Cumhuriyet Döneminde Gerçekleştirilemeyen Bir Proje: Adana Şeker Fabrikası (original) (raw)

Endüstri Mirasının Korunması ve Dönüşümü: Malatya Şeker Fabrikası Yerleşkesi Örneği

İDEALKENT, 2020

Economic restructuring transforms urban space in line with the logic and needs of capital. Also it plays a central role in determining urban policy. Therefore, urban transformation practices transform urban space into an investment area for capital after 1980's. It is possible to say that the form, function and perception of urban spaces are reproduced and life style is transformed with the transformation practices towards capital accumulation. In this context, industrial areas which can be considered as industrial heritage and cultural heritage are also transformed by keeping exchange value in the foreground for various reasons regardless of historical, social and cultural value. In other words, the construction and finance sectors, which replace production, have turned to publicly owned industrial areas, claiming that they have lost their function or are idle areas. Neoliberal implementations such as privatization and de-industrialization in connection with economical and structural transformation, have revised the Sugar regime in Turkey. Within the scope of the legislative amendments (1996) regarding the reorganization of the sugar regime, sugar factories settlements and their real estate property were included in the scope of privatization (2000); and ownership and physical structure of the Sugar Factory Settlements were transformed. This study examines the historical transformation process of the Malatya Sugar Factory Settlement as one of the industrial settlements established by the state in Anatolia. It also discusses the opening of the campus to different economic sectors as a result of interventions rather than protection as an industrial heritage.

Bir Endüstri Mirası Olarak Antalya Dokuma Fabrikası

Online Journal of Art & Design, 2020

As one of the most important industrial heritage sites in Antalya, Textile Mill Campus have been a central discussion theme in terms of refunctioning and public character, for not only the city but also the whole architecture and conservation community. In this text, foundation story of the factory was studied within the context of modernisation and industrialisation efforts in Anatolia as well as the development of the textile industry. Reading this context, it is intended to establish a basis for structuring the social, historical, urban and architectural values attributed to the Factory, in order to contribute to the ongoing 'transformation' process and discussions on the refunctioning practices. The analysis for the architectural and urban values referring to the campus is based on the author's personal research as well as the outcome of undergraduate architectural design studio studies in İstanbul Bilgi University. The intervention decisions and their consequences on the authenticity and integrity of the campus and separate buildings were briefly discussed in the final part of the text, within reference to the value analysis and the contemporary conservation approaches as reflected by Nizhny Tagil Charter and Dublin Principles. ÖZET Antalya'nın en önemli endüstri miras alanlarından birisi olan Dokuma Fabrikası Kampüsü, yeniden işlevlendirilmesine ilişkin tartışmalar ile faaliyetinin durdurulduğu tarihten itibaren hem kentin, hem de mimarlık ve koruma dünyasının gündeminde yer almaktadır. Bu yazıda, Antalya Dokuma Fabrikası'nın kuruluş süreci, Anadolu'daki sanayileşme ve modernleşme çabaları ve dokuma sektöründeki gelişmelerin bir bileşeni olarak incelenmiştir. Kampüsün halen devam eden 'dönüşümüne' katkı sağlamak üzere, fabrikaya atfedilebilecek mimari, kentsel, tarihi ve sosyal değerlerin altyapısının oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda güncel gelişmeler değerlendirilmiş, müdahale kararlarının kampüse ve yapılara etkileri, alana atfedilen değerler ve koruma ilkeleri ışığında ele alınmıştır. Sivil toplumun insiyatifi ve güçlü katkısı sayesinde, kampüsün toplumsal bellekteki yeri ve kamusal karakterinin korunmasına karşın, bütüncül bir dönüşüm stratejisi geliştirilemediği, yapı ve açık alanlar parça parça ele alınarak işlevler atandığı anlaşılmaktadır.

"Hayata Geçirilemeyen Bir Proje: Haydarpaşa Ekmek Fabrikası", VI. Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, Cilt II.

Araflt›rmac› ‹stanbul nüfusu XIX. yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren, özellikle kaybedilen topraklardan gelen göçmenler nedeniyle, büyük bir art›fl yaflad›. Art›fl›n en fazla oldu-¤u dönemlerden biri tarihlerimizde "93 Harbi" olarak da bilinen 1878-1879 Os-manl›-Rus Harbi ve sonras›ndaki günlerdi. Daha önceki göçlerin büyük bir k›s-m› ‹stanbul d›fl›na yönlendirilmiflti. Ancak 1878-1879 Harbi ile birlikte say›lar› yaklafl›k 200-250 bini bulan göçmenleri ‹stanbul ve çevre ilçelere, Üsküdar da bunlardan biridir, yerlefltirme mecburiyeti do¤du 1 . ‹stanbul nüfusu, göçlerle birlikte XIX. yüzy›l›n sonlar›nda 1 milyonu aflt›. 2 Bu, beraberinde baz› problemleri de getirdi. Ekmek üretiminin istenen miktarda ve kalitede olmas› bunlardan biriydi. 3 Nüfus art›fl›na, do¤al afetlerin de eklenmesiyle Sultan II. Abdülhamid döneminde görevliler ve bizzat padiflah ekme¤in a¤›rl›¤›, kalitesi ve yap›lmak istenen zamlarla yak›ndan ilgilenmek zorunda kald›. 4 Artan ihtiyac› karfl›lamak için bu arada baz› giriflimciler farkl› çözüm yollar› önermeye bafllad›lar. Bu müteflebbislerden biri de Hariciye Nezâreti Mektûbî Kalemi hulefâs›ndan Teftifl Komisyonu Baflkan› Muhiddin Bey'di. Muhiddin Bey, 1899'da daha h›zl›, temiz ve Avrupa standartlar›na uygun ekmek imal etmek için ‹stanbul'da iki farkl› yerde makine ile üretim yapacak ekmek fabrikalar› açmak üzere müracaat etti. Bu fabrikalarda günde 50-60 bin k›yye (okka, 1 okka: 1,2 kg.) ekmek haz›rlanmas› düflünülüyordu. Dâhiliye Mektubî Kalemi'nden Sadaret'e gönderilen 1899 tarihli bir yaz›da ekmek fabrikas› aç›l-mas› düflünülen iki yer Ah›rkap› ve Haliç olarak belirtiliyordu. Ayr›ca biri Haydarpafla di¤eri de ‹stanbul cihetinde olmak üzere iki yerde daha fabrika kurula-cakt›. Yaz›da fabrikalar›n Avrupa flehirlerinde mevcut mükemmel ve muntazam ekmek fabrikalar› gibi daha kaliteli ekmek imal etmek için aç›laca¤›, hamurlar makine ile haz›rlanaca¤›ndan üretimin daha temiz olaca¤›, günde 50-60 bin k›yyelik üretim yap›labilinece¤i, bu fabrikalarla as›l amac›n imalat›n ço¤alt›lmas› Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U V I Selimiye K›fllas› bitifli¤indeki Kavak f›r›nlar›n›n ah›rlar› (Bir Ulu Rüyay› Görenler fiehri Üsküdar, s. 92-93)

Unutulan Bir Ankara Fabrikası: Yüniş (Ankara Mensucat Fabrikası)

Toplumsal Tarih (Ekim 2024), 2024

Yüniş fabrikası osmanlı’nın son dönemlerinde Ankara’da kurulup 1950’li yılların ortalarına kadar faaliyetini kesintili de olsa sürdürmüş bır sanayi tesisi olarak ilgiye değerdir. Faaliyette olduğu dönemlerde dikkat çekmiş, ulusal gurur kaynağı telakki edilmiş fabrika, sonraları beklenmedik ölçüde unutulmuş, kollektif bellekten silinmiştir. Bu yazıda, hem ortaya çıkışı hem de üretimiile döneminde ilgigören, sanayileşme tarihımizde yeri olan bu işletmenin öyküsünü eldeki bilgilerle ortaya koymaya çalışıyoruz.

Kasımpaşa’da 19. Yüzyıl Endüstri Mirası Örneği: Kasımpaşa Un Fabrikası

Mimar.İst, 2012

The industrialization process started in 18th century in Europe continued speeding in 19th century. The industrial buildings built at the end of 19th century in Ottoman Empire have great importance in terms of reflecting the technology of the period and a certain times that the society experienced. Those buildings which are neglected and ruined today have to be protected as much as possible by preventing them to be damaged in time. Kas›mpafla Flour Factory is one of the examples to be dealt in this scope. An architectural analysis of the building is possible by studying the surviving parts of the facility composed of a mill building, warehouse, store and outbuildings. The article starts with explaining the historical background, location and environmental features of the Flour Factory andcontinuesbydiscussingthearchitecturalchangefrom19th centurytill today, and the findings are supported by the drawings of plans and elevations.

Hereke Fabrika-yı Hümayunu Hastanesi Maddesi

Kocaeli Ansiklopedisi, 2023

Bu kitabın her türlü basım, yayın ve telif hakları Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı'na aittir. Başkanlığın yazılı izni olmadan elektronik, mekanik ya da diğer yollarla basılamaz, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Para ile satılamaz. All rights reserved. No part of this book may be printed, reproduced or distributed by any electronic, optical, mechanical or other means without the written permission of the Kocaeli Metropolitan Municipality, Department of Culture and Social Affairs.

Cumhuri̇yet Dönemi̇nde Devlet Tarafindan Kurulan İlk Sanayi̇ Kuruluşu Kayseri̇ Sümerbank Bez Fabri̇kasi

Social Sciences Studies Journal

Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı (1934) kapsamında kuruldu. Hammaddesi tamamen yurt içinde üretilen pamukları işlemek üzere kurulmasına karar verilen Fabrika, betonarme ve yığma karma inşaat tekniği ile Sovyetler Birliği'nde tasarlanmış ve yine aynı ülkeden alınan 8,5 Milyon Türk Liralık krediyle kurulması kararlaştırılmıştı. Türk-Sovyet (Rus) dostluğunun ilk önemli eseri olan ve SSCB'den gelen uzmanların rehberliğinde kurulmasına karar verilen fabrikanın temeli 20 Mayıs 1934'te dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından atıldı. İnşası 16,5 ayda tamamlanan fabrika 16 Eylül 1935'te Ekonomi Bakanı Celal Bayar ve SSCB'den (Rusya) gelen misafir teknik heyetin katılımıyla hizmete açıldı. Halk tipi, ucuz pamuklu kumaş ve iplik üretmek için kurulan Sümerbank Kayseri Fabrikası, İşletme, Müdüriyet, Tamirhane ve Elektrik santrali gibi işletmeye yardımcı binalar, depolar ve sosyal tesislerin oluşturduğu 218.000 m2'si kapalı toplam 922.500'lik alana sahipti. Hizmete açıldığı yılda fabrikada iki bin beş yüz erkek, dört yüz kadın işçi ve 155 memur çalışıyordu. Fabrika ilk yılında yaklaşık 7600 ton pamuk işlemiş ve 23.628 kirmen (iğ) ile 5.750 ton iplik, 1.028 dokuma tezgâhı ile de 18 bin 364 metre kumaş üretmişti. Türkiye'de sanayileşme hareketini başlatan ve devlet tarafından yapılmış ilk tesis olan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, yapıldığı dönem ve konumu itibariyle, büyük bir devrimin eseridir. Yapılış amacı, ekonomik ve sosyal işlevi, Türkiye Cumhuriyeti'nin millileşme ve devlet desteği ile kalkınma çabalarıyla doğrudan ilgilidir. Bundan dolayı tesis, sadece Kayseri merkezli değil, o dönemde oluşturulmaya çalışılan "Modern Türkiye" hakkında da genel bir değerlendirme yapma fırsatı vermektedir.

Atatürk Döneminde Şeker Sanayi ve İzlenen Politikalar

ÖZET 19. yüzyıldan itibaren endüstriyel bir ürüne dönüşen şeker, halkın temel tüketim maddelerinden biri haline gelmiştir. Şeker, Osmanlı Devleti'nin en çok ithal ettiği ürünler arasında yer almıştır. Devlet tarafından sağlanan teşviklere rağmen, Osmanlı Devleti'nde şeker endüstrisi gelişememiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülke kalkınmasında tarıma ve tarımsal ürünlere dayılı endüstriye öncelik vermiştir. Çıkarılan teşvik yasaları ile 1926 yılında Uşak ve Alpullu'da şeker fabrikaları kurulmuştur. Daha sonra kurulan Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları ile Türkiye, ihtiyaç duyduğu şekeri kendi imkânları ile üretir hale gelmiştir. 1926 yılında Şeker İnhisarı İdaresi kurularak, şeker üretimi ve tüketimi üzerinde devletin kontrolü sağlanmıştır. 1930'lü yıllarda dünya piyasalarında şekerin ucuzlamasına rağmen, Türkiye'de şeker fiyatlarının yükselmesi halkın tepkisine neden olmuştur. Hükümet, Viyana Beynelmilel Şeker İstatistik Birliği Şefi Doktor Gustav Mikusch'ı Türkiye'ye davet ederek, şeker üretimi ve sorunları hakkında bir rapor yazmasını istemiştir. 1935 yılında yapılan düzenleme ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. kurularak, ülkedeki bütün şeker fabrikaları devletin kontrolüne geçmiştir. Bu çalışmada, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'nin izlemiş olduğu şeker politikası ve şeker üretimi, Şeker İnhisar İdaresi, şeker fiyatlarındaki iniş-çıkışlar, Gustav Mikusch Raporu ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.