AB’nin Doğu Ortaklığı Projesi ve Rusya’nın Güney Kafkasya Politikaları: Ortak Bir Algı Geliştirmek (original) (raw)

Yürürlükteki Okul-Aile Birliği Politikasının İki Devlet İlköğretim Okulunda Değerlendirilmesi

Elementary Education Online, 2019

Öz. Bu çalışma, Okul-Aile Birliği Yönetmeliği işleyişinin paydaşlar tarafından nasıl algılandığını anlamaya yönelik temellendirilmiş bir durum çalışmasıdır. Analiz birimi olarak Ankara'nın bir ilçesindeki iki devlet okulundaki Okul-Aile Birlikleri seçilmiştir. Veriler, öğretmen, veli, okul yöneticileri ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Tümevarım içerik analizi sonucunda dört ana tema ortaya çıkmaktadır. Bunlar; 1) okul profili; 2) hesap verilebilirlik; 3) okul aile birliklerinin görevleri 4) ve sorun ve önerilerdir. Araştırma bulguları, Okul-Aile Birliklerinin özellikle başta finansal girdilere dönük çalışmalarda bulunmakla beraber, program ve program dışı etkinliklerin niteliğini geliştirme çabaları açısından katkı sağlamaktadırlar. Uygulamada, paydaşların beklentileri ve Okul-Aile Birliği işleyişi arasında dikkati çeken farklar bulunmuştur. Sonuç olarak, Okul-Aile Birliği destek sistemlerinin okula özgü mikro politikalarla uygulanması önerilmektedir.

Aydın İktisat Fakültesi Dergisi Cilt 4 Sayı 1-2019 1 AVRUPA BIRLIĞI'NIN NITELIKLI GÖÇMENLERE YÖNELIK GÖÇ POLITIKALARI: ELEŞTIREL BIR DEĞERLENDIRME

Aydın İktisat Fakültesi Dergisi , 2019

Özet Avrupa Birliği'nin (AB) küresel bir güç olup olmadığına dair birçok akademik tartışma yaşanmıştır. Küresel güç normatif olarak belirli şartlara uymalı ve belirli özelliklere sahip olmalıdır. İhtişamlı bir askeri güce sahip olmak bir ülkeyi küresel bir güç haline getiremez. Küresel bir güç aynı zamanda en iyi beyinleri bünyesinde barındıran, araştırmacılar için çekici olan, fikir özgürlüğüne yer veren ve yaratıcılığa ve yeniliğe olanak sağlayan güçtür. Bu şartların hepsi bir ülkenin iç politikasında yer aldığı halde, o ülkenin göç politikaları bu olanaklara erişime engel olabilmektedir. Avrupa Birliği ve AB üye ülkeleri nitelikli göçmenler için birçok olanak sağlasa da bu olanakların yeterli ve uzun soluklu olmadığı görülmektedir. Göçe olan genel bakış nitelikli göçe olan bakış açısını da etkilemektedir: sirküler göçün promosyonu, sürekli oturum statüsüne geçmekteki zorluklar ve yeteneklerin kullanılamaması nedeniyle kaybolması gibi sonuçlar doğmaktadır. Nitelikli göçmenlerin daha kolay entegre olduğuna dair genel bir kanaat olduğundan nitelikli göçmenler için özel entegrasyon politikaları söz konusu değildir. Ayrıca göçmenlerin dört-beş senelik çalışma sürecinden sonra ülkelerine döneceği varsayılmaktadır, fakat nitelikli göçmenler bu sürenin sonunda eve dönüş konusunda şüpheye düşmektedirler. Bunun yerine, ekseriyetle ulus-aşırı bir hayat sürmeyi tercih etmektedirler. Bu detaylar AB'nin nitelikli göçmenleri kapsayan göç politikalarında dikkate alınmamaktadır. Bu makalede, AB'nin nitelikli göçmenler için politikalarının entegrasyon politikalarıyla uyum içinde oluşturulması gerektiğini savunuyorum. Eğer AB böyle bir girişimde bulunmazsa, Avusturalya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi geleneksel olarak yetenekleri kendine çeken ve küresel güç sayılabilecek ülkelerin gerisinde kalacaktır. Bu makalede cevap vermek istediğim soru özetle şu şekilde: AB'nin nitelikli göçmenler için dizayn etmiş olduğu göç politikaları AB'nin küresel bir güç olması için yeterli midir? Cevabım 'hayır' ve bu cevabın arkasında yatan nedenler bu makalede açıklanmaktadır.

Avrupa Birliği’nin Arap İsyanlarına Yönelik Dış Politikası

İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Arap İsyanlarının ortaya çıkışı bölgesel bir değişim ve dönüşümü ortaya çıkardı ve bölgesel ve küresel aktörlerin politikalarının değişmesine yol açtı. Avrupa Birliği bölgesel aktörlerle yakın ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olmasına rağmen Avrupa Birliği de diğer birçok aktör gibi bölgesel ayaklanmalara hazırlıksız yakalandı. Avrupa Birliği’nin farklı ülkelerdeki Arap İsyanlarına yönelik izlediği bekle-gör politikası ve temkinli adımları, normatif bir güç ve küresel bir aktör olarak Avrupa Birliği’ne karşı eleştirilerin artmasına sebep oldu. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasındaki çıkar çatışmaları ve özellikle beklenmeyen olaylara yönelik ortak bir dış politika belirleme ve uygulama anlamındaki işbirliğinin eksikliği nedeniyle Avrupa Birliği, Arap İsyanları sürecinde öncü bir rol oynayamadı. Bunun aynı zamanda Avrupa Birliği’nin göstermiş olduğu düşük performans nedeniyle kendisine komşu olan bir bölgede kaçırdığı bir fırsat olduğu söylenebilir. Dahası, Avrupa Birliği mülteci ...

Avrupa Bi̇rli̇ği̇ Ve Son Göç Dalgalarinin Poli̇ti̇k Ekonomi̇si̇

DergiPark (Istanbul University), 2023

Özet Günümüzdeki uluslararası göçleri yaratan temel unsurlar politik çalkantılar, bölgesel çatışmalar ve ekonomik krizlerdir. Göçlerin sebepleri hafifletilmedikçe, sonuçlarından da kaçmak mümkün değildir. Bu nedenle hem sorun alanlarının çözümü konusunda daha fazla uluslararası iş birliğinin sağlanması ve hem de oluşan göçmen sorunun yarattığı insani ve mali yükün bölge ve dünya geleninde daha dengeli ve adil bir şekilde paylaşılması gerekmektedir. Bu çalışmada uluslararası göç sorununun hem siyasal hem de ekonomik yönleri ele alınmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinin göçmen soruna yönelik yaklaşımları Türkiye ile birlikte karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Hem göç politikaları ve hem de ekonomik yapının göçmen sorunu ile olan ilişkileri analiz edilmiştir. AB ülkelerinin göçmen politikaları güvenlik endişeleri odağında şekillenmektedir. Bu durum ise göçmen sorununun çözüm yollarını tıkamakta ve insani trajedilerin devam etmesine neden olmaktadır. Türkiye bu süreçte üstlendiği ev sahipliği ile AB ülkelerine kıyasla büyük bir ekonomik ve insani yükün altına girmiştir. Sürdürülebilir olmayan bu durumun çözümü için en önemli uluslararası gündem, bölge ülkelerinin hızla istikrara kavuşturulması olmalıdır.

Kalkınmaya yönelik devleti politikalarının seçilmiş ülke örnekleriyle analizi

2019

Kalkınmacı devlet anlayışı, teorik bir zemin oluşturmasının yanı sıra özellikle Doğu ve Güney Asya'daki bazı ülkelerin spesifik bir zaman dilimindeki ekonomi politiği üzerine açıklamalar getirmektedir. Teorik inşa açısından, kalkınmacı devletlerin ana fikri, devletin kalkınma süreçlerinde önemli bir rol oynaması ve ekonomiye devlet müdahalesinin iktisadi büyümeyi desteklemesidir. Bu nedenle, ekonomik kalkınma konusunda piyasaya dayalı reform ve minimal devlet önermeleri olan neo-liberal anlayışa karşıdır. Kalkınmacı devletler, kalkınma ekonomisinde var olan neo-klasik fikir birliğine karşı bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Yaygın iktisadi modellerin bu tür unsurlarına sahip olmadan ve kurumsal yapının engellerine maruz kalmadan, kalkınmacı devletler, dünya genelinde etkileyici bir şekilde büyüme rekoru kırmışlardır. Bu çalışma, seçili dört ülke olan Japonya, Güney Kore, Mauritius ve Etiyopya‟nın kalkınmacı devlet yolunda ne gibi mesafe katettiklerini keşfetmeyi amaçlamakta...

Eğitimde Politika Analizleri ve Stratejik Araştirmalar Dergisi

2006

Öz. Eğitimde niteliğin geliştirilebilmesi için öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engellerin belirlenmesi ve bu engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik öneriler geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engelleri belirlemek ve bu alana yönelik öneriler geliştirebilmektir. Araştırmada, 24 katılımcıdan açık uçlu sorular yardımıyla yazılı olarak elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemleri ile incelenerek içerik analizi yardımıyla değerlendirilmiştir. Öğretmen ve yönetici görüşlerine göre, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin engelleri; yasal, pedagojik, yönetsel ve toplumsal nedenlere dayanmaktadır. Özellikle, öğretmen seçme, yetiştirme ve istihdamının yetersizliği, eğitim politikalarındaki belirsizlik, eğitim sisteminin sürekli değişmesi, öğretmen örgütlenmesinin yetersizliği, öğretmenlerdeki amaç ve motivasyon eksikliği ile öğretmenlerin kariyer gelişimlerinin sağlanamaması, meslekî gelişimin engelleri olarak görülmektedir. Araştırma bulgularına göre, öğretmenlerin meslekî gelişimlerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılabilmesi için, öğretmen yetiştirme, seçme ve istihdamının yeniden düzenlenmesi, öğretmenlerin meslekî gelişimlerini sağlayacak eğitim politikası ve eğitim planlaması yaklaşımlarının esas alınması, sağlıklı bir kariyer planlaması sistemi oluşturulması, yaşam boyu öğrenme olanaklarının sağlanması, eğitimde yapılacak her türlü değişikliğin devlet politikası olarak yürütülmesi önerilebilir.

Doğu Avrupa'nın Din Merkezli Göçmen Politikaları

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020

Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. This article has been reviewed by at least two referees and scanned via plagiarism software. No plagiarism detected.

Kadın Duyarlı Ulaşım Önceliklerinin Belirlenmesi ve Politika Üretimi: Ankara Örneği

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020

Günümüzde, kentsel ulaşımda harcanan zaman, kent fizik mekânı açısından bakıldığında, arazi kullanımı ve ulaştırma altyapısının gelişmişliğine göre değişkenlik göstermektedir. Birey açısından bakıldığında, yolculuk süresindeki farklılığın en önemli göstergesi, cinsiyet, yaş grubu, kullanılan ulaşım türü, yolculuk zinciri ve yolculuk amacı olarak kabul edilebilir. Farklı yaş gruplarındaki kadın ve erkekler, farklı yolculuk amaçlarıyla, farklı ulaşım türlerini kullanarak, farklı sürelerde yolculuk gerçekleştirmektedir. Yerel yönetimler bu farklılıkları göz ardı ederek her bireyin benzer şekilde kent içi hareketlilikte bulunduğunu varsayarak, erkek egemen bir toplumu öncelik gözeterek belirli bir düzeyde toplu taşıma hizmeti sunmaktadırlar. Bu durum kadınların gün içi hareketliliklerini olumsuz etkilemekte ve kadının kent hayatına katılımını ve kentteki hareketliliğini kısıtlamaktadır. Bu çalışma, kentsel politika koyucuların, yerel yönetimlerin ve kentsel ulaşım alanında çalışma yapanları yönlendirecek, özellikle toplu taşıma sistemleri ve taşıtları özelinde, kadın duyarlı ulaşım önceliklerinin geliştirilmesine yönelik öneriler sunmaktadır. Çalışma kapsamında Viyana, Berlin ve Malmö kentlerindeki örneklerin incelenmesi ve Ankara'da 2013 yılında gerçekleştirilen hanehalkı anketlerinden elde edilen verilerle, bir büyükşehirde yaşayan kadın nüfusunun ulaşım davranışları değerlendirilerek, kadın duyarlı ulaşımı destekleyen önerilerin geliştirilmiştir.

Siyasi ve Politik İstikrarsızlıkların Uluslararası Ticarete Etkisi 1984-2015 Dönemi Türkiye Uygulaması

Siyasi ve politik istikrarsızlık kavramları, genel olarak anayasal ya da anayasal olmayan hükumet değişim sıklığı, siyasal şiddet, toplumsal huzursuzluk ya da politik yozlaşma gibi çok boyutlu faktörleri bünyesinde barındırmaktadır. Siyasi ve politik istikrarsızlıkların yüksek olduğu ülkelerde, siyasal aktörlerin görüş mesafelerinin daralacağı ve dolayısıyla rasyonel politikalar uygulayabilme kabiliyetlerinin de azalacağı yönünde akademik çalışmalar vardır. Bu kavramlarla ilgili ekonomi literatüründe politik istikrarsızlıkların, tüm ekonomik aktörler ve dış ticaret üzerinde negatif etkilere sebep olduğu görülmektedir. Politik istikrarsızlık kavramını ele alan çalışmalar daha çok ekonomik büyüme, doğrudan yabancı yatırımlar ya da enflasyon gibi iktisadi göstergelerle olan ilişkileri üzerinde yoğunlaşmışlardır. Politik istikrarsızlık ile ilgili çalışmaların çoğunda, ekonomik göstergeler üzerinde olumsuz etkilere yol açtığı yönünde sonuçlara ulaşılmışken; uygulanan yöntem ve kapsama göre farklı sonuçlar da elde edilmiştir. Politik istikrarsızlıklar ve dış ticaret arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların sayısı da oldukça sınırlıdır. Buradan hareketle çalışmanın amacı; öncelikle siyaset ve politika kavramlarının kapsamlarına değinerek, 1984-2015 yılları arasında Türkiye’de siyasi ve politik istikrarsızlıkların dış ticaret üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmada bağımlı değişken dış açık olarak belirlenirken; bağımsız değişken ise politik riks olarak ele alınmıştır. Bu doğrultuda verilere öncelikle birim kök testi yapılmış ve birinci seviyede farkları alınarak durağan oldukları görülmüştür. Sonuçların aynı seviyede durağan olmaları, uzun dönemde regresyon ilişkilerinin doğru tahmin edilebilmesi için koentegre olmalarını gerekli kılmaktadır. Daha sonra yapılan Johansen Eşbütünleşme testi ile koentegre oldukları sonucuna varılmıştır. Son olarak da Dinamik En Küçük Kareler (DOLS) ve Tam Düzenlenmiş En Küçük Kareler (FMOLS) yöntemleri ile yapılan katsayı tahminlerinde; politik risk ve diğer tüm bağımsız değişkenler istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur. Politik risk ve nüfus bağımsız değişkenlerinin cari açık ile negatif ilişkili olduğu tespit edilirken; reel efektif döviz kuru ve GSYH bağımsız değişkenlerinin ise cari açık ile pozitif ilişkili olduğu görülmektedir. Yapılan bu çalışmayla, Türkiye’de siyasi ve politik istikrarsızlıkların yaşandığı dönemlerde cari açıkların arttığı ya da uluslararası ticaretin olumsuz yönde etkilendiği ortaya koyulmaktadır.

Kamu Sektörü İç Denetiminde Stratejik Bir Araç Olarak Sürekli Denetim: Türkiye Örneği

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2020

Hem kamu hem de özel sektörde iç denetim mesleği, stratejik hedeflere ulaşmak için iş süreçlerini iyileştirmeye yönelik temel bir gereklilik haline gelmiştir. Bunun ana nedeni, iç denetimin katma değerli, riske dayalı yaklaşımı ve stratejik hedeflere ulaşmada güvenilir danışman olmasıyla önemli bir role sahip olmasıdır. Türkiye'de kamu sektöründe iç denetim, kamu idarelerinin öncelikleri ve performans göstergelerine uygun olarak kamu kaynaklarının ekonomik, verimli ve etkin kullanımını sağlamak amacıyla 2003 yılında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yürürlüğe giren nispeten yeni bir uygulamadır. Kısa bir geçiş döneminden sonra kamu idareleri, İç Denetim Koordinasyon Kurulu'nun tam desteğiyle iç denetim fonksiyonlarını bu kadar kısa bir sürede IIA standartlarına göre kurmaya başlamıştır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye'deki kamu sektörü iç denetiminin mevcut durumunu analiz etmek ve en iyi uygulamalara örnek vermektir. Bu kapsamda, TC Tarım ve Orman Bakanlığı iç denetim fonksiyonu seçilmiştir. Bunun nedeni, Bakanlık iç denetim ekibinin, denetim planlarını, saha çalışmalarını ve raporlarını dijital olarak yürütmek için kurum içinde geliştirilen sürekli bir denetim yazılımı kullanmasıdır. İlk olarak, sürekli denetim ve veri analitiğinin önemi ilgili literatüre göre açıklanmaktadır. İkinci olarak, Türk kamu sektöründe iç denetim hakkında kısa bir arka plan bilgisi verilmekte ve Tarım ve Orman Bakanlığı iç denetim fonksiyonu kısaca tanıtılmaktadır. Üçüncüsü, Bakanlığın sürekli denetim vakasının verileri, metodolojisi ve ampirik sonuçları sunulmaktadır. Sonuç olarak, literatüre katkıda bulunmak için ampirik bulgulara dayalı politika önerileri yapılmıştır.