Birlikte Yaşamanın Önündeki Bir Engel Olarak Psikolojik Şiddet ve Kur'an'dan Öğütler (original) (raw)
2024, 2. Uluslararası "İslam Medeniyetinde Birlikte Yaşama Tecrübesi" Sempozyumu
Günümüzde dünya adeta küçülmüş ve insanlar tarihten bu yana hiç olmadı kadar yoğun bir iletişim ve etkileşim içinde yaşamaya başlamışlardır. Tarih boyunca gerek ülke içinde gerekse ülkeler arası göç trafiği hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Bunun bir sonucu olarak insanlar farklı kültür ve medeniyete sahip komşuları ile birlikte yaşamak zorunda kalmışlardır. Böyle bir ortamda insanların karşı karşıya kaldıkları en önemli problemlerden biri de bireysel veya toplumsal olarak maruz kaldıkları şiddet içerikli davranışlardır. Her ne kadar neredeyse tüm insanlar, şiddete karşı olduklarını söyleseler de görünün o ki, eline fırsat geçen birçok insan, karşısındakine az ya da çok şiddet uygulamaktan kaçınmamaktadır. Bu nedenle şiddet, istemesek de kendini bizlere dayatmakta ve toplumun her kesiminde kendisini hissettirmektedir. Bu nedenle günümüzde sosyal bilimlerin hemen hemen her dalının cevabını aradığı sorulardan biri de şudur: Dünya geçmiş asırlara nazaran bilimsel ve teknolojik açıdan çok daha ileri seviyede ve yaşam şartları açısından da çok daha müreffeh olduğu halde toplumlarda suç ve şiddet neden artıyor? Aydınlanma çağının öngörüleri, modernleşme arttıkça şiddetin azalacağı yönünde olmasına karşın hayat standartlarının yükseldiği, zenginliğin arttığı toplumlarda şiddet neden azalmıyor hatta bitmiyor? İnsanların, hayatın her evresinde ve her alanında şiddet görebileceklerini söylemek mümkündür. Kişisel veya toplumsal dinî hayat da şiddetin bu geniş çerçevesinin içine girmektedir. Tarih boyunca dinî tercihleri nedeniyle şiddet gören insanlar hep var olmuştur. Bireyin dinî hayatını yaşamasının veya dinî sembollerini görünür kılmasının önüne geçmek adına yapılan ve fiziksel olmayan tüm engellemeler, psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilebilir. Genellikle toplumdaki hâkim dinî anlayışın kendisinden daha zayıf olan bir grubun dinî anlayışına karşı tavır alması; bireyin yaşadığı toplumun veya bulunduğu yörenin hâkim din anlayışı veya bazı bireylerin sapkın din anlayışları, diğer bireylere yönelik dinî psikolojik şiddet üretebilmektedir. Bu şiddetin öncelikli hedefi, karşıt dinî görüşün toplum hayatındaki görünürlüğünün kısıtlanması, bir sonraki aşamada ise bütünüyle yok edilmesidir. Kur’an, psikolojik şiddet eksenli okunduğunda şiddete en çok maruz kalanların peygamberler olduğu görülecektir. Yeni bir din ve ona bağlı olarak yeni bir yaşam tarzı öneren peygamberler, geleneklerine bağlı yaşam süren halk tarafından önce psikolojik sonra da fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Bu nedenle Kur’an’da haber verilen, peygamberlerin ve onlara inananların maruz kaldıkları psikolojik şiddetin incelenmesi, dinî yaşamlarında psikolojik şiddete maruz kalan günümüz müslümanlarına da yol gösterecektir. Bu tebliğin temel hedefi, Kur’ân’da zikredilen inkârcıların peygamberlere, onlara tabi olan müminlere veya iman etmek isteyen kişilere uyguladıkları psikolojik şiddet çeşitlerinden örnekler vermek, bu tür şiddetin nedenlerini tespit edip şiddeti önleme veya etkisini en aza indirme yolları hakkında Kur’an’ın bizlere sunduğu önerileri tespit edebilmektir.