Retrospective evaluation of brain metastates in lung cancer patients treated with stereotactic radiosurgery alone (original) (raw)
Related papers
Stereotactic radiotherapy in locally recurrent nasopharyngeal cancer
The Journal of Kartal Training and Research Hospital, 2011
Amaç: Bu çalışmamızda amacımız, kliniğimize başvuran nüks nazofarenks hastalarında uygulanan ikinci seri stereotaktik radyoterapi sonuçlarını değerlendirmektir. Hastalar ve Yöntem: Ağustos 2009 ile Mart 2011 yılları arasında kliniğimize başvuran ve CyberKnife cihazı ile tedavi edilen 12 hastanın bulguları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların hepsi öncesinde küratif dozda radyoterapi alan, sonrasında nazofarenks bölgesinde lokal olarak nüks eden hastalardı. Bulgular: Ortalama sağkalım 57 ay ve 6 yıllık ortalama sağkalım %34 idi. Nüks sonrası 2 yıllık ortalama sağkalım ise %37 idi. Sonuç: Bizim deneyimlerimize göre nüks eden nazofarenks kanserlerinde stereotaktik radyoterapi palyasyonda etkin bir tedavi yöntemi ve lokal kontrolde iyi bir seçenektir.
Cukurova Medical Journal, 2019
The aim of this study was to evaluate the role of positron emission tomography in assessing the response of stereotactic radiosurgery (SRS) for vertebral metastases (VM). Materials and Methods: Patients who received 16 Gy or 18 Gy SRS with no history of vertebral compression fracture, proven histologies except small-cell lung carcinoma and hematologic malignancies which are known as radiosensitive tumors, available pre-and post SRS PET images were included. All vertebral segments were categorized according to spinal instability neoplastic score in terms of stability and PET Response Criteria in Solid Tumors (PERCIST) criteria was utilized for treatment response. Results: Seventy-five patients with 119 VS (101 single, 9 double VS) received SRS. Breast cancer (66.7%) was the commonest pathology. Most patients (70.6%) had SINS 0-6. The local control was achieved in 87.4% VS with a 1year local relapse-free survival rate of 92.5%. The median PET-CT time for the first SRS response assessment was 3 months (range:1-35 months) and there were only 4 (3.3%) local relapses in contrast to the positive responses in the remainders (30.3% complete, 43.7% partial responses and 22.7% stabil disease). While there were 11 local relapses in the last PET-CT response, no patient experienced any relapse complete response was achieved in the first PET-CT. Complete response in the first PET-CT was correlated with positive response in the last PET-CT also. Conclusion: First PET-CT response after SRS seems to be valuable in anticipation of both the final vertebral response status and planning of alternative interventions for non-responders. Amaç: Bu çalışmada vertebra metastazlarında stereotaktik radyocerrahi (SRC) sonrası yanıt değerlendirmesinde pozitron emisyon tomografisinin (PET-BT) rolü araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Geriye dönük olarak 16 veya 18 Gy SRC uygulanmış hastalar incelenmiştir. Analizlere SRC öncesinde herhangi bir derecede vertebra kompresyon kırığı gelişmemiş, radyosensitif olarak bilinen küçük hücreli akciğer ve hematolojik kanserlerli olgular dışındaki tedavi öncesi ve sonrası PET-BT verileri olan hastalar dâhil edilmiştir. Tüm vertebra segmentleri stabilite açısından spinal instability neoplastic score 'e göre sınıflandırılmış ve yanıt değerlendirmesinde PET Response Criteria in Solid Tumors (PERCIST) kriterleri kullanılmıştır. Bulgular: Toplam 75 hasta 119 VS'e (101 tek, 9 çift) SRC uygulanmış olup büyük kısmını (%66,7) meme kanserli hastalar oluşturmaktadır. VS'lerin %70,6'sı SINS 0-6'ya uymaktadır. Lokal kontrol hastaların %87,4'nde sağlanmış olup 1 yıllık lokal nükssüz sağkalım oranı %92,5 olarak bulunmuştur. İlk yanıt değerlendirme PET-BT'si ortanca 3 ayda (aralık: 1-35 ay) çekilmiş olup sadece 4 (%3.3) VS'de progresyon raporlanırken diğer VS'lerde SRC'ye yanıt mevcuttur (%30.3 tam, %43.7 kısmi, %22.7 stabil). Son PET'de sadece 11 VS'de lokal nüks tespit edilirken ilk PET'de tam yanıt olan hiçbir VS'de nihai olarak lokal nüks gelişmemiştir. İlk PET'de tam yanıt olması son PET'de de yanıt olmasıyla ilişkili bulunmuştur. Sonuç: SRC sonrası yanıt değerlendirmesinde ilk PET-BT yanıtı gerek son kontrol durumunu göstermesi açısından gerekse alternatif tedavileri planlamak açısından değerli bulunmuştur.
Evaluation of 47 Non-Small Cell Lung Cancer Cases Treated With Postoperattve Radiotherapy
The Journal of Tepecik Education and Research Hospital, 1996
lung cancer cases were trenaed with postoperaHve radiotherapy. The operation types were tumoredomy in 2(4.3%), segmentectomy in 2 (4.3%), lobectomy in 34 (72.3%), pneumonedomy in 9 (19.1 %) of cases. Dis~ tribution of pal:hological stages were as follows; 3 patients (6.4%) stage II, 21 patients (44.7%) stage IIIA, 23 paHents (48.9) stage IIIB. Postoperative radiotherapy indications were macro~ scopic residual disease for 17 cases (36.2%), microscopk :residual disease foır 15 cases (31.9%) and nodal involvement for 27 cases (57.4%). All cases received 50 Gy {2 Gy/day) from ante~ rior-posterior Helds, induding primary tumOY and mediastinum while 17 of them pı:esenting residual mac:roscopic tumor additional 5x2Gy. Chemotherapy was given before :radiotherapy in 5 patients (10.6%), and after radiotherapy in 13 patients (27.7%). Median follow up was 43 months (13~71 months). During this period local recurırence rate was 31.8%, regional re~ currence rate was 23.4% and distant mestastasis r<ııte was 38.3%. Median overall survival was 14 months (9% CI 12-16 months). Overall sunrival ırates for 11 3, and 5 years weı:e 69.6% 17.1% and 10.2%, respedively. 5 years su:rvival in !ltage HIA and Hib cases wHh are 15.3% ad 6.4% :respedively. These results suggesi: that the role of postoperative radiothe:rapy should be tested in larger and controUed pırospective studies.
Beyin tümörlü hastaların radyoterapi sonrası retrospektif değerlendirilmesi
Cumhuriyet Medical Journal, 2012
Özet Amaç. Bu çalışmada, adjuvan radyoterapi veya kemoradyoterapi ile tedavi edilen beyin tümörlü hastaların sağkalım analizi, tedavi yan etkileri ve sağkalımı etkileyen prognostik faktörlerin incelemesi amaçlandı. Yöntem. Çalışmada Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Onkoloji Merkezinde takip edilen 76 beyin tümörlü hasta verileri retrospektif olarak incelendi. Bulgular. Elli bir (%67) erkek, 25 (%33) kadın toplam 76 hasta çalışmaya dahil edildi. Histopatolojik olarak: 18'inde (%24) düşük gradeli glial tümör, 17'sinde (%22) yüksek gradeli glial tümör, 33'ünde (%44) glioblastoma multiforme, 4'ünde (%5) hipofiz adenomu ve 4'ünde (%5) medullablastom bulunmaktaydı. Ortanca takip süresi 16 ay (1-199 ay) idi. İki yıllık genel sağkalım ve 2 yıllık hastalıksız sağkalım: düşük gradeli glial tümörlerde sırasıyla %83 ve %83, yüksek gradeli glial tümörlerde %46 ve %40, glioblastoma multiforme hastalarında %28 ve %24 olarak tespit edildi. Tek değişkenli analizde hastaların genel sağkalımını, histopatoloji (<0,001), yaş (≤50 ve >50, p<0,001), grade (p:0,003), Ki-67 değeri (≤10 ve >10, p: 0,016), Eastern Cooperative Oncology Group performans durumu (p:0,006) ve cerrahi (biopsi ile total rezeksiyon karşılaştırıldığında p:0,017) etkiledi. Çok değişkenli analizde ise grade (p: 0,013), yaş (p:0,025) ve Eastern Cooperative Oncology Group performans durumu (p<0,001) sağkalımı bağımsız olarak etkileyen prognostik faktörlerdi. Akut yan etki olarak en sık 51 (%67) hastada baş ağrısı, 32 (%42) hastada bulantı-kusma görüldü. Radyoterapi nekrozu 3 (%5) hastada da teşhis edildi. Sonuç. Bu çalışmada, glioblastoma multiforme ve yüksek gradeli glial tümörlerde genel ve hastalıksız sağkalım düşük gradeli glial tümörler hariç literatür ile benzer sonuçlar göstermektedir. Bu hasta grubunun en önemli prognostik faktörleri ise grade, yaş ve Eastern Cooperative Oncology Group performans durumu olarak belirlendi.
Nükleer tıp seminerleri, 2018
Akciğer kanseri evrelemesi kanserin lokal olup olmadığı, akciğerden lenf bezleri ve diğer organlara yayılıp yayılmadığına bağlıdır. Akciğer kanserlerinin evrelemesinde TNM evreleme sistemi kullanılmaktadır. Bu makale, 1 Ocak 2017 itibariyle dünya çapında standart olan 8. akciğer kanseri evre sınıflandırmasını özetlemektedir.
2012
We aimed to compare dynamic conformal arc (DCA) and static 7 field (S7F) techniques in terms of Radiation Therapy Oncology Group (RTOG) criteria for stereotactic lung radiotherapy. METHODS Treatment of 33 lung tumors was planned using DCA or S7F techniques, and tumors were allocated into groups according to their volume (small: <25 cc, medium: 25-50 cc, large: >50 cc) and localization (central, peripheral). Plans were compared in terms of lung volume receiving 5 Gy (V 5), spinal cord maximum dose (spinal D max), homogeneity index (HI), and monitor-unit (MU) parameters. RESULTS No statistical difference was shown in RTOG criteria. HI was lower with DCA (p=0.018) while V 5 , spinal D max and MU were lower with S7F (p=0.007, p=0.001, p<0.001, respectively). With the S7F technique, spinal D max in small tumors, V 5 , spinal D max and MU in medium tumors, V 5 and MU in large tumors, V5 and spinal D max in central tumors, and spinal D max and MU in peripheral tumors were lower. CONCLUSION Spinal D max , V 5 and MU were better with the S7F technique. Both techniques are appropriate for planning according to RTOG criteria.