OSMALI DEVLETİ'NDE SİYASAL İKTİDAR VE İLMİYYE SINIFI (original) (raw)
Related papers
OSMANLI DEVLETİ'NDE SİYASAL İKTİDAR VE SEYFİYYE SINIFI: VEZİR-İ A'ZAMLIK ÖRNEĞİ
Osmanlı kamu personeli rejimi ilim/ilmiyye, kılıç/seyfiyye ve kalem/kalemiyye şeklinde "üçlü işlevsel ayrışma" içinde çözümlenebilir. Bu bağlamda, incelemede, seyfiyye sınıfının Osmanlı siyasal iktidar ve bürokratik yapı içindeki konumlanmasını çözümlemeye çalışacağız. Bunu yıllarını Osmanlı siyasal iktidarında önemli kırılma anları olarak belirleyerek ve bu süreçte Osmanlı sadrazamlarının mesleki kökenlerinin izini sürerek yürüteceğiz.
OSMANLI DEVLETİ'NDE İKTİDARIN SINIRLANDIRILMASI MESELESİ
Kaşgarlı Mahmut Özel Sayısı
Kâşgarlı Mahmud XI. yüzyılda yaşamış, ilk Türk dil bilimcisi ve folklor derleyicisidir. Kâşgarlı Mahmud'u ilim dünyasına tanıtan ve ölümsüz kılan Divanu Lûgati't-Türk adlı eseridir. Biyoğrafisi hakkında, bu eserinde yer alan bazı bilgiler doğrultusunda sınırlı bir bilgiye sahibiz. Bu eserden edindiğimiz bilgiye göre XI. yüzyıl Orta Asya'sının önemli bir kültür merkezi olan Kaşgar ilinde doğmuştur. Mâverâünnehir'de siyasi alanda etkin, soylu bir aileye mensuptur. Ataları, "Emirler" diye bilinen Karahanlı beylerindendir. Kâşgarlı Mahmud, Divanu Lûgati't-Türk eserini 1072 yılında kaleme almış ve 1074 yılında tamamlamıştır. Bu eser Türk dili üzerinde yapılmış ilk ciddi araştırmadır. Eseri kaleme almadan önce farklı Türk boylarını yakından tanımak için seyahatler düzenlemiş, Türk boylarının dil ve kültürleri hakkında notlar tutmuştur. Bu eser Türk dilinin modern ve ansiklopedik ilk sözlüğüdür. Bunun yanında eserde bir sözlükten daha fazlası mevcuttur. Türk tarihi, coğrafyası, etnografyası, halk edebiyatına dair önemli bilgiler yer almaktadır. Eser Türk dilinin, tarihinin, edebiyatının, folklorunun, kısaca Türk kültür ve medeniyetinin en büyük hazinelerinden biridir. Kâşgarlı Mahmud, Divanu Lûgati't-Türk eserini yazarken Türklerin coğrafyasını ve kültür dünyasını çizer. Bu bilgiler yanında bu konuya verdiği önemi belirtmek üzere birde harita ekler. Böylece Türklerin İslam dünyasındaki siyasî, iktisadî, özellikle de kültürel liderliklerini ön plana çıkarmaya çalışır. Eser, İslam âleminde lider duruma gelen Türklerin politik güçlerine İslamî bir temel oluşturmayı amaçlar. "Türk" isminin onlara Allah tarafından verildiğini söylerek işe başlar. Aslında bu anlayış Türk düşüncesinde çok daha eskilere dayanır. Orhun Kitabeleri'nde "Tanrı gibi gökte doğmuş" olmak kağanın en önemli vasfıdır. Divanu Lûgati't-Türk'te; Türklerin uzun süreli egemenlikleri olacağını, onların dilini öğrenmenin gerekli olduğuna dair bir hadis zikreder. Bu hadisi de Buharalı ve Nişapurlu iki din bilgininden duyduğunu söyler. Böylece Türkçenin öğrenilmesi gerekliliğini İslam'ın emri haline dönüştürür. Peygamberin; "Yüce Tanrı, benim bir ordum vardır, onları doğuda yerleştirdim, hangi millete kızarsam, onların üzerine salarım." şeklinde bir sözü olduğunu söyleyerek ve bu
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA SİYASAL DÜŞÜNCENİN TEMEL UNSURLARI
Journal of Turkish Studies, 2015
Tarih boyunca tüm devletler, kendi tarihsel gerçeklerine uygun olarak belirli siyasal kurum ve mekanizmalar oluşturmuşlardır. Bu anlamda, hiçbir devletin yönetim modeli bir diğerine tam olarak benzemez. Diğer taraftan, belirli bir devletin tarih sahnesinde kalıcı olabilmesi, sahip olduğu kurumsallaşma kapasitesi ile yakından ilişkilidir. Yaklaşık 600 yüzyıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun, varlığının ve gücünün uzun dönemler sürmesinde kurumsallaşmış bir yapıya sahip olmasının önemli bir etkisi vardır. Osmanlı’da yönetim anlayışı, temelde İslam dininin inanç esasları üzerine oturur. Bunun yanında, İslamiyet öncesi Türk toplumlarının yönetim anlayışları da Osmanlı’yı önemli ölçüde etkilemiştir. Türk devlet anlayışında siyasal iktidarın sahibi ve kullanıcısı kağanın hükmetme yetkisini doğrudan Tanrı’dan aldığı kabul edilir. Bunun yanında Türk devlet geleneğinde hükümdar geçmişten gelen kurallar anlamında “töre” ile sınırlıdır. İslam dininin kapsamlı bir devlet teorisine sahip olup olmaması ise oldukça tartışmalıdır. Kur’an’da devlet yönetimine ilişkin yalnızca genel esaslar bulunduğu için bu konudaki genel yaklaşım din adamlarının ve felsefecilerin yaklaşımlarından çıkarsanmıştır. Osmanlı yönetim anlayışı, İslam’ın siyaset ve devlet yönetimine ilişkin genel yaklaşımı ile eski Türk devletlerinde hâkim olan yönetim ilkelerinin bileşkesi durumundadır. Bu bağlamda, Osmanlı’nın uzun yıllar boyunca kalıcı olabilmesini güçlü bir devlet yönetimi anlayışı oluşturmasına borçlu olduğu söylenebilir. Söz konusu yönetim anlayışında, İslam’ın kuralları kadar, eski Türk hukukundan kaynaklanan, padişahın yasal düzenleme yapabilme yetkisine sahip olmasının büyük etkisi vardır. Bu bağlamda, Osmanlı, kendisinden önceki tüm Müslüman Türk devletlerini aşan, özgün bir yönetim modeli oluşturmayı başarmıştır.
İSMAİL GASPIRALI, ORTAK DİL VE OSMANLI TÜRKÇESİ
Türk milletinin hüküm sürdüğü farklı coğrafyalarda yetiştirmiş olduğu ender şahsiyetlerden biridir. O, Türklerin birliği ve sağlıklı devamı için hayati önem taşıyan konularda bugün bile güncelliğini yitirmeyen fikirler ileri sürmüş, bunların bazılarını hayata geçirmeye çalışmıştır. Ölümünün 100. Yılında Bursa'da İsmail Gaspıralı adına bir toplantı düzenlemek hem kendisine vefa hem de Türk diline, Türk fikir hayatına büyük bir hizmettir. Bu vesileyle Uludağ Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk ocağına ve emeği geçenlere teşekkürü bir borç bilirim. İsmail Gaspıralı ve eserleri üzerinde yapılan çalışmalar, onun fikirlerini ve ideallerini anlayıp anlatma konusunda yeterli değilse bile onu her yönüyle incelemeyi amaçlayan çeşitli düzeyde araştırmalar bulunmaktadır. Gaspıralı, Türk milletinin dili, kültürü, eğitimi, siyaseti gibi önemli alanlarda söz söylemiş, eleştiriler getirmiş, öneriler ortaya koymuştur. Bu bildiride Gaspıralı'nın Türk diliyle ilgili olarak ele aldığı konular ve bu konularla ilgili kişisel görüşleri belirtilmeye çalışılacaktır. Ancak ağırlıklı olarak Osmanlının ve Osmanlı gazetelerinin dili ve ortak dille ilgili görüşlerinin ön plana çıkarılması amaçlanmaktadır. Bildiri hazırlanırken İsmail Gaspıralı'nın dille ilgili görüşlerine -özellikle 1883-1914 yılları arasında Tercüman gazetesinde çıkan dil yazılarına-Yavuz Akpınar'ın hazırlamış olduğu eser aracılığıyla ulaşılabilmiştir. Gaspıralı, Türk diliyle ve ortak dille ilgili görüşlerini anlattığı yazılarında genel olarak, anadil bilinci, harf değişikliği ve imla, anadille eğitim, dil sadeliği konularını ele almış, Türk dünyası gazeteleri ve Türkolojiyle ilgili gelişmeler hakkında da bilgiler vermiştir. Osmanlı sahasında ve Osmanlı gazetelerinde kullanılan dille ilgili görüşlerin yazılarında çok sık ifade edildiği de gözlemlenmektedir. Gaspıralı, milletlerin devamı için dilin gerekli olduğuna inanmaktadır. Fakat farklı coğrafyalarda yaşayan Türk boylarının birbirinden az ya da çok farklı dilleri mevcuttur. Türk dünyasını birleştirmek için bütün Türklerin rahatça kullanabileceği, anlaşabileceği bir ortak dil gereklidir. Söz konusu ortak dilin kurulabilmesi ve yaygınlaşabilmesi için de hemen her bölgedeki şair, yazar, gazetecilerin bu konuda anlaşması, dil ve imla birliği konusunda hemfikir olmaları gerekmektedir.
OSMANLI'DA İLMİYE SINIFI KIYAFET NORMU
Eserin yayına hazırlanmasında kıymetli katkılarından ötürü başta değerli başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker olmak üzere Türkiye Bilimler Akademisine şükranlarımı sunuyorum. Son bir söz olarak, yardımlarını esirgemeyip cömertçe mukabelede bulunan adları mahfuz dost, arkadaş ve büyükler saygıyla anılmalıdır.