Klasik Dönem’de Lykia Bölgesi’nin Dinsel Yapısı (original) (raw)
Related papers
Orçun Erdoğan, Burcu Ceylan, 2019
Öz: Geç Antik Çağ'da Hristiyan ayinlerinin gerçekleş-tirildiği başlıca yapı tipi olan bazilikal planlı kiliseler, ken-di içlerinde farklı çeşitlemeleri ve boyutlarıyla; yeni me-kân eklemeleri, küçük değişiklikler ve tamiratlar gibi birtakım müdahalelerle, VII. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun "Karan-lık Çağ"ının sona ermesiyle, bu bazilikaların da çoğu yı-kıntı haline gelmiş ve terk edilmiştir. Bunu izleyen dö-nemlerde, bazı eski yıkıntı bazilikaların içlerine küçük boyutlu ve genelde tek nefli yeni şapeller inşa edilmiştir. Bu yeni şapeller, küçük ölçekleri ve basit litürjik kurgula-rıyla, düzenli gerçekleştirilen büyük ayinlere hizmet ede-cek kapasiteye uygun tasarlanmamış görünmekte; dola-yısıyla Geç Antik Çağ bazilikalarının Orta Çağ'daki bu türlü dönüşümlerinin başka gerekçeler temelinde değer-lendirilmesi gerekmektedir. Bu makalede "kilise içinde kilise" uygulaması, eski kilise alanının anlamı ve devamlı-lığı bağlamında tartışılmaktadır. Bu giriş niteliğindeki çalışmamız, bir yandan "kilise içinde kilise" uygulaması-nın altında yatan temel sebebin eski kutsal alanı canlı tut-makla ilgili olduğunu göstermişken; Lykia'da tanımlaya-bildiğimiz birtakım örneklerin hac, anı ve mezarlık kili-seleri işlevinde kullanılmalarının yanı sıra; bazı durum-larda küçük çaplı ve sadece belli başlı ayinlere hizmet eden şapeller olarak hizmet gördüklerine işaret etmiştir. Abstract: Basilicas as the main church type of Early Christianity, with diversity of type and scale, continued to be used at least until the turn of the VII th century, with additions, modifications and repairs. The end of "Dark Ages" of Byzantine Empire found most of these basilicas in ruins or abandoned. In the later stages, smaller, mostly single nave chapels were constructed within the ruins of these former basilicas. The new chapels were almost inadequate to host a regular mass, with their small size and simple layout. Therefore, other motives must be considered behind the re-use of the Late Antique basilicas in the Middle Ages. The article discusses the phenomenon of "church in church" with the concepts of continuity and meaning of the site. This preliminary study indicates that the underlying motive of building a so called "church in church" is essentially related to keeping the former sacred area alive and the Lycian examples show that some of these functioned as pilgrimage, memorial and cemetery churches as well as chapels used probably for some small-scale rites rather than regular ceremonial masses which are expected to be celebrated in a larger space.
Cedrus, 2019
Öz: Geç Antik Çağ'da Hristiyan ayinlerinin gerçekleştirildiği başlıca yapı tipi olan bazilikal planlı kiliseler, kendi içlerinde farklı çeşitlemeleri ve boyutlarıyla; yeni mekân eklemeleri, küçük değişiklikler ve tamiratlar gibi birtakım müdahalelerle, VII. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun "Karanlık Çağ"ının sona ermesiyle, bu bazilikaların da çoğu yıkıntı haline gelmiş ve terk edilmiştir. Bunu izleyen dönemlerde, bazı eski yıkıntı bazilikaların içlerine küçük boyutlu ve genelde tek nefli yeni şapeller inşa edilmiştir. Bu yeni şapeller, küçük ölçekleri ve basit litürjik kurgularıyla, düzenli gerçekleştirilen büyük ayinlere hizmet edecek kapasiteye uygun tasarlanmamış görünmekte; dolayısıyla Geç Antik Çağ bazilikalarının Orta Çağ'daki bu türlü dönüşümlerinin başka gerekçeler temelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu makalede "kilise içinde kilise" uygulaması, eski kilise alanının anlamı ve devamlılığı bağlamında tartışılmaktadır. Bu giriş niteliğindeki çalışmamız, bir yandan "kilise içinde kilise" uygulamasının altında yatan temel sebebin eski kutsal alanı canlı tutmakla ilgili olduğunu göstermişken; Lykia'da tanımlayabildiğimiz birtakım örneklerin hac, anı ve mezarlık kiliseleri işlevinde kullanılmalarının yanı sıra; bazı durumlarda küçük çaplı ve sadece belli başlı ayinlere hizmet eden şapeller olarak hizmet gördüklerine işaret etmiştir.
Frigya Bölgesi’nde Bizans Dönemi Kaya Mimarisi
Anadolu'nun zengin tarihi coğrafyasında önemli yer tutan Frigya bölgesi, son yıllarda yoğun bir şekilde incelenmektedir. Bölgenin hem askeri hem de ticari anlamdaki stratejik önemi, Bizans döneminde sahip olduğu yol sistemi ile belirtilir. Ayrıca, kısmen günümüze ulaşabilmiş Bizans dönemi yapıları, Frigya'nın önemli bir dini merkez de olduğuna işaret etmektedir. Bilinen kalıntılarının çoğu arkeolojik çalışmalarda bulunmuş kilise kalıntıları ve kiliselerde kullanılan mimari plastik parçalardan oluşmaktadır. Ayrıca, bugün bölgedeki birçok kasaba ve köyde Bizans dönemi mimari plastik parçalarını devşirme olarak görmek mümkündür; bununla birlikte ait oldukları Bizans yerleşimleri tespit edilememiştir. Bu durum yerleşim alanlarının zaman içerisinde yağmalandığını göstermektedir. Frigya bölgesindeki şehirlerin yağmalanması büyük oranda Arap akınları sırasında gerçekleşmiştir. M.S. 7-9. yüzyıllar boyunca süren Arap akınları, insanları emniyet için kaya yerleşim yerlerinde saklamak zorunda bırakmıştır. Aslen kaya yerleşimi geleneği bölgede Frig çağından beri vardır; kalıntılar kaya mimarisinin bu dönemden itibaren kesintisiz devam ettiğini gösterir. Frigler tarafından oluşturulan kaya yapıları Yunan ve Roma dönemleri boyunca kullanıldıkları gibi, yenileri de eklenmiştir. Dışa karşı korunaklı olan kayaların içine oydukları mekânları gerek gündelik yaşam gerekse dini ibadetlerini gerçekleştirebildikleri yerler olarak tasarladıkları muhtemeldir. Büyük olasılıkla mevcut mekânlar, Bizanslılar tarafından Hıristiyan inancına uygun ibadet mekânlarına dönüştürülmüş ve Bizans mimarisinin plan tiplerini içeren yeni örnekler eklenmiştir. Kaya Kiliseleri içerisinde temel olarak iki çeşit yapı grubu tespit edilmektedir. Bunlardan biri Bizans mimarisinde iyi bilinen plan tiplerini ortaya koymaktadır. Frigya bölgesinin kaya kiliseleri, Bizans kilise mimarisinin başlıca bütün tiplerini içermektedir: Başta tek nefli olmak üzere, iki nefli, üç nefli (bazilikal), haç planlı, kapalı Yunan haçı planlı kiliseler inşa edilmiştir. Diğeri ise analitik çözümleme gerektiren, farklı plan tipinde olanlardır. Kiliselerin duvarlarında kazıma ve boyama ile yapılmış çeşitli motifler, figürler ve yazıtlar da görülmektedir. Bu çalışmada Frigya'da, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar şehirleri çevresinde bulunan, tüf tipi kayalıkların oyulması ile oluşturulmuş Bizans dönemi kiliselerinin plan tipleri, işlevleri ve dekoratif özellikleri ile tanımlanıp tanıtılmaları amaçlanmıştır. Abstract The Phrygia region, which has a significant place in the rich historical geography of Anatolia, is being keenly studied in recent years. Its strategic importance in both military and commercial terms is demonstrated by the road system that it had in the Byzantine period. The structures of the Byzantine period that survived partly today, indicate that Phrygia is also an important religious center. Most of the constructional remains from Byzantine period of Phrygia to date, found in archaelogical excavations, consist of churches and architectural sculpture pieces used in churches. Today, it is possible to see architectural sculptures of the Byzantine period in many towns and villages as spolia, although Byzantine settlements to which they belong are, not located yet. This indicates that such settlements were looted over time. The plundering of regional cities was probably really effective in the course of Arab raids. Between the 7th-9th centuries AD, the constant Arab raids forced people to hide in rock-cut settlements for safety. Hereabouts, this tradition can be linked to the age of Phrygians. Traces still exist to show that rock-cut architecture continued without a break. In parallel, it can be alleged that rock structures carved out by the Phrygians were used in Hellen and Roman times, also that new ones were added. It is possible that these people designed protected rock formations as places of worship and living. Most probably, these places 1 Bu makale " Dağlık Frigya Bölgesi Bizans Dönemi Kaya Mimarisi " adlı doktora tezinden üretilmiştir. Tez çalışması Anadolu Üniversitesi Proje Birimi tarafından desteklenmiştir. (Proje no: 1101E002)
XVI. Yüzyılın İlk Yarısında Kiğı Sancağı’nda İskan ve Toplumsal Yapı
2004
Kigi bugun Bingol Iline bagli bir kaza merkezidir. Osmanli doneminde ise merkezindeKigi kasabasinin yer aldigi kucuk bir sancaktir. Kigi Sancagi, bolgenin 1514yilinda Osmanli idaresine gecmesiyle tesekkul etmistir. Incelenen tahrir defterlerinegore Sancak, XVI. yuzyil ortalarinda toplam 9 nahiye bolgesine dagilmis 214 koy ve birkasabadan olusmaktadir. Daglik bir cografyada yer alan Sancak’ta XVI. yuzyildangunumuze kadar iskan birimlerindeki devamlilik orani en az %70’tir. 1530-1553 tarihleriarasinda nufusta % 80 civarinda bir artis yasanmistir. Bu artista Osmanli idaresialtinda saglanan baris ortaminin etkisi belirgindir. Bu nufus artisinda, konar-goceryerlesmesi ve goc etkili olmustur. Sancak bu haliyle XVI. yuzyilin ortalarinda gelismesinive onemini arttirmis gozukmektedir.
Roma Dönemi Ankyra’sından Yeni Bir Yapı: Zygostasion
SAPIENTIA. Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Prof. Dr. Güngör Varınlıoğlu ve Prof. Dr. Ender Varinlioğlu Onuruna Yazılar (editörler: F. G. Özaktürk – Ü. F. Telatar – G. Ünver ), 2024
Öz: 2022 yılında Augustus ve Roma Tapınağı’nın kuzeybatısında yapılan temel kazı çalışmaları sırasında bulunan bir yapı yazıtı bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Arşitravfriz bloğu üzerine kazınmış olan yapı yazıtı, bu zamana kadar yapılan araştırmalarda Roma Dönemi Ankyra’sında epigrafik ya da arkeolojik olarak tespit edilmemiş yeni bir yapının varlığını ortaya koymuştur. Her ne kadar yazıtın bir kısmı korunmuş olsa da korunan harflerden söz konusu yazıtta yer alan sözcüğü zygostasion, yani “ölçü ve tartı aletlerinin kontrol edildiği yer / kontrol ofisi” olarak tamamlamak mümkün olmuştur. Söz konusu yapı yazıtından İmparatorluk kültü başrahibi Latinius Aleksandros’un, eşi … Kleopatra ile beraber, zygostasion’u temelinden itibaren tüm süslemeleriyle masraflarını kendi cebinden karşılayarak, Nerva’nın oğlu İmparator Traianus’a ve Halka adadığı anlaşılmaktadır. Abstract: The subject of this article is a building inscription, which was found during the foundation excavations on the northwest of the Temple of Augustus and Goddess Rome in 2022. The building inscription, carved on an architrave frieze block, indicates the existence of a new building in Roman Ancyra, which could not be identified either epigraphically or archaeologically in the investigations carried out so far. Although the inscription has been partially preserved, it is possible to complete the word in the inscription, on the basis of the preserved letters as zygostasion, the place where the public weights and balances were controlled. It is understood from the inscription that Latinius Alexandros, the high priest of the imperial cult, together with his wife ... Cleopatra, dedicated the zygostasion to Emperor Trajan, the son of Nerva, and to the people paying for all decorations and expenses from its foundation till the roof.
OANNES, 2021
This article focuses on the religious structure in the settlements of Dorylaion (Eskişehir) and Nacolea (Seyitgazi) in Phrygia during the Roman imperial period. Inscriptions, written in Greek, and coins are dated to the II and III. centuries AD. However, it is not easy to define the geographical boundaries of the study. So, they are assumed as a certain region within the boundaries of Eskişehir according to the distribution of epigraphic material. These centres were able to preserve their social and cultural structures because of the geography and did not change the relations of production for a long time. Coins and the inscriptions showed that the Romans tried not to disrupt the social structure in order to ensure security and regional stability. At the same time the Romans tried to integrate the people into the empire by giving a new identity with their foundation myths. The rooted and rich religious structure of the region played an important role in this process of existence and integration and has shown its effect in all areas of social life in the centre’s where a complex religious organization is not seen and in the settlements around them. Briefly, the aim of this article is to try to express the religious structure around Dorylaion and Nacolea. Then, it aims to evaluate the uncomplicated political, social and economic reflections of this structure on the communities.