TÜRKİYE'DE MODERNLEŞMENİN KÖKENLERİ: KALEMİYE SINIFI (original) (raw)

MODERN TÜRKiYE'NiN FELSEFi KÖKENLERİ

CUMHURİYET ÜNİVERSiTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2002

Yenileşme dönemi fikir akımlarımız Batı felsefesi ve filozoflarını takip edip, Osmanlı toplumunu bu düşünce akımlarından haberdar etmişlerdir. Bu dönemin felsefi akımları sadece o dönemi etkilemekle kalmamış, Cumhuriyet dönemini, hatta-günümüzü de etkilemiştir. Bu düşünce cereyanlarının Türkiye'ye girmelerinden sonra tesirleri sona ermemiş, varlıklarını günümüze kadar sürdüregelmişlerdir.

MODERNLEŞME SÜRECİNDE MÜSLÜMANLAR

NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK, 2018

EDİTÖR Bu çalışmada geçmişin değerlerine sahip çıkmadan kaybettiği mirasın şaşaasıyla övünen, kendine düşeni yapmaksızın gelecek adına kurguladığı ütopyalarla ve beklediği kurtarıcılarla huzur bulan bir zihniyet değil, günün realitesiyle hesaplaşmaya çalışan bunda başarılı olamasa da bu hesaplaşmanın gerekliliğini fark etmiş olan bir anlayış yansıtılmaya gayret edildi. Bu kitapla okuyucu, moderniteden kapitalizme değişen değer yargılarını, sosyal medyadaki veya kent hayatındaki Müslümanların davranış kalıplarını, modern iletişim teknolojilerinin oluşturduğu sanal hazların zihinlerdeki tahribatını, çağdaş dönemdeki Kur'ân algısı ve dijital ortamdaki din kaynaklı paylaşımların otantikliğini, ahlak eğitiminin yaşama yansımalarının yetersizliğini, aşırılık olgusunun Kur'ân'daki ve günümüz Müslümanlarının hayatındaki radikal oluşumlarının tezahürlerini görmüş böylelikle de geniş bir yelpazede modernleşme sürecindeki Müslümanları konu edinen araştırmaları inceleme imkânı bulmuş olacaktır.

KARABÜK’TE MODERNLEŞME SÜRECİ ve ÇAMKENT YAPI KOOPERATİFİ

2021

Türkiye’de 20. yüzyıl modernleşme ve endüstrileşmenin bir sonucu olarak, sanayileşen kentlerde işçi ve memur kesimi için konut yetersizliği sorunu ortaya çıkmıştır. Bu sorunu çözebilmek için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından üretilen yapı kooperatifleri yaygınlaşmıştır. Bir endüstri kenti olan Karabük’te, Karabük Demir Çelik Fabrikası memurları için üretilen Çamkent yapı kooperatifi bu bağlamda üretilmiştir. Çamkent yapı kooperatifi, Karabük’ün modernleşme sürecinde görülen ilk modern kimlikli kooperatif örneklerinden olması nedeniyle çalışma kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda çalışmada, Çamkent yapı kooperatifinin modern mimari kimliğinin irdelenmesi amaçlanmıştır. Yapının mimari kimliğini irdelemek için Karabük Belediyesi’nden elde edilen arşiv belgelerinden yararlanılmıştır ve yapıya ait plan-cephe çizimleri incelenmiştir. Buna göre, yapının, üretildiği dönemin mimari anlayışına paralel olarak modern mimarlık ilkeleriyle tasarlandığı tespit edilmiştir. Yapı, konut yetersizliği s...

KENTLEŞME VE MODERNLEŞME SÜRECiNDE ALEYİLİK'TE DEDELİK KURUMU

Geleneksel Alevfliğin en temel ve vazgeçilmez kurumu Dedeliktir. Söz konusu kurum, yaklaşık son 40-50 yıla kadar daha çok kırsa/da yaşayan Alevi topluluklarının her türlü dini, hukuki, eğitim gibi pek çok problemini çözmedeki işlevselliğini etkin bir biçimde sürdürmüştür. Ancak 1950'/erden sonra köylerden şehirlere, hatta yurtdışına yapılan göçler,. söz konusu toplulukları modern kent ortamlarıyla karşı karşıya getirmiştir. Bu durum, geleneksel Alevi öğretisinin inanç, ibadet ve temel kurumları üzerinde önemli değişim, dönüşüm ve farklılaşmaları da beraberinde getirmiştir. Bu durumundan en fazla etkilenen ise, Dedelik kurumu olmuştur. Bu süreç dinamiktir ve olanca hızıyla devam etmektedir.

TÜRKİYE'DE MODERNLEŞME SÜRECİ'NDE BASIN: ULUS GAZETESİ'NİN MODERNLEŞME SÖYLEMİ

Bu çalışmada, ilk olarak 14 Eylül 1919 yılında İrade-i Milliye adıyla, ardından 10 Ocak 1920 yılında Hakimiyet-i Milliye adıyla ve daha sonrasında dil devrimine uygun olarak 28 Kasım 1934 yılında Ulus adıyla yayımlanmaya başlayan gazetede yer alan haberlerin "Türk Modernleşmesi"ne olan etkileri tartışılmıştır. İktidarın görüşlerini topluma aktaran ve yeni demokrasi ilkelerini topluma sunan Ulus Gazetesi'nde, 1935-1938 yılları arasında modernleşme söylemi içeren haberler eleştirel söylem analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, modernleşme-batılılaşma kavramı üzerine odaklanılmış ve modernleşme olgusunun tarihsel dinamikleri ele alınmıştır. XVI. ve XVII. yüzyılda Rönesans ve Reform, sonrasında Sanayi Devrimi'ne dayanan modernleşme hareketleriyle birlikte Batı'nın ilerleme kaydetmesi, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gerilemenin ardından başlayan modernleşme denemeleri ve bu denemelerin cumhuriyet dönemine kadar uzanan tarihi söz konusu bölümün temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Osmanlı-Türkiye modernleşme süreci söz konusu bölümde incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, genel hatlarıyla Cumhuriyet Dönemi modernleşmesi üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda, Cumhuriyet Dönemi modernleşmesinin siyasal, ekonomik, hukuki, toplumsal ve kültürel gelişmeleri söz konusu bölümde ele alınmıştır. Öte yandan, 1930'lu yılların genel durumu ve yaratılmak istenen ulusal kimlik olgusuna da bu bölümde değinilmiştir. Ayrıca, ikinci bölümde modernleşme sürecinde basının rolüne genel hatlarıyla yer verilmiştir. Çalışmanın çözümleme bölümünde ise, Ulus Gazetesi'nin tarihi, yayın amacı ve yayın politikası dönem koşulları göz önünde bulundurularak irdelenmiştir. Ulus gazetesinde iii 1935-1938 yılları arasında yayımlanan ve modernleşme söylemi içeren haberler eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular, çalışmanın birinci ve ikinci bölümünde yer alan kuramsal arkaplan bağlamında değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, tek parti hükümetinin resmi yayın organı niteliği taşıyan Ulus gazetesinde yer alan haberlerin ulusal bir bilincin yansıtılmasında, modernleşme bağlamında Türkiye'nin gelişmesi ve kalkınmasında ve yapılan devrimlerin heyecanının yansıtılmasında önemli bir rol oynadığı ortaya konulmuştur. Bununla birlikte, gerçekleştirilen devrimlerde ve modernleşme hareketlerinde Atatürk'ün öneminin vurgulanması, Osmanlı geçmişinin reddedildiği söylemlerin ön plana çıkarılması, Türk modernleşmesinin olumlanması ve iktidar söyleminin yeniden üretilmesi bağlamında Ulus gazetesinde yer alan modernleşme söylemi içeren haberlerin önemli bir ölçüde belirleyici olduğu saptanmıştır.

CEMAATTEN CEMIYETE TURKIYE'NIN MODERNLEŞME PRATİĞİ

Muhafazakar Düşünce Dergisi, 2004

Türkiye'nin modernleşme pratiğine bakıldığında cemaaten cemiyete geçiş deneyimimizin Batılı toplumlardan oldukça farklı olduğunu görürüz. Değişimin hızı Batıdaki gibi süratli değildir. Bu nedenle de değişimin yıkıcı faktörleri, kendi içinden çıkan tampon mekanizmalada zamanla elimine edilmektedir. Fakat bu mekanizmalar bazen olumlu sonuçlar doğururken, bazen de olumsuz ve de·· gelişmeyi engelliyici bir durum olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Engelleyicilerin kim olduklarına bakıldığında farklı dönemlerde farklı öznelerin yer aldığını görüyoruz. Bir zamanlar değişimler karşısında devlet çok talepkar, toplum çekingen ve mesafeli dururken, 1950 ve 1980 sonrası dönemde bu kez toplum istekli, devlet çekingen hatta engelleyici bir rol üstlendiği görülmektedir. Tüm bunlar geç ş döneminin uzamasma neden olmuş ve bazı arizi tampon girişimiere yol açmıştır. Ayrıca cemiyetvari ussal girişimlerin cemaat ruhuyla kurulduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla ara dönemlerde toplum cemaatten cerniyete değişirken, bunu cemaat ruhuyla yapması ara denemeleri ortaya çıkardı.

BİR MODERN ZAMAN KAVRAMININ TÜRKİYE ÖZELİNDE HERMENEUTİK YORUMLAMASI: MİLLİYETÇİLİK

A bon elik ücreti, Türk Ocaktan Basın, Yayın ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi Türk Yurdu 257311 numaralı posta çeki hesabına, yurt içi v e yurt d ış ı hava le le r için d e T.C. Ziraat Bankası Necatibey-ANKARA şubesi TR1500 0100 0 7 9 5 0658 5463 5001 numaralı banka hesabına y atırıla ra k , P.K. 4 2 9 Yenişehir-A N K A R A a dresine yahut elm ek vey a te le fo n la bilgi verilir.

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TÜRKİYE’DE MODERNLEŞME SÜRECİNİN ÇOCUĞUN KÜLTÜREL DEĞİŞİMİNDEKİ YANSIMALARI

Türkiye Cumhuriyeti kuruluş tarihinden itibaren toplumsal bir değişim sürecine girmiştir. Türkiye’de yaşanan modernleşme süreci ile siyasal, ekonomik ve sosyal yapıda yaşanan köklü değişimler, Türk aile hayatına etki ederek ailenin en küçük üyesi olan “çocuğa” dair yeni algılamaların yaratıcısı olmuştur. Osmanlının son dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar gelinen noktada Türk çocukları genellikle bakımsız, yetim, hastalıklı ve eğitimsiz idi. Çocuğa dair bu manzara Cumhuriyetle beraber büyük oranda bir değişim geçirdi. Yeni rejimle başlayan yeni dönemde çocuk, toplum hayatında önem kazanmaya başladı. Çocuğun bir nesil olarak geleceğin bir teminatı olduğunun altı çizildi. Geçmişte çocuğa dair yaşanan bütün sıkıntılar “Çocuk Meselesi” olarak gündeme getirildi ve çözümler arandı. Ailelere, en önce çocuklarının fiziksel ve ruhsal gelişiminde fenni usullerin uygulanması ile sağlıklı bireylerin yaratılabileceği anlatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet Dönemi’nde çeşitli kurumlar, kişiler ve yayınlar çocuk hayatının gelişimi için hizmet ettiler. Bunlar, çocuk ölümleri, sokak çocukları, dilenci çocuklar, işçi çocuklar, yetim çocuklar gibi konuları ele alıp toplumsal bir algı yaratmaya çalıştılar. Cumhuriyetin yeni değerleri çocuğu, yeniden biçimlendirdi. Aile hayatını kuşatan cehalet, Türk çocuğunun kültür ve kimliğine zarar vermekteydi. Yeni rejimin idealize ettiği çocuk; milliyetçi, vatanperver, tasarruflu, eğitimli, sağlıklı, ahlaklı olmalıydı. Modernleşme süreci ile çocuğa bu nitelikler kazandırılmaya çalışıldı. Çalışmamda Türkiye’de Cumhuriyetle beraber başlayan modernleşme sürecinde ülke çocuklarının geçirmiş olduğu kültürel ve soysal değişimlerden bahsedeceğim. Anahtar Kelimeler: Çocuk, Modernleşme, Kültür

DEKOLONİZASYONDAN MODERNLEŞMEYE HAİTİ VE TÜRKİYE'DE SOSYOLOJİNİN DOĞUŞ SÜRECİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Sosyologos dergisi, 2019

Özet Bu makale modernite karşısında Türkiye ve Haiti sosyolojisinin doğuş sürecini Batı epistemesi ile kurdukları ilişkilerin kaynağı, nedeni ve sunulan perspektifler açısından incelemektedir. Haiti ve Türkiye modernite sürecine örtük olarak katılmışlardır. Türkiye teşvik eden olarak Haiti ise maruz kalan olarak katılmıştır. Moderniteye katılışın tarzı, iki ülkenin Batı epistemesi ile kurdukları ilişkiyi tayin eder. Somut olarak bu ilişkiyi sosyolojinin kurumsallaşma dinamiklerinde de izleyebiliriz. Bu çalışma bahsedilen ilişkiyi Türkiye'de sosyolojinin hızlı kurumsallaşmasını ve Haiti'nin moderniteyi eleştirmek adına sosyolojiyi reddederek etnolojiyi tercih etmesi bakımından incelemektedir. Türkiye' de sosyoloji moderniteyi getiren bir araçtır, Haiti'de ise sosyoloji daha doğrusu etnoloji moderniteye karşı kullanılan bir araçtır. Modernite karşıtı perspektif olarak Türkiye yine Batı'dan gelen postmodernite teorilerine başvurmaktadır Haiti ise postkolonyal teorileri redderek dekolonyal teorileri kullanmaktadır. Türkiye'nin moderniteye eleştirisi epistemik ilişkilerini yeniden tanımlamaktan ziyade reform yapma şeklindedir.. Haiti ise modernite-kolonyal episteme ilişkilerini dekolonize ederek akolonyal bir epistemeyi alternatif olarak sunmayı amaçlanmaktadır. Anahtar kelimeleri: Haiti, Türkiye, Modernite, Sosyoloji, Episteme, Dekolonyalite, Akolonyalite, Haiti Devrimi. Giriş Post-kolonyal olarak adlandırılan ülkelerin ve Orta Doğu ülkelerinin modernite ile kurdukları ilişkilerin ve bağlantıların akademik alanda dikkat çektiğini ve daha fazla tartışma yarattığını görebiliriz. Modernite ile bahsettiğimiz ilişkiler çeşitli alanlarda takip edilir. Bunlar: siyaset, ekonomi, kültür, değer ve bilim(épistémè) alanlarıdır. Bu makalede amacımız

MODERN ŞEHİR KİMLİĞİNİN GELENEKSEL MESLEKLERE YANSIMALARI: İSTANBUL KAPALIÇARŞI ÖRNEĞİ

2023

Copyright © Bu kitabın Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Eğitim Yayınevi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kitabı yayımlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz.