan muhayyilesinin ve zevkinin ürünü olan edebî eserlerde kendisine yer bulmuştur. Klasik Türk edebiyatında da durum farklı değildir. Kozmik unsurlardan şiirinde bahsetmeyen bir şair yoktur. Klasik şairin gökyüzü tasavvuru Batlamyus sistemini esas alır. Bu sistem Dünya’nın merkezinde olduğu birbirini çepeçevre saran dokuz katmandan oluşmaktadır. Katmanlara genel olarak felek ismi verilse de her birinin kendilerine has isimleri vardır. Bu katmanlarda bulunan feleklerin isimleri sırasıyla şöyledir; Kamer, Utârid, Zühre, Şems, Mirrîh, Müşterî, Zuhâl, Felekü’l-Burûc ve Felek-i Atlas. Çalışmada XVII. yüzyıl klasik Türk edebiyatı şairlerinden Mezâkî’nin Divanı esas alınarak felek kavramı ve dokuz feleğin klasik şiirdeki anlam dün yası üzerinde durulmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.