SIRRI TİRYAKİ, ROMA İMPARATORLUĞU’NUN FIRAT (EUPHRATES) HATTI (M.Ö.129 - M.S. 230) (original) (raw)
Related papers
ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ KUZEY AFRİKA AMPHORALARI
Roma İmparatorluk Dönemi Kuzey Afrika Amphoraları , 2023
Kuzey Afrika Bölgesi, antik çağ ekonomisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bölgenin Roma İmparatorluk Dönemi’ndeki ticaret ağı ve üretimini yaptığı ticari amphoralar bütünüyle bu tez çalışmasında ele alınmıştır. Kuzey Afrika Bölgesi Roma İmparatorluk Dönemi’nde, yoğun olarak tahıl ihracatı yapan bir bölgeydi. MÖ 2. yüzyıldaki zenginliğinin temelleri tahıl ihracatına dayanıyordu. Tahılın yanı sıra garum, zeytinyağı ve şarap ihracatı da yapılıyordu. MS 1. yüzyıldan itibaren ise amphora üretimi de yaparak, sıvı ve yarı sıvı ürünlerin ticaretinde amphoralar kullanılmaya başlanmıştır. Bölgede MS 1. yüzyıl ile 7. yüzyıl arasında onsekiz farklı tipolojide amphora üretimi gerçekleştirilmiştir. Ticaret bölgesi yoğun olarak Akdeniz’den Karadeniz’e batıda İspanya Fransa ve daha kuzeyde ise Britanya’ya kadar uzanmaktadır.
SÂMİHA AYVERDİ'NİN İBRAHİM EFENDİ KONAĞI ESERİNİ TARİHÎ ROMAN OLARAK OKUMAK
Mecmua, 2019
Tuğçe MEÇ SÂMİHA AYVERDİ'NİN İBRAHİM EFENDİ KONAĞI ESERİNİ TARİHÎ ROMAN OLARAK OKUMAK Öz Sâmiha Ayverdi, Tercüman gazetesinde 1964 yılında neşrettiği ve aynı yıl İstanbul Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü Neşriyatı tarafından kitaplaştırılan eserinde meclis-i maliye reisi İbrahim Efendi ve çevresini konu edinmiş, olayların cereyan ettiği mekân olan konak ise Osmanlı Devleti'ni sembolize ederek devletin yıkılış süreci, konak ile özdeşleştirilerek verilmiştir. Biyografik nitelikleri ağır basan ve kurgusallığı asgarî seviyede bulunan roman, Ayverdi'nin kendisinden önceki döneme geniş yer vermesiyle tarihî roman, şahit olduğu devirleri her yönüyle ele almasıyla dönem romanı olarak değerlendirilmeye müsaittir. Yazarın beyanları doğrultusunda bir hâtıra niteliği taşıyan eser; üslûbu, gerçek kişilerin bir kurgu çerçevesinde verilmiş olması ve yazarın belli bölümlerde kendi görüşlerini aktarmasıyla roman niteliği taşır. Eserde toplumun kültürel hafızasında yer alan dinî günler, kutlamalar, geleneksel yaşayış tarzı ve edep dâiresi, toplumun yaşayış şekli canlı birer vesîka hâlinde sunulmuştur. Bu makalede İbrahim Efendi Konağı eseri, anlatılan dönemler ve yazarın tarihe bakış açısı etrafında değerlendirilmiştir.
Eutropius Roma Tarihinin Ozeti
Hıristiyanlığın giderek yaygınlaştığı bir dönemde yaşayan (lS IV. yy.) tarihçi Eutropius çeşitli devlet görevlerini üstlenir ve lmparator lulianus'a Pers seferinde eşlik eder. lmparator Valens isteği üzerine kaleme aldığı Roma Tarihinin ôzeti'nde Roma'nm kuruluşundan lS 364 yılında imparator lovianus'un ölümüne kadar Roma tarihinde gerçekleşen önemli olayları yalın bir üslüpla özetler.
REFİK HALİT KARAY'IN SÜRGÜN ROMANINDA ORTA DOĞU İZLENİMLERİ
Ortadoğu ve Göç, 2020
Özet Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının öncü yazarlarından olan Refik Halit Karay'ın eserlerinde sürgün ve sürgün edebiyatı önemli bir yer tutar. Hayatının büyük bir bölümünü sürgünlerde geçiren yazar, sürgün dönemi tecrübelerini hikâye ve romanlarında kendi gözlemlerinden hareketle kurgu dünyasına taşır. Sürgün yıllarının ikinci dönemini oluşturan Beyrut, Şam ve Halep günlerindeki gözlemlerini yansıtan Sürgün romanında Orta Doğu coğrafyası insanları ile birlikte gerçekçi bir şekilde sunulur. Sürgün romanı başkişi Hilmi Efendi'nin sürgün olarak gönderildiği Beyrut'taki hayatı ve ardından Şam ve Halep'te yaşadıkları çerçevesinde ilerler. Romanda, Beyrut'un çok kültürlü yapısıyla bir deniz şehri oluşu üzerinde durulur. Şam, Arap ırkının hâkimiyeti altında bir şehir olarak tasvir edilir. Halep ise Türklere daha yakın bir kültürel doku barındıran yapısıyla aktarılır. Romanın başkişisi Hilmi Efendi ve arkadaşı İrfan Bey aracılığıyla okurun dikkatine sunulan bu şehirlerdeki hayat, iklim özellikleri, mimari, insan tipolojisi, gelenekler ve alışkanlıklar gibi kültürü oluşturan etmenler ışığında betimlenirken bir Orta Doğu profili ortaya konur.
AUGUSTAE: ROMA İMPARATORİÇELERİ [Saray'da Kadın İzleri (MÖ 58- MS 175)]
AUGUSTAE: ROMA İMPARATORİÇELERİ [Saray'da Kadın İzleri (MÖ 58- MS 175)], 2021
Women have always been put in the second plan for a long time throughout human history. Even in the Adam and Eve mythology, one of the earliest religious discourses known to all today, they have been made dependent on men with the thought of being created from Adam's rib. In the rumors about the establishment of Ancient Rome, which is the subject of this statement, neighboring Sabin women were abducted, raped, and could not escape the violence of the man. In other words, men have had a say in every sense for a long time since the early history of Rome. However, it is interesting that some women, although rarely, in Rome towards the end of the Republic Period, did some political activities that could not be underestimated according to the world of that day. In our thesis, based on the concepts of augusta and empress, which emerged with the Roman Empire Period, the women who left their mark on the period were examined. In this context, mainly philological resources, numismatic and archaeological findings were also used. The temporal framework of the thesis constitutes the years between 27 BC and 175 AD. Although the name of our thesis seems to bring the concept of "augustae" (empresses) to the fore, as seen in the subtitle, in the palace; the effective or ineffective stories of all women who have been found to be spouses, lovers and, above all, mothers, have been tried to be addressed.
ÖZET Chedo Mıjatovıch, " Sırbistan ve Sırplar, London 1908 " adını taşıyan eserinin V. bölümünü (s. 114-133) fıkralara ayırmıştır. Bu bölümde yer alan 21 adet fıkradan 9'unda (8, 9, 14, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 numaralı fıkralar), Türk fıkra tipleri arasında ortak şahsiyeti temsil yeteneğini kazanmış olan Nasreddin Hoca, ya fıkraların başkahramanıdır ya da fıkralarda önemli bir role sahiptir. Mıjatovıch, söz konusu bölümün girişinde, Sırp fıkralarında Türk ağaları, kadıları ve hocalarının komik ve aptal kişilikleri temsil eden tipler olarak resmedildiğini söyler ve bu görüşünü destekleyen fıkra metinlerine yer verir. Gülmenin ortaya çıkabilmesi için fıkrada yer alan tiplerden birinin diğer fıkra tiplerine göre bir zaafının, bedenî bir noksanlığının veya bir zihinsel özrünün bulunması gerekir. Fıkralarda bir olumlu bir de olumsuz tip (rakip) vardır. Fıkra anlatıcısına göre olumlu tip, her zaman kendi mensubu bulunduğu millet veya topluluğu temsil eden fıkra tipidir. Anlatıcı böylelikle hedef aldığı, rakip olarak gördüğü topluluk veya millet karşısında fıkra tipi üzerinden bir üstünlük sağlamış olur. Olumsuz tip ise anlatıcının yermek istediği topluluk veya milleti temsil eden tiptir. Çalışmamızda Sırplar arasında anlatılan ve olumsuz (rakip) tipleri Türklerin temsil ettiği fıkralar, " Mizahta Üstünlük Teorisi " ne göre ele alınıp değerlendirilecektir. Bu teorinin temelinde, " rakibi saf dışı bırakmaktan duyulan keyif, bir başkasını dezavantajlı duruma getirmenin verdiği haz, öteki konumundaki kişinin düştüğü kötü durumdan duyulan mutluluk, başkalarının talihsizliklerinden ve acılarından alınan zevk, bedensel çirkinlik veya bozuklukların kendi bedeninde olmamasından duyulan memnuniyet ile mantıksız hareket ve eylemlere gülme " yer almaktadır.
Journal of History School, 2022
Cuma Ali YILMAZ 1 Öz III. Amenhotep, Yeni Krallık Dönemi XVIII. hanedanın 9. hükümdarı olarak 38 yıl boyunca Mısır'ı yönetmiştir. Hükümdarlığı süresince, Eski Mısır Devleti en parlak dönemini yaşamıştır. Zamanının en donanımlı ordularından birine komutanlık etmişse de savaşçı yönüyle değil, kültür-sanata verdiği önem ile tanınmaktadır. III. Amenhotep, inşa ettirdiği büyük tapınaklar, heykeller ve diğer sanat eserleri ile Antik Mısır sanatında önemli bir yere sahiptir. İzlediği barışçıl diplomasi ile savaştan uzak, lüks ve refah içerisinde bir saltanat sürmüştür. Hareminde daha evvelki dönemlerden daha fazla sayıda yabancı prensesler bulunmaktadır. Kadın heykelleri, oymaları ve resimlerine de bu dönemde sıklıkla rastlanmaktadır. III. Amenhotep dönemine ait heykeller ve sanat eserleri günümüzde Cleveland sanat müzesi ve British Museum'da sergilenmektedir. III. Amenhotep'in biyografisini ele aldığımız çalışmamızda, yerli kaynaklardan ziyade yabancı kaynaklardan istifade edilmiştir. Antik Mısır'ın en güçlü Firavunlarından biri olan III. Amenhotep hakkında az sayıda yerli akademik çalışma mevcut olup, çalışmaların ekseriyeti, Yeni Krallık Dönemi Mısır Devleti'ni genel hatlarıyla ele almıştır. Kral, biyografik olarak ele alınmamıştır. Antik Mısır'ın sanat, din ve bilim tarihinde önemli bir yeri olan III. Amenhotep'in hayatını ve faaliyetlerini ele aldığımız çalışmamızla, Antik Mısır tarihi çalışmalarına katkıda bulunmayı umuyoruz.