YEŞİL TEORİ (original) (raw)
Related papers
Tane boyut analizleri genellikle 38 mikrona kadar olan iri boyutlarda standart laboratuvar elekleri kullanılarak yapılmaktadır. Bunun nedeni yöntemin çok basit ve az masraflı oluşu, ayrıca malzemenin fraksiyonlarına rahatlıklaayrılabilmesidir. Ayrıca geniş bir tane boyutu aralığında kullanılmaya imkan vermesi nedeniyle endüstride kullanım yeri bulan ve en yaygın bir şekilde kullanılan yöntemdir. Laboratuarda boyut dağılımını belirlemek amacıyla numune elek açıklıkları birbirinden farklı olan bir dizi standart elekten geçirilir. Eleme işlemine en büyük delik açıklıklı elekten başlanarak gittikçe daha küçük delik açıklıklı eleklerle devam edilir. Bu işlem otomatik veya elle yapılabildiği gibi kuru veya yaş olarak da gerçekleştirilebilir.
YÜCEL TEŞKİLATI, 2020
Yugoslavya Türklüğünün selameti için kurulan Yücel Teşkilatı (1945) hiç şüphesiz Makedonya’daki kuruluşlar arasında önemli bir sivil toplum örgütü olma özelliğine sahipti. Diğer yandan Yücel Teşkilatı, II. Dünya Savaşı döneminde Bulgaristan ve Yugoslavya tarafından Makedonya Türklerine karşı yapılan sistemli baskılara karşı direniş göstermiştir. 19 ilâ 25 Ocak 1948 tarihleri arasında Yücel mensupları bir takım mesnetsiz iddialarla hâkim önüne çıkarılarak yargılanmışlar ve içlerinden dördü idama, diğerleri ise çeşitli hapis ve sürgün cezalarına çarptırılmışlardır. Bu çalışmada Yücel Teşkilatı söz konusu dönemde Yugoslavya’da kurulmuş diğer direniş örgütleriyle karşılaştırmalı bir yöntemle analiz edilmektedir. Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitap özellikle Yücel mensuplarının tutuldukları hapishaneler hakkında yeni bilgiler ortaya koymaktadır. Ayrıca Üsküp Bölge Mahkemesi’nde 1945 ilâ 1960 yılları arasında yargılanan 164 Türkün isimleri ilk kez bu çalışmayla gün yüzüne çıkarılmaktadır. Yücel bir bakıma Kuzey Kıbrıs Türklüğünün varlığı tehdit altına girdiği vakit adada Türkler tarafından hayata geçirilmiş olan Türk Mukavemet Teşkilatını hatırlatmaktadır. Gerçek manada bir direniş öyküsünün anlatıldığı bu eser yoğun bir mesainin sonucunda hazırlanmış ve siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur. Bilim dünyasın-da ufuklar açması dileğiyle...
TEKE YÖRESİ EFSANELERİNİN YARATILMA ESTETİĞİ
Öz Efsaneler, şahıs, yer ve hadiseler hakkında anlatılan, inandırıcılık vasfı olan tabiatüstü olma özellikleri barındıran anlatılardır. Efsanelerin başlıca niteliği inanış ve gerçekliktir. Efsaneler, halkın hayal dünyasıyla yaratma gücünün en güzel örnekleridir. Görsel ve ses benzerliklerden faydalanılarak oluşturulan bu efsanelerin yaratılmasında halk estetiği ön plana çıkar. Estetik, sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin bilimi anlamına gelir. Bir obje, özel bir duygu, güzellik duygusu uyandırdığı ya da uyandırmaya yetili olduğu için güzeldir. Güzellik bir objenin belli bir etki uyandırma yetisine verilen addır. Estetik, bu etkinin özünü saptamak, çözümlemek, nitelendirmek ve sınırlamak ister. Bir eserin estetikliği, insanda uyandırdığı estetik yaşantılara dayanır. Estetik yargılar kişinin kendisiyle ilgilidir. Efsaneler diğer edebî türlerle karşılaştırıldıklarında ahenk, ritim, ölçü, kafiye söz sanatları gibi unsurları barındırmazlar. Kısa ve yoğun anlatımlardır. Bunlar, metin olarak efsanelerin estetik olma gayesinin olmadığını gösterir. Efsanenin gayesi etki faktörünü, gerginliği artırarak sağlamaktır. Efsaneler, bu etkiyi sağlayabilmek için yaratılma süreçlerinde kendi iç dinamiklerinde estetik kaygı barındırırlar. Bu etki ve gerginliği etkin, güçlü ve kalıcı kılmak için halk estetiğinden faydalanılır. Estetik dil yaratıları olarak kabul edilen efsaneler, dinleyicileri mest eden ve kendine hayran bırakan bir sanat barındırırlar. Halk, efsanelerin yapısı içinde bulunan olay ve olgular örgüsünü, estetik kaygılarla birlikte yaratır. Bu yaratma sürecinde hayal gücü ve estetik beraber rol alır. Örneğin görsel benzerliklerden hareketle doğadaki bir taşı, bir geline; kaplumbağanın yaratılışını sahtekâr bir tüccara bağlayarak var olan gerçekliği, estetik kaygılarla ve hayal gücüyle tekrar yaratır. Bu bağlamda efsaneler bir gerçekliğin, hayal ürünü bir olay ve hikâyeye bağlanarak ve estetik bir şekilde ortaya konduğu edebî türlerdir. Halk böylelikle şahısların, mekânların, hayvanların, olayların oluşumu ve yaratılması hakkında senaryolar hazırlar. Bu senaryolar hazırlanırken görsel ve ses benzerliklerinin yanında belirgin özelliklerden faydalanılır.
In this study, the cage (kafes) and sancak system in the Ottoman Empire is examined in terms of psychohistory. An important part of the literature on the kafes system in the Ottoman Empire consists of only political dimension of the subject and macro-level investigations.The main research question of the thesis is: What are the effects of the kafes system on the psychology of the princes (sultan's son) and, within this context, what are the effects of this system on state administration? The hypotheses of the thesis are: (1) The cage system caused psychological problem that would have an impact on the later experiences of princes and this system also negatively affected princes' sexual life (2) These effects of the cage system caused negative political consequences in the Ottoman state administration and accelerated the collapse of the empire. The theoretical framework of the study is based on Eric Erikson's "theory of psychosocial development" and Sigmund Freud's "structural personality theory" and" psycho-sexual development theory". In this study, which will examine cage (kafes) and sancak system comparatively, secondary sources were used to access empirical data. It is hoped that a psycho-historical analysis of decision-making processes of executives in the Ottoman Empire will contribute to the current literature. vi İÇİNDEKİLER
YALNIZLIK HİSSİ: TEORİK YAKLAŞIMLAR
Yalnızlık fenomeniyle alakalı pek çok yazı kaleme alınmıştır. Yalnızlıkla ilgili pek çok teorik bilgi bulunmasına rağmen, yalnızlık tanımına dair açık ve herkesin üzerinde uzlaştığı bir tanım hâlihazırda mevcut değildir. Yalnızlık hissi hayatın sağlıklı ve kaliteli olması için önemli olan, evrensel bir yaşam tecrübesini ifade eden bir fenomendir. Yazar bu çalışmada, yalnızlık hissi fenomeniyle ilgili teorik bilginin varolan yapısını incelemektedir. Yazarın bakış açısı insan olma teorisidir ki bu teoriye göre sağlık, bireylerin yaşamında kendileri için neyin önemli olduğunu ortaya koyan bir gösterge olarak kabul edilir.