Kafkas İslam Ordusu: Osmanlı İmparatorluğu’nun Kafkasya’daki Stratejik Hamlesi (original) (raw)
Related papers
Kafkas İslam Ordusu Özet Osmanlı Devleri'nin Birinci Dünya Savaşı'nda savaştığı cepheler içinde Kafkas Cephesi'nin ayrı bir önemi ve yeri vardır. Çünkü Enver Paşa'nın daima içinde kutsal bir ülkü olarak muhafaza ettiği Türk dünyasını ayağa kaldırma ve onlarla bütünleşme yolu, bu cepheden geçmekte idi. Amacına ulaşabilmek için 1914 yılı sonlarında başlattığı Sarıkamış Harekâtı; zamanlama yanlışlığı, birtakım taktik ve stratejik hataların yapılması nedeniyle hüsrana uğramıştı. Bu harekâtta 3. Ordunun en değerli elemanları kaybedilmiş ve bundan istifade eden Rus kuvvetleri, 1915 baharında saldırıya geçerek Doğu Anadolu'nun önemli bir bölümünü işgal etmişlerdi. 1917 yılının yaz aylarına kadar devam eden muharebelerde Rus ordusu belirgin bir üstünlük kurmuştur. Ancak 1917 yılında Rusya'da yaşanan sosyal ve ekonomik sıkıntıların bir patlama noktasına gelmesiyle Rus toplumunda, ekonomisinde ve ordusunda çok şiddetli bir deprem yaşandı. Her şeyi alt üst eden bu Bolşevik ihtilalinin dışa yansıyan ilk önemli etkisi, Rusya'nın büyük tavizler vererek Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalayıp savaştan çekilmesi olmuştur. Anahtar kelime: Azerbaycan Cumhuriyeti,Nuri Paşa,Kafas İslam Ordusu 0 2 5 9 "Kafkas İslam Ordusu'nun dört ay süren Az rbaycanın istiklali uğrunda çarpışarak verdiği şehit ve gazilerin kanları ile sulanan bu kardeş memleketin toprakları üzerinde-Gence'de, Göyçay-Ağsu-Şamaxı-Bakı otoyolunun her iki tarafında, Müsüslü-Kürdemir-Karlar-Ağsu-Bakü demiryolu insanların bir sığınağa dönüştüğü Karabağ ve Kür nehri kıyısındaki birçok monoton ve mezar bulunur. Bunlar, yarışın kurtardığı Anadolu askerleri'nin kutsal mezarlarıdır. Çoğu yerde, Askerle yalnız yaşayan Türkler de var. Türk subayları ve askerleri, Azerbaycan'da uzlaşmaz bir mizah anlayışı ve yüksek bir mizah anlayışıyla çalışmış ve çökmüşlerdir. Aynı ırklara ait olan bu iki ulus arasındaki iletişim ve tutumlar, kan akışının üzerinde bir dereceden fazla otorite olduğunu kanıtlamıştır. Ben eminim ki, Rüsdü Bey, 5. Kafkas bölümünün başı » Bilindiği gibi, I. Dünya Savaşı, emperyalist devletler arasında dünyayı 1914'te yeniden bölmeye başladı. Batı'nın bu savaştaki çıkarlarının büyük kısmı yeni toprakların ve yeni pazarların ele geçirilmesiydi. Emperyalist Savaşın katılımcısı olan Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş planlarında iki taktiksel çıkış dikkat çekiyordu. Cemal Paşa tarafından yönetilen planın destekçileri, Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişini geri kazanmak için kayıp Halife topraklarını yeniden
Tarihsel Süreçte Rusyanin Kuzey Kafkasyayi Kontrol Stratejilerinde Gelinen Asa
Karadeniz Arastirmalari Merkezi, 2013
Özet 16'ncı yüzyıldan itibaren imparatorluklarını büyütme emelleri peşinde koşan Ruslar doğuya ve güneye yayılmayı zorunlu görmüşlerdir. Bu bağlamda Kuzey Kafkasya, Asya'nın derinliklerine ve sıcak denizlere uzanan mihverleri kontrol edeen jeopolitik konumu ile Ruslar için çok önemli olmuştur. Hedeflerine ulaşmak için Kuzey Kafkasya'nın kontrolünü amaçlayan Ruslar, bölgenin sömürgeleştirilmesi ve tamamen Rusya ile bütünleştirilmesi yaklaşımları arasında ikilem yaşamışlar; bu nedenle uyguladıkları kontrol stratejileri dönemlere ve yöneticilerin bakış açılarına göre farklılıklar göstermiştir. Ruslar, 16'ncı yüzyılın ortalarından günümüze kadar Kuzey Kafkasya halklarına yönelik olarak; Kozakların kullanılması, Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma, kültürleşme ile işbirlikçiler yaratma, böl ve yönet, sürgün ve göç ettirme, Rus kökenlileri yerleştirme, baskı ve şiddet politikalarını yaygınlıkla uygulamışlardır. Rusya'nın tarihsel süreçte uyguladığı bu politikalar bölge halklarının bölünmesi ve Rusya'ya karşı güçlü bir ulusal egemenlik mücadelesinin engellenmesi açından kısmi ve dönemsel bir başarılı sağlamasına rağmen, bölgenin tam olarak kontrol altında tutulması hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Günümüzde yaygın istikrarsızlık, radikal İslam ve terörle anılan Kuzey Kafkasya'daki sorunların önemli bir bölümü Rusya'nın bölgeyi kontrol stratejilerinden kaynaklanmaktadır.
Osmanlı Basınında Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü Kurtarması
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2019
Yazılarda ifade edilen görüş ve düşünceler yazarlarını bağlar, dergimizin ve kurumumuzun görüşlerini yansıtmaz; yazıların bütün bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Gazavat'ın Doğuşunda Kafkas Jeopolitiğinin Stratejik Rolü
Elif Yıldız Yüce, Gazavat'ın Doğuşunda Kafkas Jeopolitiğinin Stratejik Rolü, Türk Tarihi Ve Kültürü Üzerine İncelemeler, Haz. Gülnisa Aynakul, Astana Yayınları, 1. Baskı, Aralık 2023 ss.187-206, 2023
Bu tezde üç nüshanın da görüldüğü fakat bir nüshanın son kısmının eksik olması sebebiyle iki nüshanın karşılaştırıldığı belirtilmiştir. Üçüncü çalışma Vildan Özmen tarafından 2017 yılında tamamlanan Derzi-zâde Ulvî Dîvânı'nın Tahlili isimli doktora tezidir. (Vildan Özmen, Derzi-zâde Ulvî Dîvânı'nın Tahlili, Sakarya TALİP ÇUKURLU 9 önemli yerleri bulunan II. Selim ve Turak Çelebi'nin hayatları hakkında kısaca bilgi verilecek ardından örnek manzumeler ve II. Selim için yazılan bir gazel üzerinden sevgilinin cinsiyeti meselesi üzerinde durulacaktır. Derzî-Zâde Ulvî Çelebi (Ö. 1585) 4 Ulvî Çelebi'nin asıl adı Mehmet'tir. İstanbullu olan şairin doğum tarihi net olarak bilinmemektedir. Kadılık ve hâkimlik görevlerinde bulunmuş, Manisa'da bulunduğu sıralarda Şehzâde Selim'in musahiplerinden Celal Bey ve dostluğunu kazandığı Turak Çelebi vasıtasıyla Şehzâde'ye takdim edilmiştir. Şehzâde Selim'e sunduğu kasidelerle onun gözde şairlerinden biri olmayı başarmıştır. Ulvî, kendisine sahip çıkan Turak Çelebi'nin öldürülmesi üzerine Dil harâba varıyor sineye cânan gelsün Şehri hâlî komasun tahta Selîm Hân gelsün matlaı ile başlayan gazeli kaleme almıştır 5. Tezkirelerdeki bilgilere göre bu gazel Kanuni Sultan Süleyman'ın kulağına gidince padişah, şairin katli için ferman çıkarmıştır. Bunun üzerine Ulvî Çelebi, İstanbul'dan kaçmış ve uzun bir süre görünmemiştir. Uzun süre (yaklaşık 3 yıl) gözden kaybolan şair, II. Selim'in tahta çıkmasıyla İstanbul'a dönmüştür. Yine tezkirecilerin verdiği bilgilere göre şaraba müptela olan şair hayatının son zamanlarını sefil, hasta ve yalnız olarak geçirmiştir. H 993/M 1585'te İstanbul'da ölen şairin mezarı Galata Mezarlığı'ndadır. Ulvî, hayatta iken Dîvân'ını tertipleyebilme bahtiyarlığına ermiş ve eserini II. Selim'e sunmuştur 6. Şairin zaman zaman bazı şiirlerinde sosyal Üniversitesi Doktora Tezi, 2017). Bu tezde İsmail Çetin tarafından hazırlanan metnin tahlil için esas alındığı fakat bazı okuma hataları sebebiyle Dîvân'ın en kapsamlı nüshası olan Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi-Ek Bölümü 150 numarada kayıtlı nüshadan yararlanıldığı söylenmiştir. Dördüncü çalışma ise Büşra Çelik ve Muzaffer Kılıç tarafından yayınlanan Dîvân'dır. (Büşra Çelik-Muzaffer Kılıç, Derzi-zâde Ulvî Dîvân, DBY Yayınları, 2018). Bu eserde Ulvî Dîvânı'nın sekiz nüshası tespit edilmiş fakat beş nüsha tenkitli metinde kullanılmıştır. 4 Bu başlık altındaki bilgiler Esma Şahin tarafından kaleme alınan Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü'nde "ULVÎ, Derzî-zâde Mehmed Ulvî Çelebi" başlığıyla yer alan maddeden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bk. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ulvi-terzizademehmed-ulvi-celebi Erişim Tarihi 01.11.2023. 5 Bu beyit Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan nüshada bu şekildedir (Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi-Ek Bölümü 150). Diğer nüshalarda farklılıklar arz etmektedir. Ayrıca gazelin başına "Merhum Ulvî Çelebi'nün gurbetine sebep olan gazeli budur" cümlesi yazılmıştır. Çelik-Kılıç, şairin bu gazel nedeniyle değil Turak Çelebi'ye yazdığı mersiye nedeniyle İstanbul'u terk ettiğini düşünmenin daha doğru olacağını söylemiştir (Çelik-Kılıç, a.g.e., s. 59-63). 6 Ulvî ve Dîvânı üzerine yapılan en yakın tarihli ve en kapsamlı çalışma olan Çelik ve Kılıç'ın eserinde Dîvân'ın farklı nüshalarında dibacelerin de farklı olduğu bu nedenle DERZÎ-ZÂDE ULVÎ'NİN II. SELİM İÇİN YAZDIĞI BİR GAZEL VEYA KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE SEVGİLİNİN CİNSİYETİ MESELESİ 10 Çelik-Kılıç, a.g.e., s. 66-72. 11 "Dîvân" ifadesiyle İsmail Çetin tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanan "Dîvân" kastedilmiştir. Manzumelerin sıra numarası bu çalışmaya göredir. DERZÎ-ZÂDE ULVÎ'NİN II. SELİM İÇİN YAZDIĞI BİR GAZEL VEYA KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE SEVGİLİNİN CİNSİYETİ MESELESİ 12 Bir örnek olması için Ahmet Paşa Dîvânı'ndaki 8. gazele bakılabilir. Gazelin başına "Der-Tırâşîden-i Hatt-ı Mahbûb" cümlesi yazılmıştır. Yanağında çıkan kılları (sakalını) tıraş eden kişi için "mahbûb" kelimesinin kullanılması oldukça dikkat çekicidir (Ali Nihat Tarlan, Ahmet Paşa Dîvânı, 1992, s. 112).
Türkiye’nin Kafkasya Politikası
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler , 2014
Bu çalışmada Kafkasya ile Türkiye arasındaki politik, kültürel ve dostane açıdan ne gibi ikili ilişkiler olduğuna değinirken, Rusya ve ABD tarafından paylaşılamayan bu değerli bölgede Türkiye’nin kendine nasıl bir yer bulduğunu inceledim.
Balkan Harbi Sonrasında Osmanlı İskan Stratejisi
2019
Balkan tarihi söz konusu olduğunda genel sosyolojik kabul olan göç mefhumu, Osmanlı Devleti nezdinde 1877-78 Osmanlı-Rus harbi sonrasında kabul görmeye başlamıştır. Balkanlardaki Müslüman halkın kitlesel göçü karşısında Osmanlı Devlet erkânı, kuralsız muhacir iskânı konusunda ciddi problemler yaşamaya başlamıştır. Bunun üzerine kurumsallaşma yoluna gidilerek, Muhacirin Komisyonu kurulmuştur. Zamanla kapsam ve idari oluşum açısından değişimler yaşayan komisyon Osmanlı devleti ve toplumu nezdinde büyük yankılar bulan göç mevzusunun belli ortak kabuller üzerinden yürütülmesine özen göstermiştir. Devlet eliyle yürütülen muhacire yardım ve iskân stratejisinin yanı sıra toplum tarafından da yardımlaşma dernekleri kurulması, Osmanlı toplumunun muhacirlere bakış açısını açıklar niteliktedir. Bu çalışmada mevcut kaynaklar kullanılarak yapılacak genel tablo çiziminin dâhilinde Balkan Harbi sonrası bölge halkını göçe iten etkenler, göç süreci kısaca anlatılarak Osmanlı Devleti’nin muhacirlere yönelik iskân siyaseti Osmanlı Arşivi dâhilindeki belgeler üzerinden incelenecektir.
“Halife Ordusu Mısır ve Kafkasya’da” Adlı Askerî Piyesteki Panislâmcı Unsurlar
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2010
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'na Almanya'nın safında girdi. Osmanlı Hükûmeti savaşa girmenin haklı nedenlerini ve meşruiyetini halka anlatmaya ve halkı savaşa teşvik etmeye çalıştı. Aynı amaç doğrultusunda Bursa'da Muhiddin Baha tarafından bir askerî piyes sahnelendi. Piyes; Osmanlı Devleti'nin savaşa girişinin haklı nedenleri, dünya Müslümanlarının Halifenin bayrağı altına tereddütsüz koşacağı, dünya Müslümanlarının Osmanlı orduları ile özgürleşeceği, Mısır ve Kafkasya'nın fethedileceği, İngiliz ve Rusların bu topraklardan sürüleceği konuları üzerinde durmaktadır.
İsrail’in Güney Kafkasya Stratejisi
İNSAMER, 2018
Arap isyanları ile birlikte Rusya ve İran’ın Suriye üzerinden Ortadoğu’da artan etkileri İsrail’i rahatsız ederken, Tel Aviv yönetimi de bu duruma jeopolitik bir karşılık olarak Güney Kafkasya’daki etkisini artırmaya çalışmaktadır. Özellikle İsrail’in Azerbaycan ile geliştirdiği sıkı ilişkiler İran-Ermenistan ittifakına karşılık olarak sunulmaya çalışılsa da Tel Aviv’in bölgedeki varlığı Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Bu sebeple İsrail’in bölgedeki çabaları, tarihî olarak Güney Kafkasya ile yakın ilişkilere sahip olan Türkiye, Rusya ve İran’ın bilhassa dikkatini çekmektedir.