COVID-19 Pandemi Sürecinde Üniversite Öğrencilerinin Aile İlişkilerinin İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
Türkiye’de COVID-19 Pandemi Sürecinin Aile İçi İletişime Etkisi
DergiPark (Istanbul University), 2021
ÖZET Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüm Dünya'da 12 Mart 2020 pandemi olarak ilan edilen COVID-19 virüsü Dünya'da üç ay kadar kısa bir sürede çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. Dünya'nın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de pandemi sürecinden sosyal, ekonomik, psikolojik açıdan olumsuzluklar ile karşı karşıya kalmıştır. Özellikle bu süreçte toplumun en küçük yapı taşını oluşturan aileler en çok etkilenen grup olmuştur. Çalışmada COVID-19 pandemi sürecinin bireylerin ve ailelerin hayatına yansımaları araştırılarak aile içi iletişime etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Yapılan çalışmaların incelenmesi sonucunda, artan vaka ve ölüm sayıları, sosyal mesafe kuralları, kısıtlama uygulamaları, artan işsizlik, gelir durumu, bireylerin kaygı ve korku seviyelerindeki artış, ev içinde uzun süre geçirilmesi, işin ve eğitimin ev içine taşınması gibi unsurların aile içi iletişimi etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda COVID-19 pandemi sürecinde psikososyal destek hizmetlerinin artırılması, aile danışmanlığı hizmetlerinin geliştirilmesi, devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerekli ekonomik desteğin sağlanması, konu ile ilgili daha çok bilgilendirici videonun medya aracılığı ile sunulması önerilebilir. etmektedir.
Üniversite Öğrencilerinin Aile Değerlerinin İncelenmesi: Afyonkarahisar İli Örneklemi
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Üniversite gençliğinin aile değerlerini konu edinen bu çalışma, Türkiye'de ailenin yapısını ve gelecekte alacağı muhtemel formu anlamaya dönük tarama desenine dayalı nicel bir araştırmadır. Küreselleşmeyle birlikte günümüz Türkiye'sinde ailenin yapısı ve değerleri farklılaşma eğilimindedir. Özellikle son yıllarda, alternatif aile modelleri gündeme gelmiş ve tartışmaya açılmış; böylece aileye ilişkin değerlerde değişim yaşanmıştır. Söz konusu değişimin izleri çalışmada toplumun en dinamik ve dönüşümden en çok etkilenen kesimi olan üniversite gençliği üzerinden analiz edilmiştir. Aile değerleri; akraba ilişkileri, anne-çocuk ilişkisi, cinselliğe bakış, çocuğun değeri, duygusal bağ, evliliğe bakış, geleneksel aile değerleri, kadın rolleri, karar alma süreçleri, farklı yaklaşımlar, sadakat, sosyoekonomik değer, şiddet olmak üzere 13 farklı boyutta değerlendirilmiştir. 497 üniversite öğrencisi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada öğrencilerin aile değerlerinde geleneksel eğilimlerle birlikte, gelenekselden uzaklaşan eğilimlerin de olduğu; cinsiyet, okunan bölüm, anne-baba birliktelik durumu, annenin çalışma durumunun aile değerlerinin bazı boyutlarında anlamlı farklılık oluşturduğu bulunmuştur. Çalışmada konuyla ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve sunulmuş, elde edilen bulgular değişim kavramı merkezinde analiz edilmiştir.
Üniversite Öğrencilerinin Aile Aidiyetinin Aile İçi Şiddete İlişkin Görüşlerine
Researcher Social Science Studies, 2019
Aidiyet duygusu, kişilerarası bir sistem içerisinde kişinin kendisine ait algısı şeklinde açıklanmaktadır. Ait olma insanın en karmaşık ihtiyacıdır ve insanın doğup büyüdüğü ve ihtiyaçlarının karşılandığı en temel birim olan ailenin bu noktada önemi yadsınamaz bir gerçektir. Bu bağlamda, bu konuda yapılan çalışmaların eksikliği göz önüne alındığında üniversite öğrencilerinin aile aidiyetinin aile içi şiddete ilişkin görüşlerine ve bireysel özelliklerine göre karşılaştırılması önem taşımaktadır. Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin aile aidiyetinin aile içi şiddete ilişkin görüşlerine ve bireysel özelliklerine göre karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet ile Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümünde 2017-2018 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören 421 öğrenci katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Mavili, Kesen ve Daşbaş (2014) tarafından geliştirilen ve 17 maddeden, 2 alt boyuttan oluşan "Aile Aidiyeti Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde standart sapmadan, aritmetik ortalamadan, ikili gruplar için t testinden, ikiden daha fazla grup için ise ANOVA'dan yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular, öğrencilerin %62.7'si daha önceden aile içi şiddete maruz kalmadığını, aile içi şiddet mağduru öğrenciler arasında duygusal şiddete uğradığını belirtenlerin ilk sırada yer aldığını (%15.9), bunu fiziksel şiddete uğradığını belirtenlerin (%15.0) izlediği yönündedir. Öğrencilerin okudukları bölüm, cinsiyet, yaş ve daha önceden aile içi şiddete uğrama durumları ile aile aidiyetleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir (p<0.05).
COVID-19 Pandemi̇ Süreci̇nde Ebeli̇k Eği̇ti̇mi̇ Ve Öğrenci̇ Kaygisi
DergiPark (Istanbul University), 2021
Yeni koronavirüs hastalığı (COVID-19) Çin'in Wuhan şehrinde Aralık 2019 sonlarında ortaya çıkmış ve ekonomik, sosyal, iş, toplumsal tüm alanlarda değişime neden olmuştur. Karantina uygulamaları, sınırların kapatılması, iş hayatında evden ya da esnek/dönüşümlü çalışma prensibinin benimsenmesi, uzaktan eğitim modelinin benimsemesi gibi değişimler özellikle Mart 2020 sonrası uygulamaya alınmıştır. Pandemi sürecinde özellikle sağlık hizmetlerinin sunumu etkilenmekle birlikte sağlık alanındaki eğitim uygulamaları da etkilenmiştir. Pandeminin başında ülkemizde YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) ile birlikte tüm eğitim ve öğretim kademelerinde yüz yüze eğitime ara verilmiştir. Bulaş riskinin azaltılmasının hedeflendiği bu uygulamalar ile birlikte sınavlar ertelenmiş ve öğrenci başarı değerlendirmelerinin çevrimiçi sınavlar ile yapılmasına karar verilmiştir. COVID-19 nedeniyle eğitim ve öğretim alanında yaşanılan aksaklıklardan dolayı dünya genelinde 770 milyon kişinin olumsuz yönde etkilendiği belirtilmektedir. Tüm eğitim kurumlarında olduğu gibi ebelik bölümünde de dersler ve uygulamalar COVID-19 kapsamında alınan kısıtlayıcı tedbirlerden olumsuz etkilenmiştir. Bazı ülkelerde öğrenciler klinik alandaki çalışmalarını sürdürmüş, bazı ülkelerde ise vaka sayısı artışı ile birlikte tüm klinik uygulamalar iptal edilmiştir. Bu durum anne ve çocuk sağlığında önemli rol ve fonksiyonları olan ebe adaylarının klinik eğitim ve becerilerini geliştirebilmelerini olumsuz etkilemiştir. Ülkemizde YÖK'ün değişmeyen mezuniyet şartlarının tamamlanabilmesi amacıyla ebelik eğitimi veren bazı okullar pandemi hastanelerini hariç tutarak, belirli güvenlik önlemleri çerçevesinde öğrencilerine klinik uygulama yeri sunma yönünde gayret sarf etmiştir. Bakım odaklı meslekler arasında yer alan hemşirelik ve ebelik gibi meslekler hastalar ve aileleri ile doğrudan yakın temas halindedir. Bu nedenle pandemi sürecinde bakım verirken mesleki kaygılar ile birlikte, bireysel sağlık kaygısı yaşama riski üzerinde durulmaktadır. Hemşirelik öğrencilerini kapsayan bir çalışmada bu grubun sağlık kaygılarının yüksek olduğu, salgın nedeniyle evde kalma sürecinden olumsuz etkilendikleri, bunaldıkları, gergin hissettikleri ve virüs bulaşma, buna bağlı ölüm korkusu yaşadıkları belirlenmiştir. Bu derlemenin amacı COVID-19 salgını döneminde ebelik eğitimi ve öğrencilerin klinik ortamda yaşadığı kaygının literatür verileri ışığında incelemektir.
2017
ÖZ Gençlerin anne-babasıyla olan etkileşiminin niteliği her iki taraf açısından da önem arz etmektedir. Anne-baba ve çocuk arasında kurulan bu etkileşimin sağlam temellere oturması iletişim sürecinin niteliğine ve karşılıklı beklentilere göre değişmektedir. Özellikle aileler ve gençler bu süreci, sonuçlarını, olumlu yönlerini ve zorluklarını çocuklarıyla beraber yaşamaktadırlar. Bu nedenle bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin ve anne-babalarının birbirleriyle olan ilişkilerinin kendi bakış açılarından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada temel nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve 15'i üniversite öğrencisi ve onların anne-babaları olmak üzere toplam 45 kişi ile görüşme yapılmıştır. Veri analizleri sonucunda, Çocuklar ve anne babaların birbirinden beklentileri, karşılıklı iletişim kurmanın kolay olduğu durumlar. Karşılıklı iletişim kurmanın zor olduğu durumlar, gençler tarafından anne-babanın örnek alınan ve eleştirilen davranışları ve kuşaklar arası farklar hakkındaki ana-ba...
Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Gençlerin anne-babasıyla olan etkileşiminin niteliği her iki taraf açısından da önem arz etmektedir. Anne-baba ve çocuk arasında kurulan bu etkileşimin sağlam temellere oturması iletişim sürecinin niteliğine ve karşılıklı beklentilere göre değişmektedir. Özellikle aileler ve gençler bu süreci, sonuçlarını, olumlu yönlerini ve zorluklarını çocuklarıyla beraber yaşamaktadırlar. Bu nedenle bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin ve anne-babalarının birbirleriyle olan ilişkilerinin kendi bakış açılarından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada temel nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve 15'i üniversite öğrencisi ve onların anne-babaları olmak üzere toplam 45 kişi ile görüşme yapılmıştır. Veri analizleri sonucunda, Çocuklar ve anne babaların birbirinden beklentileri, karşılıklı iletişim kurmanın kolay olduğu durumlar. Karşılıklı iletişim kurmanın zor olduğu durumlar, gençler tarafından anne-babanın örnek alınan ve eleştirilen davranışları ve kuşaklar arası farklar hakkındaki ana-baba görüşleri olmak üzere beş ana tema belirlenmiştir. Ayrıca, araştırma sonucunda anne-babalar ve çocukların beklentileri arasında farklılıklar olduğu ancak iletişim kurmanın zor olduğu durumların genellikle benzerlikler içerdiği belirlenmiştir.
COVID-19 Pandemi Döneminde Aile ve Ebeveyn-Çocuk İlişkilerinin İncelenmesi
Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Bu çalışmada, pandeminin aile yaşantısı ve ebeveyn-çocuk etkileşimlerine etkisini incelemek amaçlanmıştır. Çalışma grubu, kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle çevrimiçi olarak kendilerine ulaşılabilen 164 ebeveynden oluşmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşleriyle kapsam geçerliği sağlanan anket formuyla toplanmıştır. Anket formunda, katılımcılara COVID-19 süreciyle ilgili sorular yöneltilmiştir. Veri analizinde yüzde ve frekans dağılımı kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, pandemi sürecinde ebeveynlerin salgınla ilgili uyarıları dikkate alarak kurallara uydukları, pandemi sürecinin aile içi ilişkilere hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğu belirlenmiştir. Ailelerin çocuklarına ve kendilerine daha çok vakit ayırdıkları, endişelerini çocuklarına yansıtmamaya çalıştıkları belirlenmiştir. Çocukların ise evde, aile bireyleriyle olmaktan memnun oldukları, uyum problemi yaşasalar da uzaktan eğitime katıldıkları belirlenmiştir. Ebeveynlerin hastalık ve ölüm gibi duyguları yaşadıkları ve okulun yaşamlarındaki önemini daha iyi anladıkları; tüm aile bireylerinin evde televizyon, bilgisayar, telefon ve internette geçirdikleri sürenin arttığı belirlenmiştir.
Üniversite Öğrencilerinin Aile İçi Şiddete Yönelik Tutumları
In this study it is aimed to determine the attitudes of university students towards domestic violence. This research was carried out at a state university in Central Anatolia. A total of 868 students from different faculties and (vocational) colleges participated to the study. A four factor ‘Attitudes Towards Domestic Violence Scale’ is used. These factors are; normalizing the violence, generalizing the violence, reasoning the violence and hiding the violence. Data were analyzed by using quantitative analysis techniques. According to the findings of the study, average scores of students in the factor generalizing the violence is the lowest and in the factor reasoning the violence is the highest. There are statistically significant differences between domestic violence and the sex, mother’s occupation, class and number of brothers and sisters of the student. There are no significant differences between domestic violence and the faculty, father’s occupation and hometown of the student. Findings of this study are discussed and some suggestions are made. Keywords: Violence, Family, University, Student
Covid-19 Salgın Sürecinde Spor Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinin Akran İlişkilerinin İncelenmesi
Spor ve performans araştırmaları dergisi, 2023
Covid-19 salgını sırasında eğitime ara verme, spor salonlarının kapatılması ve sokağa çıkma yasakları gibi kısıtlamalardan dolayı akran ilişkilerinin olumsuz yönde etkilenmesi muhtemeldir. Dolayısı ile akran ilişkilerinin bu kısıtlamalardan ne düzeyde etkilendiğinin belirlenmesi önemlidir. Bu nedenle araştırmanın amacı, Covid-19 salgını sürecinde spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin akran ilişkilerini incelemektir. Tarama modelinde yürütülen bu araştırmanın örneklemini, İnönü Üniversitesi spor bilimleri fakültesinde öğrenim görmekte olan 160 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilere online olarak, Kaner (2000) tarafından geliştirilen akran ilişkileri ölçeği uygulanmıştır. Araştırmada ikili grup karşılaştırmaları için bağımsız örneklem t testi, ikiden fazla grup karşılaştırmaları için tek yönlü ANOVA testi kullanılmış, anlamlılık düzeyi <.05 olarak kabul edilmiştir. Analizler sonucunda, Covid-19 salgını sürecinde spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin cinsiyete göre güven ve özdeşim ve sadakat alt boyutlarında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Sınıf düzeyine göre, güven ve özdeşim ve kendini açma ve bağlılık alt boyutlarında, 2. sınıf öğrencileri lehine bir fark olduğu tespit edilmiştir. Spor yapma durumuna göre ise, spor yapan öğrencilerin lehine güven ve özdeşim, kendini açma ve sadakat alt boyutlarında anlamlı bir fark olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Covid-19 Pandemi Sürecinde Velilerin Gözünden İlkokul Öğrencileri
Kosova Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2021
Covid-19 pandemisi dünyanın tüm düzenini, günlük yaşantısını olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra bizlerin sosyokültürel, politik, ekonomik ve eğitim alanlarında zorlu süreçten geçmemize neden oldu. Salgın nedeniyle Kosova dahil dünya üzerinde 191 ülkede okullar kapatılmış, derslerin uzaktan eğitimle devam edilmesi kararı alınmıştır. Bu durum eğitim öğretimi her yönüyle etkilemiştir. Bu nedenle Covid-19 pandemi sürecinde velilerin gözünden ilkokul öğrencilerindeki davranışların araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Çalışma nicel bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Veriler Covid-19 pandemisi sürecinde, mesafe kurallarına uygun bir şekilde toplanmıştır. Araştırmanın evrenini 2020-2021 eğitim öğretim yılında, Priştine, Prizren, Priştine, Mamuşa merkezlerinde bulunan ''Abdyl Frasheri (PZ)'', ''Emin Durak (PZ), Mustafa Baki (PZ), Elena Gjika (PR), Anadolu (MA)'' Eğitim Bakanlığına Bağlı İlköğretim Okullarında Türkçe eğitim gören öğrencilerin velileri ile yapılmıştır. Örneklem ise 1. 2. 3. 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin velileri dahil edilmiştir. Toplamda 153 veliye anket uygulanmıştır. Veliler verilen online eğitimin asla yüzyüze yapılan eğitimin yerini almayacağının kanaatine vardılar. Online eğitimin öğrencilere sağladığı avantajların, sağladıkları dezavantajlara nazaren daha az olduğu düşünülüyor. Veliler covid-19 pandemisi sürecinde çocukların dijital araçları gereğinden fazla kullandıklarını belirtti. Bunun nedenleri sorulduğunda ise evde sıkıldıkları, sokağa çıkma yasağı, arkadaşlarını uzun süre görememeleri gibi birçok nedenin olduğunu dile getirdiler. Pandemi dolayısıyla eğitimin, uzaktan olması gerektiği düşünülse de çoğunluk tarafından ilkokul ve özellikle 1. ve 2. sınıfların yüzyüze eğitim alması gerektiği düşünülmüştür. Bunun sebebi ise okula daha yeni başlamış ve yaşları çok küçük olan öğrencilerin daha yeni yeni okuma ve yazma öğrendikleri için online eğitimin, gerek teknolojik araçları kullanmakta zorluk çekmeleri olsun, gerek çalışan ailelerin her zaman çocuklarının başlarında olamamaları olsun yeterli olmadığı düşünülmüştür. Covid-19 pandemisi ve dolayısıyla da sokağa çıkma yasağı, öğrenciler ve velilerin her zamankinden daha fazla bir süreyi evde geçirmelerine ve bu süreçte de aile bağlarının güçlenmesine yol açtı. Bu bağ covid-19'un onlara getirdiği en pozitif etkilerden biri olarak görülmektedir.