KÂTİBÎ’YE AİT YAYINLANMAMIŞ ŞİİRLER (original) (raw)
Related papers
KÂTİB ÇELEBİ'NİN FEZLEKE'SİNDEKİ ŞAİR BİYOGRAFİLERİ
Yüksek Lisans Tezi, 2019
Kâtib Çelebi birçok alanda kaleme aldığı eserleriyle 17. yüzyılın en önemli ilim adamlarından biridir. Eserleri hem yaşadığı döneme ışık tutmuş hem de günümüze kadar yapılan birçok çalışmada kaynak olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise Osmanlı tarihi ve Osmanlı biyografi geleneği hakkında çalışma yapanların başvurduğu eserlerinden biri de Fezleke’dir. Bu çalışmada Osmanlı biyografi geleneğinin önemli bir örneği olan Fezleke ele alınmıştır. Fezleke’deki şairlerin derli toplu bir şekilde edebiyat dünyasına kazandırılması amaçlanmıştır. Eser dikkatli bir şekilde incelenmiş ve 110 şair tespit edilmiştir. Tespit edilen şairler hakkındaki bilgiler klasik kaynakların çoğuyla ve modern kaynakların bir kısmıyla karşılaştırılarak esere orijinallik kazandıran bilgiler üzerinde durulmuştur.
TOKATLI BİR CUMHURİYET ŞAİRİ CAHİT KÜLEBİ’NİN ŞİİRİNDE OTOBİYOGRAFİK İZLER
ULUSLARARASI GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TOKAT’TA İLMÎ VE KÜLTÜREL HAYAT SEMPOZYUMU, 2018
İnsanlık tarihi kadar uzun bir geçmişi olan şiir sanatı, her coğrafyada birbirine benzer hislerin, telaşların, endişelerin, düşüncelerin zamana, topluma ve bireye bağlı olarak değişen farklı ifadeleri olmuştur. Şiirlerinde yaşadığı hayatın ve coğrafyanın izlerini açıklıkla gösteren Cahit Külebi, 1917-1997 yılları arasında yaşadığı seksen yıllık ömrünün otuz iki yılını edebiyat öğretmenliği ve eğitimle ilgili işlerle geçirmiştir. “Atatürk Kurtuluş Savaşında” şiiriyle daha çok anılan şair Anadolu’yu bir ses olarak eserlerine taşımayı başarmıştır. Bu çalışmada Türk edebiyatının özgün şairlerinden olan Cahit Külebi’nin, uzun yaşam çizgisi ve eserlerinin kesiştiği noktalar tespit edilmeye çalışılacaktır. Yaşantının şiirine yansıyan yönlerini bulmak maksadıyla sanatçının önce hatıraları okunup, kendisiyle yapılan mülakatlar gözden geçirilecek hayatının eserlerine yansıyan noktaları değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ŞİİRE ADANMIŞ BİR YAŞAM: CAHİT SITKI TARANCI'NIN ŞİİRLERİNDE OTOBİYOGRAFİK İZLER
HARS AKADEMİ, 2018
ÖZET Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında saf (öz) şiir anlayışı içinde değerlendirilmiş olan Cahit Sıtkı Tarancı, şiirlerinde çoğunlukla yaşama sevinci, ölüm, yalnızlık, kaçış, sevgi vb. konuları işlemiştir. Şair şiirlerinde, kendi içinde kurduğu yaşam ile buna zıt olan dış dünyanın arasında kalmışlığını yansıtmıştır. Bu yansıma daha çok ölüme yönelme, yalnızlık ve bulunduğu ortamdan kaçış arzusu olarak kendini göstermektedir. Bu çalışmada Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirleri ele alınarak şiirlerindeki otobiyografik unsurlar incelenmiştir. Ruh hâlini şiirlerine yansıtmakta zorluk çekmeyen şair, ailesine ve sevdiklerine yazdığı mektuplarda bazı şiirlerini yazma gerekçelerini de anlatmıştır. Gerek şairin yazdığı mektuplar ve gerekse şairle ilgili hatıralar incelendiğinde şiirlerindeki otobiyografik izler ortaya çıkacaktır. Bu anlamda Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirlerinde yaşantısının, duygu dünyasının olabildiğince yer aldığını söylemek yerinde olur. ABSTRACT Cahit Sıtkı Tarancı, a Repbilcan-era Turkish poet renowned for his 'pure' poetry, wrote on themes such as the joy of living, death, loneliness, escape, and love, among others. His works reflect how opposite the inner world that he had created for himself was from the outside world-more often than not expressing this through thoughts of dying, isolation, and the desire to desert his environment. This paper examines the autobiographical elements peppered throughout Cahit Sıtkı Tarancı's poems. He had little trouble in terms of voicing his state of mind on paper, and thus discussed the thought process behind some of his works in letters to his loved ones. Regardless of from which angle one examines his writings, it is clear that he had left behind traces of himself-most of which waiting to be uncovered. In this sense, it is possible for one to conclude that his poetry served as his personal and emotional diary.
Yaptirim sisteminin baglami içerisinde takip etme prosedürleri ceza hukuku uygulamalarinin kullanilmasi ile sonuçlanabilir.
Kilitbahir’de Günümüze Ulaşmayan İki Tabya Hakkında Bazı Tespitler
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
"nda sunulmuş, bildiri özeti kitabında yer almış, ancak tam metin olarak basılmamıştır. Çalışma yeniden gözden geçirilerek burada sunulmuştur. Makalede sözü edilen tabyalar, yüksek lisans ve doktora çalışmalarımda yer almamakta ve daha sonraki araştırmalarda ortaya çıkan bilgilere dayanmaktadır.
FÂRÂBÎ’YE NİSPET EDİLEN YAZMA BİR MİZAÇ RİSÂLESİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER
Edebali İslamiyat Dergisi, 2017
Bu çalışma, yazma eser kataloglarında ve modern dönemde hazırlanmış Fârâbî bibliyografyalarında filozofa ait olduğu belirtilen ve halen yazma halinde bulunan bir mizaç risâlesinin tanıtımını ve değerlendirilmesini amaçlamaktadır. İki ana başlıktan oluşan makalenin ilk kısmında, geçtiği kaynaklarda çoğunlukla Risâle fi’l-Mizâc yahut Kitâb fî ‘İlmi’l-Mizâc başlığıyla kayıtlı olup bugüne değin -bilebildiğimiz kadarıyla- hakkında herhangi bir müstakil incelemede bulunulmamış eserin fiziksel tahlili yapılacak ve bu maksatla da yazma nüshalarının tavsifine ve bu nüshalar arasındaki ilişkinin tespitine çalışılacaktır. İkinci kısımda ise risâlenin muhtevası tahlil edilecek ve bu çerçevede eserin ismi, konusu ve Fârâbî’ye aidiyeti meseleleri açıklığa kavuşturulacaktır. Makalenin, söz konusu risâlenin tanıtımı ve değerlendirilmesi vesilesiyle ulaşmaya çalıştığı başlıca iki hedefi vardır. Bunların ilki ve daha genel olanı, İslam felsefesi içerisindeki pek çok disiplin tarafından farklı maksatlarla yaygın şekilde kullanılan ve bu bakımdan büyük önemi haiz mizaç teorisini münhasıran ve detaylıca inceleyen yazma bir eseri dikkatlere sunmaktır. Daha özel kabul edilebilecek bir diğeri ise, bir yandan filozofa ait eserlere dair yetkin bir liste elde edebilmek maksadıyla mevcut Fârâbî bibliyografyalarında kaydı bulunan yazma yahut matbu eserlerin önemli bir kısmının kapsamlı şekilde incelenmesine yönelik ihtiyaca bir kez daha vurgu yapmak, diğer yandan da konu çerçevesinde oluşmuş akademik birikime katkı sağlamaktır. This article aims to delineate and analyze a manuscript on temperament attributed to al-Fârâbî in the manuscript catalogs and bibliographies of al-Fârâbî written in modern period. The study consists of two main chapters. In the first chapter, I strive to make substantial analyses of this tract named as Risâlah fi al-Mizâj or Kitâb fi Ilm al-Mizâj in the sources. As far as we know, it has not been the object of any specialized study until now. For this reason, first of all, I describe present copies of the manuscript and try to show the relationships between them. In the second chapter, the content analyses of the Risâlah is carried out. In this regard, I attempt to specify the exact name and subject-matter of it and to examine its authenticity. There are two primary goals that the study targets to achieve by researching on the mentioned manuscript. One and more general of them is to present to the attention of researchers a treatise displaying a comprehensive and nuanced picture of the theory of Mizâj (Temperament), which is commonly used for diversified reasons by many disciplines within the scope of Islamic philosophy, and therefore, is highly significant. The other goal, which is more specified, is in one hand to emphasize one more time the need for reconsideration of a great deal amount of manuscripts or books recorded in the bibliographies of al-Fârâbî in order for gaining a qualified book list about al-Farabi’s work, and on the other hand to contribute to the academic literature formed about this topic.
MUHİBBÎ'NİN BESTELENMİŞ ŞİİRLERİ ÜZERİNE
Osmanlı Devletini ve temsil ettiği kültür geleneğini dünya tarihinde kurulmuş olan nice büyük devletten ve kültürden ayıran yegâne hususların başında devleti yöneten padişahların güzel sanatlarla, özelde şiir ve edebiyatın diğer dallarına duydukları ilgi gelmektedir. On altıncı yüzyılın ilk yarısından itibaren devleti yönetmeye başlayan ve Osmanlı Devletinin en kudretli hükümdarlarından olan Kanuni Sultan Süleyman'ın aynı zamanda başarılı bir divan şairi olduğu bilinmektedir. Şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanan Kanuni Sultan Süleyman, Türk edebiyatı tarihinde en çok gazel söyleyen şairler arasında yer alır. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından neşredilen Muhibbî Dîvânı'nın son baskısına göre şairin 4118 manzumesi bulunmaktadır. Yarım asra yakın devam eden padişahlığı süresince devlet yönetimindeki kudreti herkes tarafından takdir edilen Kanuni Sultan Süleyman'ın şair kimliği ise bambaşka bir hüviyet taşır. O, gazellerinde rint edaya sahip bir âşıktır. Gazellerinin birçoğu coşkunluk ve neşveyle söylenmiş, aşka dair samimi düşünceleri ihtiva eden âşıkâne şiirlerdir. Şiirler, muhtevasında genellikle sevgili, aşk, tabiat güzellikleri ve sosyal hayata dair farklı unsurlar barındırdığı için epeyce rağbet görmüştür. Muhibbî'nin kimi şiirleri çeşitli dönemlerde bestelenmiştir. Bu çalışmada Muhibbî'nin bestelenmiş şiirlerinin mahiyeti üzerinde durulacaktır.
KÂTİP ÇELEBİ'NİN MEDENİYET ANLAYIŞI
Uluslararası Kâtip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu: Bildiriler, 2017
Özet Kâtip Çelebi “klasik İslam medeniyetinin geniş ve köklü” olduğu görüşü ile mensubu olduğu İslâm medeniyetinin köklerinin farkında, muhtemelen Osmanlı klasik medreselerinde örgün eğitim görmeyip, Osmanlı bürokrasisinde ve özel derslerle yetişmesi sayesinde dışarıya karşı ufku açık bir münevver; ordu kâtibi olarak seferlere katılması münasebetiyle coğrafya ve kozmografya ilimlerine merakı sayesinde büyük coğrafî keşiflerden sonraki Batı’daki ilmî ilerleyişin ve teknolojik gelişmelerin farkında [gerçekçi] bir âlim, Batı medeniyetine İslâm medeniyetinin katkılarını yazması itibariyle -günümüzden bir bakışla- muhafazakâr, çalışmalarındaki esas maksadının “müslümanların güçlenmesi” olduğunu yazması itibariyle de mensubiyetçi, Doğu’da ve Batı’daki ilmî gelişmeleri birlikte takip etmesi itibariyle de erken modernleşmeci bir medeniyet mütefekkiridir, denilebilir. Bu cümlelerden hareketle, çalışmamızda Kâtip Çelebi'nin "Medeniyet anlayışı" ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelime: Kâtip Çelebi, Medeniyet, Osmanlı, İslâm ve Batı