Ekonomik Coğrafya Odağında Kırsalı Yeniden Düşünmek: Konya Örneği 1 (original) (raw)

Yeni Bölgesel Gelişme Paradigmalarında Dirençli Mekânlar Olarak Kırsal Alanlar: Beyşehir (Konya) Kırsalı Örneği

Coğrafya Dergisi / Journal of Geography, 2021

Bu çalışma yeni bölgesel gelişme paradigmalarında kırsal alanları dirençlilik kavramı üzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Özellikle evrimsel ekonomik coğrafya ile desteklenen kırsal dirençlilik kavramı, bir kırsal alanın geçmişten günümüze kadar gelen süreçte izlediği yol ve olumsuzluklara karşı geliştirdiği yöntemlerin incelenmesi olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, paradigma değişimiyle birlikte kırsal alanlara yüklenen yeni anlamı keşfetmek ve bölgesel gelişmenin yeni aktörü olarak kentler lehine baskın olan gelişme dinamiklerinin kırsalda nasıl karşılık bulabileceğine ilişkin örnek alanlar üzerinden değerlendirmeler sunmak çalışmanın temel hedefi olarak belirlenmiştir. Çalışma alanı olarak belirlenen Beyşehir ilçesi kırsalında, kırsal alanda dirençliliği etkileyen faktörler ekonomik, ekolojik ve kültürel bağlamda ele alınarak, paradigma değişimiyle birlikte kırsal alanların yerleşme sistemleri içerisindeki rolü yeniden tartışılmıştır. Niteliksel analiz yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada, kırsal dirençlilik kavramı çerçevesinde ele alınan konular, değişkenler ve dinamiklerin kırsal yerleşmeler açısından nasıl bir değer zinciri ortaya çıkaracağına ilişkin bulgular sonraki çalışmalar için yol gösterici nitelikte olacağı düşünülmektedir. Çünkü kırsal dirençlilik bir kırsal bölgenin değişen yaşam standartlarına bağlı olarak dış koşullara uyum sağlama kapasitesi olarak tanımlanırken, kırsal alanın yeni bir yapı ve süreç kümesi etrafında yeniden yapılanmasında değişime tahammül edebilme becerisini belirlemek açısından önemli bir konu olarak görülmektedir. Sonuç olarak, çalışmada yerel beceriler ve yol bağımlılığı gibi unsurlarıyla Beyşehir kırsalının yaşadığı gerileme sürecinin önüne geçilebileceği tespit edilmiştir.

Kırsal Göçün Ekonometrik Analizi: Yeşilyurt İlçesi Örneği

1980'li yıllardan itibaren ülkede uygulamaya konulan ekonomik politikalara paralel olarak, kırsal nüfusun çözülmesi hızlanmış ve kentler kırsaldan yoğun bir göç akımına maruz kalmıştır. Ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlar bakımından kırsal göç önemli bir sosyal problem olarak ülke gündeminde ağırlığını hissettirmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de ciddi boyutlara ulaşan ve beraberinde ağır sorunlara yol açan kırsal göçe neden olan faktörler Yeşilyurt ilçesi özelinde bivariate probit model ile tahmin edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre Yeşilyurt örneğinde, kırsal göç, kentin çekici (istihdam olanağı, çocuklarını okutma, ulaşım, sağlık olanakları) faktörleri ile birlikte ondan daha güçlü olarak, kırın itici (gelir yetersizliği, yoksulluk, arazilerin mirasla parçalanması, ürünlerin pazarlanma sorunları, tarım dışı iş olanaklarının olmayışı, eğitim, sağlık hizmetlerinin yetersizliği) faktörlerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları dikkate alındığında, göçün önlenmesi konusunda kırsaldaki sorunların çözümü için sosyal ve ekonomik politikaların oluşturulması büyük önem taşımaktadır.

Kırsal Yerel Halkın Turizmden Ekonomik Olarak Yararlanma Durumu: Salda Gölü Örneği

Uluslararası Kırsal Turizm ve Kalkınma Dergisi, 2021

Araştırmanın amacı, kırsal bölgelerde gelişen turizmin yerel halkın ekonomik kalkınmasında nasıl bir rol oynadığını anlamak; ayrıca kırsal turizmin alandaki gelişimine karşın yerel halkın tutumunun nasıl olduğunu anlamaya çalışmaktır. Araştırma nitel araştırma deseninde yürütülmüş, görüşme ve gözlem teknikleri çalışmada kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formları üzerinden yerel halk ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş; elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, göl alanı son üç yıldır turizmde popüler olmuş ve yılda 700 bin ziyaretçiyi kendisine çekmiştir. Köy halkından yaklaşık 30 kişi, göl kenarında yöresel ürünler satmaktadır. Ayrıca yerel halk, Salda Köyü içerisine pansiyonlar inşa ederek turizmden yararlanmaya çalışmaktadır. Göl çevresinde Kaymakamlık tarafından inşa edilen kafe ve büfe işletmelerinde Salda Köyü kadınları sezonluk olarak istihdam edilmektedir. Göl çevresinin temizliğinde İŞKUR üzerinden 10 köy kadının da istihdam edildiği görülmektedir. Ancak alanının 2019'da Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesiyle yerel halkın çadır ve konteynırlarda yiyecek ve içecek satması yerel yönetimlerce yasaklanmıştır. Yerel halk, yerel yönetimlerin alandaki sıkı kontrollerini ve yasaklamalarını eleştirmektedir. Sonuç olarak; kırsal kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi ve kırsal yoksulluğun azaltılması için, yerel halkın turizmin içerisine dâhil edilmesi ve yapılacak Salda Gölü Millet Bahçesi'nden yerel halka işletme yerlerinin verilmesi sağlanmalıdır.

Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programının Etkisinin Değerlendirilmesi: Konya İli Örneği

Selcuk Journal of Agricultural and Food Sciences, 2017

Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP), ulusal kaynaklarla yürütülen destekleme faaliyetleri içerisindeki "kırsal kalkınma amaçlı tarımsal destekler" bölümünde yer almaktadır. Çalışmada, KKYDP kapsamında bulunan "Makine-Ekipman Alımlarının Desteklenmesi (MEAD) alt programının etkisi değerlendirilmiş, sorunlar ve olası çözüm önerileri oluşturulmaya çalışılmıştır. Araştırmada, Bursa ili ve yöresinde, 2011 yılında MEAD alt programından faydalanmak için başvuruda bulunmuş olan üreticilerin %15-20'lik dilimine karşılık gelen 207 üretici ile 2015 yılında, anket çalışması yapılmıştır. Söz konusu örneklemin belirlenmesinde, olasılığa dayalı olmayan örnekleme tekniklerinden amaçlı örnekleme teknikleri içerisinde bulunan ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Esas olarak "Karşıt Durum Etki Değerleme Yöntemi" kullanılarak, MEAD alt programı için "Müdahalenin Net Etkisi Nedir?" soruna cevap aranmıştır. Bununla birlikte, MEAD alt programından destek alan ve alamayan üreticiler, çeşitli parametreler esas alınarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, MEAD alt programından yararlanan üreticilerin, bu programdan yararlanmayan üreticilere göre işletmelerinde; toplam personel istihdamı, tarımsal ürün üretim kapasiteleri ve tarımsal gelirdeki artış gibi birçok olumlu etkiye sahip oldukları tespit edilmiştir.

İkinci Konut Turizmi ile Kırsal Alanlarin Kentlesmesi Pelitkoy Örneği

2020

Öz Araştırmanın amacı, kırsal alanların ikinci konut turizmi ile yeniden üretilerek kentleşme süreci içerisine nasıl girdiğini anlamaya çalışmaktır. Araştırma sahası Balıkesir İli Burhaniye İlçesi'ne bağlı Pelitköy Mahallesi'dir. Nitel araştırma deseninde yürütülen çalışmada farklı paydaşlarla yüz yüze derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Görüşme yapılan kişiler amaçlı örnekleme göre belirlenmiştir. Görüşme verileri, MAXQDA 12 programında alıntılama ve temalaştırma yapılarak betimsel olarak analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, 1980 öncesinde yerel halk tarafından tarım (zeytin) arazisi olarak kullanılan Pelitköy kıyı alanı, 1980 sonrası kıyıda görülen ikinci konut yapılaşması ile bir turizm alanına dönüşmüştür. Alan, tarımsal üretim mekânından kentli sınıfın kullandığı tüketim (boş zaman ve eğlence) mekânına dönüşmüştür. Alan, kentli nüfus tarafından ikinci konut turizmi amacıyla yeniden üretilmiştir. İkinci konut sahibi kentli nüfus alanı kullanarak aynı zamanda toprak mülkiyetini de ele geçirmiştir. Zeytinliklerin imara sınırı içinde kalması yerel halkın tarımsal toprağını oluşan ranttan dolayı elden çıkarmasına neden olmaktadır. Toprağını satan köylü, üretici pozisyonunu kaybederek kırdan kente göç etmek durumunda kalmaktadır. Sonuç olarak, kırsal alanlar ikinci konut turizmi baskısı altında kalmakta, tarım toprakları imarlı arazilere dönüşmektedir. Doğru politikalar ve yasal düzenlemeler yapılmazsa, tarım arazileri (zeytinlikler) kentleşme nedeniyle kaybedilecektir.

2020-6360 Sayılı Büyükşehir Yasasının Türkiye’nin Kırsal Yerleşim Düzenine Mevcut ve Muhtemel Etkileri-Konya Örneği

6360 Sayılı Büyükşehir Yasası, Türkiye'nin mevcut yerel yönetim sisteminde köklü bir değişim yaratmanın yanında, kırsal yerleşim düzenini doğrudan etkileyen birçok değişime de neden olmuştur. Yasanın uygulanmaya başlanmasıyla birlikte Türkiye'de kırsal yerleşim birimleri ve kırsal nüfus ile ilgili kavramların içeriği değişmiş ve ikili bir yapı oluşmuştur. Yasanın çıkarıldığı 2012 yılında kırsal nüfusun Türkiye toplam nüfus içindeki oranı % 22,7 iken, 2014 yılında bu oran % 8,2'ye, 2019 yılında ise % 7,2'ye gerilemiştir. Bu çalışmanın amacı Türkiye'nin en geniş yüzölçümüne (40 838 km²) sahip ili olan Konya'da 6360 Sayılı Büyükşehir Yasası'nın kırsal yerleşim düzeni üzerindeki mevcut ve muhtemel etkilerini ortaya koymaktır. 6360 Sayılı Kanunla birlikte Konya İlinde 296'sı orman köyü olmak üzere toplamda 585 köy ve 175 belde belediyesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülmüş, toplam mahalle sayısı 760'a çıkmıştır. Araştırmamızın dayandığı kavramsal temelleri ortaya koyabilmek adına öncelikle 6360 Sayılı Kanun ile ilgili konular için geniş bir literatür çalışması yapılmıştır. Ayrıca, Kanunun kırsal alandaki etkilerini somut olarak ortaya koyabilmek amacıyla farklı zaman dilimlerinde araştırma sahasında arazi çalışmaları yapılmış, Konya'nın uzak ilçeleri olan Yunak (156 km) ve Hüyük (95 km) ile yakın ilçelerinden Sarayönü (39 km) ve Altınekin (55 km) ilçelerinin kırsal mahallelerinde anket ve mülakatlar yapılmıştır. Kaynaklardan ve saha çalışmalarından elde edilen bilgiler amaç doğrultusunda yorumlanmış ve 6360 Sayılı Yasa'nın kırsal yerleşim düzeni üzerindeki olumlu-olumsuz etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Yapılan tespitler neticesinde adı geçen yasanın uygulanmasına yönelik olumlu görüşler olduğu gibi, olumsuz düşüncelerin de var olduğu ortaya konulmuştur.

Yitirilen Köyler ve Dönüşen Peyzaj: Türkiye Kırsalının Geleceği

Mimar.ist Dört Aylık Mimarlık Kültürü Dergisi, 2019

Bulunduğu yöredeki yapım teknolojisi, gelenekler, kültürel etkinlikler ve doğal çevrenin sunduğu kısıtlı olanaklar doğrultusunda doğanın ve insanoğlunun uzlaşısıyla üretilmiş olan ve hâlâ dünyadaki yapı stokunun azımsanmayacak bir bölümünü oluşturan “kırsal mimarlık mirası”, küresel ölçekte değişen yaşam alışkanlıkları neticesinde hızla yitirilmektedir. Geçmişte kalmakta olan geleneksel kırsal yaşam kültürünün bugüne ulaşan somut kanıtları olarak değerlendirilebilecek “tarihi köyler”in yitirilmesi, dünyanın kültürel anlamda çoraklaşmasına ve insanoğlunun geçmişle olan bağlarının zayıflamasına yol açmaktadır. 2000’li yıllarla birlikte ulusal ya da uluslararası kimi kuruluşların, insanlık tarihinin bir dönemini temsil eden kırsal yapılı çevrelerin hızla yitirilmesi sorununa dikkati çeken ve bu konuda bir bilinç oluşturmayı hedefleyen girişimlerinin arttığı görülmektedir. Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) tarafından her yıl yitirilme riski taşıyan bir miras türüne dikkat çekmek amacıyla belirlenen bir tema çerçevesinde yıl boyu süren etkinliklerle küresel ölçekte kutlanan 18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü, 2019’da “kırsal peyzajlar”a atfedilmiştir. İzlenen politikaların ve toplumsal yaşamda gözlenen köklü değişikliklerin bir sonucu olarak günümüzde Türkiye coğrafyasında yer alan kırsal yerleşimlerin çoğunun nüfusunu büyük oranda yitirdiği ya da kentlerin genişlemeye başlaması ile kentlere bağlı mahallelere dönüştüğü gözlenmektedir. Nüfusunu kaybeden yerleşimlerdeki kırsal mimarlık mirasının doğa şartları karşısında hızla eridiği görülmekle birlikte, kimi yerleşimlerin özgünlüğünü ve bütünlüğünü kendiliğinden bir ölçüde korumayı başardıkları bilinmektedir. Buna karşın yaşamın sürdüğü ya da kent merkezlerine daha yakın konumdaki kimi köylerde ise yeni yapılaşma baskısı sonucunda geleneksel mimarinin bu kez insan eliyle tahrip edilmiş olduğu görülmektedir. Geleneksel kırsal mimarinin korunması ve nitelikli bir çağdaş yapılaşma geliştirilerek kırsal alanda sağlıklı bir fiziksel çevrenin kurulması, ancak kalkınma, ekonomi, tarım, su, orman, enerji, turizm, eğitim, planlama, mimarlık politikalarının uyumlu ve eşgüdümlü yürütülmesiyle sağlanabilir. Buradan hareketle iki aşamalı olarak planlanan bu dosyada, çok boyutlu ve karmaşık sorunlarla karşı karşıya olan Türkiye kırsalının geleceği; planlama, ziraat mühendisliği, ekonomi, peyzaj mimarlığı ve mimarlık gibi farklı disiplinlerin bakış açılarıyla tartışmaya açılmak istenmiştir. Dosyamızın ilk aşamasının yer aldığı bu sayıda ICOMOS’un 2019 yılı temasından hareketle “tarihi kırsal peyzajların korunması” kavramı tanıtıldıktan sonra, Türkiye’de köylerin ve köy toplumunun yaşadığı sorunlar bağlamında devletin tarım ve planlama politikaları tartışmaya açılmıştır. Dosyamızın ikinci aşamasında ise, mimarlık ve peyzaj mimarlığı disiplininden uzmanlar, bir yandan terk ve insansızlaşma, diğer yandan kentleşme baskısı altında olan ülkemiz köylerinin sahip oldukları kültürel miras değerlerini ve çağdaş tasarım olasılıklarını ele alacaklardır. Türkiye mimarlık kültürünün önemli bir parçası olan kırsal yerleşimlerin geleceğinin ele alındığı iki aşamalı bu dosyanın dileği, ülkemizin tarihi köylerinin korunmasına yönelik toplum bilincinin artması ve içerisinde mimarların da olduğu farklı disiplinlerden uzmanların katkılarıyla hazırlanacak sürdürülebilir koruma politikalarının ve uygulamaların gerçekleştirilebilmesidir. Unutulmamalıdır ki köyde sağlıklı ve üretken bir yaşam kurulmadan, kentte sağlıklı bir yaşam söz konusu olamaz.

Kırsal Yerleşmelerde Ekonomik Çeşitlenmenin Nüfus ve İşgücü Hareketliliği Üzerindeki Etkisi: DKB/Trabzon Örneği

20. ULUSAL BÖLGE BİLİMİ VE PLANLAMA KONGRESİ BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI, 2021

Ülkemizde ve dünyada kırsal yerleşmeler sayıca ve mekânsal olarak çok büyük bir alanı kaplamakta ve ekosistem için önemli bir denge unsuru olma özelliği taşımaktadır. Ekonomik ve sosyal özelliklerinin yanı sıra nüfusun temel ölçüt olduğu tanımlamalar kırsal yerleşmelerin tanımlanmasında ve sınıflanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Kırsal yerleşmelerdeki eşik nüfus değeri 1970’lerde genelde 2.000 iken, 1980’lerde 10.000’e, 1990’lardan sonra ise 20.000’lere çıkmıştır. Günümüzde çoğu araştırmada kır-kent ayrımı için 20.000 nüfus eşiğinin kabul görmesi özellikle 1980’li yılların başında DPT’ce yapılan kent eşiği araştırması sonucunda alt sınır olarak 20.000 kişi- üst eşik nüfus olarak 50.000 nüfusun tanımlanmasının etkisi büyüktür. Nüfus kriteri üzerinde rakamsal olarak uzlaşı sağlanmamış olsa da en temel belirleyici olarak halen kabul edilmektedir. Salt nüfus büyüklüğü değil yoğunluk kriteri de (OECD, EUROSTAT kriterleri) kırsal yerleşmelerin kademelenmesinde temel belirleyicidir. 20.yy. sonlarında ortaya çıkan sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişmeler sonrasında küresel ekonomik yapının değişimi coğrafi uzmanlaşmayı, yerleşmeler sistemini ve ilişkilerini ciddi şekilde etkilemiştir. Küreselleşme, yerelleşme, küyerelleşme tartışmaları sürerken kırsal yerleşmelerdeki temel ekonomik sektörlerin ağırlıklı gerçekleştirilen üretim faaliyetlerinden -çoğunlukla tarım ve hayvancılık gibi katma değer açısından düşük kaynağa dayalı ekonomik faaliyetler- oluşmaktadır. Bu ekonomik faaliyetlerin emek yoğun olmasının yanı sıra maddi getirisinin diğer ekonomik faaliyetlere kıyasla daha düşük olması nedeniyle kırsal alanda yaşayan halkın ekonomik refahının ve yaşam standartlarının daha yüksek olduğu kentlere göç etmesi/hareketliliği söz konusudur. Bu hareketlilik, geçici ya da kalıcı nüfus hareketi ve ekonominin çeşitlenmiş olduğu yerlerde ise istihdam yapısına bağlı işgücü hareketi olarak ortaya çıkmaktadır. Mevsimlik tarım-turizm veya inşaat işçiliği gibi belirli dönemlerde gerçekleştirilen faaliyetlerde ‘uluslararası kırsal emek göçü’ olarak nitelendirilebilecek bir nüfus hareketi söz konusu olurken, emeklilik, doğal yaşama dönüş ve ikinci konut edinme yoluyla tersine bir nüfus hareketinden de söz edilebilir. Kırsal yerleşmelerde yaşanan nüfus hareketi nitelikli, genç, ekonomik faal nüfusun hareketi olup bağımlılık oranlarını ve uzmanlaşmayı ciddi şekilde etkileyecek bir harekettir. Kırsal alana yönelik yapılan tanımlarda bu alanları tarıma dayalı bir ekonomi ile ilişkilendirme ve kırsal alanların üretim alanları olmaları durumu son yıllarda tüketim alanları olmaları ile değişiklik göstermeye başlamıştır. Tüketime zemin hazırlayan faaliyetlerin ise kırsal yerleşmelerde ortaya çıkma biçimi çeşitli etkenler nedeniyle farklılık göstermiştir. Tüketim faaliyetlerinin farklılık gösterebileceği ifade edilse de bunlar içerisinde en yaygın olanı turizmdir. Turizmin kırsal yerleşmelerde varlığını göstermesiyle sektörel çeşitlilik ve ekonomik dirençlilik sağlansa da tarımsal üretimin azalması, arazi değerlerinin artması, doğal alanların ziyaretçi baskısı ile tahrip edilmesi ve özgün dokunun zarar görmesi gibi olumsuz durumların ortaya çıkmasına yol açar. Bu kapsamda, örnek alan olarak belirlenen Trabzon İlinde yer alan 6360 Sayılı Kanun sonrasında mahalleye dönüşen kırsal yerleşmelerde, özellikle tarım dışı faaliyetlerle oluşan ekonomik çeşitlenmenin ortaya konulması ve bu ekonomik çeşitlenmenin nüfus ve işgücü hareketliliği üzerinde yarattığı etkinin ikincil verilerle ölçülmesi amaçlanmaktadır. 2019 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda Kalkınma Ajanslarınca gerçekleştirilen saha çalışmasına ait kırsal anket verilerinden yararlanılarak oluşturulacak tematik haritalarla bulgular görselleştirilecektir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, kırsal alandaki ekonomik çeşitlenmenin mevcuttaki nüfus hareketliliği trendini tersine çevireceği ve kırsaldaki işgücü hareketliliğini arttıracağına ilişkin ipuçları vermektedir. Kırsal yerleşmedeki ekonominin tarım ve hayvancılık odaklı kalmayıp, kırsal ekonomiyi güçlendirmeye yönelik kırsal turizm, kırsal imalat, bilişim ve iletişim teknolojileri, sanayi gibi çeşitli sektörlerinde sürdürülebilir bir yaklaşımla alınmasının kırsal yerleşmelerdeki nüfus kaybını tersine çevirecek bir etki yaratması mümkündür.

Kırsal Kalkınma Yaklaşımına Farklı Bir Bakış: Yoksul-Yanlısı Turizm ve Elazığ İli Örneği

Bartın Orman Fakültesi Dergisi, 2020

Küreselleşme politikalarının uygulamaları sonucunda ortaya çıkan ve giderek artan bir şekilde devam eden ve ekonomik bunalımlar ile kendini hissettiren yoksulluk problemi tüm dünyada özellikle dezavantajlı gruplardaki bireyler üzerinde olumsuz etkisini göstermektedir. Yerküre üzerinde yoksul halkın %70'i kırsal alanlarda hayatlarını devam ettirmektedir. Yoksulluk sorunu bu insanları şiddetli bir şekilde etkilemektedir. Bu bağlamda ortaya atılan Yoksul-Yanlısı Turizm Yaklaşım Modeli, kırsaldaki yoksulluk sorununa çözüm getirmeyi, kalkınmasını sağlayamayan bölge ve mekanların turizm potansiyelini aktif hale getirmeyi ve bu bölgelerde farkındalık sağlamayı hedeflemektedir. Elazığ ilinde gerçekleştirilen bu çalışma ile Yoksul-Yanlısı Turizm Yaklaşım Modelinin burada uygulanabilirliği sayesinde kırsal kalkınma politikasına farklı bir bakış açısı getirmektir. Elazığ ilinde uygulanan anket çalışması ile yoksulluk problemine turizmin katkı sunacağı, sektörün geliştirilmesi sonucunda ivme gösteren bir sektör olacağına yönelik bulgular saptanmıştır. Turizm ile ilgili gerekli envanter, yatırım ve tanıtım faaliyetleri sonucunda turizm sektörünün çarpan etkisinden Elazığ ilinin faydalanılacağını söylemek mümkündür.