MİLLÎ SARAYLAR KOLEKSİYONU'NDAKİ ÖRNEKLERLE KAZGANDAN KAZANA (original) (raw)
Related papers
MİLLÎ SARAYLAR RESİM MÜZESİ ENDERÛNLU RESSAMLAR KOLEKSİYONU VE RESSAM HAMDİ KENAN BEY
Milli Saraylar Sanat Tarihi Mimarlık Dergisi, 2022
Osmanlı' da saray mektebi denilince akla gelen ilk kurum Enderûn Mektebi' dir. 15. yüzyılın ortalarında kurulan teşkilat, lağvedildiği 1 Temmuz 1909 tarihine kadar Osmanlı Devleti'nin farklı kademelerinde ihtiyaç duyulan nitelikli devlet adamlarının yetiştirilmesinde büyük rol oynamıştır. Bir nevi üstün yetenekli çocukların devam ettiği bu mektebin hocaları da döneminin usta isimleri arasından seçilmiştir. Bu bağlamda Enderûn Mektebi'nde resim eğitimi vermesi için Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nin (Güzel Sanatlar Okulu) Resim Bölümü'nü birincilikle bitiren Hamdi Kenan Bey'in görevlendirilmiş olması gayet tabiîdir. Osmanlı Devleti'nde resim sanatının gelişmesinde padişahların ilgileri ve desteklerinin katkısı büyüktür. Sarayda, Fatih Sultan Mehmed'in portresini yaptırması ile başlayan resim merakı giderek artmış, zaman içinde satın alınan tablolar ciddi sayılara ulaşmıştır. Günümüzde bu eserlerin bir koleksiyon olarak toplandığı ve teşhir edildiği tek kurum, Millî Saraylar Resim Müzesi' dir. 600'ü aşkın eserin 34 tematik bölümde düzenlendiği müze koleksiyonunun önemli bölümlerinden biri, "Enderûnlu Ressamlar" başlığı altında toplanmıştır. Enderûn Mektebi hocalarının ve öğrencilerinin fırçalarından çıkan bu yapıtlar, dönemin üslup ve çözümlemelerini yansıtmaktadır. Makalede, Hamdi Kenan Bey'in kısa biyografisi verilmiş ve koleksiyonda bulunan beş yapıtı irdelenerek ressamın sanat anlayışına temel oluşturan yaklaşımlar ele alınmıştır.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE MESLEK ÖRGÜTLERİNCE MİMARLIK
ÖZ Mimarlık; barınma, eğlenme, dinlenme, çalışma gibi eylemlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan mekânları estetik, işlevsel gereksinmelerini yerine getirmeyi amaç edinmiş, insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için var olan bir sanattır. Mimarlık yaşamın biçim haline gelmiş uzantısıdır. Toplum yapısına, toplumun gereksinimlerine, ekonomik verilere, teknolojik gelişmelere bağlı olarak gelişir. Bu sanata toplumun her kesiminden katkı sunulabildiğinden her insan bir parça mimardır. Sivil Toplum Kuruluşları, toplum yararına gönüllülük temeline dayalı özerk yapısı olan ülkenin siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan gelişmesine katkısı olan kuruluşlardır. Meslek örgütleri ise daha güzel, yaşanılır kılınacak binaların ve çevrenin yaratılması için ilgili olduğu meslek gruplarına mesleki kurallar koyar, etik davranılmasını sağlar, proje geliştirir, mesleki sorunları dile getirir ve yaptıkları işleri denetler. Bu makalenin amacı; Tarihsel ve kültürel kimliği ile eski ve yeni dokunun bir arada görüldüğü ender kentlerden olan Diyarbakır da toplumun önemli kesimini oluşturan, STK ve meslek örgütlerinin mimarlığa bakış açısını öğrenmek, kentte var olan Mimarlık fakültesi ve bir meslek örgütü olan mimarlar odasının artı ve eksilerini onların bakış açısıyla tespit ederek, sürdürülebilir bir kent yaratabilmenin yollarını aramaktır. ABSTRACT Architecture is an art that makes life easy for people and aims to fulfill the aesthetic and functional requirements in order to continue activities like inhabiting, enjoying, resting and working on their necessity spaces. It is also the extension form of the life and develops with respect to the requirements of the society, economical data, and technological developments. It can be said that everybody in society is an architect partly because of his/her assistance to this art. NGOs are organizations having autonomous structure and study on the society's benefits. They contribute on politic, social, cultural and economical development of the countries. Professional organizations put on professional rules and control these rules whether ethically applied, improve projects, express professional problems, and check the works done to create beautiful buildings and environments. The aim of this study is to determine the consideration of NGOs and professional organizations which consist of important part of society on architecture in Diyarbakır where exhibits historically and culturally traditional and modern texture besides recommendations on sustainable urbanization with respect to architectural faculty of Dicle university and chamber of architecture in this city.
KARAÇAY-MALKAR FOLKLORUNDA BİLMECELER
Kırım Dergisi, 9-10 (36-40), 2002, 97-104.ss. Karaçay-Malkar halk edebiyatında geniş bir yer tutan bilmecelere Karaçay-Malkarlılar "el bergen comak", "comak", "elber" gibi çeşitli adlar verirler (Tavkul 1992: 738).
KIRSAL MİMARLIĞIN KORUNMASI İLE İLGİLİ ULUSLARARASI ÇABALAR, TÜZÜKLER
IV. ULUSLARARASI KÜLTÜR VE MEDENİYET KONGRESİ 21-23 Aralık 2018 Mardin Institution Of Economic Development And Social Researches Publications TAM METİN KİTABI, 2018
Kırsal mimarinin korunması gerekli bir değer olduğu özellikle on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra Avrupa’da çıkarılan yasa ya da tavsiyelerle desteklenmiştir. Çalışma kapsamında iki binli yılların başına kadar Avrupa’da kırsal mimarinin korunmasına yönelik çıkarılmış olan tüzük, sözleşme, karar ve tavsiyeler kronolojik sıraya göre incelenerek değerlendirilmişlerdir. Venedik Tüzüğü ( Mayıs 1964 ), Köy ve Kent Arasındaki Dengede Kırsal Canlandırma Politikalarına İlişkin İlke Kararı (73/3) (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1973), Granada Kararı: Bölgesel Planlamada Kırsal Mimari, Avrupa Pilot Projeler Programı Sempozyumu No: 5 (1977), Kırsal Mimari Mirasa İlişkin 881/1979 No’ lu Tavsiye Kararı (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1979), Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi (3 Ekim 1985), Kırsal Mimari Mirasın Korunması ve Değerinin Arttırılması Hakkında Tavsiye (89/6) (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1989), Kırsal Alandaki Altyapı ve Ulaşım Hakkında Tavsiye (90/12) (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1990), Çevre Politikaları Kapsamında Bütünleşik Kültürel Çevre Koruması Üzerine Tavsiye (95/9) (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1995), ICOMOS Geleneksel Mimari Miras Tüzüğü (1999), Avrupa'nın Kırsal ve Ada Bölgelerinde Doğal, Mimari ve Kültürel Mirasın Korunması Kararları (2006); kırsal mimari açısından ele alınan tüzük ve kararlardandır.
KOCAELİ MÜZESİ KOLEKSİYONU BİZANS DÖNEMİ SİKKELERİNDEN ÖRNEKLER
GİRİŞ Sikkenin icadı toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantılarında çok büyük rol oynamış tarihi bir olaydır. Bu nedenle antik paralar ve defineler yurdumuzda her daim büyük ilgi görmektedir. Başlangıçta insanlar göçebe hayatı yaşamakta ve avcılıkla geçinmektedir. Bu devrin insanları gerekli gördükleri her şeyi kendileri yapmakta ve henüz paraya ihtiyaç duymamaktadırlar. Onun için bu devir, insanların kendi kendilerine yettiği devirdir. Bunu takibenden devirde (Neolitik) insanların belirli bir toprağa sürekli olarak yerleştiklerini, tarımla uğraştıklarını ve hayvan yetiştirdiklerini ve köyler meydana getirerek aralarında bir iş bölümü yaptıklarını görmekteyiz. Ticaret literatüründe yer bulan 'takas'ın anlamı 'mal alıp karşılığında başka bir mal vererek ödeşme, değiş tokuştur.2 Bu devrin ticaret şekli değiş tokuş ticaretidir, yani insanlar kendilerinde olmayan fakat elde etmek istedikleri şeyleri birbiriyle değiştirmektedirler. Fakat bir süre sonra değiştirmek istedikleri nesneyi karşılarındakilerde bulamayınca, onun yerine aynı değerde başka bir şey almaya başlamışlar, bunun neticesinde eşyanın değerini tespit etme zorluğu doğmuş3; yani malın ya da eşyanın değerinin saptanması, beraberinde değer düşüncesini ve ona bağlı olarak da eşdeğer düşüncesini akla getirmiştir. Giderek bir değişim aracına, yani paraya gereksinim duyulmuştur. 4 Para, bir değişim aracıdır. Bu bedenle, değiş tokuş yani barter sistemi malın malla değiştirilmesidir ve ilkel topluklarda uygulanılabilinen bu sistem, toplumlar geliştikçe terk edilmiştir. 5
KURANDA MESCİDLERE YÜKLENEN MİSYONLAR
KURANDA MESCİDLERE YÜKLENEN MİSYONLAR, 2018
Camiler ve mescitler İslam medeniyetinin en önemli kutsal mekânlarındandır. Aidiyet bakımından Allah’a isnat edilen [Cin 72/18] bu kutsal mekanların içerisinde toplum bilinci, kardeşlik duyguları, yardım severlik, birliktelik, diğergamlık gibi ulvi duyguların yeşermesine olanak sağlanır. Toplumun yaşam merkezlerinde yükselen camiler o toplumun manevi ihtiyaçlarının karşılanması noktasında hayati bir misyon üstlenir. Aynı zamanda camiler, içerisinde bulunduğu toplumun eğitimine katkıda bulunur. Bu nedenle camilerin fonksiyonel bir şekilde kullanımı gereklidir. Asr-ı Saadette toplumsal yaşantının tam merkezinde olan, sevinçlerin ve üzüntülerin paylaşıldığı, içerisinde önemli kararların alındığı, sosyal ve eğitimsel faaliyetlerin yürütüldüğü bir mekân olarak karşımıza çıkan cami ve mescitlerin günümüzde bu vasıflarını kaybedip, sadece fiziksel birlikteliklerin muvakkaten sağlandığı yerler haline dönüşmesi, toplumu eğitme ve dönüştürme noktasında hizmet edemez hale gelmesi üzüntüyle gözlemlenmektedir. Hâlbuki Kur’an-ı Kerîm camilere yüklenmesi gereken birtakım misyonlardan bahseder. Muhtelif ayetlerde bu “Allah’tan sakınmanın ve O’nun rızasının amaç edinilmesinin sağlanacağı, içerisinde manevi kirlerinden arınmak isteyenlerin bulunacağı [Tevbe 9/108-109], Allah’ın adının çokça anıldığı [Hac 22/40], kendisinden kişiye manevi bir süs olacak erdemli davranışların kazanıldığı [Kuşeyrî, Abdulkerîm b. Hevâzin, Letâifu’l-İşârât, thk. İbrâhîm el-Bisyûnî, 1: 530, A‛râf suresi 31’inci ayetin tefsiri], yüzlerin sadece Allah’a yönelmesine vesile olan camiler [A‛râf 7/29]” şeklinde dolaylı olarak anlatılmıştır. Hem sünnette hem de Kur’an’da camilere yüklenen misyonların yeniden kazanılması adına bir bilinç oluşturulmalıdır. Bu çalışmayla biz, Kur’an-ı Kerîm çerçevesinde ideal bir camii profili çizmeye çalışacağız. Mescid-i Harâm, Mescid-i Aksâ, takva ve rıza üzere inşa edilen mescit, Mescid-i Dırâr ve mutlak olarak zikredilen mescitler, Kur’an’da mescitlerin misyonunu tespit etmede kullanılacak argümanlardır. Yine Cuma namazının cemaatle birlikte camilerde farz kılınması camilere haftalık olarak bir misyon yüklediğinden Cuma namazıyla ilgili ayetler de hareket noktalarımızdan biri olacaktır. Mezkûr ayetlerin gereği gibi anlaşılabilmesi için de tarihsel bağlamları göz önünde bulundurulacak, bu nedenle ilgili ayetlerin yorumlanmasında temel tefsir, hadis ve siyer kaynaklarından yararlanılacaktır.
MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİNDE SİLVAN KAMUOYU
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Güney vilayetleri önce İngilizler akabinde Fransızlar tarafından Batı Anadolu ise Yunanlar tarafından haksız bir şekilde işgal edilmiştir. Bu işgallere karşı Anadolu'nun birçok yerleşim merkezinde olduğu gibi Silvan'dan da tepkiler yükselmiştir. Din adamları, tarikat liderleri, eğitimciler, eşraf, aşiret reisleri ve toplumun önde gelenleri toplumsal katmanların tamamını temsilen protestolar organize etmiş ve yaşananlar konusunda ahaliyi irşat etmiştir. İşgalci güçlere gösterilen bu anlamlı ve onurlu duruş, Kürt Teâli Cemiyeti'nin ayrılıkçı politikalarına da gösterilmiştir. Böylece asırlarca gölgesi altında yaşadıkları Osmanlı Devleti'ne tabi olmayı ve Millî Mücadele'yi desteklemeyi tercih etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa'nın Birinci Dünya Savaşı esnasında Silvan'da 16. Kolordu Kumandanı olarak görev yaparken kurmuş olduğu dostluklar ve toplum nezdindeki etkisi halkın Millî Mücadele'ye olan desteğinde etkili olmuştur.