Türki̇ye’De Ve Dünyada Çevre Koruma Harcamalarinin Mukayeseli̇ Değerlendi̇rmesi̇ (original) (raw)

Avrupa Bi̇rli̇ği̇ Ve Türki̇ye De Kamu Çevre Koruma Harcamalarinin Anali̇zi̇

International Journal of Management Economics and Business, 2015

Kamu kurumlarında iç denetim uygulamaları kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli kullanımını temin etmesi ve kurumlara değer katması açısından gerekli ve önemlidir. Avrupa Birliğine üye ülkeler arasında kamu mali yapısı ve uygulanan iç denetim sistematiği açısından önemli uygulama farklılıkları bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinin iç denetim uygulamaları incelendiğinde bazı ülkelerde merkeziyetçi yönetim anlayışının, bazılarında âdemi merkeziyetçi anlayışın ağır bastığı, bazılarında ise karma bir yapı olduğu görülmektedir. Türkiye'deki yapı incelendiğinde ise iç denetimin merkeziyetçi yapıdan âdemi merkeziyetçi yapıya geçtiğidikkat çekmektedir.

Türki̇ye’Ni̇n Deni̇zel Çevre Ki̇rli̇li̇ği̇ne Müdahale Sahalari

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dergisi, 2021

Pollution of the marine environment in the world due to petroleum and its derivatives and other harmful substances may cause the ecological balance to deteriorate for a long time. For this reason, it is vital to intervene in the pollution as soon as possible and to determine the organization, authorities, and responsibilities of the countries. Although a series of international conventions have entered into force regarding the authorities of states to intervene in marine pollution occurring in the high seas, the legislation that sets the boundaries and includes the clearest practices is the 1982 United Nations Convention on the Law of the Sea. This convention gives states the authority to intervene in the marine environmental pollution occurring beyond their territorial waters within the borders of the Exclusive Economic Zone and to judge within certain restrictions. Turkey has released the National Emergency Response Plan in 2011 regarding the effective intervention against marine pollution sourced by ship accidents and defined the marine pollution intervention areas. In this study, international conventions regarding determining the jurisdiction and intervention areas for marine pollution has been examined and these areas compared with Turkish marine pollution intervention areas. Consequently, recommendations for discrepancies have been made based on international maritime law.

Çevresel Değerlendi̇rme Tekni̇kleri̇ni̇n Geli̇şi̇mi̇ Ve Türki̇ye’Deki̇ Uygulamalarin Değerlendi̇ri̇lmesi̇

2019

Onleyici cevre politikalarinin temel araclarindan olan cevresel degerlendirme, politika, plan ve projelerin, olasi cevresel etkilerini belirleyerek karar alma asamasinda goz onunde bulundurmayi hedeflemektedir. Cevre politikalarinin gelisiminde cevre degerlendirme teknikleri yaygin bicimde kullanilmaya baslanmistir. Cevresel politikalar ile diger politika hedefleri arasinda uyum saglanmasi gerekliligi ve butunlesik yaklasimin gelistirilmesi ile ortaya cikmis olan cevresel degerlendirme teknikleri politika ve planlama araci olarak kullanilmaktadir. Cevresel degerlendirme tekniklerine yonelik hukuki duzenlemeler ve teorik calismalar sonucunda en yaygin kullanilanlar Cevresel Etki Degerlendirmesi (CED) ve Stratejik Cevresel Degerlendirmedir (SCD). Ilk uygulanmaya baslanan CED yaninda cevre politikasi yaklasimlarindaki gelismeler ve daha etkin tekniklerin gelistirilmesi yonundeki egilim sonucu SCD daha genis kapsamli bir arac olarak gelismistir. Turkiye’de her iki arac icin ayri hukuki ...

Türki̇ye'De Katilimci Çevresel Etki̇ Değerlendi̇rmesi̇ Ve Uşak İli̇ Örneği̇

2015

Cevresel Etki Degerlendirmesi (CED), yatirim projelerinin cevreye etkisinin onceden, pro-aktif bir yaklasimla degerlendirilmesini icermekte ve surecin her asamasina halkin katilimini ongoren bir mekanizmadir. Bu baglamda AB’de kamu yonetiminin dayandigi temel ilkelerden biri olan katilimciligin hayata gecirilmesi soz konusudur. Calismada cevresel etki degerlendirmesinin gecmisine kisaca goz atilmakta, CED ile ilgili olarak Turk mevzuatinda AB muktesebatina uyum acisindan gelinen nokta degerlendirilmekte ve Usak ili orneginde ozellikle halkin cevresel etki degerlendirmesine katilimiyla ilgili durum ele alinmaktadir

Çevresel Bi̇lgi̇ye Eri̇şi̇m Hakki Açisindan Aarhus Sözleşmesi̇ Ve Türki̇ye Üzeri̇ne Değerlendi̇rme

Journal of International Social Research, 2016

Öz Uluslararası alanda çevre hakkının ön plana çıkmasını sağlayan düzenleme Aarhus Sözleşmesidir. Sözleşmede çevre hakkı; çevresel bilgiye erişim, katılım ve yargıya başvurma çerçevesinde düzenlenmektedir. 2001 yılında yürürlüğe giren sözleşme Türkiye tarafından imzalanmamıştır. Bu çalışmanın amacı; çevresel bilgiye erişim, katılım ve çevresel konularda yargıya başvurma başlıkları çerçevesinde Aarhus sözleşmesi hükümleri ile Türkiye'deki hukuksal düzenlemeler arasında karşılaştırma yapmaktır. Çalışmanın sonucunda farklılıklar ortaya çıkartılarak, Türkiye'nin eksik kaldığı noktalarda neler yapılması gerektiği konusunda önerilerde bulunulacaktır.

Türki̇ye’De Çevre Ki̇rli̇li̇ği̇ni̇n Beli̇rleyi̇ci̇leri̇ Üzeri̇ne Ekonometri̇k Bi̇r Anali̇z

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Sanayi Devrimi’nin yarattığı endüstrileşmiş toplumlarda artan tüketim talebine bağlı olarak yaşanan üretim artışı ile üretim ve tüketim kalıplarındaki değişiklikler, doğal kaynakların bilinçsiz bir şekilde kullanılmasına neden olmuş; çevre sorunlarının hızla artışını da beraberinde getirmiştir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeleri yakalama isteği, çevresel hassasiyetin geri planda kalmasına sebep olabilmektedir. Türkiye’de özellikle 1980’lerden sonra yaşanan ticari serbestleşme, dış ticaretin ve hızlı kalkınma anlayışının önem kazanmasına yol açmıştır. Çevre kirliliğinin oluşumunda birçok faktör rol oynamakla birlikte sanayileşme ve kentleşmenin birlikte yaşandığı bu süreç, çevresel sorunların artmasının önemli bir nedeni olarak ele alınmaktadır. Bu açıdan çalışmada Türkiye’de 1960-2018 dönemi arası reel hasıla, dış açıklık oranı ve kentleşme düzeyi değişkenlerinin CO2 emisyon hacmi üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmış ve ARDL (Autoregressive-Distributed La...

Türki̇ye’De Çevre Eği̇ti̇mi̇nde Kamu Örgütleri̇, Si̇vi̇l Toplum Örgütleri̇ Ve Medyanin Rolü

2014

Cevre sorunlari yasam kalitesini dusuren, hatta kimi zaman yasami tehdit eden sorunlar olarak karsimiza cikmaktadir. Cevre sorunlarinin onlenmesine dair ortaya konulan yontemlerin, insanlarda cevre bilinci ve duyarligi saglanmadikca basariya ulasamayacagi bilinmektedir. Cevre bilinci kazandirmak ise cevre egitimi yoluyla mumkundur ve cevre egitiminde olabildigince cok bireye ulasmak, olumlu sonuc almak icin onemlidir. Ayrica toplumu etkileme ve yon verme niteligi bulunan kamu orgutleri, sivil toplum orgutleri ve medya, cevre egitiminde digerlerine gore daha onemli aktorlerdir. Ulkemizde okul oncesinden yuksekogrenime kadar orgun ve yaygin egitimin buyuk oranda kamu orgutlerince yurutuldugu, duzenlendigi ve denetlendigi gorulmustur. Ulkenin neredeyse tamamina ulasabilen genis orgutsel yapiya sahip bu kamu orgutlerinin, potansiyellerini yeterince kullanmadiklari ve cevre egitiminde daha etkili olabilecekleri saptanmistir. Ulkemizde cevre egitiminin orgun ve yaygin egitimde oldukca yet...

Türki̇ye'De Su Kaynaklarina Bi̇reysel Ekoloji̇k Saldirilarin Çevresel Tasarim Ve Çevre Psi̇koloji̇si̇ Açisindan Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi

Su kaynaklarının dünya üzerindeki önemi birçok parametreye bağlı olarak sürekli artmaktadır. Kişisel ihtiyaçlar, endüstriyel ihtiyaçların yanında turizmden ulaşıma, iklimden siyaset ve uluslararası ilişkilere kadar hemen her alanda su kaynaklarının önemi hissedilmektedir. Teknolojik gelişmelerin yanında insan bilincindeki gelişmeler temiz kaynaklara ulaşımı daha da önemli kılmaktadır. Günümüzde organik ürünlere daha fazla para ödenmesi, kaliteli kaynak sularının meşrubatlardan daha yüksek bedellerle satılmasına yol açmaktadır. Bu nedenlerle çevresel tasarımlar da doğallık ve ekolojik devamlılık büyük önem arz etmektedir. Çevresel tasarımlarda bireysel ekolojik saldırıların dikkate alınmaması ciddi hatalara neden olmaktadır. Günümüzde dünyanın gelişmiş ülkeleri dahil birçok ülke bu bireysel ekolojik saldırılar sonucunda su kaynaklarını bazı alanlarda kullanamamaktadır. Bu çalışma, Türkiye'de su kaynaklarına atılan pirana, timsah gibi türlerin saldırılarının ne kadar ciddi sonuçları olabileceğini göstermeyi ve bu saldırıları çevre psikolojisi açısından değerlendirerek alınacak önlemler konusunda bilimsel veriler sunmayı amaçlamaktadır Ayrıca çevre tasarımları ve mühendislik sistemleri oluşturulurken ele alınacak parametrelere bireysel ekolojik saldırıları da eklemek gerektiğini göstermeyi hedeflemektedir.