ÇOCUKLARDA SESBİLGİSEL FARKINDALIK BECERİLERİ: ÜÇ AŞAMALI DESTEK PROGRAMI ÖNERİSİ (original) (raw)
Related papers
Makale, 2021
Bu araştırmada müzik öğretmeni adaylarının ses eğitimi dersine yönelik başarılarının farklı değişkenler açısından incelenmesi ve derse yönelik motivasyon düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca ders ile ilgili motivasyon ve başarı düzeyleri arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2020–2021 eğitim-öğretim yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Öğretmenliği Bölümlerinde eğitim görmekte olan 270 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada, Özgün (2019) tarafından geliştirilen Ses Eğitimi Başarı ve Motivasyon ölçeği kullanılmıştır. Sonuçlara göre; motivasyon puanı ortalamanın üzerinde bir değere sahiptir, başarı puanı ise orta düzeydedir. Değişkenlere göre motivasyon ve başarı incelendiğinde; kadınların, erkeklere göre ders motivasyonlarının daha yüksek olduğu, 2 ve 3. Sınıf öğrencilerinin ders başarılarının 1. sınıflara göre anlamlı şekilde yüksek olduğu, Güzel sanatlar lisesi mezunlarının, diğer mezunlara göre ses eğitiminde başarılarının daha yüksek olduğu, öğretmenin başarıyı tamamen etkilediğini düşünen grubun diğer gruplara göre başarı ve motivasyon puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, öğretmen-öğrenci ilişkisinin tamamen olumlu olduğu gruplarda, kısmen ve hiç ilişkinin olmadığı gruplara göre başarı ve motivasyon puanlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte ders dışı 2-3 saat çalışanların, dersten önce az çalışan ve hiç çalışmayanlara göre başarı ve motivasyon puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ses eğitimi dersi için donanımın tamamen yeterli olduğunu düşünen grupların, diğer gruplara göre başarı ve motivasyon puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Üniversiteye göre ise; ses eğitimi başarı ve motivasyonu açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır.
SPOR BİLİMLERİNDE AKADEMİK ARAŞTIRMALAR, 2018
ÖZET Bu araştırmanın amacı beden eğitimi ve spor bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin sosyalleşme düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırmaya Ahi Evran Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda beden eğitimi ve spor öğretmenliği, spor yöneticiliği ve antrenörlük eğitimi bölümlerinde öğrenim gören 305 öğrenci katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesine yönelik kişisel bilgi formu ve sosyalleşme düzeylerinin belirlenmesi için Şahan (2007) tarafından geliştirilen Sosyalleşme Ölçeği kullanılmıştır. İlgili verilerin karşılaştırılmasında dağılım, frekans, t testi ve anova testi yapılmıştır. İstatistiksel analizler sonucuna katılımcıların sosyalleşme düzeyleri, cinsiyet ve bölüm açısından farklılık göstermezken, lisanslı sporculuk değişkenine göre anlamlı olarak farklılaşmıştır. ABSTRACT The aim of this research is to determine the level of socialization of the students who are studying in physical education and sports departments. 305 students attending Ahi Evran University Physical Education and Sports High School attended physical education and sport teaching, sports management and coaching education departments. The Socialization Scale developed by Şahan (2007) was used. The Socialization Scale developed by Şahan (2007) was used. Distribution, frequency, t test and anova test were performed in comparison of comparative data. Statistical analyzes revealed that the levels of socialization of participants, gender and department did not differ significantly, but were significantly different from those of licensed sports.
2020
The main aim of this research is to investigate the adaptation of Syrian refugee students to the Turkish students who get education with and understand the effect of the psychosocial support program on children, which constituted as five sessions especially for this study. Practice carried out in a public school in the district named Sultanbeyli in İstanbul with 34 students who were in 5th grade. Students who were selected randomly, formed the experimantal group with 16 students (7 Turkish, 9 Syrian) and the control group with 18 students (7 Turkish, 11 Syrian). Sessions were decided as 90 minutes per week. Unpaired sample t test, paired sample t test, Mann Whitnet U Test and Wilcoxon Signed Ranks Tests were performed according to the Kolmogrov-Simirnov normality test for the statistical analyses of the data that achieved by using pre-test and post-test. As the result of the research, there is no significant difference between experimental groups’ and control groups’ expectancy levels. An increase of social anxiety in control group is seen however the experimental group did not give a significant difference. It is understood that the program did not make a significant difference on the experimantal group according to emotional and psychological well being levels. In conclusion, as a result of practice according to the behaviour towards the refugee students, it is observed a positive increase in both experimental and control groups, in the meantime the increase in the experimental group is more than the control group. When this study is compared with other researches in literature, it is seen that some differences and similarities. The findings, the program context and the practise conditions of the research has been discussed over the conceptual and methodological subjects.
Bu araĢtırmanın amacı; farklı öğretim kademelerindeki öğrencilerin problem çözme becerisi algılarını cinsiyet, baĢarı ve okul türü değiĢkenleri açısından incelemektir. Uygulama; bir devlet üniversitesi, bir Anadolu lisesi, bir meslek lisesi ve bir genel lisede öğrenim gören 479 öğrenci (244 kız; 235 erkek) ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Öğrencilerin problem çözme becerisi algılarını belirlemek için Heppner ve Petersen, (1982) tarafından geliĢtirilen Problem Çözme Envanteri yöneltilmiĢtir. Bunun yanında cinsiyet, genel not ortalaması, matematik dersi notu ve okul türü gibi veriler de toplanmıĢtır. AraĢtırma sonucunda; öğrencilerin problem çözme becerisi algıları ile cinsiyet, okul türü ve genel not ortalaması arasında anlamlı bir iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir. UlaĢılan sonuçlar, ilgili literatür ıĢığında değerlendirilmiĢtir
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜSTBİLİŞSEL OKUMA STRATEJİLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
Günümüzde okuma yapılırken okumanın amacının belirlenmesi, okunan bir metnin önemli kısımlarının belirginleştirilmesi, anlamanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin kontrol edilmesi gibi stratejilerin kullanılması gerekmektedir. Bu da, üstbilişsel okuma stratejilerini karşımıza çıkarmaktadır. Araştırmanın temel amacı öğretmen adaylarının üstbilişsel okuma stratejilerini çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırma betimsel bir çalışma olup tarama modelindedir. Araştırmanın evrenini, bir devlet üniversitesinde eğitim fakültesinde öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır. Örneklemini ise Sınıf Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Öğretmenliği, Fen Bilimleri Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği bölümlerinin birinci ve dördüncü sınıflarında öğrenim gören 633 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında Çöğmen (2008) tarafından Türkçe'ye uyarlanan Üstbilişsel Okuma Stratejileri Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistik ve dağılım normalliği sağlanamadığından nonparametrik analizler kullanılmıştır. İkili grupların karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi, ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında Kruskal-Wallis testinden yaralanılmıştır. Öğretmen adayları üstbilişsel okuma stratejilerini sık sık kullanırım düzeyinde görüş belirtmişlerdir. Öğretmen adaylarının üstbilişsel okuma stratejileri ile cinsiyetleri, okunulan kitap türleri, kitap okuma sıklıkları ile evlerinde kitaplık bulunma durumları arasında anlamlı bir farklılık bulunurken; öğrenim gördükleri bölümler, sınıf düzeyleri ve üniversiteye giriş puan türü arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Araştırma sonucunda; öğretmen adaylarının üstbilişsel okumaları ile ilgili nitel araştırma modeli kullanılarak derinlemesine araştırmaların yapılması alanyazına katkı sağlayacaktır, üstbilişsel okuma ölçeği ile farklı ölçekler kullanılarak ilişkisel tarama çalışmaları yapılabilir gibi öneriler geliştirilmiştir.
ÖZET Bu araştırma Psikososyal Gelişim Temelli Eğitim Programının, anasınıfına devam eden çocukların duygusal zekalarına etkisinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Ankara ili Keçiören ilçesinde bulunan bir ilkokulun anasınıfında eğitim alan 40 çocuk oluşturmuştur. Anasınıfında sabah eğitim alan 20 çocuk kontrol, öğleden sonra eğitim alan 20 çocuk da deney grubunu oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Genel Bilgi Formu, Sullivan Çocuklar İçin Duygusal Zeka Ölçeği, Sullivan Çocuklar İçin Kısa Empati Ölçeği ve Sullivan Öğretmenler İçin Çocukların Duygusal Zekasını Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından hazırlanmış olan Psikososyal Gelişim Temelli Eğitim Programı, deney grubunda yer alan çocuklara on iki hafta boyunca haftada üç gün uygulanmıştır. Sonuçlar yorumlanırken anlamlılık düzeyi olarak 0,05 kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, Psikososyal Gelişim Temelli Eğitim Programı alan deney grubundaki çocukların duygusal zekalarında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Çocukların duygusal zekalarını destekleyen eğitim programlarının, duyguları tanıma, anlama ve yönetme gibi duygusal zeka yetilerini önemli ölçüde etkilediği görülmektedir.
ÖRGÜTSEL SESSİZLİK DAVRANIŞININ ÖRGÜTSEL ÖĞRENMEYE ETKİSİ: ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEĞİN ARACILIK ROLÜ
Bu çalışmada; örgütsel sessizlik davranışının, örgütsel öğrenme üzerindeki etkileri araştırılarak, örgüt çalışanları tarafından algılanan örgütsel desteğin bu ilişkideki aracılık rolü incelenmiştir. Örgütlerde yaşanan örgütsel sessizlik davranışının, örgütün öğrenme dinamiklerini kısıtlayan ve örgütsel öğrenmeyi negatif yönde etkileyebilecek bir davranış şekli olabileceği ve örgüt çalışanları tarafından algılanan örgütsel desteğin ise bu ilişkide bir aracılık rolünü üstlenebileceği öngörülmüştür. Bu çalışma kapsamında yapılan görgül analizler; örgütsel sessizlik davranışının örgütsel öğrenme ile anlamlı bir ilişkisinin olmadığını, bununla birlikte algılanan örgütsel desteğin bu ilişkide tam aracılık rolünün bulunduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmanın; örgütsel sessizlik davranışının daha çok birey seviyesinde gerçekleşmesine ve kolektif bir bilinçle meydana gelen örgütsel öğrenmeyle anlamlı bir ilişkisinin bulunmadığına dikkat çekmesi açısından, gelecekte bu konuda yapılan çalışmalara farklı bakış açıları getirebileceği düşünülmektedir.
2024
Okuma akıcılığı ve okuduğunu anlama becerileri, insan yaşamı için en temel becerilerdendir. Bu becerileri kazanmada, tipik gelişen akranlarına kıyasla daha fazla zorluk yaşayan disleksili çocuklar, nörogelişimsel farklılıklarından ötürü özelleştirilmiş müdahale programlarına ihtiyaç duymaktadırlar. Müzik, dil ve okuma becerilerinin ilişkili olabileceğini ortaya koyan birtakım kuramsal temeller ile bu kuramları destekleyen kanıt temelli çalışmalardan hareketle, bu tez kapsamında disleksi tanısı almış çocukların okuma akıcılığını geliştirmek için makamsal müzik destekli bir müdahale programı (MÜZOKU) geliştirilmiştir. Bu programın etkililiği, kontrol gruplu deneysel çalışma deseni kullanılarak 2, 3 ve 4. Sınıfa devam eden toplam 33 disleksi tanılı öğrenci üzerinde incelenmiştir. Tüm öğrenciler, ön testte ve son testte KOBİT (Kelime Okuma Bilgisi Testi), SOBAT II (Sesli Okuma ve Okuduğunu Anlama Testi) ve Çok Boyutlu Akıcılık Testi ile değerlendirilmiştir. Biyoistatistik uzmanı tarafından yapılan basit randomizasyon sonucunda örneklem dâhilindeki öğrencilerin 16’sı deney, 17’si kontrol grubunu oluşturmuş, deney grubundaki öğrencilerle birebir, bir ay boyunca 16 oturum(16*40dk) MÜZOKU programı çalışılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, MÜZOKU programına katılan deney grubundaki disleksili öğrencilerin anlamlı kelime okuma hızı, metin okuma hızı, doğru okuma ve prozodik okuma puanları ile okuduğunu anlama puanları, anlamlı düzeyde artmış, anlamsız kelime okuma puanlarında anlamlı düzeyde bir artış olmamıştır. Bununla birlikte, Eşleştirilmiş t testi verilerine göre, deney grubundaki öğrencilerin metin okuma hızında kontrol grubuna kıyasla anlamlı gelişim gösterdiği, kontrol grubundaki disleksili öğrencilerin ise, anlamsız sözcük okuma puanlarında deney grubuna kıyasla anlamlı gelişim gösterdiği kaydedilmiştir. İki Yönlü Varyans Analizi sonuçlarında ise, tüm testlerde deney ve kontrol grubu ön test ve son test puanlarının benzer olduğu görülmüştür. Uygulama sürecinde, kontrol grubu ile deney grubu içerisinden, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim alan öğrenci sayıları incelendiğinde,(kontrol grubunun %94,1’i; deney grubunun %62,5) iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık olduğu tespit edilmiş olup(p:0,026), bu durumun sonuçları etkilemiş olabileceği düşünülmektedir. Buradan hareketle, MÜZOKU programının, disleksili çocukların akıcı okuma becerisini geliştirmede, eğlenceli ve destekleyici bir program olabileceği düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Disleksi, Okuma Akıcılığı, Makamsal Müzik.
Bu araştırma 60-72 aylık çocukların sosyal problem çözme becerilerinin, duyguları anlama becerilerine ve demografik özelliklerine (cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, okul öncesi eğitim kurumuna devam süresi) göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma nedensel karşılaştırma modelinde düzenlenmiştir. Araştırmanın çalışma evrenini, 2011-2012 öğretim yılında Konya ili, merkez ilçelerindeki (Selçuklu, Meram ve Karatay) ilköğretim okullarının anasınıflarına ve bağımsız anaokullarına devam eden 60-72 aylık çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemine bu okullar arasından tesadüfi küme örnekleme yolu ile seçilen beş bağımsız anaokulu ile beş ilköğretim okulunun anasınıfına devam eden ve normal gelişim gösteren 350 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmada, çocukların duyguları anlama becerilerini belirlemek amacı ile "Denham Duygu Anlama Testi" ve sosyal problem çözme becerilerini belirlemek amacı ile "Wally Sosyal Problem Çözme Testi" kullanılmıştır. Çocukların sosyal problem çözme becerilerinin, duyguları anlama becerisi, yaş, cinsiyet, kardeş sayısı ve okul öncesi eğitim kurumuna devam süresi değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı "t testi" ve "F testi" kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 15.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, yaş, kardeş sayısı ve okul öncesi eğitim kurumuna devam süresi değişkenlerine ve duyguları anlama becerilerine göre çocukların sosyal problem çözme beceri puanlarının farklılaştığı gözlenmiştir. Ancak çocukların sosyal problem çözme beceri puanlarının cinsiyete göre farklılaşmadığı belirlenmiştir.