Yetişkin Bireylerde Sınır ve Narsisistik Kişilik Özellikleri ile Romantik İlişki Doyumu Hakkında Bir Literatür İncelemesi (original) (raw)
Related papers
Psikoloji Araştırmaları, 2018
The aim of this research is to examine the relationship satisfactions of adults who are experiencing a romantic relationship within the context of attachment styles, self-esteem and interpersonal relationship types. The sample of the research consists of 143 females and 107 males, single or married 250 adults aged between 16-67, who are in a romantic relationship. The participants were practiced Personal Information Questionnaire, Experiences in Close Relationships Inventory-II, Self-Esteem Scale, Interpersonal Relationship Types Scale and Relationship Satisfaction Scale respectively. Data received were analyzed using SPSS 21 statistical software and the methods of Pearson Moment Product Coefficient of Correlation, Spearman-Brown Coefficient of Correlation and ANOVA were utilized. As the outcome of analyses shows, while there is not a significant difference between females and males in terms of relationship satisfaction, self-esteem and interpersonal relationship types; males were found to perform a more anxious attachment in terms of attachment styles. It was found out that the more the relationship satisfaction of adults improves, the more self-esteem and nourishing relationship styles increases, and meanwhile there would be a decrease in avoidant attachment styles. Concerning the relationship types, it was found out that individuals who experience a flirt relationship provided less satisfaction and have a lower self-esteem compared to the other relationship types. On the other hand, it was found out that married adults performed a less frustrative relationship style when compared to the other relationship types. Key words: Relationship satisfaction, attachment styles, self-esteem, interpersonal relationship types. Özet Bu çalışmanın amacı, romantik ilişkisi olan yetişkin bireylerin ilişki doyumlarını bağlanma stilleri, benlik saygısı, kişilerarası ilişki tarzları açısından incelemektedir. Araştırmanın örneklemi 19-67 yaş arası, 143’ü kadın 107’si erkek birey olmak üzere toplam 250 romantik ilişkisi içerisinde bulunan evli veya evli olmayan yetişkin bireyden oluşmaktadır. Katılımcılara sırasıyla, Kişisel Bilgi Formu, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE-II), Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Kişilerarası İlişki Tarzları Ölçeği (KİTO) ve İlişki Doyumu Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 21 programıyla analiz edilmiş olup veri analizlerinde Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayıları, Spearman Brown Korelasyon Katsayıları ve ANOVA tekniklerinden yararlanılmıştır. Analizler sonucu, kadın ve erkek bireyler arasında ilişki doyumu, benlik saygısı ve kişilerarası ilişki tarzları açısından herhangi bir fark bulunmazken, bağlanma stilleri açısından erkeklerin daha kaygılı bağlandıkları bulgusu elde edilmiştir. Yetişkin bireylerin ilişki doyumları arttıkça benlik saygılarının ve besleyici ilişki tarzlarının arttığı, kaçınmacı bağlanma stillerinin ise azaldığı bulunmuştur. İlişki türlerine göre, flört ilişkisi olan bireylerin diğer ilişki türlerine göre ilişkilerinden daha az doyum sağladığı ve benlik saygılarının daha düşük olduğu, evli bireylerin ise diğer ilişki türlerine göre daha az ketleyici ilişki tarzı kullandıkları bulunmuştur. Anahtar kelimeler: İlişki doyumu, bağlanma stilleri, benlik saygısı, kişilerarası ilişki tarzları.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Bu araştırmanın amacı romantik ilişki yaşayan bireylerde romantik ilişkiye yönelik akılcı olmayan inançlar ve bilişsel esnekliğin ilişki doyumuyla ilişkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu romantik ilişki yaşamakta olan ve uygun örnekleme yöntemiyle ulaşılan 296 (57 erkek, 239 kadın) bekâr katılımcı oluşturmuştur. Katılımcılar; Kişisel Bilgi Formu, Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği, Bilişsel Esneklik Ölçeği ve İlişki Doyum Ölçeğinden oluşan bir veri toplama aracını cevaplamıştır. Verilerin analizinde Pearson korelasyon analizi, çoklu regresyon analizi ve göreceli önem analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; bu örneklemde aşırı beklentiler akılcı olmayan inançları ve bilişsel esnekliği yüksek olan, ilişkilere özgü cinsiyet farklılıkları ve farklı düşünme ile ilgili akılcı olmayan inançları düşük olan bireylerin ilişki doyumunun yüksek olduğu bulunmuştur. Göreceli önem analizleri ise anlamlı yordayıcılar içerisinde farklı düşünme ve cinsiyet farklılıklarıyla ilgili akılcı olmayan inançların bu örneklemde ilişki doyumunda belirgin bir önemi olduğunu göstermiştir. Evlilik ve aile psikolojik danışmanları terapi sürecinde ilişki doyumu düşük romantik ilişki yaşayan bireylerde ilişkiye özgü akılcı olmayan inançların azaltılmasına ve bilişsel esnekliğin artırılmasına odaklanabilir. Anahtar Kelimeler. Romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançlar, ilişki doyumu, flört eden bireyler, bilişsel esneklik.
Turkish Studies-Educational Sciences, 2021
It is a phenomenon that individuals need to establish a close relationship as a requirement of development during university years, which includes the emerging adulthood period. According to the previous studies, one of the important issues of applying to university psychological counseling units is the problems experienced by university students regarding close relationships. Relationship satisfaction has an important contribution to maintaining close relationships, and for this reason, it is very important to know the factors that affect relationship satisfaction. For this reason, the purpose of this study is to define whether the satisfaction experienced by university students in their close relationships is predicted by relationship beliefs, body perception, self-perception, and interpersonal competence. 342 university students studying at Ege University and having romantic relationships constitute the sample of the study. Permission was obtained from Ege University Ethics Committee for the study with the decision number 108206 on 12/04/2018. Relationship Stability Scale (RAS), Relationship Beliefs Scale (SIS), Body Image Scale (VAI), Social Comparison Scale (SAI), Interpersonal Competence Scale (SCI), and Personal Information Form were used as measurement tools. Multiple Linear Regression Analysis was used to analyze the data. According to the results of the regression, the relationship beliefs of university students and the relationship beliefs "We should be open and honest with each other" and "Romantic idealism" are positively correlated with relationship satisfaction. Self-perception was significant in predicting the relationship satisfaction of university students. Relationship beliefs "We must meet all of each other's needs" and "We must be able to change each other" negatively predict the relationship satisfaction of university students. Interpersonal competence and body perception variables do not significantly predict the relationship satisfaction of university students.
Romantik İlişkide Görülen Obsesif Kompulsif Belirtiler ve Risk Faktörleri
Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 2021
Pek çok ilişki bağlamında görülebilen ilişki temalı obsesif kompulsif belirtiler, genellikle romantik ilişkilerde araştırılan bir konu olmuştur. Romantik ilişkilerde görülen obsesif kompulsif belirtiler; ilişki odaklı ve partner odaklı olarak iki boyutta ele alınmaktadır. Bu belirti kümesi, bireylerin yaşamlarını olumsuz yönde etkilediği gibi çift ilişkileri bağlamında da çeşitli zorlanmalara neden olabilmekte ve ilişki kalitesini zedeleyebilmektedir. Bu çalışmanın amacını romantik ilişki temalı obsesif kompulsif belirtilerin temel özelliklerinin incelenmesi oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda ilişki odaklı ve partner odaklı olmak üzere ayrı ayrı ele alınan obsesyon ve kompulsiyonlar son on yıl içerisinde gerçekleştirilen güncel görgül araştırmalar aracılığıyla incelenmiştir. Çalışmanın diğer bir amacı ise bu belirti kümesini risk faktörleriyle beraber ele almaktır. Bu kapsamda romantik ilişkilerde görülen obsesif kompulsif belirtilerde risk faktörleri olarak bağlanma tarzları ve bilişsel çarpıtmalar değerlendirilmiştir. Son olarak psikopatoloji alanında araştırma ve uygulama bakımından ilişki temalı obsesif kompulsif belirti kümesinin önemine ve bu konuyla ilgili neler yapılabileceğine dair önerilere yer verilmiştir.
Kendilik Psikolojisine Göre Narsisistik ve Sınır Kişilik Bozukluğu
Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri ABD İREM ANLI, GÜLER BAHADIR //. According to the resıdts the BPD group was found to be defensive in "idealized parental imago" line and NPD group was found to be defensive in both "grandiose self" and "idealized parental imago " lines.
Duygusal Zeka ile İlişki Doyumu Arasında Duygu Düzenleme Güçlüğü ve Romantik Kıskançlığın Aracı Rolü
ABSTRACT The relationship between relationship satisfaction and emotional intelligence is widely known in literature. Besides, reasons of jealousy and the way people cope with it and difficulties in emotional regulation can affect relationship satisfaction. The aim of the present study is to examine the mediator role of romantic jealousy and difficulties in emotional regulation between emotional intelligence and relationship satisfaction of participants who are married and have a romantic relationship. Determination of the effect of all variables on relationship satisfaction is another aim of the study. The research sample, married and having a romantic relationship, consists of 302 participants ( 143 female, 159 male) between the ages of 19-60. The participants were given Demographic Information Form, along with Bar-On Emotional Scale, Difficulties in Emotion Regulation Scale, Romantic Jealousy Scale and Relationship Satisfaction Scale. In model test results of the analysis, the subscales of difficulties in emotional regulation scale “openness”, “impulse” and “strategy”; the subscale of romantic jealousy scale “exit” mediate the relationship between emotional regulation and relationship satisfaction. Findings were discussed on the basis of previous studies and some recommends and limitations were addressed. Key Words: Emotional intelligence, relationship satisfaction, emotional regulation, romantic jealousy ÖZ Kişilerarası ilişkilerde duyguları anlamayı, ifade etmeyi ve o duygularla başa çıkmayı ifade eden duygusal zeka kavramı ile bireylerin romantik ilişkilerinden aldıkları doyum arasında ilişki olduğu bilinmektedir. Ayrıca bireylerin ilişkilerinde yaşadıkları kıskançlığın nedenleri ve kıskançlıkla baş etme stratejileri ile duygularını düzenleme becerileri de ilişkilerinden aldıkları doyumu etkileyebilmektedir. Bu çalışmada, romantik ilişkisi olan ve evli olan bireylerin duygusal zeka düzeyleri ile ilişki doyumları arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğü ile kıskançlığın nedenleri ve kıskançlıkla baş etme stratejilerinin aracı rolünün incelenmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın örneklemini, 19-60 yaş arası 159 erkek, 143 kadın olmak üzere toplam 302 romantik ilişkisi olan ve evli katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada, Bar-On Duygusal Zeka Ölçeği, Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği, Romantik Kıskançlık Ölçeği ve İlişki Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Yapılan aracı değişken analizinde, duygusal zeka ile ilişki doyumu arasındaki ilişkiye duygu düzenleme güçlüğü alt ölçeklerinden açıklık, dürtü ve stratejilerin; kıskançlıkla başetme alt ölçeklerinden çıkışın aracılık ettiği saptanmıştır. Elde edilen bulguların ilgili literatür ışığında değerlendirilmesinin ardından, sınırlılıklar ve önerilere yer verilmiştir. Anahtar kelimeler: Duygusal zeka, ilişki doyumu, duygu düzenleme, romantik kıskançlık
Özet: Anne-baba ya da temel bakım veren kişilerle olumsuz yaşantılar sonucu oluşan erken dönem uyum bozucu şemalar ile yetişkinlik döneminde romantik ilişkilerdeki ya da evlilik ilişkilerindeki doyum arasında ilişkiler mevcuttur. Ayrıca, erken dönem olumsuz yaşantılar sonucu şekillenen bireyin kendisiyle ilgili değerlendirmeleri ve kişilerarası tarzları da ilişki niteliğini ya da doyumunu etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, evli ve romantik ilişkisi olan bireylerin ilişki doyumlarının, erken dönem uyum bozucu şemalar, kendilik algısı ve kişilerarası tarzlar tarafından yordanıp yordanmadığını incelemektir. Araştırmanın örneklemi, 17-54 yaş arası 434 evli ve romantik ilişkisi olan katılımcıdan oluşmaktadır. Katılımcılara, sırasıyla Young Şema Ölçeği-Kısa Form 3, Kişilerarası Tarzlar Ölçeği, Sosyal Karşılaştırma Ölçeği, İlişki Doyumu Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu uygulanmıştır. Regresyon analizi sonuçları, ilişki doyumunu, romantik ilişkisi olan bireylerde kopukluk şema alanının; evli olan bireylerde ise ilişki süresi ve kopukluk şema alanının olumsuz yönde anlamlı bir şekilde yordadığını göstermiştir. Her iki grupta da, kopukluk şema alanının ilişki doyumunun düşmesiyle ilişkili olduğu ve yetişkin romantik ve evlilik ilişkilerinde temel bir rol oynadığı görülmüştür. Anahtar kelimeler: Erken dönem uyum bozucu şemalar, ilişki doyumu, kendilik algısı, kişilerarası tarzlar. Abstract: There is evidence that early maladaptive schemas originated from negative experiences with parents or primary caretakers relates to romantic or marital relationship satisfaction in adulthood. In addition, self-assessments and interpersonal styles that develop as a result of early negative experiences can influence relationship quality or satisfaction. The aim of the present study is to examine whether relationship satisfaction of participants who are married and have a romantic relationship is predicted by early maladaptive schemas, self-perception and interpersonal styles. The sample of individuals who are married and having a romantic relationship consisted of 434 participants between the ages of 17 and 54. The participants were given Demographic Information Form, along with Young Schema Questionnaire Short Form 3, Interpersonal Style Scale, Social Comparison Scale and Relationship Satisfaction Scale. The results of regression analysis showed that for participants having a romantic relationship, relationship satisfaction was significantly and negatively predicted by " disconnection schema domain ". For married participants, " disconnection schema domain " and length of relationship significantly and negatively predicted relationship satisfaction. Among both groups, disconnection schema domain was closely related to a decrease in the relationship satisfaction and played a significant role in adult marital and romantic relationships.
DergiPark (Istanbul University), 2020
Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin romantik ilişkideki sorun çözme becerilerini yaşam doyumu, diğerkâmlık düzeyleri açısından ve bazı demografik değişkenlere göre incelemektir. Araştırma ilişkisel tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Veri toplamak için, araştırmacının hazırladığı Kişisel Bilgi Formu, Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği ve Diğerkâmlık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına bakıldığında romantik ilişkilerde sorun çözme ile diğerkâmlık ve yaşam doyumu arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Romantik ilişkilerde sorun çözme becerisi romantik ilişkiye sahip olma durumuna göre anlamlı bir fark göstermektedir. Ayrıca, yaşam doyumu ve diğerkâmlık değişkenleri romantik ilişkide sorun çözme becerisinin% 20'sini açıklamaktadır. Sonuç olarak, kişinin kendisiyle doğrudan ilgili olan diğerkâmlık ve çevrenin de etkisinden kaynaklanan yaşam doyumunun, romantik ilişkilerde sorun çözme becerisini yordadığı bulunmuştur. Bu nedenle, bu çalışmanın romantik ilişkiler literatürüne katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Ayrıca, bu araştırma romantik ilişkisi olan ve olmayan kişilerin sorun çözme becerilerini karşılaştırmak açısından önemlidir.
Yetişkin Bireylerde Narsisizm, Yakın İlişkiler ve Cinsellik
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
Bu çalışmada alan yazında sıklıkla karşılaşılan bir kavram olan narsisizmin yakın ilişkiler ve cinsel davranışlar üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır. Bu çalışma ile narsisizm konusundaki alan yazına katkı sağlarken aynı zamanda elde edilen sonuçların klinik ve akademik alanda yapılan çalışmalarda yol gösterici olması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda rastgele örneklem yöntemi ile seçilen 350 katılımcıya Beş Faktör Narsisizm Ölçeği, İlişki Doyum Ölçeği, Cinsel Risk Alma Ölçeği, Cinsel Tutum Ölçeği ve Cinsel Heyecan Arama Ölçekleri uygulanmıştır. Çalışmada katılımcıların düşünce ve davranışlarında bir değişiklik yapılmamış yalnızca var olan durumun tespit edilmesi hedeflenmiştir. Elde edilen veriler SPSS 22 paket programı ile çözümlenerek araştırma sorularına uygun olacak biçimde t testi ve pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda ise narsisizmin alt boyutlarından kırılgan ve büyüklenmeci narsisizmin ilişki doyumu, cinsel tutum ve davranışlarla çeşitli düzeylerde ilişkili olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular literatür ışığında incelenmiş ve çalışmanın sonucunda elde edilen bulguların literatürdeki kısıtlı sayıdaki çalışma ile örtüştüğü görülmüştür. Çalışmaya ait sınırlılık ve öneriler ise metnin son kısmında belirtilmiştir.