TÜRKİYE'DE GREV VE EYLEMLERE İLİŞKİN YAYINLAR (original) (raw)
Related papers
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE TEŞVİKLER ve ÜLKE UYGULAMALARI
Cumhuriyet sonrası dönemlerde, yatırım ve istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması için teşvik sistemleri uygulamaya konulmuştur. 1980 yılına kadar dış piyasalara entegre olmayı destekleyici teşvikler uygulanmıştır. 24 Ocak 1980 Ekonomi Kararları ile dış ticareti serbesleştiren uygulamalara ağırlık verilirken, 1990’lı yıllarda bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltıcı politikalar benimsenmiştir. 2000 yılında teşvik sistemi revize edilerek getirisi yüksek teknolojik ürün üretimine yönelme başlamış ve 2009 yılında devreye sokulan teşvik sistemi ile ülke dört yatırım bölgesine bölünerek teşvik yelpazesi genişlemeye başlamıştır. 2012 yılında uygulamaya giren Yeni Teşvik Sistemi ise birçok özelliğinden dolayı bugüne kadar yapılan en geniş ve en kapsamlı teşvik sistemi olma özelliği taşımaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de uygulanan tüm yatırım teşvik sistemleri incelenmiş ve diğer ülkelerdeki uygulamalar tanımlanmıştır. Çalışma, genel bir değerlendirme ve öneriler ile son bulmaktadır.
TÜRKİYE VE BİRLEŞİK KRALLIK'TA GREVDE KAYBOLAN İŞGÜNÜ SAYISININ ÜCRET ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Verimlilik Dergisi, 2019
Bu çalışmada, Türkiye ve Birleşik Krallık için ücret üzerinde enflasyon ve ekonomik büyümenin yanı sıra grevde kaybolan işgünü sayısının uzun ve kısa dönem etkileri 1963-2015 dönemlerini kapsayan yıllık zaman serisi verileri kullanılarak Engle-Granger Eşbütünleşme Analizi ve Hata Düzeltme Modeli çerçevesinde incelenmiştir. Elde edilen bulgular, her iki ülkede de enflasyonun hem kısa hem de uzun dönemde, ekonomik büyümenin ise sadece kısa dönemde ücretin belirleyicisi olduğunu göstermiştir. Ayrıca grevde kaybolan işgünü sayısının ücreti uzun dönemde pozitif yönde etkilediği buna karşın kısa dönemde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Eşbütünleşme, Hata Düzeltme, Girdi-Çıktı Analizi, Ücret Uzlaşması, Grevler, Matematiksel Temelli Sosyal Anlaşma.
“TARİHİN İZİNDE BİR ÖMÜR” PROF. DR. NURİ YAVUZ’A ARMAĞAN, 2019
1914 verilerine göre nüfusunun yalnızca %3’ünün okuma yazma bildiği bir il olan Mardin’de Türk Ocakları, Halkevleri ne Halkodalarının yaptığı ısrarlı çalışmalar neticesinde bir yandan yeni Türk harfleriyle okuma-yazma bilen vatandaş sayısının artması hedeflenmiş diğer yandan ise " İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitle yaratmak” ideali çerçevesinde şekillenen ve genç Cumhuriyetin en önemli sermayesi olan beşeri kaynağının hedeflenen seviyeye getirilmesine çalışılmıştır. Bu zorlu yolculuk sırasında toplumsal yapının yerleşik dinamiklerinden kimi zaman destek alınsa da çoğu zaman güç kaybı yaşayacağı endişesi nedeniyle bu yapılarla da Karşı karşıya gelinmiş ve açılan kurslara iştirak edecek vatandaş bulma konusunda zaman zaman sıkıntılarla karşılaşılmıştır. 1944-1946 döneminde nüfusu 170000’nin üzerinde olan Mardin özelinde bakıldığında açılan A ve B kurslarına kayıt yaptıran vatandaş sayısının 225 kişi olduğu görülmektedir. Katılımın bu derece kısıtlı olmasının bölgenin feodal yapısı ile vatandaşlık bilinci vermeyi amaçlayan Halkevleri, Halkaodaları vb yapılar arasındaki fikri çatışmanın etkisi ve güç kaybedeceği endişesiyle halk üzerinde baskı kuran feodal yapının engellemeleri olabileceği gibi; bu kurumlarda öğretilen okuma-yazmanın pratikte sağlayacağı faydaların ne olabileceği konusunda halkın yeteri kadar bilinç sahibi olmaması da bir diğer neden olarak ortaya çıkabileceği değerlendirilmektedir. Nitekim açılan kurslar neticesinde kursları başarıyla bitiren vatandaş sayısının 141 de kalması pratikte sağlanacak fayda konusundaki bulanıklığın bir sonucu olabileceği düşünülmektedir. Halktaki teveccüh eksikliğinin sebeplerinden bir diğerinin ise incelenen dönemin hakim siyasi atmosferinin etkisi olabileceği düşünülmektedir. 1939-1945 yılları arasında dünyayı kasıp kavuran dünya savaşı bir parçası olmasa da ekonomik açıdan Türkiye'yi de olumsuz yönde etkilemiş; en temel ihtiyaç maddeleri bile karne ile halka dağıtılır hale gelmiştir. Yaşanan bu ekonomik darboğaz Cumhuriyet Halk Partisi genel sekreterliği tarafından yönlendirilip yönetilen halkevi, halkodaları faaliyetlerini de olumsuz yönde etkilemiş verilmesi öngörülen ödenekler kimi zaman tahsisi yapılsa bile ilgili yöreye ulaşmamıştır. Amatör ruhla gönüllülük esasıyla yürütülmek zorunda kalan bu faaliyetlerden istenen sonuçlara ulaşmak çoğu zaman mümkün olamamıştır. Büyük savaş sırasında yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle hükümete karşı halk genelinde oluşan olumsuz tutumlar yine hükümet eden partinin diğer bütün faaliyetlerine karşı da halk genelinde bir rezerv oluşmasına, sonuçları büyük faydalar yaratabilecek olsa bile ihtiyatla yaklaşılmasına neden olmuştur. Okuma-yazma kurslarına katılımın istenen düzeyin altında kalmasının bir diğer nedeninin de bu olabileceği düşünülmektedir. Cumhuriyet ideallerinin tüm halk kitleleri tarafından kabul edilmesini sağlamak; halkı ümmet, tebaa bilinç düzeyinden devlet nezdinde hak ne ödevleri olan birer vatandaş düzeyine çıkarmak, çağın gereklerine uygun bir medeniyet inşasını gerçekleştirme ülküsüne ulaşmak maksadıyla yürütülen tüm çalışmalar günümüz Türkiye’sinin geldiği noktaya ulaşabilmesine yönelik vizyonları çerçevesinde geçmiş kadroların attığı adımlar olarak değerlendirildiği takdirde bu adımların ne kadar değerli ve kendi dönemleri açısından ne kadar önemli olduğunu kavramak çok daha mümkün olabilecektir.
YÜRÜYÜŞ DERGİSİ YAZILARI - REV
Yürüyüş, 1975
Aşağıdaki yazıların tümü Türkiye İşçi Partisi'nin yayın organı Yürüyüş dergisinde, Galip Tekin adıyla yayımlanmıştır. Kırk yılı aşkın bir süre önce yazdığım bu yazıları yeniden yayımlamamın iki nedeni var. Birincisi, o dönemde benim de içinde olduğum bazı çevrelerde geçerli ve yaygın olan düşünce biçimi ve yaklaşımı sergilemeleri. İkinci neden ise birincisiyle ilişkili, ama biraz daha kişisel: Kendi düşünce geçmişimle yüzleşme ve özeleştiri isteği.
TÜRKİYE TÜRKÇESİ DIŞINDA YAZILMIŞ MEVLİTLER
Türk Kültüründe Mevlit Geleneği Uluslararası Sempozyumu Bildiriler, 2023
Da'vet aldık Ûniversîte-i Cumhûriyye'den Cem' olup ehl-i mevâlid eylemek-çün ihtifâl Kimi tayrân kimi seyrân sanasın seyl-i revân Merdlere harmân olan Sîvâs'a ettik intikâl Gice Mihmândâr'da konaklayıp hep hâcegân Râhat-ı cân eyledik pek lüks idi Hilton-misâl Üç salonda iki gün tebliğ-tebellüğ eyledik Ba'zı hoş sohbetler ettik ba'zı ettik kîl u kâl Gâhi çarsûlar dolaştık geh cevâmi' geh müze Ekl ü işrâb ile ettik ekser ezmân iştigâl Konak-ı Abd' Ağa'da çaldık felekten bir gice Çerkez'in Kahve'de ettik dostlar ile hasbihâl Mû-be-mû her şey düzülmüş kuş südü eksikti tek Eylemek tertib-i sempozyum hemân buldu kemâl Pâyimiz basmaz yire çün eyle hoşnûd ettiler Arşa çıksak tan mıdır şimden girü bi-perr ü bâl Geldi şabâşın sonu Fâtih dedi târîhini "Çok güzel sempozyum oldu şehr-i Sîvâs'da bu sâl" ل ه ا ى او م ز زل ق : 1144+300= 1444 Not: "Şâbâş"ın sonu (son harfi) ebced değeri 300 olan ش harfidir. "Şâbâşın sonu geldi" dendiğine göre ikinci mısrada çıkan tarihe 300 eklenecektir.
TÜRKİYE'DE EPİTETLER ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR VE KÖROĞLU'NUN BİR ŞİİRİNİN TAHLİLİ
ÖZ Sözlü gelenek ürünlerinde, estetik özellik kazandırılmak istenen kahraman yahut herhangi bir nesnenin rengini, hacmini, güzelliğini veya çirkinliğini yansıtmak için o kahramana ya da nesneye ko-şulan öğelere epitet denmektedir. Epitet, temelini Milman Parry'nin attığı ve öğrencisi Albert B. Lord tarafından geliştirilen " Sözlü Formül Kuramı " nın asli elemanlarındandır. Bu kuram, halk bilimi çalış-malarında kısaca " Homer sorunu " olarak bilinen Homeros destanlarının (İlyada ve Odysseia) nasıl ya-ratıldığını anlamak üzere yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Türkiye'de epitetler üzerine yapılan sınırlı sayıdaki araştırmaların tanıtılmasına ve Köroğlu hikâyelerinden " Bolu Beyi Kolu " nda geçen bir şiirin epitetler merkeze alınmak suretiyle yapılan tahliline yer verilmiştir. Köroğlu, sekiz dörtlükten oluşan ve tutsak olduğu bir dönemde söylediği söz konusu şiirde, güvendiği ve gelip kendisini kurtarmasını beklediği yakın adamlarından sekizini, onların birtakım özelliklerini yansıtan epitetler sıralayarak anmaktadır. İncelediğimiz şiirde geçen keleşler ile onlara koşulan epi-tetlerin Köroğlu kolları/anlatıları içinde bir karşılığının olup olmadığı araştırılırken Batı versiyonu Köroğlu kollarından faydalanılmıştır. Bu çalışmada, her ne kadar bir manzumeden yola çıkılsa da kahramanlara koşulan epitetlerin izi, düz yazılı metinlerde takip edilmeye çalışılmıştır. Anah tar Kelimeler Epitet, Sözlü Formül Kuramı, Köroğlu, Bolu Beyi Kolu, Meddah Behçet Mahir. ABST RACT The elements used ın traditional oral works for depicting the hero who needs to have an aesthetic feature or the object of which color, size and beauty or ugliness need to be depicted are called epithets. Epitet is one of the main aspects of the " Oral-Formulaic Hypothesis " which was founded by Milman Parry and was further developed by his pupil Albert B. Lord. This hypothesis occured during the studies which were done to better understand how the epics of Homeros (The Illiad and The Odyssey), also known as the Homer problem, were created. In this study, the focus is on the limited researches of the epithets done in Turkey and an analysis over the epitets which take place in one of the poems called " Bolu Beyi Kolu " in the stories of Köroğlu. In this poem which is made out of eight verses and he wrote during his captivity, Köroğlu mentions, in order, eight of his loyal men of whom he expects to come and save him and some of these eight men's aspects by using depicting epithets. We made use of the equavalent stories in the West in all of which Köroğlu is the main charecter with minor changes in plot while analysing to see whether there are, in the analysed poem, any equavalents of the " Keleşler " (the fellow men of Köroğlu) and the epithets used to depict them in other Köroğlu stories. In this study, though, we set off with a poem, we also tried to follow the traces of the epithets used to depict the heroes in texts, too.
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE ENGELLİ TURİZMİ İLE İLGİLİ YAPILAN ÇALISMALAR
Öz Dünya nüfusunun yaklaşık %15'i engelli insanlardan oluşmaktadır (Dünya Engellilik Raporu, 2011: 1). Engelli nüfus oranın zamanla artacağı tahmin edilmektedir. Dünyada çeşitli zaman aralıklarıyla engellilere yönelik yasal düzenlemeler yapılmış ve yapılmakta olup, bu yasal düzenlemelerin ortak noktası tüm engelli insanların temel özgürlüklerden ve insan haklarından tam ve eşit bir şekilde faydalanmasını oluşturmaktadır. Turizm faaliyetlerinde bulunmak, toplumdaki tüm bireylerin faydalanması gereken bir haktır. Dolayısıyla herhangi bir engelinden dolayı seyahate çıkamayanların da turizme katılımının teşvik edilmesi önem arz etmektedir (Toskay, 1989: 158). Dünyada engellilere yönelik özel donanım ve hizmet gerektiren konaklama imkânları ve bu konuda yapılan çalışmalar oldukça az sayıdadır (Artar ve Karabacak, 2003: 18). Bu çalışma ile yapılan detaylı literatür taraması sonucunda dünyada ve Türkiye'de engelli turizmi ile ilgili yapılmış çalışmalar paylaşılarak daha sonraki yapılacak olan çalışmalara bir yön vermek amaçlanmaktadır. Abstract The world's population approximately 15% is composed of people with disabilities. The disabled population rate is estimated increase over time. In the world made legal arrangements for disabled and is carried out with various time, the common point of all the legal regulations have been full and equal benefit of people with disabilities from the fundamental freedoms and human rights. All individuals in society should benefit to tourism activities that is a right of people. Therefore, promoting the participation of those who can not trip tourism because of any obstacle is so important. In this regard in the world very few work done which requires special equipment and services for the disabled accommodation. As a result of this study, a detailed literature survey conducted on people with disabilities in tourism sector in the world and in Turkey, with this sharing studies are intended to provide direction to the work that will be done later. GĐRĐŞ Hızla globalleşen dünyada her geçen gün pek çok farklı sorun ele alınırken belki de insan hayatını kolaylaştırmak adına ele alınan sorunlardan en önemlisi engelli bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılmasına yönelik olanlardır. Dünyada önemli bir azınlığı oluşturan engelli bireylerin de tıpkı sağlıklı bireyler gibi hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri en önemli insan haklarından birisidir. Engelli olmak; hem bireysel, fiziksel ve medikal, hem de toplumsal sorunların sonuçlarını doğuran bir olgudur. Engelliliğin kendi doğasına has bir özellik olan çok boyutluluk ile her tarihsel döneme tekabül eden anlayış farklılıkları birlikte ele alındığında, engelliliğin " karmaşık ve çok boyutlu " bir olgu olduğu görülmektedir (Erdugan, 2010: 5). Đnsanların doğuştan veya sonradan hastalıklar, doğal afetler, yetersiz beslenme veya kazalar sonucu fiziksel, zihinsel ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, yaşamsal aktivitelerini sürüdürebilmeleri için engel teşkil etmekte ve en önemlisi sosyal yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırıcı etki yaratmaktadır (