MASAL KAHRAMANLARININ PARODİ SİRKİ ve “ÖTEKİ’’NİN AŞK SERÜVENİ: SHREK 1 (original) (raw)
Related papers
GEÇ ORTAÇAĞ AVRUPASI’NIN MEŞHUR VE GİZEMLİ ŞEHRİ PARİS
Paris is one of the most important capitals of the middle age. Actually, this city is universecity. Namely, Paris was remembered as a univercity, education center and art and architecture center. Paris appeared differently from the other cities. Here was an important city that East culture and West culture mixed with each other. In its environment, there were cities that have a traditional structure. It carries all the facilities of the city structure in the later middle ages. Namely, Paris is remembered firstly, while city structure is described. Like Chretien de Troyes described, Paris had the culture that made France as the first heritage of Roma and Greek. Paris is a colourful city. Perhaps, France had the most crowd population because of these facilities of Paris. Generally, undoubtedly, these facilities had a big role about the development of France civilization in the 13th century.
“APTAL OĞLAN” IN MİZAH BAĞLAMINDA VAROLUŞU: ŞOR MASALLARI ÖRNEĞİ
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2020
Şor Türkleri, Güney Sibirya’nın Kemorovo Bölgesi’nde yaşayan bir topluluktur. Bölgede 20. yüzyılın başlarında başlayan derleme faaliyetleri bugün onların kültürleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Beş farklı kitapta derlenip yayımlanan Şor masalları, Şor kültürüne ışık tutan önemli folklor ürünleridir. Şor masalları yaşamın bir görüntüsünü sunarken birçok farklı tipten yararlanır. Bu tiplerden biri de aptal tipidir. Aptal tipi, masalda vurgulanan özellikleriyle ve masalda başından geçen olaylarla belirli bir amaca hizmet eder. Bunu yaparken mizahtan faydalanır. Şor masallarında aptal tipi, çoğunlukla aile ortamında üç kardeşten en küçüğü veya en büyüğüdür. Bu tip bazen de geçmişi ve çevresi hakkında bilgi verilmeyen daha yüzeysel bir biçimde olarak karşımıza çıkar. Bu tiplerin karşısında ise ya akıllı olduğu vurgulanan veya akıllı olduğu davranışlar yoluyla hissettirilen karakterleri görürüz. Aptal tipinin kullanılması mizahi bir duruma yol açar. Bu mizah daha çok alaya yöneliktir. Aptalın aptallığı o kadar vurgulanır ki dinleyicide veya okuyucuda alayla karışık bir gülümseme meydana getirir. Masalın sonunda ise aptalı bir zafer beklemektedir. Aptal ve akıllının konumları yeniden belirlenir. Aptalın aslında akıllı olduğu çeşitli yöntemlerle fark ettirilir. Bu noktaya gelene kadar aptalın yanında birtakım doğaüstü güçlerin olması da aptalın gerçek durumuyla ilgili okuyucuyu düşünmeye sevk eder. “Aptal tipinin altında yatan gerçeklik nedir?” sorusuyla beraber gerçeklik üzerine bir sorgulama başlar. Aptal tipinin bu ikircikli durumuyla anlatıda gerçekleştirmek istediği nedir? Bu çalışmada Şor masalları ekseninde bu soruya cevap aranacak ve aptal tipinin gerçekliği analiz edilerek bunların anlatılardaki işlevi üzerinde durulacaktır. Bunu yaparken mizah ve aptallık ilişkisine değinilecek ve fenomenolojik yaklaşım yoluyla aptallığın görünen hakikate etkisi açıklanmaya çalışılacaktır.
TBMM, 2022
Bu çalışma Sırâtımüstakîm1 (1908-1912) ve Sebîlürreşâd (1912-1925:1948- 1966) dergisinin en önemli yazarlarından biri olan Mehmed Âkif Ersoy’un (1873-1836) işgale, sömürüye, emperyalist devletlere karşı; görüşlerini, değerlendirme, strateji ve duruşunu incelemektedir. Adı geçen iki dergi hem yayın politikası açısından hem yazılan yazıların içeriği açısından, en önemlisi muhatap aldığı ve hitap ettiği milletlerin, devletlerin ve kitlelerin geniş çaplı olmasından dolayı, diğer dergi ve hareketlerden önemli ölçülerde ayrılmaktadır. Ayrıca amaçları ve çabaları bakımından oldukça iddialı bir dergidir. Batılı devletlerin dışında yurtdışındaki kitleleri etkileyen hatta harekete geçiren nadir aktörlerden başında yer almaktadır. Fakat dergiyi sürükleyen ve dünya çapında tanınmasına ve takip edilmesine vesile olan önemli isimlerin başında Mehmed Âkif Ersoy gelmektedir. Onun asıl amaçlarından biri de Osmanlı ve Türkiye’nin kendi içinde birlikteliğini sağladıktan sonra sömürgeci devletlere karşı Müslüman halkların ve diğer sömürülen milletlerin birlikteliğini sağ lamak ve emperyalist devletlere karşı birlikte hareket etmeyi başarmaktı. Bu yüzden olsa gerek, askerî ve siyasi diplomatların dışında Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ve yeni devletin ilk yıllarında en fazla yurt dışı ziyaretlerinde aranan ve gönderilen kişilerden biri olması bir tesadüf değildir. Çünkü sömürgeci güçlere karşı en güçlü ve etkili söyleme, rasyonel stratejiye ve akla sahip nadir münevverlerden biridir. Özellikle Ersoy’un vaazları, onların içinde de Kastamonu Nasrullah Camisinde verdiği vaazı, Türkiye tarihinde sömürgecilere karşı bugüne kadar yazılmış ilk ve en önemli manifesto yazısıdır. Detaylı incelendiğinde sıradan bir camii vaazı ya da sohbeti olmadığı, tam tersine sanki uluslararası bir ilişki uzmanı ve stratejisi olduğu da görülecektir. Bu yüzden Ersoy’un mücadelesi ve eserleri için yeni kavramlara, yaklaşıma ve konsepte ihtiyaç vardır. Yerel bakışlar ve bölgesel değerlendirmelerin yanında uluslararası ve evrensel boyuttaki özellikle de akademik değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Bu kaygılardan hareketle bu makalede, genel olarak Sırâtımüstakîm ve Sebîlürreşâd dergisinin özel olarak da bu dergilerin başyazarı olan Ersoy’un sömürü karşıtı yaklaşımı incelenecek ve değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Bâki ASİLTÜRK 1 CAHİT KÜLEBİ'NİN "ZERDALİ AĞACI" ŞİİRİ ODAĞINDA ŞİİRDE BAĞINTI, DERİN YAPI VE MATRİS
Şiirin nasıl anlamlandırılacağı meselesi, şiir eleştirisinin önemli sorunsallarından biridir. Metinlerin genellikle semantik açıdan değerlendirilmesi, göstergebilimsel eleştiriye dek değerli görülmüş, öncülüğünü sürdürmüştür. Göstergebilim ve ona bağlı başka kuramlar, metin çözümleme etüdüne ciddi katlı sağlar. Bu paralelde bağıntı, derin yapı-yüzey yapı ve matris gibi kavramlar modern şiir incelemelerinde önemli anahtarlardır. Cahit Külebi'nin "Zerdali Ağacı" şiiri bu üç anahtarla okunabilecek zengin katmanlı bir metindir. Bu makalede Sperber ve Wilson'ın "bağıntı", Riffaterre'in "matris", Chomsky'nin "derin yapı-yüzey yapı" kavramları eşliğinde bu şiirin semantik çözümlemesi yapılmıştır. Bağıntı sorgulaması yoluyla şair ve okur arasındaki estetik iletişim, matris aracılığıyla şiirin gizli sembolü, "derin yapıyüzey yapı" kavramları ışığında da metnin gizli göndergeleri ortaya koyulmuştur. "Zerdali Ağacı" şiiri, doğadan alınan somut verilerin sembolist semantik değere taşınmasının derinlikli örneklerinden biridir. Doğayı ve insanı yakından tanıyan Cahit Külebi bu şiirde ağaç ile kadın arasında kurduğu bağlantıyı yaşamın ve zamanın akışı içinde eş zamanlı bir kronolojiye bağlamıştır. İnsana özgü özelliklerin ağaca yüklenmesi ve sorgulamanın, uyarıların bu bakış açısından yapılması şiirdeki anlam derinliğinin artmasına katkı sağlamıştır. Şiirde doğaya ait bir varlık olan ağacı tanımlamaya, ağacın doğal hayat akışı içindeki durumunu anlatmaya yönelik sözcük ve sözceler akla öncelikle yüzey anlamları getirse de derin okuma sonunda bu dil verimlerinin gizli sembol yaratmak için kullanıldığı fark edilir. Şiirde görünen anlamla kastedilen anlam arasındaki büyük mesafe bu şiirdeki doğal varlıklara gizli bir sembol yani matris değeri katar. Cahit Külebi bunu yaparken doğadaki bitki yaşamı ile sosyal hayattaki insan yaşamı arasında paralellik kurar. Bununla da yetinmez, doğadaki akış içinde canlılığın aşamalarını anlatırken insan hayatına geçiş yapar. Bunu da genellikle hitap sözleriyle ve duyudan duyguya geçişle gerçekleştirir. "Zerdali Ağacı" şiirini sıradan veya düz anlamlı/anlatımlı bir metin olmaktan kurtaran, ona poetik bir derinlik kazandıran, şairin uyguladığı bu tekniktir. İlk bakışta basit ve yüzeysel gibi görünen hitaplar, hayata dair saptamalar, şiirin bir de gizli anlam üzerinden okunuşu sonrası daha ileri bir aşamada anlam kazanır ve derinleşir. Şiirde özellikle "hava, çiçek, ağaç, rüzgâr, dallar, güneş" gibi sözcükler ilk bakışta yüzey yapıya bağlıdır. "Akıl, görmüş geçirmiş, pişman olmak, çocuklar" ise derin yapıya geçişi ve matrise ulaşmayı sağlayan dil birimleridir. Şair, bunları dizeden dizeye paralel şekilde zikrederek yüzeyden derine geçmemizin gerekliliğini duyumsatır. "Zerdali Ağacı" şiirinde doğal hayata ilişkin zaman akışı, insan hayatındaki zaman akışıyla bir tutulmuş, ağacın hayatındaki aşamalar küçük bir kız çocuğunun ve ardından da kadının hayatında görülebilecek akışa uyarlanmıştır. Hayatın başlangıç noktasından gençliğe ve olgunluğa geçişte dikkatli olmak gerektiği, metnin ana mesajıdır. Her yaş ve dönemde yaşanabilecek 1 Prof. Dr., Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Böl. olanların belli bir sınırı vardır, bu sınırı aşanların başına kötü şeyler gelir. Kişinin kendisinin farkında olması gerekir. Şiirde doğaya ve insana ilişkin sözcük kadroları bizde bu düşüncenin uyanmasını hazırlar.
Making clear of the arts belong to the old period by reading and bringing to light has vital importance for our history, culture and so far our literature world. In this study, information was stated about a poet Ismail Hakkı Oral who was a religious attendant in Kuşçu village of Kayseri's Yeşilhisar town in 1942 and his manuscript entitled "Three Saga" was presented to consideration. Thus, an effort was made to shed light on a figure in Turkish literatüre unknown today thereby contributing to our history of literature. Ismail Hakkı Oral lived XX.th century. He was born in Kayseri, and spent most of his life in around Kayseri.
21. YÜZYILDA BÜTÜN BOYUTLARIYLA ÇİN HALK CUMHURİYETİ, 2022
Bu çalışmada, Çin sinema tarihi ile paralel olarak Çin sinemasının bir endüstri olarak gelişimi aktarılmıştır. Bu ikili bakış açısı ile hem filmlerin içerik olarak değerlendirmesi hem de Çin sinema sektörünün Hollywood endüstrisi ile karşılaştırmalı incelemesi yapılmıştır. Çin sinemasının devlet desteği almasına rağmen neden istenen ivmeyi yakalayamadığı sorusu ise yumuşak güç ve kültür indirimi kavramları ile açıklanmıştır. Bütün bunların sonucunda çalışma okuyuculara sinemanın bir propaganda aracı olarak kullanılması, kültür endüstrisi içerisindeki mücadelesi ve uluslararasılaşması konularında Çin örneği üzerinden açılımlar sunmaktadır.
SALIK SEKTÖRÜNDE MÜ �TERMEMNUNYET ÖLÇÜMÜ: SMETRK VE ASMETRK ETKANALZ
Number of studies have shown that the long-term success of a firm is closely related to its ability to adapt to customer needs and changing preferences. In recent years, one of the fastest growing industries in the service sector is the healthcare industry. Although all hospitals provide similar type of services, service quality and customer satisfaction levels vary significantly among hospitals. The purpose of this study is to determine the important quality characteristics for achieving higher customer satisfaction level. We analyzed the symmetric and asymmetric effects of those characteristics on the patient satisfaction. The findings of this study can be a valuable guide for the managers of hospitals formulating competitive quality strategies.
KENDİ OLMA SERÜVENİNİN ONTİK SANCISI: ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU
KENDİ OLMA SERÜVENİNİN ONTİK SANCISI: ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU
Günümüzde beğeni denilince akla ilk gelen genellikle görsel beğenidir. Zira yaşanılan yüzyıl imajın ve görsel beğeninin hüküm sürdüğü yüzyıldır. Varlıklarını uzlette sürdüren bireylerin ve imajların çoğaldığı bir çağdır bu... Bu açıdan bakıldığında insan; dışlanma, kendisi olma, yalnızlaşma, ötekileşme gibi birtakım aşamalardan geçerek kendi benliğini oluşturmaktadır. Bu çalışmada "Çirkin Ördek Yavrusu" masalı da özellikle güzelliğin saplantılı bir değer olarak yüceltilmesi, toplumca onaylanmayan fiziksel görüntünün dışlanması, farklılık arayışları ve taleplerinin etkili biçimde bastırılması, kişinin kendisi olma mücadelesinin akamete uğratılması, kitlesel ve topluluk aidiyetinin kutsanması ve benzerliğin ürettiği şiddet, vb. bakımlardan irdelenmektedir. Ayrıca bu çalışmada ele alınan masal, Nietzsche'nin defaatle üzerinde durduğu trajik yaşama da örnek teşkil etmektedir. Nietzsche'ye göre, yaşamın trajik hali ve onun üstesinden gelinmesi amor fati ve üstinsan imgesiyle ancak mümkündür. Bu açıdan Çirkin Ördek Yavrusu için bir ideal olan kuğular masalda üstinsana gönderme olarak düşünülmüştür. Masal Nietzsche'nin geliştirdiği üstinsan, amor fati ve trajik yaşam kavramları etrafında da tartışılmıştır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır.