Investigation of the serum brain-derived neurotrophic factor in patients with alopecia areata: a preliminary study (original) (raw)
Related papers
A case of lenflunomide-induced alopecia areata
TURKDERM, 2015
Leflunomide is an immunomodulatory drug widely used in the treatment of inflammatory arthritis, especially in rheumatoid arthritis and psoriatic arthritis. The common side effects of leflunomide are hepatopathy, hypertension, various gastrointestinal complaints and transient hair loss, which are all mild and reversible. Although leflunomide is associated with transient hair loss, only one case of leflunomide-induced alopecia areata has been reported previously. In this case report, we present a 38-year-old male patient who suffered from alopecia areata after leflunomide therapy.
Epileptik Hastalarda Saç Çinko Değişiklikleri
1996
SuleymanDemirel Universitesi TIP FAKULTESI DERGISI: 1996 Mart; 3(1) Epileptik Hastalarda Sac Cinko Degisiklikleri Galip Akhan Mehmet Akdogan Ahmet Koyu Ruya Altan Halit Karaca Ozet 18 kadin 18 erkek toplam 36 epiteptik hastanin sac cinko degerleri ayni sayidaki saglikli kontrol grubu ile karsilastirildi. Epileptik hastalar ile kontrol grubu arasinda, jeneralize nobet geciren hastalar ile parsiyel nobet gecirenler arasinda, hidantoin kullanan hastalar ile karbamazepin kullananlar arasinda istatistiksel anlamda bir fark tespit edilmedi. Sonuclar literatur isiginda tartisildi. Anahtar Kelimeleri Epilepsi, cinko, sac, hidantoin, karbamazepin. Abstract Hair Zinc Levels of Epileptic Patients in this study we studied hair zinc (Zn) levels in 36 patients with epilepsy and 36 healthy persons in order to search importance of trace element in epilepsy. There vveren't any stasticaUy important difference between patient group and healthy group, pauents used carbamezapine and patients used ph...
The relationship of Cag-A in patients with HP positive alopecia areata and vitiligo
Abant Medical Journal, 2015
Amaç: Helicobacter Pylori (HP) ile bazı dermatolojik hastalıklar arasında ilişki kurulurken, alopesi areata (AA) ve HP arasında çelişkili veriler mevcuttur. Bu çelişkili sonuçların nedeni, HP'nin virulansından sorumlu faktörlerden biri olan Cag-A (sitotoksin ilişkili gen ürünü A) olabilir. Vitiligoda ise HP'nin muhtemel rolü hakkında tıbbı literatürde çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Literatürde tespit edilebildiği kadarıyla Cag-A (+) suşlarının rolünün saptandığı sadece bir çalışma bulunmaktadır. Yöntem: Altmış AA ve 52 vitiligo tanısı almış, dispepsi, eşlik eden otoimmün hastalıklar ve diğer enfeksiyonlar açısından hikâye, belirti, tanı ve tedavileri olmayan hastalar ve 60 sağlıklı bireyde HP stool antijeni ve serumlarında Cag-A seroprevelansı ELİSA kullanılarak incelendi. Hastalık şiddetleri AA grubunda alopesi şiddet ölçeği (SALT) skoru ve vitiligo grubunda ise "dokuzlar kuralı" ile ölçüldü ve HP, Cag-A pozitifliği ile ilişkisi karşılaştırıldı. Bulgular: AA grubunda 43 (%71,7), vitiligo grubunda 26 (%50) hastada HP (+)'liği saptandı. Bu hastalardan AA hastalarında Cag-A (+)'liği 26 (%60,4), vitiligo hastalarında 17 (%65,3) kişide saptandı. AA hastaları ile kontrol grubu karşılaştırıldığında, HP (+)'liği ve Cag-A (+)'liği AA hastalarında belirgin olarak yüksek sayıda saptanırken (p<0.05), vitiligo hastaları ile kontrol grubu karşılaştırıldığında ise HP (+)'liği ve Cag-A (+)'liği ile herhangi bir fark ve hastalık şiddeti açısından ilişki saptanmadı. Sonuç: Cag-A (+) HP suşları sağlıklı bireylere göre dispeptik olmayan AA hastalarında yüksek orandadır ancak vitiligo hastalarında bu yükseklik ve hastalık şiddetleri ile ilişki tespit edilememiştir. Objective: Even though some dermatological diseases have been related to Helicobacter pylori (HP), in alopecia areata there are conflicting data. The reason of this conflict might be Cag-A (cytotoxin-associated gene A) which is one of the factors responsible from virulance of HP. According to the search of medical literature in vitiligo there is only one study which reports possible role of HP and Cag-A. Method: HP stool antigen and Cag-A seroprevalence in serum with ELISA investigated in 60 healthy subjects, 60 AA and 52 vitiligo patients without history, symptom, diagnosis and treatment of dyspepsia, autoimmun disorders and other infections. The severity of diseases were assessed by severity of alopecia tool/SALT and rule of nine and relationship between HP, Cag-A positivity and severity of diseases were investigated. Results: Fourthy-three (%71.7) of AA, 26 (%50) of vitiligo patients were HP (+). Also Cag-A positivity was in 26 (%60,4) of AA, 17 (%65,3) of vitiligo patients. In comparison of healthy subjects and AA patients HP and Cag-A positivity were significantly higher in AA patients (p<0.05), but there were no significance in vitiligo group and no significant relationship between severity of diseases and these positivities. Conclusion: The incidence of HP with Cag-A (+) strains is higher in AA patients where as not in vitiligo patients. Also Cag-A strain positivity is not related to severity of diseases.
Diagnostic value of histopathologic examination in alopecias
TURKDERM
Alopecias are evaluated in two groups, namely noncicatricial type and cicatricial type. Cicatricial alopecias are generally irreversible due to the permenant damage to the hair follicles and as follicular epithelium is replaced by connective tissue in the late stages. In noncicatricial alopecia, the follicular epithelia is intact and hair regrowth is likely. The accurate diagnosis of alopecia subtypes which have different etiologies and occasionally result in permanent hair loss is of paramount importance to initiate the appropriate treatment in the early stages. Most of the subtypes of alopecia can be diagnosed with a detailed history and clinical evaluation. However, most of the disorders leading to alopecia present with nonspecific and overlapping clinical findings which alter over the course of the disease. In those instances, scalp biopsy and histopathologic evaluation is necessary to make or confirm the diagnosis. Transverse and vertical sections used for the interpretation of scalp biopsy specimens offer different advantages. Therefore, idealy, obtaining two 4 mm punch biopsy samples and combining both methods is suggested to enhance the diagnostic yield in patients with alopecia. In this review, the value of scalp biopsy in the diagnosis of subtypes of alopecia, the significance of evaluation of transverse and vertical sections in the histopathologic examination and the major histopathologic findings of the disorders involved in the etiology are described.
Journal of Dr Behcet Uz Children s Hospital, 2016
Alopesi areata (AA) tanılı çocuk ve ergenlerde aile işlevselliği, psikopatoloji ve yaşam kalitesini belirlemek sosyodemografik ve hastalık ile ilgili değişkenlerle ilişkisini araştırmaktır. Yöntem: İki-18 yaş arasındaki 45 hasta retrospektif olarak incelendi. Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ), Çocuklar ve Gençler İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği (ÇYKÖ), Çocuklar için Depresyon Ölçeği (ÇDÖ) ile Sosyodemografik veri formu kullanılmıştır. İstatistiksel analizde SPSS 18.0 programı kullanılmıştır. Bulgular: Çalışma grubunun yaş ortalaması 9.22±3.79 yıldır ve %55.6'sı kadındır. Tüm olgu grubunda ADÖ gereken ilgiyi gösterme ve davranış kontrolü alt ölçeklerinde sorun olduğu belirlenmiştir (>2). Olguların %42.2'si en az bir psikiyatrik tanı almıştır. Psikiyatrik komorbidite varlığı; depresyon, ADÖ genel işlevler, Ebeveyn yaşam kalitesi psikososyal sağlık, çocuk yaşam kalitesinde de tüm alanlarda bozulmaya neden olmuştur. Olguların %51.1'inde psikososyal tetikleyici olay tespit edilmiştir. Ama tetikleyici olay saptanmayan olgularda ÇDÖ ve ÇYKÖ tüm alanlarda anlamlı düzeyde bozulmuştur (p<0.05). Lezyon yaygınlığı yalnızca, atak sayısı ve hastalık süresi ile pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Sonuç: AA hastalarında aile işlevselliği gereken ilgiyi gösterme ve davranış kontrolü alanlarında bozuktur. Psikososyal tetikleyici olaylar AA'da sık olmasına rağmen psikopatoloji, yaşam kalitesi ve aile işlevselliği ile ilişkili olmayabilir. Psikiyatrik komorbidite yaşam kalitesini en fazla bozan faktör olmuştur.
Clinical, Demographic and Laboratory Features of Children with Alopecia Areata
Turkish Journal of Dermatology / Türk Dermatoloji Dergisi, 2014
Alopesi areata (AA) vücut kıllarının sikatrissiz dökülmesi ile karakterize, etyolojisi bilinmeyen, inflamatuar bir deri hastalığıdır. Bu çalışmada AA'lı çocuk hastaların klinik ve demografik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği'ne Temmuz 2010-Temmuz 2013 tarihleri arasında başvuran 131 AA'lı çocuk hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların yaşları 2-16 yıl arasında idi. Yüz otuz bir hastanın 74'ü (%56,5) erkek, 57'si (%43,5) kızdı ve yaş ortalamaları 8,95±3,85 yıl idi. Hastaların 28'inde (%21,4) atopi öyküsü vardı ve AA'nın şiddeti ile korele bulundu (p=0,00). AA'nın şiddetiyle hastalık süresi arasında ilişki olduğu tespit edildi (p=0,02). AA'nın şiddetiyle tırnak tutulumu arasında anlamlı bir ilişki saptandı (p=0,00). Hastaların %20,5'inde kansızlık tespit edildi ve bu sonucun AA'nın şiddetiyle ilişkili olmadığı belirlendi (p>0,05). Sonuç: Kliniğimize başvuran AA'lı çocuklarda genellikle lezyonların yaygınlığı %25'ten azdır. AA'nın süresi, atopi varlığı ve tırnak tutulumu AA'nın şiddetiyle ilişkilidir. Kansızlığın AA'nın şiddetiyle ilişkisi bulunmamaktadır.
TURKDERM
Androgenetic alopecia (AGA) is a form of hair loss due to the effects of androgens, in genetically susceptible individuals. This disease is seen very commonly in every population and causes increased amount of stress for the patients. The disease is known from very early ages and is first medically described by Hamilton. The pathogenesis of the disease can be based on age, genetic factors, and androgens. Clinically alopecia is observed on the temporal and vertex areas, during postpubertal period. Vellus like hairs are pathognomonic for the disease. The decrease in anagen/telogen ratio is detected in histopathological examination. The treatment consists of topical mioxidil, oral finasteride and commonly used surgical methods.
Anger, anxiety and depression in females with diffuse alopecia
Objective: Present study aims to compare control group patients and patients with diffuse alopecia in order to understand the nature of the relationship between symptoms and level of anger and to see whether patient group has higher number of symptoms than control group. Methods: 43 female patients who were diagnosed diffuse alopecia in dermatology clinic and 52 age-and-gender-matched control participants were included in the study. 20% of patients (n=19) with androgenetic alopecia, 10.5% of patients (n=10) with diffuse alopecia areata and 14.7% of patients (n=14) with telogen effluvium participated in study. Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS) and The Trait Anger and Anger Expression Scale (TAAES) were filled by the participants. Also patients were followed up by a standard hospital form recording alopecia. Results: It was found that patients with alopecia revealed significantly more depression (p<0,001) and anxiety (p<0,001) scores than control group. Also trait anger (β = 0,216, Wald Z = 3,697, Exp(B)= 1,241, p<0,05) and anxiety (β = -0.466, Wald Z = 5,008, Exp(B)= 0.628, p<0,05) scores significantly predicted alopecia group. Additionally total time period for alopecia significantly and positively correlated with depression (r= 0,402, p<0.01) and anxiety (r=0,393, p<0,01) scores. Comparing patient groups with each other, trait anger and expressed anger were significantly different across groups. Conclusion: Patient group reported more anxiety and depressive symptoms than control group. In treatment of patients with alopecia, bidirectional relationship between alopecia and psychological symptoms should be in consideration. Collaboration with psychiatry is suggested in order to improve treatment efficacy and patients’ life satisfaction. In addition anger management seems essential in treatment of patients with diffuse alopecia. Key words: Diffuse alopecia, depression, anxiety, anger Diffüz alopesili kadınlarda öfke, anksiyete ve depresyon ÖZET Amaç: Bu çalışmada diffüz alopesili hastalarda psikiyatrik belirti sıklığının sağlıklı kontrollere göre daha fazla olup olmadığının belirlenmesi ve bunların öfke düzeyleriyle ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Bu çalışmaya dermatoloji polikliniğinde diffüz alopesi tanısı konulan 43 kadın hasta ile cinsiyet ve yaş açısından uyumlu sağlıklı 52 gönüllü dâhil edildi. Dermatolojik tanı olarak diffüz alopesi alt tiplerinden androgenetik alopesi tanısı alan 19 (%20,0), diffüz alopesia areata tanısı alan 10 (%10,5), telogen effluvium tanısı alan 14 (%14,7) kişi çalışmaya dâhil edildi. Hastalara ve kontrol grubuna Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HAD) ve Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği (SÖÖTÖ) uygulandı. Standart hazırlanan “Saç Dökülmesi Hasta Takip Formu”na hastaların kayıtları yapıldı. Bulgular: Alopesili hasta grubunda sağlıklı kontrollere göre anksiyete (p<0.001) ve depresyon (p<0.001) puanları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Ayrıca sürekli öfke (β = 0,216, Wald Z = 3,697, Exp(B)= 1,241, p<0,05) ve anksiyete (β = -0.466, Wald Z = 5,008, Exp(B)= 0.628, p<0,05) puanlarının tanı grubunu anlamlı derecede öngördüğü ve ayırt edici olduğu belirlendi. Saç dökülme süresinin, anlamlı ölçüde depresyon (r= 0,402, p<0.01) ve anksiyete (r=0,393, p<0.01) puanları ile pozitif korelasyon gösterdiği bulundu. Dermatolojik tanılar birbirleriyle karşılaştırıldığında, sürekli öfke ve öfke dışa alt ölçekleri arasında anlamlı derecede farklılıklar saptandı. Sonuç: Alopesili hastalarda sağlıklı kontrollere göre anksiyete ve depresif belirtilerin daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu hastalara bu tür psikiyatrik rahatsızlıklar sıklıkla eşlik ettiği için psikiyatri kliniği ile işbirliği yapılması; hem tedavinin başarısını, hem de hastanın yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca bu hastalarda öfke ve öfke ifade tarzı üzerinde de dikkatle durulmalıdır. Bu ilişkinin farkında olmak diffüz alopesi hastalarının tedavisine katkı sağlayacaktır. Anahtar kelimeler: Diffüz alopesi, depresyon, anksiyete, öfke Dicle Med J 2015;42(3):335-341 doi: 10.5798/diclemedj.0921.2015.03.0585
Etyopathogenesis and Oxidative Stress Relationship in Mild Severe Alopecia Areata
Turkish Journal of Dermatology / Türk Dermatoloji Dergisi, 2017
Alopesi areata (AA); skarsız kıl kaybı ile karakterize, rekürren, otoimmün, inflamatuvar bir hastalıktır. Etyopatogenezi tam bilinmemekte, genetik, emosyonel, çevresel faktörler ve otoimmünite suçlanmaktadır. Çalışmadaki amacımız; AA etyopatogenezinde oksidatif stresin rolünü araştırmaktır. Yöntemler: Çalışmaya 37 AA'lı hasta ve kontrol grubu olarak 35 sağlıklı gönüllü dahil edildi. Hasta ve kontrol grubu serum örneklerinde total antioksidan kapasite (TAK) ve total oksidan kapasite (TOK) ölçülerek oksidatif stres indeksi (OSİ) hesaplandı. Bulgular: Hasta grubunun TAK değerlerinin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu belirlendi (p=0,036). İki grup arasında TOK açısından istatistiksel olarak sınırda, anlamsız bir farklılık saptandı (p=0,058). OSİ açısından iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0,270). Sonuç: AA etyopatogenezinde oksidatif stresin rolü olabilir. TAK değerlerindeki artış yama tarzı hafif şiddetli AA'da antioksidan sistemin yeterli çalıştığını düşündürmektedir.