Türk Dili ve Kültürünün Ermeniler Üzerindeki Etkileri (original) (raw)
Related papers
Ermeni Tarih Ders Kitaplarında Türk İmgesi
ve Karadeniz ülkelerinin ilköğretim kurumlarında okutulan tarih ders kitaplarında Osmanlı/Türk İmajı karşılaştırmalı olarak incelenmesini amaçlamaktadır. Bu proje kapsamında hazırlanan bu çalışmada ise söz konusu ülkelerden biri olan Ermenistan'da ilk ve orta öğretim kurumlarında 2010-2011 öğretim yılında zorunlu olarak okutulan tarih ders kitapları ele alınmıştır. Çalışmanın kuramsal çerçevesini İmgebilim (Imagology) oluşturmaktadır. Bu kapsamda ders kitaplarında Türk ve Osmanlı kavramına dair oluşturulan olumsuz ve önyargılı algılar, stereotipler ve imgeler incelenerek, bu algıların oluşturulmasındaki temel etkenler üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Araştırma sırasında Ermenistan'ın ilk ve ortaöğretim düzeyinde okutulan tarih ders kitapları taranarak, söylem ve harita, resim, çizim vs. gibi görsel malzemelerde de Osmanlı/Türk imgesini şekillendiren açık/örtük anlatılar ve göstergeler de değerlendirilmiştir.
Türk Dili ve Ermeniler: Osmanlı'nın Ermeni Dilbilimcileri
Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde yüzyıllar boyunca Türkler ile bir arada yaşamışlardır. Tarihsel süreç içerisinde bu bir arada yaşamın neticesi olarak iki toplum arasında birtakım sosyo-kültürel münasebetler gelişmiştir. Bunlardan birisi de dil alanında yaşanan etkileşimdir. Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermenilerin, 13. yüzyıldan itibaren yoğun bir şekilde Türkçe ile ilgilenmiş ve bu sahada çok sayıda Türkçe eser meydana getirdiklerine şahit olunmaktadır. Türk dilini adeta kendi öz dilleri gibi benimseyen Ermeniler, bu alanda çok sayıda eser vermenin ötesinde sahasının öncüsü kabul edilen eserlere imza atarak Türk dilinin gelişimi noktasında önemli bir konumda yer almışlardır. Bu çalışmalar, hem Ermenilerin yönetim ile olumlu münasebetlerinin hem de toplumun kültürel hayatı içerisindeki konumlarının tespiti noktasında önemli verilerdir. Ayrıca Ermenilerin bu çalışmaları Türkler ile Ermeniler arasındaki köklü ilişkileri göstermesi bakımından da dikkate değer veriler olarak görülebilir. Bu çerçevede, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk dilinin gelişimine katkı sunan çok sayıda Türkolog Ermeni yetişmiştir. Söz konusu Ermeni müelliflerin; Türk dilinin yanı sıra Ermenice, Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca gibi birçok dile de hâkim oldukları görülmektedir. Bu alanda önemli çalışmaları ortaya koyan söz konusu şahsiyetlerin tanınması ve Türk dilinin gelişimine sundukları katkının ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz. Bu noktadan hareketle, bu çalışmamızda; Artin Hindoğlu, Retyos Krikoryan, Bedros Keresteciyan, Bedros Zeki Garabedyan ve Mihran Apikyan isimli Ermeni dilbilimcilerin hayatı, ilmi şahsiyetleri ve Türk diline sundukları katkı ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler Türk Dili, Osmanlıca, Ermeniler, Osmanlı, Ermeni Dilbilimciler Armenians have lived together with Turks for centuries. As a result of this coexistence, socio-cultural relations have developed between the Armenians and Turks in the historical process. One of them is the interaction seen in the language field. Armenians who have been intensely interested in Turkish since 13th century have created many Turkish works in this field. Besides producing many works in this field, The Armenians, who adopted the Turkish language as almost their own language, have created many works that are considered to be the pioneers of the field. These studies are important data in determining both the positive relationship of Armenians with the management and their place in the community's cultural life. During the Ottoman Empire era, many Armenian Turcologists were trained that have contributed to the development of the Turkish language. We believe in the recognition of these personalities who have produced these important studies in this field and the necessity to put forward the contribution they have offered to the development of the Turkish language. In this study; the lives, scientific personalities and the contribution to Turkish language by the Armenian linguists Artin Hindoğlu, Retyos Krikorian, Bedros Keresteciyan, Bedros Zeki Garabedyan and Mihran Apikyan are discussed.
Türk İşaret Dili ve Eğitime Yansımaları
SELJUK 6th INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES, 2022
Ülkemizde Türk İşaret Dilinin (TİD) dönem dönem kısıtlı kullanımı hatta kullanılmaması yönünde uygulamalar olmuştur. Kimi zaman sözel dil eğitimine ağırlık verilmiş kimi zaman işaret dili ile eğitime tekrar dönüş yapılmıştır. Günümüzde işitme teknolojilerinin gelişmesiyle sözel dil eğitimine dayalı yaklaşımlar devam etmekle birlikte işaret diline dayalı eğitim de artık açık bir şekilde gerçekleştirilmektedir (Kemaloğlı, 2014; Piştav Akmeşe ve Kayhan, 2016). Tarihsel açıdan bakıldığında ise 1990’lı yıllarda işaret dili ile ilgili sınırlı da olsa çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 2005 yılı ise TİD’in resmi olarak tanınmasında önemli bir yıl olmuştur (Oral, 2016). Bu gelişmelerden sonra TİD’e yönelik çalışmalar da başlamıştır. Araştırmanın amacı TİD’in eğitim öğretim hayatına geçişini ve yerini, gerçekleştirilen uygulamalar ve oluşturulan platformlar ışığında ortaya koymaktır. Amaç doğrultusunda TİD’e yönelik nasıl gelişmeler yaşanmıştır? ve TİD’in eğitim öğretime yansımaları nasıl olmuştur? sorularına cevap aranarak genel bir bakış sunulmuştur. Böylece farklı hedef kitlelerin ulaşabilecekleri gelişmeler ortaya konarak bir kılavuz oluşturulması ve var olan kaynaklara bakılarak yeni gelişmelere öneriler oluşturulması açısından araştırmanın önemi belirtilebilir. Araştırmada belge incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Ulusal boyutta, herkesin erişimine açık, ulaşılabilir TİD ile ilgili gerçekleştirilen uygulamalar ve oluşturulan platformlar 2005 yılından itibaren yani son 17 yıldır taranmış, incelenmiş ve içerik analizi yoluyla analiz edilmiştir. Uygulamalar ve platformlar; yasal düzenlemeler, çeşitli TİD sözlükleri, TİD dilbilgisi kitabı, TİD eğitim portalı, işitme engelli çocuklar için dijital eğitim platformu ve çeşitli içerikteki TİD kitapları şeklindeki temalar altında detaylandırılmıştır. Ek olarak işaret dili tanıma sistemlerine ilişkin araştırmalara da rastlanmasına rağmen araştırmaların uygulamaya geçirilmesi ve yaygın kullanımı açısından bir veriye ulaşılamadığından araştırma kapsamında bulgulara ilişkin temalarda yer verilmemiştir. İçerikler, yayımlanma yolu ve hedef kitle kategorilerine ayrılarak somutlaştırılmış ve açıklanmıştır. Genel olarak bu uygulama ve platformların basılı kitap, web sitesi ve mobil uygulamalar yoluyla yayımlandığı; işitme engelliler, işitme engelliler öğretmenleri, işaret diline ilgi duyan ya da öğrenmek isteyen işitenlere hitap ettiği görülmüştür. TİD’in yaygınlaşmasında resmi kurumların, sivil toplum kuruluşlarının, uzmanların üstlendikleri sorumlulukların ön planda olmasının yanı sıra bireysel girişimler de söz konusu olmuştur. TİD’in uzun yıllar boyunca yasaklanmasının ardından TİD sisteminin oluşturulması ve uygulanmasına dair yasal düzenleme ile yapılan çalışmaların, uygulamaların ve oluşturulan platformların sayısının git gide arttığı görülmüştür. Özellikle TİD kapsamında çoğunlukla farklı organlar tarafından sözlük çalışmalarının karşımıza çıktığı görülmüştür. Bu durum hem işaretbirliğinin hem de farklılıklarının ortaya konması adına önemli bir adım olarak düşünülebilir. Ayrıca TİD sözlüklerinin, sözlük kriterlerine ne ölçüde uyduğu da tartışma konusudur (Kabakçı Yeşiltepe, 2019). İşitme engellilerin eğitiminde kullanılan iletişim yöntemlerinden biri olan işaret dili ülkemizde son 15 yıldır eğitim öğretime yansımış ve eğitimde yerini almaya başlamıştır. İşitme engelliler okulunda ve üniversitelerde işaret dili dersinin konulması, ders kitaplarının, interaktif çalışma kitaplarının, öğrenci ve öğretmen kılavuzlarının, etkinlik materyallerinin hazırlanması ve kullanıma sunulması bunun göstergesi olabilir. Her ne kadar bu gelişmeler söz konusu olsa da kaynakların daha da yaygınlaştırılmaya gereksinimi olduğu sonucuna varılabilir. Ek olarak tüm derslere ve etkinliklere hitap edecek eğitim öğretim kılavuz ve materyallerinin hazırlanması, uzmanların hem sözel dili hem de işaret dilini öğretecek yeterliliğe sahip olmaları, teknoloji ile işaret dilinin entegre edilerek daha işlevsel platformların oluşturulması şeklinde öneriler verilebilir.
Türk, Hi̇nt Ve Ermeni̇ Kültürleri̇ Ve Edebi̇yatlarinda Çevi̇ri̇ Çalişmalari Ve Tari̇hi̇
2016
Bu calisma Turk, Hint ve Ermeni kulturleri ve edebiyatlarindaki ceviri calismalari ve tarihi basligiyla, ilgili toplumlara ait ceviri etkinliginin tarihsel surecte izledigi yol ve ceviri metinlerin turu, yapisi ve icerikleri hakkindaki bilgileri sunmak amaciyla yapilmistir. Boylece ceviri calismalari tarihi hakkindaki alan yazina, ilgili kulturlerdeki ceviri faaliyetleri hakkindaki bilgiler aktarilmak istenmistir. Zira ulkemizde yapilan ceviri kulturu tarihi hakkindaki calismalarda, Hint ve Ermeni toplumlarindaki ceviri faaliyetleriyle ilgili ayrintili bilgilere deginilmemistir. Biz de bu sebeple oncelikle, kendi kulturumuzdeki durumu aktarip sonrasinda Hint ve Ermeni kulturlerindeki ceviri faaliyetlerine ve tarihine deginmeye calisarak karsilastirmali bir arastirma yapmayi hedefledik
Türk Halk Türkülerinde Dil Kullanımıyla İlgili Bazı Gözlemler
Gündoğan Edebiyat, 1992
Halk türküsünün dilinin zaman zaman kuralların dışına çıktığı görülmektedir, ancak bu olumsuz bir özellik değildir. Çünkü kuralların ihlali bilinçli bir tutum olmayıp aksine doğallığın bir sonucudur. Başka deyişle; anlık (spontane) bir söyleyişte, en az hazırlıksız yapılan bir konuşma esnasında olabileceği kadar kural dışılık normaldir. Bu da türkü dilinin canlı ve yaşayan bir dil olduğunun göstergesidir.
Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri
2002
Ermeni tarihi konusunda Ermeniler ve Avrupa tarihçileri tarafından tam olarak gerçeği yansıtan bilgiler mevcut değildir. İddia edilen efsane; Ermeniler'in Orta Asya'dan Trakya'ya ve oradan da Anadolu'ya yayılmış olan Firik (Frijie) ler olduğu faraziyesidir. Bu faraziye Heredot tarihine dayanır. Ermeni tarihçileri ise Babil' den göç ettiklerini yazıyorlar. Bunlar da V. Yüzyılın Ermeni tarihçisi olan ve birçok dillere tercüme olunan Moise de Korene'nin tarihine dayanmaktadırlar. Ermenistan'ın Karen şehrinde 407'de doğup 492' de ölen Mois de Korene zamanına kadar gelişen Ermeni tarihi yapılan araştırmalarla kutsal kitaplarda gösterilen ced'lere bağlanmıştır. Buna göre Ermeniler Nuh Peygamberin oğlu Yasef'e dayanmaktadır. Yasef'in çocuğu Gomer, bunun da çocuğu Thiras, bunun da çocuğu Thargoni, bunun da çocuğu Hayk'dlf. Babil kralı Bel mabudluk idiasıyla bütün beşeriyete egemenliğini iHin etti. Yasef'in oğullarından Hayk onu ilah olarak tanımaya razı olmadı ve ona itaat etmedi. Bunun üzerine Bel Hayk'a kızdı ve onu memleketinden kovdu. Hayk da oğlu Aramanyak ve diğer 300'e varan aile efradı, hayvanları, hizmetçileri ve mallarıyla birlikte Ararat mıntıkasına çekildi. Bir müddet sonra burasını torunu Aramanyak'ın oğlu Gatmas'a bıraktı ve kendisi kuzeyde bir platoya çekildi (burası Erivan'ın kuzeyindeki Elagöz dağıdır). Buraya Hayikistan veya Ermenistan denildi. Ermeni tarihi ve gelişimi hakkında çok sayıda tahmin ve efsaneler vardır. Fakat tam olarak belge ve kaynağa bağlı bilgiler mev-* KTÜ, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Trabzon.