TÜRKÇÜLÜĞÜN KURAMCISI ZİYA GÖKALP’IN ŞİİRLERİNDE MİLLÎ DEĞERLER (original) (raw)

ZİYA GÖKALP'İN ŞİİRLERİNDE VE MANZUM HİKÂYELERİNDE TÜRK MİTOLOJİSİNİN İZLERİ

II. ULUSLARARASI TOPLUM ve KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU (2-4 EKİM 2020) TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI, 2020

Abstract: In Turkish literature, some intellectuals especially after Tanzimat, tried to make use of the elements of the Turkish culture in their works in order to revitalize the consciousness of being Turkish, with the influence of political and social conditions of the era. One of those elements is undoubtedly the Turkish mythology, which contains all details related to Turkish culture within itself. Sustaining this mythological system owned by Turks like all archaic civilizations in their works and preserving it in an alive form was seen as a duty by our significant intellectuals like Ziya Gökalp, who had the consciousness of being a Turk. In general, Gökalp was nourished from Turkish nationalism and its concepts in his poems and narratives in verse, and he adopted a mythological world view based on Turkistan and Altai. In this study, the elements that can be associated with the Turkish mythology in the poems and narratives in verse of Ziya Gökalp will be determined and the places of said elements in the Turkish cultural life will be tried to be evaluated respectively under the headings of; mythological persons – characters, mythological animals and mythological incidents – associations. Özet: Türk edebiyatında özellikle Tanzimat sonrasında kimi aydınlar, dönemin siyasi ve toplumsal şartlarının etkisiyle Türklük şuurunu yeniden canlandırabilmek için eserlerinde Türk kültürünün unsurlarından yararlanmaya çalışmışlardır. Bu unsurlardan biri de şüphesiz ki Türk kültürüne dair her türlü detayı içerisinde barındıran Türk mitolojisidir. Her kadim medeniyet gibi Türklerin de sahip olduğu bu mitolojik sistemi eserlerinde yaşatarak onu canlı bir şekilde muhafaza edebilmek, Türklük bilincine sahip Ziya Gökalp gibi önemli aydınlarımız tarafından bir vazife olarak görülmüştür. Gökalp; şiirlerinde ve manzum hikâyelerinde genellikle Türk milliyetçiliği ve onun kavramlarından beslenip, Türkistan ve Altay merkezli bir mitolojik dünya görüşünü benimsemiştir. Bu çalışmada, Ziya Gökalp’in şiir ve manzum hikâyelerindeki Türk mitolojisiyle bağdaştırılabilecek unsurlar belirlenecek ve söz konusu unsurların Türk kültür hayatındaki yerleri sırasıyla; mitolojik kişiler - kahramanlar, mitolojik hayvanlar ve mitolojik olaylar - çağrışımlar başlıkları altında değerlendirilmeye çalışılacaktır.

ZİYA GÖKALP'İN KÜÇÜK MECMUA'DAKİ ŞİİRLERİNDE MİLLÎ MÜCADELE

Küçük Mecmua (5 Haziran 1922-5 Mart 1923), Ziya Gökalp’in Diyarbakır’dayken çıkardığı bir dergidir. Küçük Mecmua içerdiği tarih, medeniyet tarihi, din, felsefe, antropoloji, halk bilimi, siyaset, edebiyat, sanat alanlarından çeşitli yazılarla ilmî, fikrî, felsefî, edebî bir dergidir. Bu özelliklerinin yanı sıra dergi, Millî Mücadele döneminin meseleleri bağlamında tarihe tanıklık da eder. Küçük Mecmua, Millî Mücadele’nin destekçisi bir dergidir ve Millî Mücadele’nin, zaferin, işgal kuvvetlerini Anadolu’dan atmanın ve yeni bir Türk devleti kurma yolunda gösterilen iradenin tüm coşkusunu yaşar ve yaşatır. Dergide, Ziya Gökalp’in özellikle ‘Türklük’ kavramının çerçevelediği alanda tarih, medeniyet tarihi, sosyoloji, felsefe, din, halk bilimi, antropoloji, edebiyat, sanat konularına dair yazılarının yanı sıra şiir ve masal türünden edebî ürünleri de yer alır. Ziya Gökalp’in Küçük Mecmua’daki şiirlerinin pek çoğu Millî Mücadele ile ilgilidir. Gökalp, bu şiirlerinde Millî Mücadele dönemini ve Millî Mücadele dönemini hazırlayan I. Dünya Savaşı yıllarını yansıtır; Kurtuluş Savaşı’nı, Kuvayı Milliye ruhunu yüceltir, işgale karşı çıkar, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı üzerinden emperyalizmi olumsuzlar, yeni Türk devletinin kurulması yönündeki iradeyi kutsayarak halk nezdinde kamuoyu oluşturur. Bu bağlamda, çalışmamızda Ziya Gökalp’in Küçük Mecmua (5 Haziran 1922-5 Mart 1923)’da yayımlanan şiirleri ele alınmakta ve Millî Mücadele’nin bu şiirlere nasıl yansıdığı incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Ziya Gökalp, Küçük Mecmua, Millî Mücadele, zafer, şiir.

ZİYA GÖKALP'IN ÖLÜMÜNÜN TÜRK KAMUOYU VE BASINDAKİ YANSIMALARI

2007

Özet: Ziya Gökalp, Osmanlı Devletinin son dönemine ve modern Türkiye'nin kurulmasına fikirleriyle büyük katkı sağlamış bir inkılapçı idi. Sosyoloji ilminin Türkiye'deki en önemli temsilcilerindendi. Bu sıfatıyla ülke sorunlarına ilmî çözümler sunabilmiş bir alimdi. Türk milliyetçiliğini sistemleştirmişti. Kırk sekiz yıllık ömrünü ülkesine hizmet etmeğe adamış, bunun için hastalığı ve ölümüne bütün ülke sahip çıkmıştı. Ölümü ülkeyi büyük üzüntülere boğmuş, sevdikleri onun hatıralarını günümüze kadar bir çok sahada yaşatmıştı.

ZİYA GÖKALP’TA DİN VE MİLLİYETÇİLİK

Bugünü anlamının yolu dünü bilmekten, aynı şekilde yarına yön vermenin yolu da bugünü anlamaktan geçmektedir. Günümüz Türkiye'sinin yaşadığı sosyal, siyasal ve dini problemlerin anlaşılabilmesi için geçmişine gidilmesi gerekir. Bu nedenle Osmanlının yıkılış döneminde ortaya çıkan fikri akımlar ve bu akımların ortaya çıktığı dönem önem kazanmaktadır. Ancak özellikle tarihi araştırmalarda, ele alınan konuların sağlıklı değerlendirilebilmesi için sosyal hadiselerin yaşandığı dönemin koşulları göz önüne alınmalıdır. Çünkü her dönemde, toplumu oluşturan sosyal ve siyasal yapılar farklılık arz edebilmekte ve çeşitli alanlarda meşruluk ölçütleri değişebilmektedir. Fransız İhtilali'nden sonra bütün dünyada hızla yayılmaya başlayan milliyetçilik fikri, çok uluslu yapılara sahip imparatorlukları derinden etkilemiştir. İçinde Türk, Arap, Kürt, Arnavut Rum, gibi birçok farklı unsurları barındıran Osmanlı İmparatorluğu da milliyetçilik akımlarından en çok etkilenen devletlerden birisi olmuştur. XIX. yy.'da milliyetçilik fikirlerinin hızla yayılmasıyla Osmanlı içindeki farklı unsurların bağımsızlık girişimleri üzerine, Osmanlının yıkılmasını önlemek ve onu Batı karşısında düştüğü durumdan kurtarılmasını isteyen Osmanlı aydınları, Osmanlının kurtuluşunu farklı fikri mülahazalarla değerlendirmişlerdir. Bu fikri tasavvurların ortak özelliği, Batı karşısında düşülen güçsüzlükten çıkış noktası olarak Batının tekniğinin alınarak Osmanlının çağdaş bir yapıya büründürülmesidir. Bu çalkantılı dönemin düşünürlerinden olan Ziya Gökalp da devrin şartlarından etkilenmiş ve fikirleri de bu devrin algı tarzına göre şekillenmiştir. Bu çalışmada fikirleri ve eleştirileri ile yoluma ışık tutan ve çalışmam boyunca bana her türlü desteği göstererek çalışmanın tamamlanmasında ciddi emek ve katkıları olan danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN'e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca bu teze katkılardan dolayı Yrd. Doç. Dr. Celal ÇAYIR'a, Yrd. Doç. Dr. Oktay BOZAN ve Yrd. Doç. Dr. Orhan ATEŞ'e müteşekkirim. Mehmet Tahir ACET II ÖZET İnsanlık tarihi boyunca birey ve toplum yaşamına etki eden en büyük olgulardan birisi din olmuştur. Ancak özellikle Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte akla yapılan aşırı vurgu ve Sanayi Devrimi ile Fransız İhtilali sonrası toplum hayatında görülen büyük değişimler, dinin birey ve toplumsal hayat ile siyasal düzlemde etkisinin azalmasına neden olmuştur. Dinin birey, toplum ve siyasal düzlemde kapladığı alanın yerine, modern anlamda ortaya çıkan, başta milliyetçilik olmak üzere çeşitli siyasi, politik ve kültürel akımların doldurması beklenmiştir. Ancak dinin toplum algısında oluşturduğu meşrulaştırma dâhil birçok işlevsel yönlerini milliyetçilik fikri tam anlamıyla yerine getirememiştir. Bu nedenle belli kesimler tarafından milliyetçilik fikrinin yanında dinin de toplumsal alanda yaşaması istenilmiştir. Modern anlamda ortaya çıkan milliyetçilik fikri, her milletin bir devlet sahibi olması fikrini savunmaktadır. Bu fikri akım, Osmanlı Devleti gibi birçok farklı milliyeti içinde bulunduran devletlerin parçalanmasına zemin hazırlamıştır. Osmanlının parçalanmasını önlemek amacıyla Osmanlı aydınları tarafından Batıcılık, İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük gibi birçok farklı akım ortaya çıkmıştır. Bu tür fikirlerin yoğun olarak tartışıldığı dönemin aydınlarından olan Ziya Gökalp'ın fikir dünyasını bu çalkantılı dönem yoğun olarak etkilemiştir. İlk dönemlerinde Osmanlıcı-İslamcı bir çizgide olan Gökalp, özellikle Selanik'te geçirdiği dönem sonrasında fikir hayatında büyük değişmeler yaşamış, böylelikle milliyetçilik fikrinin son dönem Osmanlının ve yeni kurulacak olan Cumhuriyetin en büyük teorisyeni haline gelmiştir. Ancak Gökalp, dinin birey ve toplum düzeyinde üstlendiği işlevsel yönleri ile dinin meşrulaştırma özeliğinden dolayı laik bir yapılanmanın yanına dini de koymak istemiştir.

TÜRKÇÜLÜĞÜN ZİRVESİNDEKİ İKİ ULU SİMA ZİYA GÖKALP VE MUSTAFA ÇOKAY // YENİ OKUMALARIŞIĞINDA ZİYA GÖKALP. KİTABINDAN

20. YÜZYILIN ilk çeyreği, Türk dünyasının iki ayrı kısmı olan Türkistan ve Türkiye için varoluş mücadelesinin verildiği döneme denk düşmekteydi. Bu zor yıllarda Türk ulusunun seçkinleri ve aydınları bir taraftan vatanının bağımsızlığı yolunda savaşım içerisindeyken, diğer taraftan milletin duçar olduğu karanlıktan kurtulması yolunda imi ve fikri faaliyet sarf etmekteydi. Türkçülük işte bu yıllarda filizlenmeye başlamış ve Türk dünyasının dört bir yanında kendini göstermişti. Bu çalışmada Türkçülüğün stratejisinin belirlenmesinde ve uygulanmasında büyük hizmetleri olmuş olan iki önemli isim, Ziya Gökalp ve Mustafa Çokay’ın fikirleri, eserleri ve icraatları incelenmeye çalışılacaktır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, ilk olarak Türklerde milliyetçilik fikrinin doğuşunu değerlendirmek gerekecektir.

TURAN ÜLKÜSÜ ETRAFINDA SİİRLERİNİ YAZAN ŞAİR: ZİYA GÖKALP’IN ŞİİRLERİNE İDEOLOJİK BİR BAKIŞ

Düşmanın ülkesi virân olacak Türkiya büyüyüp Turân olacak Ziya Gökalp Edebiyatın siyasetle ilişkisi yüzyıllardır devam eden bir birliktedir. Bu birliktelik sadece Türk edebiyatında değil, Batı edebiyatında da var olagelmiştir. Yazarlar; üsluplarını, anlatım tarzlarını, bakış açılarını, dili kullanma biçimlerini, toplumsal durumlara karşı tavırlarını ve ideolojilerini okurlarına iletmek veya aşılamak için edebî türlerin her türlüsünü kullanmıştır.

ZİYA GÖKALP, MÜMTAZ TURHAN VE EROL GÜNGÖR’DE TÜRK AYDINLARININ ROLÜ

Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2024

Bu araştırma geleneksel toplum yapılarını ve kültürel özellikleri teknolojik ve bilimsel gelişmelerle değiştirerek yeni bir toplumsal düzeninin temelini attığı dönemde Türk aydınlarının modernleşme sürecinde nasıl bir role sahip olması gerektiği konusunda tartışma yürüten Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan ve Erol Güngör’e odaklanmaktadır. 18. Yüzyıl sonlarında başlayan modernleşme hareketleri 19. Yüzyıl Tanzimat Döneminde eğitim, idari, hukuk, askeri alanlarda sistematik bir şekilde sürdürülmüş ve Cumhuriyet dönemine gelindiğinde batılılaşma, çağdaşlaşma, laikleşme gibi hedeflerle büyük bir toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel dönüşümü gerçekleştirmiştir. Bu dönemde Gökalp, Türk kültürünün muhafazası ve medeniyetinin modernleşmesi gerekliliği üzerinden hareketle aydınların modernleşme sürecini yönlendirebilecek etkisinden söz etmektedir. Turhan ise aydınların toplumsal değişim konusunda öncü bir rol üstlenmelerinden hareketle kültürel ve bilimsel anlamda donanımlı olmaları ve bu donanımlarını toplumlara rehberlik etmek için kullanmaları gerekliliğini vurgulamaktadır. Son olarak Erol Güngör ise modernleşme sürecinde kültürel ve sosyal değişimlere eleştirel bir yaklaşım sergileyerek Türk aydınlarının modernizmi kabul etmeleri ancak milli kültürün korunmasına önem vermeleri konusunda net görüşler ortaya koymaktadır.