“Başka Yazacak Şey mi Yok?”: 19. Yüzyıl Osmanlı Aydının Gözünden Karabatak ve Karabatağın Kısa Leksikolojik Tarihi (original) (raw)

“Geç Dönem Çağatay Türkçesiyle Yazılmış ‘Dîvâne Bûrak Kıssası’: Metin, Dil ve Üslup İncelemesi,” İstanbul Üniversitesi Türkiyat Mecmuası, Cilt: 26/1 (2016), s. 311-338.

ÖZ Dîvâne Bûrak Kıssası geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış dinî-tasavvufî yarı manzum, yarı mensur bir eserdir. Eser, Dîvâne Bûrak'ın kendisini bütün benliğiyle Allah'a adamış bir ermiş sıfatıyla Allah'tan cehennemi kaldırmasını ve insanlığın böylece cehennem korkusundan kurtulmasını dilemesi hakkındadır. Eser, hem konusunun özgünlüğü bakımından, hem de geç dönem Çağatay Türkçesine ait konuşma dili özelliklerini yansıtması bakımından Türk dili ve edebiyatı tarihi için değerli veriler sunar. Bu çalışmada eserin metni tanıtıldıktan sonra Arap harfli Çağatayca metnin Latin harfli transkripsiyon alfabesine çevirisi, imla ve gramer özellikleri ile kısa sözlüğü ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Geç Dönem Çağatay Türkçesi, Çağatay Edebiyatı, Türkçe Dinî-Tasavvufî Hikâyeler, İslamî Türk Halk Edebiyatı, Çağatay Türkçesi Grameri. THE LATE CHAGHATAY TURKIC " STORY OF DĪVĀNE BŪRAK " : A TEXTUAL, GRAMMATICAL AND STYLISTIC ANALYSIS ABSRACT Dîvâne Bûrak Kıssası (The Story of Mad Bûrak) is a religious-mystical work in late Chagatay Turkic having structurally verse and prose parts. It is based on the topic in which the protagonist Dîvâne Bûrak, as a dedicated man of God and as a saint, beseeches God to destroy the hell so that all human beings are saved from the fear of it. The work provides unique data and approaches for the history of Turkish/Turkic language and literature in terms of both originality of its subject matter and linguistic features of spoken Chagatay of the late period. In this context this study aims to analyse textual and orthographic features of the work through providing the transcribed text in Latin script, an explanation of its grammatical properties and a short glossary.

Rifa’at Hoca’nın Ardından: Osmanlı Tarihçiliğinde Yazdıkları, Göster(eme)dikleri

Kadim, 2023

Osmanlı tarihçisi Profesör Rifa’at Ali Abou-El-Haj 13 Mart 2022’de bu dünyadan ayrıldı, huzur içinde yatsın! Vefatının ardından Blumi, Kopuz, Gutman ve Tezcan tarafından değişik mecralarda kaleme alınan vefeyâtların da gösterdiği üzere hocanın ürettiği metinler Osmanlı ve Ortadoğu çalışmalarının 1990’lardan sonraki çizgisine yön veren temel metinlerdendi. Yazıları kadar etki ettiği öğrenci ve tarihçi çevresiyle de Osmanlı tarihçiliğinde güzel bir iz bıraktı.

Araştırma Makalesi / Research Article Bir 19. Yüzyıl Edibinin Portresi: İbn-i Kemal Giritli Süleyman Nüzhet ve Edebî Kişiliği

Bir 19. Yüzyıl Edibinin Portresi: İbn-i Kemal Giritli Süleyman Nüzhet ve Edebî Kişiliği*, 2024

Bu çalışma, bugüne kadar neredeyse üzerinde hiç durulmamış bir 19. yüzyıl edibi olan İbn-i Kemal Giritli Süleyman Nüzhet'in (187?-19??) edebî portresini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Şiirleri, hikâyeleri, makaleleri, telif ve tercüme eserlerine rağmen Süleyman Nüzhet hakkındaki bilgiler, kendisinin yazılarında ve şiirlerinde açık ettiklerinin dışında yok denecek kadar azdır. Dahası, oldukça kısıtlı veriyle şekillenen biyografisi, yazarın eserleri hakkında yanlış ve eksik bilgileri de ihtiva eder. Örneğin, az sayıdaki araştırmada yazarın, kaynaklarda ismi geçmesine rağmen rastlanamayan Şu'ûn-ı Edebiyye isimli kitabından bahsedilir. Süleyman Nüzhet'in edebî görüşleri hakkında bilgiler içeren, yazı ve şiirlerini ihtiva eden bu kitabın asıl adı Bir Şey Değil'dir. Bu makalede hem İbn-i Kemal Süleyman Nüzhet'in hayatına dair bilgilere yer verilmiş hem de kaleme aldığı eser ve yazılar dikkate alınarak edebiyat anlayışı ve edebî yöneliminden bahsedilmiştir. Yazarın, dönemin edebiyat dergilerinde ve Bir Şey Değil isimli kitabında yer alan şiir, makale ve hikâyeleri göz önünde bulundurularak Süleyman Nüzhet'in döneminin edebiyat dünyasındaki yeri değerlendirilmiştir.

XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Devleti’nde Tedavül Eden Ayarı Bozuk (Kırkık) Akçelerin İktisadi Hayata Etkileri

This study examines the effects of counterfeit coins in circulation on the economic life of the Ottoman Empire in the second half of the sixteenth century. To this end, it investigates the cases found in the fiscal court books and examines the registers containing provisions on counterfeiting. The findings in these records shape the main structure of the study. It then surveys the Ottoman monetary policy and discusses the effects of counterfeit coins on the money market and public sphere. Finally, it analyzes the concerning issues by asking how the central administration performed inspections and how the court processes worked. It shows that there were many domestic and foreign counterfeit coins in circulation and the population was related to this type of coinage at least on a fundamental level. Accordingly, these coins threatened economic life and thus became a severe problem for the Ottoman courts.

19’uncu Yüzyılda Kitabın Öyküsü: Balzac’ın Gözünden Matbaalar ve Kağıt

Galatasaray Universitesi Ileti S Im Dergisi, 2007

Bilgi teknolojilerinin matbaalar› bafltan afla¤›ya de¤ifltirdi¤i bu ça¤da, Gutenberg'den bu yana makinelerin ve ana maddelerin unutulmaya yüz tutmufl zorlu geliflim sürecini kavramak için Balzac'›n Sönmüfl Hayaller'i, yazar›n deneyimleri ›fl›¤›nda ve derin gözlem anlay›fl›yla ele ald›¤› ciddi bir belge olarak okunabilir. Bu çal›flmada, önce Balzac'›n matbaac›l›k bilgisinin ve bu konuda gelifltirdi¤i düflüncelerin ne denli güçlü oldu¤u irdelenecek ve böylece yay›nc›l›k evreninin yazar için bir roman dekorundan çok daha fazlas›n› ifade etti¤i ortaya konacakt›r: Sönmüfl Hayaller, sadece Lucien ve David'in maceralar›n› de¤il, okuyucunun elinde tuttu¤u kitab›n öyküsünü de anlatmaktad›r. Bu öykü matbaayla bafllar, ancak ka¤›t olmadan var olamaz. Burada Balzac'›n kitab›n hammaddesi hakk›nda verdi¤i teknik bilgiler oldukça ilginçtir ama en önemlisi, ka¤›t üzerine araflt›rmalar›na dayand›rd›¤› sosyolojik çözümlemenin yazar›n ileri görüfllü dehas›n› a盤a ç›karmas›d›r.

19. Asır Rus Matbuatında Türkler ve Türk Dünyası: Severnıy Arhiv Örneği

Öz II. Katerina ve I. Pavel'in özellikle Fransız İhtilali'nin etkisiyle Rusya'da uygulamaya başlattığı sansür ve kısıtlamalar, 19. asrın başında İmparator I. Aleksandr'ın Rus Çarlığı'nın başına geçmesiyle sona erdi. Daha önce kapatılan matbaalar tekrardan açıldı ve ülkede yayıncılık faaliyetleri yeniden canlandı. Petersburg ve Moskova başta olmak üzere Rusya'nın birçok bölgesinde onlarca süreli yayın çıkmaya başladı. Bunlardan biri de 19. asır Rusya'sının ilginç karakterleri arasında yer alan Faddey Venediktoviç Bulgarin tarafından 1822 yılının Ocak ayından itibaren Petersburg'da çıkarılmaya başlanan Severnıy Arhiv adlı dergidir. Genel olarak tarih, seyahat ve istatistik yazılarının yayımlandığı bu dergi, 1828 yılının Aralık ayına kadar ayda iki kez olmak üzere toplam 168 sayı yayımlandı. Dergide Rusya ve ona komşu olan ülkeler başta olmak üzere dünyanın hemen hemen bütün bölgeleriyle ilgili tematik konularda yazılar kaleme alındı. Dolayısıyla Sibirya'dan, İdil Ural'a, Türkistan'dan İstanbul'a kadar dünyanın hatırı sayılır bir coğrafyasında yaşayan Türklerle ilgili yazıları da Severnıy Arhiv'in sayfalarında görmek mümkündür. Bu çalışma esnasında yayımlanan son 12 sayı hariç, erişimi sağlanan toplam 156 sayı incelendi. Türkler ve Türk dünyasını ilgilendiren çalışmalar tespit edilerek tarih, seyahat ve istatistik başlıkları altında tasnif edildi. İlgili çalışmaların muhteviyatı bakımından kısa bir değerlendirilmeleri yapılarak, 19. asır bir Rus matbuatında Türkler ve Türk dünyasını ilgilendiren yazılar okuyucu ve araştırmacıların istifadesine sunuldu.

19. Yüzyıl Tarih Yazıcılığı ve Ahmed Cevdet Paşa

Özet: Osmanlı tarihçiliği esas itibariyle İslam tarih yazıcılığının bir devamı olmakla birlikte altı asır boyunca tarihçiliğin hemen her türünde eserler verilmesi suretiyle bir " Osmanlı tarih yazıcılığı tarzı " teşekkül etmiştir. Bu tarz zamanla gelişerek 19. yüzyılda tamamen kendine özgü bir nitelik kazanmıştır. Tarih yazıcılığındaki çeşitliliğe rağmen dünya tarihçilerinin eserlerini ve arşiv belgelerini değerlendirmek, diğer sosyal bilimlerden istifade etmek, tarihi malzemeyi sağlam bir eleştiri süzgecinden geçirmek ve böylece olayların sebep ve sonuçlarını ortaya koymak gibi bilimsel tarihi metotların uygulanmaya başlaması ancak 19. yüzyılda mümkün olabilmiştir. 19. yüzyılda ilmi tarihçilik geleneğinin en önemli temsilcilerinden biri hiç şüphesiz Ahmed Cevdet Paşa " dır. Cevdet Paşa, hukuk, maarif ve ıslahat alanlarında başarılı işler yapan bir devlet adamı olmasının yanında, Osmanlı tarihçiliğinin büyük başarılarından biri olarak kabul edilen 12 ciltlik Tarih-i Cevdet " i, Tezâkir " i ve Marûzât " ı vücuda getirmiş bir tarihçidir. Cevdet Paşa " nın eserleri olayların ele alınış biçimi, arşiv kaynaklarıyla beraber Batı kaynaklarının kullanılması ve daha ilmi bir metotla yazılmış olması bakımından benzerlerinden ayrılır. Abstract: The Ottoman Historiography, on principle, is a continuation of the İslamic Historiography. Additionaly, it is formed as an " Ottoman style " because of the given work of arts on almost every kind of historiography during six hundres years. This style made a real progress through the 19 th century and it absolutely came in a tone of its own. Despite the variety of the Historiography, assessing the work of arts and archived records of the worldwide historians, utilizing the other social sciences, critisizing the historian items carefully, and finally finding out the reasons and the results could came into use in the 19 th century. In 19 th century, without doubt Traditional scientific historiography was Ahmed Cevdet Pasha " s business. Cevdet Pasha, not only was a statesman who was capable of law, education, and innovations on various fields but also o historian who wrote the 12 –volume-History of Cevdet, which is accepted as one of the most sucessful work of arts in the Ottoman Historiography, Tezâkir and Maruzât. The Works of art of Cevdet Pasha are different from the classial art in terms of his style of appoaching the events, using the western resources besides the archive resources, and the scientific method of recording.

Erbab-ı Mütalaa mı Erbab-ı Merak mı: 19. Yüzyıl Okuru için Meta Olarak Kitabın Anlamı

DergiPark (Istanbul University), 2024

Basılı metinleri merkeze alan bir kültürel dünyanın Osmanlı şartlarında belirgin hâle gelmesi 1870'lerden sonrasına rastlar. Söz konusu tarihin ardından matbu kitap ve süreli yayınlar piyasası pek çok içeriği ve üretim formatını okurlara farklı biçimlerle adım adım sunmaya başlar. Bu çeşitliliğe ve adede bağlı biçimlenen kültürel daire içinde erbab-ı mütalaa adıyla anılan okurların kitapla arasındaki ilişki ise sadece kitabın metni taşıyan ve görüşleri temsil eden bir obje olmasıyla değil aynı zamanda kitabın kendi hedefledikleri entelektüel kimliği yansıtmasıyla kurulur. Matbuatın değişerek Osmanlı okurları için hiç olmadığı kadar ticarileştiği bu düzende Avrupa dillerinden çevrilmiş ya da yabancı dildeki güncel kitapları almak, kitaplarını yaldızlı ve renkli ciltlerle kaplamak, üstlerine kendi adlarını yazmak ve düzenli bir kişisel kütüphane sahibi olmak bazı metinlerde eleştirilen bir davranış bazılarında ise itibar göstergesi olarak dikkat çeker. Bu tüketici davranışının gelişmesinde kitabın bilgi için bir sembol olmasının yanında tüketim anlayışının daha fazla ve daha güncel kitaba sahip olmaya doğru evrilmesinin etkisi bulunur. Bu makale 19. yüzyıl okurunun nesne olarak kitapla kurduğu ilişkinin yanında kitap ve kişisel kütüphanelerin sembolik anlamlarını farklı türden metinlerden hareketle örneklendirip matbu kitabın okuru ve tüketicisi için temsil ettiği değerleri ele alıyor.