CANLANDIRMA SİNEMASININ TÜRKİYE’DEKİ YOLCULUĞU (original) (raw)

TÜRKİYE’DE CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇELEME YAKLAŞIMI

TÜRKİYE’DE CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇELEME YAKLAŞIMI, 2020

Sosyal yaşamda kadın ve erkeğin birçok farklı rolü ve görevi vardır. Ancak geleneksel toplum yapılarında erkeğe daha çok önem verilirken kadınlar ayrımcı uygulamalar ve politikalara maruz kalmaktadır. Bu durum cinsiyet eşitsizliği olgusunu ortaya çıkarmaktadır. Bu neden temelinde cinsiyete duyarlı bütçeleme birçok ülke tarafından uygulanmaya başlamış ve kadının iktisadi karar alma ve bütçeleme sürecine girmesi desteklenmiştir. Cinsiyete dayalı bütçeleme, kadınların toplumdaki konumlarının yükseltilmesine yönelik amaçlar içeren bir bütçe uygulamasıdır. Devletler, kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığın azaltılmasını bütçe yoluyla gerçekleştirmek istemektedir. Bu nedenle bütçeyi ve diğer mali araçları kullanarak kadının toplumdaki rolünün artmasını ve cinsiyet ayrımcılığı içeren suistimallerin engellenmesini amaçlamaktadır. Türkiye’de cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarının kökeni 1980’li yıllara dayanmaktadır. Bu tarihten itibaren kadınsal faaliyetleri destekleyecek çeşitli kurullar oluşturulmuştur. 2008-2012 yılları arasında cinsiyete dayalı bütçelemenin uygulanması için çeşitli fikirler ortaya atılmış ve bilinçlendirilme çalışmalarına başlanmıştır. Cinsiyete duyarlı bütçeleme uygulaması ile vergiler ve kamu harcamaları kullanılarak kamusal varlık ve kaynakların eşitlik temelinde dağıtılması amacı gözetilmiştir. Bu bildiride, cinsiyete duyarlı bütçeleme kavramının Türkiye’deki gelişimi ve bu bütçenin ülkedeki seyrine değinilecek; bütçelemenin kadınlar ve cinsiyet eşitliği üzerindeki etkileri değerlendirilecektir.

TÜRK AYDINLANMASI'NIN KENT VE KENTLEŞMEYE BAKIŞI

Bu çalışma, yeni kurulan Cumhuriyet yönetimi ile Atatürk'ün önderliğinde başlayan Türk aydınlanmasının kent ve kentleşmeye bakışını incelemeyi amaçlamaktadır. Akılcılık ve bilim konusundaki gelişmeler aydınlanma çağı olarak bilinen yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Toplumsal ve kültürel devrimleri içinde barındıran aydınlanma hareketinin öncelikli uygulama alanı kentlerdir. Türk aydınlanması da aynı bakış açısına sahiptir. Anadolu'nun gelişmesi ve aydınlanması için kent ve kentleşme en uygun zemin olarak görülmüştür. Kentleşme, kentlerin sayısının, nüfusunun ve sosyoekonomik büyümesinin artması ve kente özgü davranış kalıplarının geliştirilmesini anlatır. Modern Türk devletinin hedeflediği kentleşme politikasına göre, kentler kurulacak, her türlü sosyal hareket hızlandırılacak ve çağdaşlaşma hedefi yakalanacaktır. Modern yapıların ve kentlerin, halkı çağdaşlaştıracağı varsayılmıştır. Bu bağlamda, aydınlanma ve kentleşme irdelemesi yapılarak, hızlı kentleşme ve göç olgularıyla birlikte, çağdaş kentleşmenin kesintiye uğraması ve aydınlanma ilkelerinden sapma değerlendirilecektir.

TÜRKİYE'DE KENTLEŞME-SİYASAL YAPıLANMA İLİşKİsİ

Uygarlık tarihinin ortaya çıkardığı bir olgu olarak kent, sosyo-ekonomik ve siyasal iktidar mücadelelerinin ya §andığı mekandır. Bu anlamda kent, kenti olu §turan nüfus, farklı üretim biçimleri ve siyasal iktidar aygıtının kendi aralanndaki etkilqim süreçlerinin belirlediği bir merkezdir.

SEKÜLERLEŞME KAVRAMINI TÜRKİYE ÜZERİNDEN SORGULAMAK

Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2020

Bu makale, sekülerleşme kavramına eleştirel bir değerlendirme getirmeyi amaçladığı gibi, kavramı Batı dışı modernleşmenin uğrağı olan Türkiye üzerinden de incelemeyi hedeflemektedir. Makale ilk olarak, klasik kuramcıların din olgusuna nasıl yaklaştıklarını ele almakta ve bu kuramcıların dinsellik ile toplumsallık arasındaki bağı modernleşme düşüncesi üzerinden kurduklarını iddia etmektedir. Klasik kuramcıların çağdaş kuramcılara bıraktığı bu miras, modernleşmenin zorunlu olarak sekülerleşmeye yol açtığını öne sürmektedir. Ancak, bu makalenin iddia ettiği gibi sekülerleşme, doğrusal ve evrensel bir süreç olmayıp, Batı Avrupa'da devlet ve Kilise arasındaki iktidar mücadelesinin ve Aydınlanma geleneğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kavramın içinde doğduğu sosyo-politik formasyonun göz ardı edilmesi, sekülerleşme kavramını apolitikleştirmekte ve modernleşen her toplumda "olması gereken" bir süreç olarak imlemektedir. Türkiye özelinde bakıldığında ise, "zorunlu sekülerleşmenin" ekonomi, siyaset ve eğitim gibi alt sistemlerdeki "yeniden kutsallaşma" momentlerini görmediği iddia edilebilir. Bu makale, sekülerleşme kavramının Türkiye özelinde doğrusal bir süreç izlemediğini, modernleşme krizlerinin birçok alt sistemde deseküler bir yapı ortaya çıkardığını göstermektedir.

TÜRKİYE’DE ENFLASYON HEDEFLEMESİ VE ENFLASYONUN ÖNGÖRÜSÜ

Yeni Zelanda Merkez Bankası 1990’da enflasyon hedeflemesini benimseyen ilk Merkez Bankası oldu ve ardından diğerleri onu izledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2002–2006 süresince “Örtük Enflasyon Hedeflemesi” uyguladı ve 2006 yılı başında “Açık Enflasyon Hedeflemesi”ne geçti. Bu çalışma 2003:01–2008:02 aylık verilerini kullanarak Türkiye enflasyonunun önümüzdeki üç aylık aralıktaki öngörüsünü araştırmaktadır. Bu amaçla; Naive Model, Üssel Düzeltme Modeli ve ARIMA Modeli kullanılmıştır. Bulgular ARIMA modelinin uygulama döneminde en iyi başarıya sahip olduğunu göstermektedir. Öngörülen değerler enflasyonun 2008 yılının üçüncü ve dördüncü aylarında artacağını, beşinci ayında azalacağını göstermektedir. arima forecast , proc arima , arima model, forecasting arima

KAZAKİSTAN’DA “MANEVİ CANLANMA”: TÜRK HALKLARININ BİRLİĞİ İDEALİ

GENEL TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2022

The Republic of Kazakhstan, one of the 5 Turkish states that gained independence after the collapse of the Soviet Union in 1991, from the first days of his rule, under the leadership of the founding president Nursultan Nazarbayev, he made important initiatives in the way of economic, social and cultural development. In Kazakhstan, as in all former Soviet republics, the most important issue to be dealt with after independence was economic problems. However, Nursultan Nazarbayev did not ignore the spiritual issues of the country and gave due importance to this issue. There is no doubt that the Soviet rule, which lasted for about 70 years, caused great destruction in the spiritual realm in Kazakhstan, as in other Turkic states. Accordingly, Nursultan Nazarbayev attached great importance to the return of Kazakh people to their historical roots and he has put into practice the Spiritual Revival project in Kazakhstan. In this project, the concept of spiritual modernization refers to changes in the Kazakh collective understanding of community and culture. There are two aspects. First of all, change must occur in the Kazakh collective identity. Secondly, to preserve the essence of national identity while allowing some features to change. In this context, the subjects of "language and religion", which are important elements of culture, are given special attention. It is a fact that the origins of the Kazakh language, as well as the history of the Kazakhs, reach back to the Huns and Gokturks period. Nursultan Nazarbayev is aware that the Orkhon Inscriptions, one of the most important legacies of Turkish cultural history, are also a part of the history of Kazakh Turks. Nursultan Nazarbayev, who aims to modernize Kazakh society with his spiritual revival program in Kazakhstan, he also stated that in order to achieve this goal, a strong awakening of national consciousness is essential. For this, it is necessary to preserve the spiritual values from the history of the Kazakh people. According to Nursultan Nazarbayev, these virtues, which date back to the Huns and Gokturks and are found in the roots of the Kazakh people today, should be revived. Nursultan Nazarbayev, who stated that the Kazakh written culture reached the age of the Göktürks, argued that the language issue, and therefore the common alphabet, is an inevitable necessity for the establishment of cooperation with the brotherly Turkic states coming from the same lineage with the Spiritual Revival. Nazarbayev, who aimed to revive the idea of the "Eternal Country", which was thought to have been founded by the great statesman Tonyukuk of the Gokturks, told the Kazakh people; He stated that there is a need to switch to the Latin alphabet used by brotherly Turkic peoples, not the Cyrillic script used by Slavic nations such as Russian, Ukrainian and Belarusian. Nursultan Nazarbayev, the founding president of the Republic of Kazakhstan, in his work "Tarih Tolkynynda/In the Flow of History", he wrote that there is no doubt that the Central Asian Union, which will be established between the independent Turkic states in economic, social and cultural fields, will become even stronger thanks to the proper understanding of the cultural similarities of these works. Based on all these, in this study, we will try to examine the unity of the Turkish peoples in the spiritual revival process in Kazakhstan with the "Course towards the future: modernization of Kazakhstan's identity" published on April 12, 2017.