Fî Zuhûri'l-Felsefe: İslâm'ın Klasik Çağında Felsefenin Kökenine Dair Görüşler ve Mişkâtü'n-Nübüvve Teorisi (original) (raw)

2014, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Fī Zuhūr al-­Falsafa: The Opinions on The Origin of Philosophy in The Classical Age of Islam and The Niche of Prophecy This article examines the ideas on the origin of philosophy in the classical period of Islam and focuses on five main claims in this context. According to the first opinion; philosophy and sciences are cumulative and all ancient nations have contributed to the development of philosophy. According to the second opinion, ancient philosophy was a product of Greece, but proponents of this theory have different opinions about which the philosopher, Thales or Pisagor, launched the philosophy. The third theory argues that the philosophy and sciences emerged in the hands of the Persians and Chaldeans in Babylon. According to fourth theory, philosophy was a product of Indians, but this theory has been accepted by a very little group. The proponents of the nich of prophecy argue that philosophy issues from the niche of prophecy and the divine origin. Prophets such as Idris, Seth, David and Adam are the messengers and representatives of the nich of prophecy in history. Keywords: Islamic philosophy, the origin of philosophy, the nich of prophecy, Idris, (Hermes), Seth (Agathodaimon), Luqman. ÖZET Bu makalede Islâm’ın klasik döneminde felsefenin kökeni hakkında ileri sürülen görüşler incelenmiş ve bu çerçevede bes temel iddia uzerinde durulmuştur. Bunlardan birincisine göre felsefe ve bilimler birikimseldir ve bütün kadim medeniyetler ilimlerin gelişimine katkida bulunmuşlardır. İkinci teoriye göre felsefe Yunanlıların bir ürünüdür, ancak bu teoriyi savunanlar hangi Yunan filozofla felsefenin başladığı konusunda farklı görüştedirler. Üçüncü teori felsefe ve bilimlerin Babil’de Farslıların ve Keldânilerin elinde ortaya çıktığını savunmaktadır. Dördüncü teoriye göre felsefe Hintlilerin bir ürünüdür, fakat bu teori kucuk bir grup tarafından kabul edilmiştir. Makalenin büyük bölümünde üzerinde durulan mişkâtü’n-nübüvve görüşünde olanlar ise felsefe ve bilimlerin ilahi kökenli oldugunu ileri sürmektedir. Buna göre İdris, Şit, Dâvud, Lokmân ve Âdem gibi peygamberler bu ilahi kökenin tarihsel boyuttaki habercileri ve temsilcileridir.