ŞAFii'NİN HUKUKI TEOLOJi ANLAYIŞI:USUL-İ FlKHIN KÖKENLERİ VE ÖNEMi (original) (raw)

EDEBÎ BİR ÜSLUP OLARAK ÖLÜMÜN İLİNTİLİ ANLATIMI: HADÂ’İKU’L-HAKÂ’İK FÎ TEKMİLETİ’Ş-ŞAKÂ’İK ÖRNEĞİ

῾Ulemâi'ddevleti'l-Osmâniyye'sine zeyil olarak yazılan Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik adlı biyografik eserde sanatlı ve ilintili ölüm tasvirleri yapıldığı görülmektedir. Bu tasvirlerde Atâyî, klasik Türk nesir geleneğine bağlı bir anlatıma sahip olmakla birlikte biyografi yazıcılığında öne çıkan örtmece ifadelere başvurarak ölümü ifade etmiş, duyulduğu anda dahi insan muhayyilesinde olumsuz etki yaratan ölüm mefhumunu yumuşatarak kaleme almıştır. Türk ve İslam dünyasının inancına, kültürüne ve değerlerine yönelik kültür kodlarının izini sürebildiğimiz bu ölüm kayıtlarında Atâyî, hâl tercümesini yazdığı kişilerin ismi, mahlası, mesleği, ölüm şekli, ölüm zamanı ve ölüm mekânı gibi çeşitli hususiyetlerle ilinti kurarak ölümü nitelemiştir. Ölüm bağlamındaki ilintili anlatım üslubunun Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik'taki varlığını ortaya koymayı hedeflediğimiz bu çalışmada, ilintili anlatıma örnek teşkil eden ölüm ifadeleri tespit edilip değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.

HADÂ’İKU’L-HAKÂ’İK FÎ TEKMİLETİ’Ş-ŞAKÂ’İK’TA TELMİH VE TEŞBİH UNSURU OLARAK ŞAHISLAR

Klasik Türk edebiyatını besleyen kaynaklardan biri şahıslardır. Müellifler, bilhassa kişi tasvirlerinde, kişiyi methetmek, eleştirmek ya da kişinin ferdî özelliklerini daha iyi ve daha etkileyici ifade edebilmek gibi çeşitli amaçlarla şahıslara yer vermişlerdir. Mitolojik, efsanevî, kültürel ve dinî şahısların öne çıkan hasletleri, genellikle eser kahramanlarınınkiyle kıyaslanmış; hatta çoğu zaman, memduhun daha üstün olduğuna vurgu yapılmıştır. Telmih ve teşbih unsuru olarak zikredilen bu şahıslar, zamanla edebiyatın içerisinde motifleşmiş; her bir şahıs, sahip oldukları vasfın timsali olmuştur. Türk edebiyatında manzum ve mensur çok sayıda eser kaleme alan Atâyî, Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik isimli biyografik eserindeki kişi tasvirlerinde, sahip oldukları özellikler ile dünyaya nam salan Türk, Arap ve Fars başta olmak üzere farklı uyruktaki kişileri çeşitli bağlamlarda zikretmiştir. Atâyî'nin, tarihî, mitolojik, dinî, efsanevî ve edebî kimlikleriyle öne çıkan şahısları hangi bağlamda kullandığını ortaya koymayı hedeflediğimiz bu çalışmada öncelikle, Atâyî'nin telmih ve teşbih unsuru olarak kullandığı 99 isim tespit edilmiştir. Bu isimler, "Peygamberler", "Dinî-Tasavvufî Şahsiyetler", "Tarihî Şahsiyetler", "Mitolojik ve Efsanevî Şahsiyetler", "Masal ve Hikâye Kahramanları", "Diğer Şahıslar" ve "Hakkında Bilgi Bulunamayanlar" olmak üzere 7 ana başlık hâlinde tasnif edilerek incelenmiştir. Çalışmada ayrıca, telmih ve teşbih unsuru olarak yer verilen şahısların öne çıkan hususiyetlerinin, Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik'a kattığı mana zenginliği de belirlenmeye çalışılmıştır.

MOLLA HÜSEYİN VÂİZ-İ KÂŞİFÎ’NİN FÜTÜVVET-NÂME-İ SULTÂNÎ ADLI ESERİ

Türk Ocakları Eskişehir Şubesi Yayını, 2022

Fütüvvet teşkilâtının oluşumu ve gelişimi neticesinde amelî ahlâkın bir kolu olarak ortaya çıkmaya başlayan Fütüvvet-nâmeler, fütüvvet teşekküllerinin bir nevi nizâmnamesi sayılan risâlelerdir. Fütüvvet-nâmelerin ilk örnekleri Arap coğraf-yasında ve Arapça yazılmıştır. Daha sonra ise İran’da ve Anadolu’da Farsça ve Türkçe Fütüvvet-nâmeler de telif edilmeye başlanmıştır. Fütüvvet-nâmeler hem manzum hem de mensur olarak yazılmışlardır. Farsça Fütüvvet-nâmelere bakıldığında, yaklaşık kırk Farsça Fütüvvet-nâmenin günümüze ulaştığı ileri sürülmektedir. Farsça fütüvvet risâleleri arasında en kapsamlı ve en mufassal Fütüvvet-nâme, IX/XIV. asrın velût müellif, şair ve mutasavvıfı olarak tanınan Molla Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin (ö. 910/1504-1505) Fütüvvet-nâme-i Sultânî adlı eseridir. Kâşifî, eserini İmam Ali Rıza adına ve mensur olarak yazmıştır. Eserin her ne kadar nâtamam olduğu ileri sürülse de bir sonraki dönemde yazılan birçok Fütüvvet-nâmeye kaynaklık ettiği bilinmekte-dir. Fütüvvet-nâme-i Sultânî 1350 hş./1971 yılında yayımlanmıştır. Bu çalışmada Molla Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin adı geçen risâlesi, yayımlanmış nüshası dikkate alı-narak muhteva açısından tanıtılmıştır.

HADÎKATÜ'L-FÜNÛN'UN TEŞBİH KISMININ ENÎSÜ'L-UŞŞÂK VE MİFTÂHU'T-TEŞBÎHLE KARŞILAŞTIRILMASI

Öz: " Teşbih " şiir sanatının en önemli unsurlarından biridir. Bu nedenle teşbihle ilgili risaleler, bir bö-lümünde teşbihe yer verilen kitaplar ve belâgat kitapları olmak üzere pek çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin dışında sevgilinin güzellik unsurlarının nelere benzetildiğinin anlatıldığı kitaplar vardır. Şerâfeddin Râmî'nin Farsça yazılmış Enîsü'l-Uşşâk adlı eseri bu türde bir kitap olup Türk Edebi-yatı'ndaki bazı eserlere de kaynaklık etmiştir. Muîdî, Miftâhu't-Teşbîh'inde bu eseri örnek aldığını açıkça belirtirken Şerîfî, Hadîkatü'l-Fünûn'unun teşbih kısmında Enîsü'l-Uşşâk'ı tercüme ettiğini açıkça dile getirmez. Bu çalışmada, üç eser karşılaştırılacak ve aralarındaki benzerlik ve farklılıklar gösterilerek Hadîkatü'l-Fünûn (XVI. yüzyıl) ve Miftâhu't-Teşbîh'in (XVI. yüzyıl) Enîsü'l-Uşşâk'tan (XV. yüzyıl) ne ölçüde yararlandığı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Abstract: " Simile " is one of the important elements in poetry. So, many works like booklets about simile, books including simile chapter and rhetoric books had been written. There are books in which darling's beauty elements being likened was told. Şerâfeddin Râmî's Enîsü'l-Uşşâk that had written in Persian is also a resource of some works in Turkish Literature. While Muîdî in Miftâhu't-Teşbîh noted that he was exemplifying this book, Şerîfî didn't mention clearly to translate Enîsü'l-Uşşâk in the simile part of Hadîkatü'l-Fünûn. The aim of this study was to compare these three works and try to explain to what extend Hadîkatü'l-Fünûn (XVIth century) and Miftâhu't-Teşbîh (XVIth century) benefit from Enîsü'l-Uşşâk (XVth century) by showing their similarities and differences. Аннотация: "Тешбих (сравнение)" является одним из самых важных элементов поэзии. Именно из этого было много написано трактатов, книг где в одном из глав находился тешбих, риторические книги и т.д. Вместе с этим имеются и книги где описаны на что похожи черты красоты любимого/ой. Произведение Шерфеддина Рами Енисул Ушшак являлась именно такой книгой которая была написана на персидском языке и была источником некоторых турецких произведений. Муиди отрыто признает что при написании произведения Мифтахут Тешбих он взял пример из этого произведения, Муиди отрыто признает что при написании произведения Мифтахут Тешбих он взял пример из этого произведения, а Шерифи не признает о том что в главе "тешбих" своего произведения Хадикатул Фунун он прямо перевел Енисул Ушшак. В данном исследовании сравниваются три произведения, выводятся сходства и различия, вместе с этим выявляется степень использования Енисул Ушшак (XV) при написании Хадикатул Фунун (XVI) и Мифтахут Тешбих (XVI).

BİR ASHÂB-I KEHF KISSASI: ŞÜKRÎ’NİN HİKÂYET-İ ASHÂBÜ’L-KEHF’İ

ASHÂB-I KEHF ŞEHRİ LİCE TARİH, EDEBİYAT, KÜLTÜR, 2021

Divan edebiyatı kaynakları deyince akla ilk gelen hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kaynağı, Divan edebiyatı içerisinde hem nesir hem de nazım türünde eser veren şair ve yazarlar birçok açıdan kullanmıştır. Bu anlamda, Kur’an-ı Kerim’de bir sûreye de ad olmuş Ashâb-ı Kehf kıssası, Divan edebiyatına da çeşitli yönlerle kaynaklık etmiştir. Bu kıssa, klasik edebiyatımızda bilhassa mesnevi türünde eser veren şairler tarafından çeşitli vesilelerle anılmıştır. Ashâb-ı Kehf kıssasını eserine konu olarak alan bir şair de Şükrî’dir. Hayatı hakkında herhangi bir malumatın olmadığı bu şair, Hikâyet-i Ashâbü’l-Kehf ve bihî nesta’în başlığıyla bir mesnevi kaleme almıştır. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi’nde bir mecmuada yer alan mezkûr mesnevi toplam 157 beyitten müteşekkildir. Çalışmamızda, Şükrî’nin Ashâb-ı Kehf mesnevisi muhteva ve şekil bakımından incelenecek ve mesnevi metni ilmî usullere göre transkribe edilecektir.

Şafii'nin Hukuki Teoloji Anlayışı: Usul-i Fıkhın Kökenleri ve Önemi

Marmara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, 1997

Sözlük anlamı itibariyle "hukukun kökleri" demek olan ve bize kadar usül-i fıkıh adıyla ulaşmış bulunan İsHim huk!Jk iiminin tarihine ilişkin bazı problemler bulunmaktadır. Bu problemler söz konusu ilmin temelleri, adı, ana unsurları ve amacıyla bağlantılıdır.. Temelleriyle ilgili olarak çeşitli fakibierin isimleri geçmektedit. Eldeki kaynaklar itibariyle bu ilmin kuruluşu için bir tarih belirlemek mümkün olamamaktadır. B u ilm e verilen ad, her ne kadar şu· ana dek tam olarak bel ir~ lenme.rniş olsa da, konuyla alakah ilk çalışmadan muhtemelen iki asır kadar sonraki bir döneme aittir. Konu ile ilgili çalışmalar metot ve muhteva açısından dikkate değer ölçüde farklılıklar gösterir. Ortaçağdaki yazarları bu ilmin ana unsurları konusunda farklı kanaatıere sahiptirler ve çağdaş ilim adamları da bu ilmin maksadı hususunda müttefik değillerdir.

TAŞKÖPRÎZÂDE AHMED EFENDİ'NİN EŞ-ŞAKÂ'İKU'N-NU'MÂNİYYE'Sİ VE ZEYİLLERİ

2022

Osmanlı Devleti'nin siyâsî ve ilmî olarak en parlak yıllarında yetişen Taşköprîzâde Ahmed Efendi, kelâm, fıkıh, tefsir, tabakat ve ilimler tarihi gibi birçok değişik alanda kitaplar te'lîf etmiş bir din ve ilim adamıdır. Tasavvufa da ilgisi olan Taşköprîzâde, Halvetiyye tarikatı müntesibidir. Bu yönüyle felsefe, kelâm ve tasavvufu birleştiren eklektik bir âlim olmuştur. Ayrıca hat sanatında mahir olan Taşköprîzâde, hat ve levhalarından elde ettiği geliri burs olarak öğrencilere hibe etmiştir. Osmanlı ulemâ ve meşâyihine dair yazdığı eş-Şakâ'iku'n-Nu'mâniyye adlı Arapça eseri Osmanlı edebiyatında biyografi yazma geleneğine öncülük etmiştir. Bu çalışmamız Taşköprülüzâde'nin hayatı, fikirleri, eserleri ve eş-Şakâ'iku'n-Nu'mâniyye adlı eseri ile söz konusu eserin Türkçeye yapılan tercüme ve zeyillerini incelemeye matuftur.