Hakan A. Yavuz, Makale: "5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Düzenlenen Suçlarda Zararın Giderimi Koşuluna Bağlı Tutulan Etkin Pişmanlık Haline İlişkin Düzenleme ve Uygulamaya Yönelik Eleştirel Bir Değerlendirme”, Adalet Dergisi, S. 73 (Ekim 2024), s. 109-119. (original) (raw)

Hakan A. Yavuz, Makale: "5237 Sayılı TCK'da Düzenlenen Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelerin Ruhsatsız Olarak İmal ve Ticaretine İlişkin Suçlar ve Kanunun Yer Bakımından Uygulama Kurallarının Bu Suçlar Yönünden Değerlendirmesi", Adalet Dergisi, Y. 97, S. 23, Eylül 2005, s. 218-244.

"5237 sayılı TCK'da Düzenlenen Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelerin Ruhsatsız Olarak İmal ve Ticaretine İlişkin Suçlar ve Kanunun Yer Bakımından Uygulama Kurallarının Bu Suçlar Bakımından Değerlendirmesi", Adalet Dergisi, Yıl 97, S. 23, Eylül 2005, s. 218-244.

Hakan A. Yavuz, Kitap: Uygulamada (Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Düzenlenen) Kaçakçılık Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara 2023, 463 sayfa.

2023

Gümrük kaçakçılığı suçları, ülkemizde ekonomi alanında yaşanan gelişmeler ve bazı eşyaya ilişkin vergi miktarlarının sıklıkla yükseltilmesi yönündeki vergilendirme politikaları nedeniyle günden güne artış eğilimi gösteren suçlardır. Bu suçların düzenlendiği kanun hükümlerinin çeşitliliği ve muhakeme süreçlerinde usul hukukuna ilişkin birçok önemli düzenlemenin uygulanma imkânı bulması nedeniyle; hâkimler, savcılar, avukatlar ve kolluk görevlileri tarafından yapılacak uygulamada başvurulabilecek, anlaşılır bir dil ve sistematikle hazırlanmış bir çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Konuyla ilgili olarak hâlihazırda çeşitli yayınevlerince basılmış bulunan kitapların, büyük ölçüde kanun şerhi niteliğinde olduğu ve aranılan bilginin kolayca bulunabileceği bir formatta olmayan çalışmalar olduğu görülmektedir. Gümrük kaçakçılığı suçlarıyla ilgili olarak yapılacak çalışmada, bir kanun şerhi formatından ziyade suç teorisi bağlamındaki açıklamaların yanı sıra Yargıtay kararları ile istikrar kazanmış uygulama esaslarına ve özellikle ülkemizde işlenen kaçakçılık suçlarının büyük bölümünü oluşturan sigara, tütün, alkol ve akaryakıt kaçakçılığına ilişkin formları ile muhakeme hukuku hükümlerine yoğunlaşılması gerektiği düşünülmüştür. Bu tespitlerden hareketle, uzun zamandan beri Yargıtay Cumhuriyet savcısı olarak gümrük kaçakçılığı suçlarına ilişkin temyiz dosyalarını incelemekle görevli bölümde görev yapmamız ve bu suçların hangileriyle ilgili yoğun uygulama yapıldığının, hangi hususlarda tereddüt yaşandığının ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğunun farkındalığıyla elinizdeki kitabı hazırladık.

7394 Sayılı Kanun Bağlamında Vergi Kaçakçılığı Suçunda Etkin Pişmanlık Müessesesi Üzerine Bir Değerlendirme * Elif YILMAZ FURTUNA

Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022

Vergi kaçakçılığı suçunda, suçun vergi idaresi tarafından öğrenilmesinden önce pişmanlık ve ıslah hükümleri ile ceza almaktan kurtulmak mümkün iken; suçun vergi idaresince öğrenilmesinden sonra bu hükümlerden yararlanılamamaktaydı. Sanıkların vergi kaçakçılığı suçundan aldıkları cezaların yüksekliği noktasında yoğun eleştiriler mevcuttu. Bu eleştirilerin de etkisiyle 7394 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu(VUK)’nun vergi kaçakçılığını düzenleyen 359’uncu maddesine etkin pişmanlığa ilişkin hükümler eklenmiştir. Bu yolla hem eleştirilere maruz kalan ağır cezaların bir nebze önüne geçilmiş hem de vergi kaçakçılığına konu fiil nedeniyle ziyaa uğrayan vergi ile bağlantılı cezalar ve diğer feri borçların kanuni düzenlemede belirlenen kısmının ödenmesi öngörülerek vergi gelirlerinin kamu hazinesine geçişine katkı sağlanmış olunacaktır. Düzenleme bu yönü itibariyle olumlu izlenim vermektedir. Ancak, etkin pişmanlıktan yararlanmak için vergi kaçakçılığı fiiliyle ziyaına sebep olunan vergi ile bağlantılı cezalar ve diğer feri alacakların ödenmesi yeterli gelmemekte aynı zamanda ödenen söz konusu alacaklara ilişkin “vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi” gerekmektedir. Etkin pişmanlığın böyle bir şarta bağlanması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHS)’nin adil yargılanmaya ilişkin 6’ncı maddesinin temel gereklerinden biri kabul edilen mahkemeye erişim hakkına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36’ncı maddesine ve idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin 125’inci maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan sebeplerle çalışmamızda öncelikle etkin pişmanlığın tanımına ilişkin görüşlere yer verilmiş, hukuki niteliğine değinilmiş ve etkin pişmanlık müessesesi benzer mahiyetteki diğer müesseselerle mukayese edilmiştir. Daha sonra 7394 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesine eklenen etkin pişmanlık hükümleri açıklanmıştır. Son olarak etkin pişmanlık müessesesinden yararlanabilmek için öngörülen vergi mahkemelerinde dava açamama şartının, AİHS’nin adil yargılanmaya ilişkin 6’ıncı maddesine, Anayasanın hak arama hürriyetine ilişkin 36’ncı maddesine ve idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna dair 125’inci maddesine uygun olup olmadığı çeşitli mahkeme kararları ve doktrin görüşleriyle birlikte değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Vergi kaçakçılığı, etkin pişmanlık, pişmanlık ve ıslah, adil yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkı, hak arama hürriyeti, hukuk devleti. In the tax evasion crime, it is possible to avoid being punished with the provisions of remorse and correction before the tax administration learns the crime; but these provisions could not be used after the tax administration learned the crime. The crime of tax evasion was subject to criticism at the point of the high penalties received by the defendants for the crime of tax evasion. With the influence of these criticisms, with the Law No. 7394, provisions regarding effective remorse were added to Article 359 of the Tax Procedure Law, which regulates tax evasion. In this way, heavy penalties are prevented as well as contributing to the transfer of tax revenues to the public treasury by foreseeing the payment of the tax incurred due to the act subject to tax evasion, related penalties and other secondary debts determined in the legal regulation. The arrangement gives a positive impression in this respect. However, in order to benefit from effective remorse, it is not sufficient to pay the taxes and related penalties and other ancillary receivables which is caused with the tax evasion acts. Further more it is necessary to "not file a lawsuit in the tax court, waive if it has been filed, not resort to legal remedies, and abandon it if legal action has been taken". Putting such a condition for effective remorse is illegal in terms of the right of access to a court, which is considered one of the basic requirements of Article 6 of the ECHR regarding fair trial, also constitutes a violation of Articles such as Article 36 of the Constitution of the Republic of Turkey, entitled freedom of seeking rights, and Article 125 on the openness of judicial remedy against any action of the administration. For the reasons explained, in our study, first of all, opinions on the definition of effective remorse are given, its legal nature is mentioned and the institution of effective remorse is compared with other institutions of similar nature. Then, the effective remorse provisions added to Article 359 of the Tax Procedure Law with the Law No. 7394 were explained. Finally, the condition of not being able to file a lawsuit in tax courts, which is stipulated in order to benefit from the effective remorse system, has been evaluated together with various court decisions and doctrinal views, whether it is in compliance with Article 6 of the ECHR on fair trial, Article 36 of the Constitution on the freedom of seeking justice and Article 125 stating that the judicial remedy is open against all kinds of actions of the administration. Keywords: Tax evasion, effective remorse, remorse and correction, right to fair trial, right of access to court, right to seek justice, rule of law.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Etkin Pişmanlık Düzenlemeleri Tablosu

Türk Ceza Kanunu'nda etkin pişmanlık düzenlemelerinin özel hükümler içerisinde yer alıyor olması, bu düzenlemelere bütüncül bakış açısını zorlaştırmakta, söz konusu düzenlemeler arasındaki benzerlikleri ve farkları ortaya koymayı güçleştirmektedir. Bu sebeple tüm düzenlemelerin bir arada yer aldığı, karşılaştırmalı bir incelemeye imkan veren bu tablonun hazırlanması yararlı görülmüştür.

“Suça Sürüklenen Çocuklar Açısından Cinsel Taciz Suçunun Uzlaştırma Kapsamında Olduğuna Dair Yargıtay Kararının Eleştirisi (18.CD. 5.11.2017, 2015/42460; 2017/12981) Bursa Barosu Dergisi, Sayı : 113, Temmuz-Ağustos-Eylül 2020, s. 74-80 arasında yayınlanmıştır

“Suça Sürüklenen Çocuklar Açısından Cinsel Taciz Suçunun Uzlaştırma Kapsamında Olduğuna Dair Yargıtay Kararının Eleştirisi (18.CD. 5.11.2017, 2015/42460; 2017/12981) Bursa Barosu Dergisi,, 2020

“Suça Sürüklenen Çocuklar Açısından Cinsel Taciz Suçunun Uzlaştırma Kapsamında Olduğuna Dair Yargıtay Kararının Eleştirisi (18.CD. 5.11.2017, 2015/42460; 2017/12981) Bursa Barosu Dergisi, Sayı : 113, Temmuz-Ağustos-Eylül 2020, s. 74-80 arasında yayınlanmıştır

Hakan A. Yavuz, Makale: Tütün ve Alkol Ürünlerinin Kaçakçılığına İlişkin Suçlar (The Crimes Regarding the Smuggling of Tobacco and Alcohol Products), Terazi Hukuk Dergisi, Şubat 2021, S. 16(174), s. 297-324.

Terazi Hukuk Dergisi, 2021

Bu çalışmada, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda düzenlenen tütün ve alkol ürünlerinin kaçakçılığına ilişkin suçlar her yönüyle incelemeye tabi tutulmuştur. Günümüzde ülkemizde uygulanan vergi politikaları ile döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalar nedeniyle tütün ve alkol ürünlerinin piyasa fiyatları toplumsal alım gücüne oranla yüksek seviyelerde seyretmektedir. Bunun bir sonucu olarak da bu ürünlere yönelik kaçakçılık ve taklitçilik suçları failler bakımından cezbedici hale gelerek, suç sayılarında ciddi artışlar görülmektedir. Çalışmada, söz konusu suçların hem maddi hukuk ve hem de muhakeme hukukuna ilişkin yönleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Konu anlatımı Yargıtay içtihatları ile zenginleştirilerek teori ve uygulamadaki tartışmalı alanlara ışık tutulmaya çalışılmıştır. Söz konusu suçlar için kanunda öngörülen ceza miktarlarından ötürü bu suçlara ilişkin kanun yolu incelemesi uzun vadede Yargıtay’dan ziyade bölge adliye mahkemeleri tarafından yapılacağından, bazı hususlara ilişkin olarak Yargıtay’ca belirlenen esasların uygulamada birliğin sağlanabilmesi için bölge adliye mahkemelerince de benimsenmesinde yarar bulunmaktadır. In this study, all aspects of the crimes related to the smuggling of tobacco and alcohol products regulated in the (Turkish) Anti-Smuggling Act are examined. Today, due to the tax policies implemented in our country and the fluctuations in exchange rates, the market prices of tobacco and alcohol products are at higher levels compared to the purchasing power of the society. As a result of this, it becomes attractive for the perpetrators to commit smuggling and counterfeiting crimes of these products. In the study, besides the substantive law elements and special appearance forms of the crimes in question, the issues related to the law of procedure are also discussed in detail. While the subject is being explained it has been enriched with the Yargıtay (Court of Cassation) case law and the controversial areas in theory and practice have been shed light on. In the long term since the judicial review regarding these crimes will be carried out by the regional courts of appeal rather than the Court of Cassation because of the amount of penalties stipulated in the law for the crimes in question,, it is beneficial for the regional courts to adopt the principles determined by the Court of Cassation in practice in order to ensure the unity in practice.

Hakan A. Yavuz, Makale: "Türk Ceza Hukukunda Haksızlık Hatası (TCK m. 30/4) (Teoride Ve Güncel Yargıtay Uygulamasında)", Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl 12, Sayı 46 (Nisan 2021), s. 201-254.

Türk Ceza Hukukunda Haksızlık Hatası, 2021

Bu çalışmada, Türk Ceza Kanununa hâkim olan kusur teorisinin önemli bir yansıması olarak kabul edilen haksızlık hatasına ilişkin temel hususlar ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Suçun yapısal unsurlarından bağımsız olarak bir değerlendirmeye tabi tutulan kusurluluk kapsamında ele alınan haksızlık hatası, klasik ceza hukuku doktrininin terk edildiğinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Haksızlık hatası, bu bağlamda hem teori hem de uygulamaya yansımaları bakımından incelemeye tabi tutulmaktadır. Haksızlık hatası, Türk Ceza Kanununun 30. maddesi kapsamında hata hükümleri bağlamında düzenlenmiştir. Düzenlemeyle, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağı öngörülmüştür. Bu düzenleme karşısında, kanunun bağlayıcılığı başlıklı Türk Ceza Kanununun 4. maddesindeki “ceza kanunlarını bilmemenin mazeret sayılamayacağı” hükmünün bir anlamı ve esasen geçerliliği kalmamıştır. Yargıtay’ın güncel uygulamasında meselenin henüz bir vuzuha kavuşmadığı ve kararlarda halen büyük ölçüde kast teorisinin izlerinin görüldüğü tespit edilmektedir.

S. ÖZAR, Makale: “Anayasa Mahkemesi’nin Esastan İncelediği Normlar Çerçevesinde Türk Ceza Kanunu’nun On Altı Yılı”, SDÜHFD, 2021/1 (Haziran).

Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021

1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun birçok normu gerek iptal davasıyla gerekse itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne taşınmıştır. Bu çalışmada Anayasa Mahkemesi’nce esastan incelenerek test edilen maddelerin bir envanteri çıkarılarak, TCK’nın anayasal çerçeve karşısındaki 16 yıllık karnesinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, iptal ve esastan ret kararlarına yer verilecektir. Zira Anayasa sınavına giren maddelerin performansının bu kararlarla tespit edilebileceği düşüncesindeyiz. Dolayısıyla, ilk incelemede ya da 10 yıl yasağı nedeniyle veya ilgili düzenleme yürürlükten kalktığı için reddedilen başvurular, çalışmanın kapsamı dışındadır. Çalışmamızda iptal kararlarının gerekçeleri özetle sunulmuştur. Esastan reddedilen davalarda ise Anayasa’ya aykırılık başvurusunun gerekçesine yer verilmiştir.