TÜRK HAVA KUVVETLERİNİN İLK PİLOTU MEHMET FESA EVRENSEV (original) (raw)

HARPUT'UN MEZRA'YA TAŞINMASI SÜRECİNDE İLK VİLAYET KONAĞI

HARPUT'UN MEZRA'YA TAŞINMASI SÜRECİNDE İLK VİLAYET KONAĞI

Harput şehri bilindiği üzere hakim bir kaya üzerindeki kale ve bu kalenin etrafında gelişmiştir. Eski çağlardan itibaren yüksek yerlerde bulunan kaleler güvenlik açısından oldukça büyük bir ehemmiyete haizdi. Bu tür yerleşim yerleri Türklerin Anadolu'yu fethinden sonraki dönemlerde de uzun bir süre önemlerini korumuşlardır. Osmanlı devletinin ilk devresinde de, Doğu'daki İran tehlikesine karşı bu tür yerlerin sağladığı tabii güvenlik sebebiyle kaleler en emniyetli yerleşim birimleri olarak görülmüştür. Ancak 16.yüzyılın ikinci yarısından itibaren serhat özelliği kalmayan bu tür kaleler yavaş yavaş önemlerini kaybetmeye başlamışlardır. İşte Harput kalesi de bu tür yerler arasında sayılabilir. Bunun en açık delili Harput kalesinin tamiratı için Osmanlı döneminde hiçbir masraf yapılmamasıdır. Buna ilave olarak kalelerin bulunduğu yerler tabii olarak yüksek olduğu için şehrin genişlemesine de müsait değildir. Bu bakımdan 1833 yılından itibaren Harput şehrinin önemini kaybetmeye başlamasının sebeplerini izah edeceğimiz gelişmelere bağlamak yerinde olacaktır. 1307 tarihli Mamuratülaziz salnamesinde Harput'un önemini nasıl kaybettiği çok net olmasa da anlatılmaktadır: …Kasaba-i mezkur evvelleri çötelizadelerin kendilerine mahsus olarak ikametgahları olduğundan nam-ı diğeri ağavat mezrasıdır. Çend sene mukaddem derununda olan daire-i hükümet muhterik olarak devr-i Abdülaziz Hanide müceddeden inşa ve ihya olunmasıyla Mamuratülaziz namını iktisab eylemiştir Makar-ı vilayet evvelleri Keban madeni olub Harput kazası vülat-ı eslafın ümera-i beldeden tayin ettikleri zevat vasıtalarıyla idare eylemişdir. Binaenaleyh işbu tayin olunan beğlerin hanesi hangi karyeden ise orası merkez-i hükümet-i kaza ittihaz olunarak Hoş ve Sarını ve Hoğu emsali karyelerin makarr-ı hükümet olduğuna ashab-ı vukuf mevcuddur. Sonraları Çötelizadeler beynelümera kesb-i imtiyaz ve iştihar (tanınma-meşhur olma) iderek idare-i kaza müstemiren (aralıksız-kesintisiz) bu hanedana mahsus  Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ELAZIĞ

TÜRK HUKUK TARİHİNDE İLK DÖNEM BATILILAŞMA ÇABALARI - AHMET CEVDET PAŞA

Ahmet Cevdet Paşa’nın Türk hukuk tarihindeki yerinin anlaşılması için onun yaşadığı dönemdeki siyasi, sosyal, kültürel gelişmelere ana hatlarıyla değinilmiştir. Osmanlı devletinin son yüzyılı olan, özelde “Tanzimat asrı” olarak bilinen dönemi ana hatlarıyla incelemeye, batılılaşma çabaları üzerinde durulmaya çalışılmıştır.

TÜRKÇE'DE YAYIMLANMIŞ İLK FELSEFE ESERİ

ÖZET Batı felsefi düşüncesinin Türkiye'ye girişi meselesi hâlâ düşünce tarihimizin gündemindeki yerini korumaktadır. Bu yönelişe muhtelif başlangıç tarihleri verilmekteyse de bunların kesinlikten uzak oldukları bilinmektedir. Bu çalışmamızda yeni bir tespitle, yazılı Batı felsefesinin ülkemizdeki başlangıcını belirlemekte bir adım daha atmış olduğumuzu düşünüyoruz. Şimdiye kadar kabul edilenin aksine, bu tarih 1859 (Muhâverat-ı Hikemiye ile Terceme-i Manzume) yerine 1854 olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı felsefesiyle ilgili olarak ülkemizde yayımlanan ilk eser Cricor Chumarian'ın Fénelon'dan çevirdiği "Evvel Zamanda Azamü'ş-şan Olan Filozofların İmrar Etmiş oldukları Ömürlerinin İcmalidir" isimli Antik felsefe tarihidir. Eser İzmir'de basılmıştır. ABSTRACT The First Philosophy Book Published in Turkish When and how the Western philosophical thinking reached Turkey is still a question of debate. There are several arguments to answer this question, but they are far from claiming any certainty about the beginning of this process.

HAFIZA MEKÂNLARI BAĞLAMINDA İLK KURŞUN VE HASAN TAHSİN

Çakabey'den Günümüze İzmir, 2022

Çalışmamız kapsamında, yaşanan mili mücadele ile ilgili anlatıların günümüze nasıl ulaştığı ve bu anlatılar etrafında verilen kurtuluş mücadelesi ile ilgili nasıl bir hafıza ortaya çıktığını tespit edebilmek amacıyla İzmir, Ödemiş’e bağlı İlkkurşun ve Kayaköy kır mahallelerinde alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Alan araştırmasında toplum bilimi yöntemlerinden biri olan nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmada veri toplama yöntemi olarak görüşmeden yararlanılmıştır. Gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde İlkkurşun mahallesinde yer alan ve 1925 yılında açılışı gerçekleştirilen “İlkkurşun Anıtı” kuşaklar boyunca milli mücadeleye dair belleğin canlı tutulmasına aracılık eden önemli bir hafıza mekânı olarak karşımıza çıkmıştır. Ayrıca anıtın açılışıyla birlikte, her yıl Mayıs ayının son Pazar günü “İlkkurşun Bayramı”nın düzenlendiği görülmüştür. Yaklaşık bir asırdır süregelen bu gelenek, hem tarihi bir hafızanın devamlılığına motivasyon sağlamakta hem de gerek bölge insanın folkloru gerekse zaman içerisinde yaşanan kültürel değişime yönelik önemli veriler barındırmaktadır. Birbirlerine yakın yerleşim yerlerinde yaşayan ancak farklı etnik topluluklara mensup topluluk üyelerinin bu bayram etrafında bir araya geliyor olması, etnik topluluklar arası ilişkileri ve milli mücadele etrafında oluşan ortak kimliği anlamamız açısından oldukça önemsenmektedir. Bunlara ek olarak, gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde bölgede, milli mücadele kapsamında bölgede ilk direnişin başladığı yer ve ilk direnişi başlatan kişi ile ilgili üç farklı anlatının yer aldığı görülmüştür. Buradan hareketle “İlk kurşun” sözünün bir hafıza mekânı olarak gördüğü işlev ve toplumsal hafızaya etkileri üzerinde durulacaktır.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TÜRK HAVA KUVVETLERİ

Even though it has not been examined well before, the Dardanelles Air Wars performed an important role to win a victory in the Dardanelles Wars which is accepted as most important Turkish defense war against French- British joint operation in order to occupy Istanbul and Dardanelles Bosporus in the First World War. For this reason explaining the Dardanelles Air Wars which are accepted as one of the most important successes of Turkish Air Forces in developing phase by means of German assistance has came into prominence. This work contains four main chapters. In the introduction and first chapter of this work, the Aircraft Committee which is core of Turkish aviation’s activities and developments in military aviation in First World War explained. After the Dardanelles campaign opened, in the second part that is called as plans and establishments of the parties and air forces, plans and powers of the parties are generally examined in the Dardanelles campaign. In third part which is last and most important, detailed air wars in three phases of the Dardanelles Wars were examined as chronologically. Finally the last chapter is about aviation activities after failure of enemies. Summarily, the basic result of this work, Allied Armies were failure in air wars in the Dardanelles like as naval and land wars. So that although dominance of Allied Armies the Dardanelles is impassable in wars lived in airs.

GELENBEVİ MEKTEB-İ İDADİSİ'NİN MİMARİSİ VE BAZI MEKÂNLARIN İLK KEŞFİ EVVEL İNŞAAT DEFTERİ

AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, 2023

to modern education and the idea of Ottomanism, ensured the implementation of the Maarif-i Umumiye Nizamnamesi. During this period, importance was given to the opening of rü diye, idadi and sultanates and their spread throughout the country. Gelenbevi School of Higher Education (Gelenbevi Mekteb-i dadisi), now known as Gelenbevi Anatolian High School, was established in 1910/11 and was raised to the level of Sultanate in 1913 /14. The building, which was devastated by the Sultanselim fire in 1918, was rebuilt in 1924. The place of idadis in the Ottoman education system is one of the most frequently studied topics in terms of content. However, in the 19th century Ottoman lands, there are few studies on the investigation of the idadi school buildings built with a method defined as a type project within the scope of architectural history. The original plan and façade drawings of the Gelenbevi School of Higher Education, which are the subject of this study, give an idea about the architect and civil engineer of the building, and also give an idea about the architect of the buildings of higher secondary schools. The construction notebook of the building contains detailed information such as the methods, techniques, materials and space descriptions used in the construction of the building. However, this construction book does not cover the entire building; it deals with the garden units, wet areas and some furnishing elements added later to the main spaces, as well as some of the remaining woodwork. Analysing the data of the construction book is also important in terms of giving an idea about the construction processes and other details of other idadi buildings built in the same period as in the case of Gelenbevi School of Higher Education. When the original plan and front drawings of the building and the construction book before the discovery are evaluated together, it is important in terms of obtaining information about the plan of Gelenbevi School of Higher Education, the materials used in the building and even the brand of the materials, architectural and engineering terms.

MEVLANA'NIN FELSEFE TASAVVURU

Mevlâna Jalal al-Din al-Rumi, one of the most important Islamic intellectual, is a wise who has his self intelligence system. That intellect system has been subject of various kind of researches. Though his ideas that have world-wide spread effects, his ideas as regards philosophy have not been searched in detail. In this study, Rumi's thoughts as regards philosphy and the background of that thoughts are discussed.As Jalal al-Din al-Rumi interested in philosophical subjects, he also closely interested in philosophy and he has made critical evaluations about that discipline. It was understood that his thoughts as regards philosophy are as a result of his approach for intellect-love-inspiration notions and to ascertain these notions in his thought world degree, firstly his ideas on human philosophy and epistomology was handled.Jalal al-Din al-Rumi does not recuse intellects and its harvest philosophy, categorically. According to him, intellect (especially in everyday life) is a extremely valuable entity, but insufficient in the way of reaching truth. Thus, in the process of truth seeking, love and revelation should be chosen. Because of philosophy, as one of the external science, takes intellect as a base, it neither satisfies human for reaching truth, nor contributes spiritual development for human. Moreover, philosophy is far from satisfying real humanitarian necessities, with its peculiar elementary doubt it is a confidential negation and is hazardous for faith.