Ekstranodal Tutulum Gösteren Rosai-Dorfman Hastalığı: Olgu Bildirimi ve Tartışma-Olgu Sunumu (original) (raw)
Related papers
Castleman Hastaliği: İki̇ Olgu Sunumu Ve Li̇teratürün Gözden Geçi̇ri̇lmesi̇
2013
Castleman hastaligi (CH) anjiofolikuler displazi olarak da adlandirilan lenfoproliferatif bir hastaliktir. Multisentrik ve unisentrik olmak uzere farkli prognozlara sahip iki farkli hastaligi icermektedir. CH lenf nodunun yapisini koruyarak buyumesi ile karakterize bir hastaliktir. Hyalin vaskuler, plazma hucreli ve mikst tip olmak uzere uc temel varyant tanimlanmistir. CH'nin patogenezine yonelik calismalar daha cok multisentrik CH (MCH) HHV 8 (+) hastaliga yonelik yapilmistir. Unisentrik CH (UCH) ve HHV8 (-) MCH' li hastalarda patogenez net degildir. CH malign seyirli lezyonlarla karisabilmektedir. Bu yazida biri unisentrik hyalin vaskuler varyant ve digeri multisentrik plazma hucreli varyantli iki olgumuz guncel literatur isiginda tartisilmistir.
Periferik Dev Hücreli Granülom: Olgu Sunumu
bakirkoytip.org
Periferik dev hücreli granülom: Olgu sunumu Periferik dev hücreli granülom (dev hücreli epulis, osteoklastom, dev hücreli reperatif granülom, dev hücreli hiperplazi), oral kavitenin periosteum veya periodontal membran kaynakl› nadir rastlanan ekzofitik bir lezyonudur. Difleti ve diflfliz çenelerde alveolar krest üzerinde oluflan kitlelerdir. Nedeni tam olarak bilinmese de, kronik irritasyona sekonder bir reaksiyon olarak geliflti¤ine inan›l›r. Bu olguda sa¤ üst premolar difl çekimini takiben geliflen bir lezyonu bulunan 62 yafl›nda erkek hasta sunulmufltur. Klinik muayene sonra-s› biyopsi al›nan kitle, sonras›nda tamam›yla eksize edildi. Operasyon s›ras›nda defektin alt k›sm›ndaki kemik defekt kürete edildi. Eksizyon yap›lan alanda genifl bir mukozal defekt olufltu¤undan sert damaktan destrükte alana flep kayd›r›ld›. Hastan›n yap›lan 10 ayl›k takibinde nüks gözlenmedi. Bu olguda neden olarak difl çekimi düflünülmekle birlikte etyolojik faktör tam olarak belirlenemedi. Olgu literatür eflli¤inde tart›fl›ld›.
2021
Özet: Eritema nodozum, pannikülitin en yaygın şeklidir. Birçok etiyolojik faktöre sahip olabilir. Eritema nodozum, kadın hastalarda üç ila beş kat daha sıktır. Çoğunlukla alt ekstremitelerin ön yüzeyinde yer alan, eritemli ağrılı yuvarlak nodüller olarak görülür. Etiyolojide sistemik inflamatuvar hastalıklar, enfeksiyonlar önemli yer tutmakla birlikte idiyopatik de olabilir. Sarkoidoz, etyopatolojisi henüz kesin olarak saptanmamış inflamatuvar bir hastalıktır. Bu çalışmada 51 yaşında kadın hasta cilt döküntüleriyle başvurduktan sonra yapılan değerlendirmede eritema nodozum tanısı konulup etiyoloji araştırılırken sarkoidoz tanısı almıştır. Sarkoidoz gibi belirsizliklerle dolu bir hastalıkta Eritema nodosum önemli bir bulgudur.
Çocukta İskelet Dişi Mezenki̇mal Kondrosarkom: Olgu Sunumu
2003
11 yasindaki bir erkek cocukta, boyun bolgesinde 6 aydir buyuyen agrisiz kitle ile ortaya cikan bir cocukluk cagi mezenkimal kondrosarkom olgusu sunuyoruz. Cikarilan kitlenin en buyuk capi 5 cm olup, isik mikroskopik olarak mezenkimal kondrosarkomun karakteristik bimorfik paterni gorulmustur. Bu bimorfik paterni iyi diferansiye, benign gorunumlu kikirdak nodulleri ve indiferan hucresel alanlar olusturmaktadir. Mezenkimal kondrosarkomlar hizli klinik seyir gosteren ve olgularin cogunda metastaz yapan, son derece malign davranisti tumorler oldugu icin tedavi modeli olarak kombine radikal cerrahi ve kemoterapi ya da radyoterapi onerilmektedir. Ancak olgumuzda radikal cerrahi girisim sonrasi ailenin herhangi bir tedaviyi kabul etmemesi nedeni ile ek tedavi uygulanamamistir. Operasyondan sonra 6.ay kontrolunde hastada rekurrens bulgusu saptanmamistir.
Glanzmann Trombastenili Gebenin Peripartum Dönemde Yönetimi: Olgu Sunumu
Haseki Tıp Bülteni, 2014
Kalıtsal trombosit fonksiyon bozukluğu olan Glanzmann trombastenisi (GT) tanısıyla takip edilen gebenin peripartum dönemde yönetiminin sağlanması. Yirmi altı yaşında GT tanısı olan gebenin takiplerinde doğumunun ilerlememesi ve aferez trombosit verilmesine rağmen vaginal kanamasının devam etmesi üzerine hastaya sezaryen doğum yaptırıldı ve doğum sonrası takibi gerçekleştirildi. Hastaya peripartum dönemde 18 ünite random trombosit, altı ünite aferez trombosit ve iki ünite eritrosit süspansiyonu verildi. GT olan hastaların özellikle doğum sırasında ve sonrasında ciddi kanama açısından yüksek risk altında olmaları nedeniyle doğumlarını deneyimli hematoloji uzmanlarının da bulunduğu ileri merkezlerde ve yakın takip altında yapmaları gerekmektedir.
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2015
Purpose: Central giant cell granuloma is a nonodontogenic pathological lesion that usually located in the mandible and maxilla. The aetiology of giant cell granuloma is undefined. Surgical removal is the most commonly applied therapy. Our aim was to report rehabilitation of central giant cell granuloma with iliac graft and removable space maintainer. Case Report: A 10-years-old child was referred to our clinic complaining of swelling in the mandibular anterior region. The parents of the patient were reported that a surgical operation was done in mandibular anterior region of the patient one year ago. They also reported that this lesion was recurred six months after first surgery. The recurred lesion was removed under general anesthesia, mandibular left central, lateral, canine and first premolar teeth were extracted. Iliac crest graft was harvested and fixed to the mandible. The histopathology report confirms the diagnosis of a central giant cell granuloma. The patient's postoperative 12 months follow-up exam was uneventful. The patient was referred for removable space maintainer. Conclusion: Aggressive lesions such as central giant cell granuloma observed 72% recurrence rate to the literature. Conservative methods such as corticosteroid injection, systemic calcitonin's success isn't definite on the recurred lesion. The surgical treatment may cause major defects in jaw bones and changes the facial contours, the repair of the defect with iliac bone graft was performed to solve aesthetic problems and facilitate the further prosthetic rehabilitation.