Rinderpest in İstanbul and its Surroindings (1886-1891) (original) (raw)

Rinderpest in the Ottoman State: The Issue of Assigning Military Veterinarians

Belgi Dergisi

Sığır vebasının ilk çağlardan itibaren var olduğu geniş ölçüde kabul gören bir görüştür. Yine bu görüşe göre hastalık Çin’in doğusunda ortaya çıkmış ve Hun akınlarıyla birlikte Avrupa içlerine kadar taşınmıştır. Avrupa’ya nüfuz eden sığır vebası 19. yüzyıla kadar olan süreçte büyük çoğu yine Asya kökenli muhtelif salgında milyonlarca hayvanın ölümüne neden olmuştur. Tecrübe edilen salgınlardan devlet ekonomileri ile insan sağlığı önemli ölçüde etkilendiğinden hastalıkla mücadelenin ve salgınların önüne geçmenin yolları aranmıştır. Bu çerçevede bir taraftan veteriner hekimliği eğitimi başlatılıp mesleki bir teşkilatlanmanın teminine girişilirken bir yandan da hastalıklarla mücadelenin etkin biçimde yürütülmesini sağlayacak mevzuat hazırlanmaya ve nihayetinde devletlerin özgün deneyimlerinin diğerleriyle paylaşılmasını ve ortak bir hafızaya aktarımını sağlayacak uluslararası düzeydeki platformların oluşturulmasına çalışılmıştır. Avrupa devletleri söz konusu girişimleri sayesinde 1871-...

18. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’un et iaşesinin temini: Hassa kasabbaşılık kurumu

2006

ÖZETBu çalışma 18. yy.’ın ikinci yarısında İstanbul’un et iaşesi teminini konu edinmektedir. Giriş ve iki bölümden oluşan tezin, birinci bölümünde Osmanlı Devleti’nde genel iaşe politikaları ve bu politikalar içerisinde et iaşesinin nasıl organize edildiği incelenmiştir. Et tüketimi, canlı hayvan temini, kışlaklar, salhaneler ve kasaplar bu bölümüde incelenen başlıklardır.İkinci bölümde ise, et iaşesi sürecinin kurumsal dönüşüm ve değişimi irdelenmiştir. Bu bölüm içerisinde, tezin esas kısmını oluşturan Hassa Kasabbaşılık Kurumu başlığında, 18. yy.’ın ikinci yarısında şehir halkı ve askeri kesime mensup tayinat sahiplerinin et iaşesi temininde önemli bir rol oynayan kasabbaşılık kurumunun gelişim ve değişim süreci incelenmiştir. ABSTRACTThe present study deals with the Istanbul’s meat provisioning policy in the second half of eighteenth century. Following the introduction, in the first part we studies the general policy for meat provisioning of Ottoman State and the organizational s...

19. yüzyıl İstanbul Mahalleleri Envanteri (1829-1885)

2023

Bu envanter 2020 yılında Marmara Ünivesitesi Şehir Çalışmaları Programı'nda tamamlandığım "XIX. yüzyılın Dönüşen İstanbulu'nda Mahalleler Kollar ve Belediyeler: Bir Envanter ve Haritalama Çalışması" isimli yüksek lisans tezimin EK-2 kısmının yeniden gözden geçirilmiş halidir.

Osmanli Dönemi̇nde Teki̇rdağ’Da Yapilan Hayvanciliğin İstanbul’Un İaşesi̇ İle Sanayi̇i̇ Ve Ti̇cari̇ Faali̇yetlerdeki̇ Rolü

Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018

ÖZ: Osmanlılarda reayanın ve devletin önemli bir gelir kaynağı olan hayvancılık, tarımsal üretimden sonra gelen bir ekonomik faaliyet kolu olarak dikkati çekmektedir. Osmanlı Devleti'nde hayvancılığın temeli büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığa dayanmaktadır. Büyükbaş hayvancılık çift sürme ve nakliye işlerinin vazgeçilmez bir unsuru olarak tarımsal üretime katkı sağlamaktadır. Küçükbaş hayvancılık ise vergi nedeniyle devletin önemli bir gelir kalemi, bazı imalat kolları için hammadde kaynağı ve halkın gıda ihtiyacının karşılandığı oldukça geniş bir tüketim alanı olarak varlık göstermektedir. Bu çalışmada, Osmanlı Döneminde önemli bir ekonomik uğraş olan büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık faaliyeti, İstanbul'un temel gıda ihtiyacını karşılayan başlıca yerlerden biri olan Tekirdağ özelinden incelenmektedir. Tekirdağ'a özgü bu araştırmayla da Osmanlı Devleti'nin hayvancılık politikaları ve bu politikaların bölgesel yansımaları tahlil edilmeye çalışılmaktadır.

İstanbul’un Ansiklopedileri

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal Beyatlı

Hayvan Tecritinin Dışı ve Ötesi: İstanbul’da Sürgün, Yıkım ve Şiddet Coğrafyaları

Beyond İstanbul. İstanbul Yollarında Kentsel Politik Ekoloji, 2019

1910 yılındaki Hayırsızada vakası, İstanbul tarihinin ve modernleşme tecrübemizin en büyük felaketlerinden biri. 80 binden fazla köpeğin Sivriada’ya sürgün edilip korkunç biçimde ölmesiyle sonuçlansa da, sokak köpeklerini söküp atmayı başara- mamış, gecikmiş modernleşme tecrübemi- ze ayna tutan bir çağdaşlaşma trajedisi.1 Sivriada’dan sonra da yüz yıl boyunca devam eden sürgünlere, dönem dönem şehri saran kuduz söylentisiyle gerçek- leşen itlaflara, zehirlemelere, tecrite ve kayıtdışı öldürmelere rağmen İstanbul, köpekleriyle yaşamış ve büyümüş bir şehir. Bugün ise İstanbul’un köpekleri, şimdiye dek eşi benzeri görülmemiş bir yıkımın eşi- ğindeler: İstanbul küresel bir şehir olarak yeniden inşa edilirken köpekler sokaklar- dan koparılıp devasa tecrit merkezlerine kapatılıyorlar. Şehrin çeperlerine, birer şantiye alanına dönüşmekte olan orman- lara, sanayi havzalarını birbirine bağla- yan, insan yerleşiminden uzak arazilerde ölüme terk ediliyorlar. Terk edildikleri yerlerde ise mekansal ayrışma ve dışlan- manın, yerinden edilme, mülksüzleşme ve şiddet sarmalının içine çekiliyorlar. Bu yazıda İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve ilçe belediyeleri eliyle toplatılarak yerleri değiştirilen sokak köpeklerinin izini sürüyorum. İstanbul’daki kentsel dönüşüme dair giderek büyüyen yazında bugüne dek ihmal edilmiş olan “çeper-çevre” (peri-urban) alanlara odaklanarak marjinal kent coğrafyalarının dönüşümünde kritik öneme sahip olduğunu savunduğum, örtük ama kuvvetli dinamikleri inceliyorum: Haziran 2012 ile Ağustos 2017 tarihleri arasında, İs- tanbul’un kuzeybatı çeperleri boyunca uza- nan, Sarıyer’e bağlı Kısırkaya mahallesin- de2 gerçekleştirdiğim saha araştırmasının bulguları ışığında binlerce sokak köpeğinin kapatılarak öldürüldüğü bakım ve rehabili- tasyon merkezlerini de içini alarak geniş- leyen “hayvan tecrit coğrafyalarını”, bu coğrafyalardaki materyal, coğrafi, siyasi dönüşümleri, sürgün edilen köpeklerin içine çekildiği şiddet sarmalını, bu dönüşümlere paralel olarak değişen “kanun kullanımı” ilişkisini, yoksulluk, yoksunluk ve dışlanma tecrübeleriyle tahrif edilen hak ve adalet anlayışını tartışıyorum.

Batılıları İstanbul'da Şaşırtan Bir Manzara: Hayvansever Türkler A Scene that Surprises Westerners in Istanbul: Animal-Loving Turks

Research Article , 2023

The Turks, who founded the Ottoman Empire at the turn of the 14th century, first established a great superiority against the Byzantine Empire in Anatolia and Rumelia, and then over other Christian states and societies in Eastern and Central Europe. The fear of Turks in Europe, which started with the conquest of Istanbul during the reign of Mehmed the Conqueror, reached its peak during the reign of Suleiman the Magnificent. Under the leadership of first the Catholic Church and then Martin Luther, the Protestants tried to keep the anger of the Christians alive against the Turks with propaganda broadcasts and announcements. As a result, a Turkish profile emerged that was cruel, ruthless, and took pleasure in killing and taking life. Beginning from the reign of Suleiman the Magnificent, a sense of curiosity began to develop among Europeans besides fear and anxiety towards the Turks. This sense of curiosity led many travelers to visit Turkish lands. During their travels, some of them on official duty, some of their own will, they learned about the characteristics of the Turks beyond what they were told. One of these qualities is compassion towards animals. Almost all travelers have treated the love and compassion that Turks show especially towards cats, dogs and birds in their works with astonishment and amazement.

Osmanlı İstanbul'unda Midye ve İstiridyenin Serencamı

2024

This study examines the mussels and oysters fishing in Ottoman Empire from the socioeconomic and socio-cultural perspectives. Throughout the history until the early 20th century, the most significant mussel and oyster beds in Istanbul were located in the Golden Horn. While in 1908, due to environmental pollution in Golden Horn, mussel and oyster fishing