Kadın Dostu Kent Bağlamında Kadın ve Kent İlişkisi: Trabzon Örneği (original) (raw)

Kadin Dostu Kent Bağlaminda Kadin Ve Kent İli̇şki̇si̇: Trabzon Örneği̇

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Kentsel alanlarda yaşayan nüfusun yaklaşık olarak yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Buna karşılık kadınlar, genellikle özel alanla sınırlandırılıp kenti ilgilendiren konularda karar alma ve uygulama süreçlerinde ikinci planda kalmaktadır. Söz konusu durumun ortadan kaldırılmasına ve kentsel alanların daha eşitlikçi bir yapıya kavuşturulmasına yönelik ihtiyaç, “Kadın Dostu Kentler Projesi”nin hayata geçirilmesinde etkili olmuştur. Buradan hareketle araştırmanın amacı, kadın-kent ilişkisinin Trabzon özelinde incelenmesi ve kentin, kadın dostu olma hedefine ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesidir. Bu bağlamda, Trabzon’da kadın-kent ilişkisini konu edinen akademik çalışmalarda literatür incelemesi, Yerel Eşitlik Eylem Planı (YEEP) metninde ise doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Trabzon Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden veriler alınıp yorumlanmıştır. İnceleme sonucunda, Kadı...

Kent Aktörlerinin Kadın Dostu Kent Algısı ve Kentte Durum: Zonguldak Örneği

IJBEMP, 2019

Urban actors have certain powers within their legal rights in decisions taken in cities and in the formulation of urban policies. Therefore, they are in a very effective position in terms of ensuring gender equality in cities. Women-Friendly-Cities project is to be placed in the city's points of gender equality in Turkey today, including the first since 2006 in 6 provinces began to be implemented in 12 provinces. In this study, it is aimed to determine the existence of the contribution of the city actors towards gender equality in Zonguldak, which is a city where women friendly city program is not implemented and the knowledge and perception levels of the actors related to the program. While some of the actors carried out awareness raising activities in order to ensure gender equality in the city; there are also city actors who do not work on the subject. Within the scope of the study, the findings obtained by interviewing the city actors by face-to-face interview method are evaluated by qualitative research method. It is also the expected positive result that the study will help to raise awareness and accelerate this process.

Kadın Dostu Kentler ve Kent Konseyi lişkileri

Özet Bu çalışmanın amacı; kadın dostu kent olgusunu incelemek, kent ve kadın ilişkisini değerlendirmektir. Yapılacak incelemede çıkış noktası; kentlerin kadınlar düşünülmeden oluşturulduğudur. " Kadın dostu kent " kavramı, beraberinde kadınların karar mekanizmalarına katılımı ve kentsel hizmetlerden eşit yararlanması açılımını da getirmektedir. Bu doğrultuda, yeni oluşturulan " kent konseyleri " , kadının kente katılımını, eşitlikçi kent-kadın dostu kent olabilirliğini sağlamak ve kenti, kentte yaşayan kadınlar için yaşanabilir kılmak açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Kent, Kadın, Kent Konseyi ve Kadın Dostu Kentler GRŞ Günümüzün toplumlarını niteleyici temel özelliklerden biri, onların kent toplumu haline dönüşmüş olmalarıdır. Kent toplumu, yaşam alanı olarak farklı çıkarlara sahip çeşitli aktörlerin bir arada yaşadığı karmaşık bir yapıdır. Yerel yönetimler, bu yapı içinde, kentsel politikalar yoluyla farklı grupların çıkarlarını, toplumsal çıkarlar adına kollarken, cinsiyet farklılığına pek dikkat etmezler. Kent nüfusunun yarısını oluşturmalarına rağmen kadınlar, yerel karar alma süreçlerine tam ve eşit bir biçimde katılamamaktadırlar. Hâlbuki konut, güvenlik, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi alanlarda alınan yerel kararlar doğal ortak olarak kadınları da etkilemektedir. Kentte cinsiyet farklılığını gözeten bir yerel yönetim, kadınların birey olarak var olmalarına olanak tanıyan hizmet anlayışıyla, kentin, kentte yaşayan kadınlar için yaşanabilir olmasının ilk koşulunu sağlayabilecektir. Yerel yönetimlere ilişkin yasalarda kentlilerin demokratik katılımına ilişkin bazı düzenlemeler yapılmıştır. Kent Konseyi düzenlemesi bunlardan birini oluşturmaktadır. Farklı kentli gruplar için farklı katılım yolları geliştirmeyi amaçlayan bu düzenleme ile kadınlara karar alma mekanizmalarına katılma konusunda yeni bir olanak tanınmıştır. Kadınların oluşturulan kent konseylerine önem vermeleri ve katılarak görüş bildirmeleri, kente katılma açısından önem arz etmektedir. " Daha iyi bir gelecek için kadın dostu kent " amacına ulaşmak için belirlenen hedefler; farklı meslek gruplarınca kente ilişkin sorunların saptanmasını ve çözüm önerileri geliştirmelerini sağlamak, kent yönetimine kent sorunlarına ilişkin vizyon ve misyon belirlenmesinde yardımcı olmak, kentlilik bilinci oluşmasını sağlamak, yönetimler arası işbirliği, kente yönelik kentli katılımı açısından yerel hizmetlere eşitlikçi yaklaşımlar sunmak ve kenti kadın için erkekle eşit kılmak olarak özetlenebilmektedir. Bu bağlamda, çalışmada " kadın dostu kentler " ile kent konseyleri ilişkisi incelenmiş ve bu ilişkinin kadının ve kentin gelişimine sağlayacağı katkılar tartışılmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kent ve kadın konusu ele alınacaktır. kinci bölümde, kent konseyleri üzerinde durulacaktır. Üçüncü bölümde, kadın

Kent Aktörleri̇ni̇n Kadin Dostu Kent Algisi Ve Kentte Durum: Zonguldak Örneği̇

Algısı ve Kentte Durum: Zonguldak Örneği ÖZ Kent aktörleri, kentlerde alınan kararlar ve kentsel politikaların oluşturulması konusunda yasal hakları dâhilinde belli yetkilere sahiptir. Dolayısıyla kentlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması noktasında da oldukça etkili bir konumda bulunmaktadırlar. Kadın dostu kentler projesi iseTürkiye'de kentler noktasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin yerleştirilmesi için 2006'dan bu yana önce 6 ilde olmak üzere bugün ise 12 ilde uygulanmaya başlamıştır. Bu çalışmada kadın dostu kent programının hayata geçirilmediği bir kent olan Zonguldak'ta toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik kent aktörlerinin katkılarının varlığı ve programa ilişkin aktörlerin bilgi ve algı düzeyleri tespit edilmeye çalışılmaktadır. Aktörlerden bazılarının, kentte toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik farkındalık çalışmaları yürüttüğü tespit edilirken; konuya ilişkin çalışma yapmayan kent aktörlerinin de olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çalışma kapsamında yüz yüze görüşme yöntemiyle kent aktörleri ile görüşülerek elde edilen bulgular nitel araştırma yöntemiyle değerlendirilmeye tabi tutulmaktadır. Çalışmanın ayrıca kadın dostu kent programına dair farkındalığın artmasına ve bu sürecin hızlanmasına destek sağlayacağı beklenen pozitif sonuçtur.

Türkiye'de Kadın Dostu Olma İddiasında Bir Kent: Gaziantep

Kadın Dostu Kentler Projesi, kadını kentte görünür kılmayı, toplum içindeki dezavantajlı konumundan çıkarmayı hedefine koyan bir projedir. Bu projenin bir üyesi olan Gaziantep, kadın dostu olma iddiası ile öne çıkan, aynı zamanda Büyükşehir Belediye Başkanı kadın olan bir kenttir. Bu çalışma, Gaziantep'in kadın dostu kent olma hedefine ulaşıp ulaşmadığını ortaya koymak amacıyla 1004 kadın denekle gerçekleştirilen bir alan araştırmasına dayanmaktadır. Bu kapsamda, Gaziantep'te yaşayan kadınların kentsel alanla ilişkileri, kentsel sorunlarla ilgili düşünceleri, memnuniyet ve güven düzeyleri ve Kadın Dostu olmayı taahhüt eden kentten beklentileri, anket yöntemi ile ölçülmekte ve diğer kadın dostu kent uygulamalarından yola çıkılarak, bir analiz yapılmaktadır.

Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Kadınların Kent Hakkı Üzerine Bir Değerlendirme

İDEALKENT, 2022

Kent hakkı en genel anlamıyla, tüm bireylerin kentsel mekânı eşit ve etkin olarak kullanımlarını ve bu mekâna katılımlarını ifade eder. Ancak toplumsal cinsiyet bakış açısıyla kent, eril bir zihniyetle biçimlendirilmiştir. Bu yapı içinde kadınlar, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklerden ötürü kentte eşit bir biçimde var olamamaktadırlar. Bu nedenle kenti sosyolojik olarak anlamak için toplumsal cinsiyet bağlamında ele almak gerekir. Bu araştırmanın amacı, kadınların kent hakkını toplumsal cinsiyet perspektifinde değerlendirmektir. Bu doğrultuda, toplumsal cinsiyet ve kent hakkı iki önemli kavram olarak çalışmanın merkezinde yer almaktadır. İki kavram üzerine yapılan literatür incelemesi ışığında kadınların kentsel mekânlara katılımları ele alınmıştır. Sonuç olarak, iktidar ilişkilerini yansıtan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik, sosyal ve kültürel bir mekân olarak kentlerde var olduğunu ve kamusal alanda daha fazla yer almalarına karşın kadınların, kamusal-özel alan ayrımının cinsiyetçi doğası ve eril egemen kentteki güvenlik sorunları nedeniyle kent haklarını sınırlı olarak kullanabildiklerini söylemek mümkündür. Bu bağlamda, hukuksal bir zeminde kentsel planlamanın yarattığı olanaklar ve yerel yönetimlerin uygulamaları, kentlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yoluyla sadece kadın haklarının değil insan haklarının da tesisi açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Kadın Dostu Kent Planlama Yaklaşımı Kapsamında Kentsel Yoksunluğun Değerlendirilmesi: Çiğli Örneği

İDEALKENT

Kentler kadın dostu planlama yaklaşımı ile üretilmelidir. Çünkü bir kentin kadın dostu olması o kentin herkes için planlanmış olması demektir. Kadın dostu kent için planlama meslek alanının gerekli veri setini ve değerlendirme yöntemini belirlemesi gerekmektedir. Bu çalışma erişilebilirlik, güvenlik ve kentsel hizmet kapsamında kentsel yoksunluğu belirleme, değerlendirme ve sorunlara çözüm önerme konusunda geliştirilmeye açık bir model önerisi getirmeye çalışmıştır. Seçilen pilot bölgede erişilebilirlik ve güvenlik kapsamındaki incelemeler belirlenen veri setine göre yapılırken hizmet yoksunluğu kapsamında her bir sosyal altyapı alanı (lise, ortaokul, ilkokul, cami, sağlık tesisleri ve yeşil alanlar) için ayrı ayrı yoksun bölgeler saptanmıştır. Bu çalışma mevcut bir dokuda yoksunluk incelemesinin nasıl yapılacağını göstermesinin yanı sıra kadın dostu kent planlama çalışmalarına katkı koymasıyla da önemlidir. Çalışmanın inceleme yöntemi ve getirilen öneriler, kadın dostu bir kentin o...

Kadın Dostu Kent Planlama Yaklaşımı Kapsamında Güvenlik Kriterinin Değerlendirilmesi: Çiğli Örneği

Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022

Ataerkil bir toplum olan Türkiye’ de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumsal her alanı olduğu gibi kentin kurgulanmasını ve kentsel yaşam pratiklerini de etkilemektedir. Çünkü kentler, tüm yaşayanların gereksinim ve taleplerini gözeterek oluşturulmamaktadır. Oysaki ‘kentli hakkı’ gereğince, toplumun her kesimi tüm kentsel hizmetlerden eşit yararlanmalıdır. Ancak şehir planlama meslek alanının mevzuatına ve tüm ölçeklerdeki analiz ve uygulama alanlarına kadınların ve erkeklerin kenti deneyimleme farklılıkları yansıtılmadığından kadınlar kentleri erkekler kadar kullanamamakta ve sonuçta kent kadınlar için toplumsal cinsiyet rollerini yerine getirdikleri hizmet alanları haline gelmektedir. Bu yüzden şehir planlama bir bilim ve meslek alanı olarak kadınların kentsel yoksunluk yaşamamaları, kenti sınırlılıkları olmadan deneyimlemeleri ve kentteki güvensizlik problemlerinin giderilmesine yönelik yaklaşımlar geliştirmelidir. Bu tanımlamaya en uygun yaklaşım, kadınların kentsel yaşamın tüm alanlarında erkekler ile eşit bir biçimde yer almasını destekleyen, kentsel hizmetlere güvenli bir şekilde erişimini sağlayan Kadın Dostu Kent yaklaşımıdır. Bu metin kadın dostu kentin planlama dilinin oluşturulmasına katkı sağlamak üzere güvenli kent kapsamında bir model önerisi getirmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda metin, İzmir İli’ nin Çiğli İlçesi’ nde pilot alan olarak seçilen Köyiçi Mahallesi örneğinde böyle bir çalışma için hangi verilerin toplanması gerektiği ve bu verilerin nasıl analiz edileceği ve değerlendirileceği konularında bir taraftan başlangıç olma bir taraftan da geliştirilerek model olma amacındadır.

Ataerkil egemen erkeklik değerlerinin üretiminde kadınların rolü: bir “erkek şehri” Trabzon örneği

DergiPark (Istanbul University), 2015

Erkeklere ve erkekliğe dair araştırmaların gelişimi içinde, kadınların varlığını ihmal edilmektedir. Ataerkil güç ilişkilerinin sürdürülmesinde erkekler kadar kadınların da rızası vardır. Kadınlar, erkekliğin inşa sürecinde anne, kız arkadaş, cinsel partner, okul arkadaşı, eş, işyeri arkadaşı v.b. olarak merkezi öneme sahiptir. Bu nedenle ataerkil erkekliği anlamak için kadınların pratiklerine daha yakından bakarak, ataerkil erkekliğin inşasında erkeklik ve kadınlığın karşılıklı rollerinin araştırılması gerekir. Kadınlar, sadece ataerkil erkekliğin kurbanı olarak değil, ataerkil düzene gösterdikleri rıza ya da verdikleri onay ile bu inşanın önemli bir kurucusu olarak da görülmelidir. Bu araştırma, baskıcı toplumsal cinsiyet ilişkilerinin sürdürülmesine hizmet eden ataerkil hegemonik erkekliğin kuruluş ve devam ettiriliş süreçlerinde kadınların nasıl bir rol oynadıklarını, ev ve aile ekseni etrafında sorgulamayı, ve kendilerini ezen bir cinsiyet düzeninde hâkim erkeklik stratejileriyle kadınların işbirliği yapıp yapmadıkları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada kullanılan veriler, yirmi kadınla derinlemesine görüşme yapılarak elde edilmiştir. Görüşme yapılan tüm katılımcılar Trabzon'da yaşamaktadır.

Kır ve Kentin "Öteki" Kadınları: Trabzon'da Engelli Kadınlar

Sanayileşme sonrasında, köylerden kentlere göç ve kent nüfusunun artması ile birlikte kent ve kır arasındaki farklılıklar görünür olmaya başlamıştır. Kent, birbirlerini sürekli "öteki" olarak inşa eden farklı kimliklerin bir arada yaşadığı bir mekân niteliği taşımaktadır. Engelli kadınlar hem engelli hem de kadın olmalarından ötürü kentin kamusal alanından iki kez dışlanmakta, bir "öteki" olarak damgalanmaktadırlar. Heterojen bir nüfus yapısına sahip kentsel alanlarda karşılaşılan engelli kadınlar ya görmezden gelinmekte ya da aşağılayıcı bakışlara, meraklı sorulara maruz kalmaktadırlar. Toplumsal kontrol mekanizmalarının zayıf olduğu ve sakinlerine özgürlük vaadinde bulunan kentsel alanların diğer bütün farklılıklar için olduğu gibi engelli kadınlar için de dışlayıcı ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bir özelliğe sahip olduğu söylenebilir. Kentin aksine benzerlikler üzerinden inşa edilen kır, sakinlerine daha güvenli ve korunaklı bir yaşam alanı sunmaktadır. Kırsalda yaşayan engelli kadınlar engelli olmalarından ötürü aynı derecede ötekileştirilmemekte, "bizden biri", "bizim kızımız" olarak kabul görmektedirler. Ancak bunu yaparken kır, engelli kadınlara norm ve kural odaklı bir hayat sunmaktadır. Burada geleneksel kurallar ve toplumsal cinsiyet kalıpları çok net bir şekilde hissedilmektedir. Kırsalda kadın kimliği ve cinselliğinden dışlanmış olan engelli kadın, evlenme ve çocuk sahibi olma becerisinden yoksun olarak kodlanırken aynı zamanda bedenini toplumsal cinsiyet kalıplarına göre terbiye etmesi ve (eğer engel türü izin veriyorsa) ev, bahçe, çocuk bakımı gibi işlerle ilgilenmesi gerekmektedir.