Beşir Çelebi ve Eseri Mecmutü'l-fevâid (original) (raw)

Kinalizâde Ali̇ Çelebi̇’Ni̇n Ri̇sâle Fi̇’L-Gasb Adli Eseri̇ni̇n Tahli̇li̇ Ve Neşri̇

BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Kınalızâde Ali Çelebi (ö. 979/1572), birçok medresede müderrislik yapmış ve merkezî beldelerde kadılık görevlerini ic etmiş Osmanlı döneminin önde gelen âlimlerindendir. İslâmî ilimlerin farklı alanlarında telif etmiş olduğu eserlerinin neredeyse tamamı günümüze ulaşmış ve önemli kısmı neşredilmiştir. Ayrıca hayatı, eserleri ve ilmi görüşleri hakkında birçok ilmi çalışmalar yapılmıştır. Bir fıkıh âlimi olarak Kınalızâde’nin eser verdiği alanlardan birisi de fıkhî çalışmalarıdır. Fıkhın tabakât ve fürû konularının ele alındığı eserlerinden bir kısmı incelenerek yayımlanmış iken, bir kısmı da günümüze ulaşmış olup yazma nüshaları kütüphanelerde kayıtlı bulunmaktadır. Kınalızâde’nin fıkhın önemli bahislerinden olan gasp konusunun bazı meselelerini gündeme getirdiği eserlerinden birisi ise Risâle fi’l-gasb adlı risâlesidir. Yaklaşık bir buçuk varaklık Arapça olarak yazılmış küçük hacimli bu risâlenin şimdiye kadar tespit edilebilen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Süleymaniye Koleks...

Şeyhüli̇slâm Sa'Dî Çelebi̇ Ve Manzum Fetvâlari

International Journal of Language Academy, 2018

In the Ottoman Empire, the fatwas was also given as poetry and thus an original genre more has been added to Turkish literature. Fatwa word, comes from the root feta in the brave, young, strong sense and it's solution with a strong answer to a difficult problem. The work of giving fatwa in the Ottoman Empire was performed by the shaykh al-Islam in the center and by the mufti in the provinces. This business has been seen as an important public service; by the mufti or shaykh al-Islam a difficult question of sources were searched and were being revealed. For this reason, for the mufti or the shaykh al-Islam is used "hallal-ı müşkilât, ukde-güşâ" like titles. A large part of the Ottoman fetvas was written Turkish and as prose and in a small amount it was also written as poetry. The poetry fatwas in the Ottoman Empire were written by shaykh al-Islam or muftis, which has a special place among Divan poets. The Ottoman poetry fatwas, which were usually started to be given in the middle of the 16th century, have come out of the famous Ottoman sheikhulislamas such as Ebussuûd, Bostanzade Mohammed and Hoca Sadeddin. One of them is Sadi Çelebi who is well known for his poetry and for now there are only two poetry fatwas. He is the oldest Shaykh al-Islam in chronological order within the Ottoman Shaykh al-Islams, which has given verse fatwa. As the researches progresses, we hope that his number of poetry fatwas will increase. His poetry fatwas are usually controversial topics such as tobacco and coffee, and this article will introduce a poetic fatwa about tobacco and a poetry answer on a wager.

Şeyhülislâm Sa'dî Çelebi ve Manzum Fetvâları

makale, 2018

Abstract In the Ottoman Empire, the fatwas was also given as poetry and thus an original genre more has been added to Turkish literature. Fatwa word, comes from the root feta in the brave, young, strong sense and it's solution with a strong answer to a difficult problem. The work of giving fatwa in the Ottoman Empire was performed by the shaykh al-Islam in the center and by the mufti in the provinces. This business has been seen as an important public service; by the mufti or shaykh al-Islam a difficult question of sources were searched and were being revealed. For this reason, for the mufti or the shaykh al-Islam is used "hallal-ı müşkilât, ukde-güşâ" like titles. A large part of the Ottoman fetvas was written Turkish and as prose and in a small amount it was also written as poetry. The poetry fatwas in the Ottoman Empire were written by shaykh al-Islam or muftis, which has a special place among Divan poets. The Ottoman poetry fatwas, which were usually started to be given in the middle of the 16th century, have come out of the famous Ottoman sheikhulislamas such as Ebussuûd, Bostanzade Mohammed and Hoca Sadeddin. One of them is Sadi Çelebi who is well known for his poetry and for now there are only two poetry fatwas. He is the oldest Shaykh al-Islam in chronological order within the Ottoman Shaykh al-Islams, which has given verse fatwa. As the researches progresses, we hope that his number of poetry fatwas will increase. His poetry fatwas are usually controversial topics such as tobacco and coffee, and this article will introduce a poetic fatwa about tobacco and a poetry answer on a wager.

Şeyhüli̇slâm Sa'Dî Çelebi̇ Ve Manzum Fetvâlari II

Route Educational and Social Science Journal, 2020

Sheikhulislams and muftis of Ottoman their fatwas was also given as poetry and this practice an original genre has been added to Turkish literature. Fatwa word, comes from the root feta in the senses of “brave, young, strong” and it’s solution with a strong answer to a difficult problem. In the Ottoman Empire, fatwas were given by the sheikhulislam in the center and by the muftis who were working as an officer of this institution in the provinces. Since a difficult issue with fatwa was solved by researching its sources, many titles such as 'halâl-ı muckilât, ukdegüşâ' were used for the sheikh al-Islam or the muftis. In the Ottoman Empire, fatwas were generally given in Turkish and prose, and a small amount was given as poetry. In the middle of the 16th century, poetic fatwas, which were given by the Sheikh-ul-islams who were famous with their poems, such as Kemalpashazade, Sadullah Sadi Celebi and Ebussuud Efendi, gradually became widespread and became a tradition, and at th...

Bi̇r Ehl-İ Beyt Muhi̇bbi̇ Mehmed Lebîb Efendi̇ Ve Kerbelâ Mersi̇yeleri̇

Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches], 2021

aldığı bu uzun manzumelerde, asıl amaç sanat yapmaktan ziyade Kerbelâ hadisesini yâd etmektir. Bu çalıĢmada ilk olarak tür ve müellifle ilgili genel bilgiler verilmiĢ, ardından Mehmed Lebîb Efendi"nin H.1 Muharrem 1280/M.18 Haziran 1863 tarihinde neĢrettiği Kerbelâ mersiyeleri biçim, muhteva ve dil özellikleri bakımından incelenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonunda metin, çeviri yazı hâlinde takdim edilmiĢtir.

Abdulbârî Âdem Çelebi ve “Mu’înü’l Hıfz” Adlı Suverü’l Kur’ânı

Suverü'l-Kur'ânlar, klasik Türk şiirinde Kur'ân-ı Kerîm'deki sure isimlerinin daha kolay öğrenilmesi için yazılmış manzum bir türdür. Bu türde yazılan eserlerde, Kur'ân'daki sureler ve bunların sahip oldukları bazı özellikler beyitler hâlinde çeşitli anlam ilgileri de gözetilerek dile getirilir. İlk örneği 16. yüzyıl şairlerinden Latîfî tarafından kaleme alınan bu türdeki eser sayısı oldukça sınırlıdır. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda Şeyhülislam Yahyâ, Dâ'î, Senâyî, Seyyid Muhammed ve Şâkir Ahmet Paşa'nın da suverü'l-Kur'ân sahibi olduğu bilinmektedir. Yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde birçok türde olduğu gibi zamanla bu türdeki yazılmış bilinmeyen eserler de gün yüzüne çıkmaktadır. Yaptığımız eser taramaları neticesinde 18. yüzyıl şairlerinden Abdulbârî Âdem Çelebi'ye ait bilinmeyen bir suverü'l-Kur'ân metni tespit edilmiştir.

Şerafüddin et-Tîbî ve Eserleri

FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2015

H. VIII. asır müelliflerinden Hatib et-Tebrizî'nin tasnif ettiği Mişkâtü'l-Mesâbîh'e ilk şerhi eserin telifine de vesile olan hocası Şerafüddin et-Tîbî yazmıştır. Tîbî talebesi Tebrizî'nin eserine, telifinden hemen sonra yazdığı el-Kâşif isimli bu şerhinin yanında Zemahşerî'nin el-Keşşâf'ı üzerine yapmış olduğu çalışma ile de meşhurdur. Diğer taraftan Tîbî, İslâm dünyasının siyasî ve sosyal açıdan krizde olduğu, İlhanlılar idaresindeki Tebriz ve çevresinde Şiîlik faaliyetlerinin baş gösterdiği bir dönemde yaşamış ve eserlerini telif etmiştir. Mişkâtü'l-Mesâbîh ve Tîbî'nin esere yazmış olduğu ilk şerh bu dönemde sünneti/ sünnetle "ihya" çabalarının semeresidir. VIII. Asır Tebriz bölgesinde Olcaytu Han döneminde yürütülen Şiîlik faaliyetleri başta olmak üzere "bid'atçı" akımlara karşı 'sünnî" düşünceyi müdafaa eden âlimlerden biri olması hasebiyle Şerafüddin et-Tîbî'yi, talim-tedris faaliyetlerini ve eserlerini kısaca tanıtmak gayesi ile bu makale kaleme alınmıştır.

Mâşî-zâde Fikrî Çelebi’nin Kayıp Mesnevisi Şükûfezâr ve Eksik Bir Nüshası

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2024

On altıncı asırda yazdığı mesneviler ile adından söz ettiren şair Mâşî-zâde Fikrî Çelebi (ö. 1574-5), eserleri ile günümüze ulaşma talihine erişememiş isimlerdendir. Şairin şimdiye kadar ele geçen tek eseri, 2007 senesinde tanıtılıp 2017’de neşredilen Ebkâr-ı Efkâr isimli mesnevisidir. En meşhur telifi olduğu anlaşılan bu eser dışında tezkirelerde Fikrî’ye atfedilen ve şimdiye kadar hiçbir nüshasına ulaşılamayan beş mesnevi daha bulunmaktadır. Bunlardan biri, çalışmamıza konu olan Şükûfezâr’dır. Mesnevinin tespit edilen eksik bir nüshası üzerinden, şimdiye kadar hakkında adı dışında bir bilgi bulunmayan eseri tanıtmak çalışmanın amacını teşkil etmektedir. Şairin ölümünden 115 sene sonra istinsah edilmiş söz konusu nüsha eksik olduğu için anlatılan konunun başlangıcı ve sonu elimize ulaşmamıştır. Buna rağmen mevcut kısımdan yola çıkarak Fikrî’nin eserini kaleme alırken tema ve kurgu bakımından Kırk Vezir Hikâyeleri’nden esinlenip kahramanların bir kısmına Şehnâme’den isimler verdiğini söylemek mümkündür. Ancak mesnevide özgün hikâyeler ve kahramanlar da bulunmaktadır. Çalışmamızda eserin Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Koleksiyonu 7253 numarada kayıtlı nüshası tavsif edilip yazar ve eser hakkında değerlendirmeler yapılmış, daha sonra örnekler beyitler eşliğinde mesnevi özetlenerek Fikrî Çelebi’nin şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış bu eseri tanıtılmak istenmiştir.

Cenâbî'nin Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib Adlı Eseri

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2022

Türk İslâm edebiyatında; tevhid, münâcât, na't, siyer, şemâil, kısas-ı enbiyâlar gibi birçok dinî tür bulunmaktadır. Kimi eserler sadece bir tür üzerinde yoğunlaşırken kimi eserlerde ise birden fazla türü bir arada görmek mümkündür. Cenâbî'nin (ö. 1590) Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib adlı telif-tercüme eseri de birçok dinî türü ihtiva etmektedir. Eser içerisinde siyer, şemâil, peygamber kıssaları gibi birçok dinî türe ait konular bulunmaktadır. Hz. Peygamber'in fizikî ve ahlâkî özelliklerini ifade eden şemâil bölümü diğer bölümlere göre daha hacimlidir. Bu çalışmada, Sultan III. Murad'ın (1574-1595) emriyle telif-tercüme edilen Cenâbî'nin Cevâhirü'l-Garâib fî Tercemeti Dürri'l-Acâib adlı eserinin tanıtımı yapılmıştır. Çalışmada ilk olarak müellifin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Ardından çalışmaya konu olan Cevâhirü'l-Garâib'in tespit edilen nüshaları, nüshalar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar gösterilmiştir.